
Dünyanın en önemli teknoloji festivallerinden biri olan SXSW’e uzun zamandır katılmak istiyordum, özellikle festival diyorum çünkü SXSW sadece bir teknoloji etkinliği değil aynı zamanda dünyaya yön veren bir film ve müzik festivali. Gün içinde dünya devlerinden bu seneki teknoloji devlerini dinleyip akşamında 1-2 sene sonra dünya turnesine çıkma potansiyeli elde edecek pek çok müzisyenin ilk adımlarını dinleyebilirsiniz.
Rakamlarla SXSW’i açıklamak gerekirse geçen sene toplam 102 ülkeden katılımcılar gelmiş, bunlar hemen hemen yarı yarıya kadın erkek olarak ayrılıyor. Teknoloji piyasasında hissedilen erkek üstünlüğü ne mutlu ki SXSW’de kırılıyor. 2000 üzeri sanatçı bu sene performans sergileme şansı bulmuş ve eğer SXSW’de gösterilen tüm filmleri bir oturuşta izlemek isterseniz toplam 10 gün, 9 saat, 27 dakikaya ihtiyacınız var!
Beni en çok mutlu eden olaylardan biri, SXSW’e sadece sıradan bir katılımcı olarak değil TurkishStation’ın davetiyesi ile türk delegesine seçilip, türkiyenin gözde startuplarını tüm dünyaya tanıtan bir ekibin parçası olarak gelmekti. Gezmeyi her zaman seviyorum ama kendi kültürümü, ülkemi farklı kültürlere anlatınca seyehatler çok daha anlamlı, özel oluyor.
Peki bu sene hangi konular etkileyiciydi?
Benim bu seneki favori konuşmam Amy Webb’in 2019’da bizi bekleyen teknolojik trendleriydi. Özellikle smart everything, privacy is dead gibi konu başlıkları bir hayli ilgi çekiciydi. Öncelikle geçen senede tekrarlandığı “smartphones are dead” yani akıllı telefonların öldüğü teorisini anlattı. Telefonları ne için kullanıyoruz, aslında telefonları arama ve mesajlaşma dışında bir araç olarak kullanıyoruz. Eskiden telefonunuz yüz tanıma özelliği ile arabanızın kapısını açmak bizi şaşırtırken artık yeni teknolojilerle telefonları bu araç özelliğinden ayrıştırıyoruz. Çinli araba markası Byton, direksiyona yerleştirdiği yüz tanıma özelliği ile, telefonunuza gerek kalmadan arabanızın kilidini açabiliyorsunuz? Eee anahtar? Dostum o 2000’lerin başındaydı. Bu arada sadece kilit açmak için değil, aynı zamanda bu yüz tanıma özelliğini kişiselleştirebiliyorsunuz da. Orneğin arabanın sahibi diğer kişilerin yüzlerini sisteme tanımlayabiliyor ve bu kişilere özel hız limiti koydurabiliyor. Artık anneler babalar, bir tık daha rahat edebilecek sanırım.
Ikinci bahsettiği konulardan biri, gizliliğin bittiği artık kişisel gizlilik diye bir şeyin ortada kalmadığıydı. Artık herkes kirli iç çamaşırlarınızı biliyor ama merak etmeyin, gizlilik artık eskisi kadar da önemli bir şey de değilmiş.
Tarım alanında da pek çok şey değişiyor, yüzeysel tarım yerine alandan kazanmak için dikeysel tarıma henüz alışamamışken. Çin ve Japonya’nın şimdiden başlattığı yer altı tarım çiftliklerinden bahsedildi. %40 daha az enerji ve %99 daha az su harcanan bu yeni tarım alanı seçenekleri sektörü gerçekten yerinden oynatacak gibi.
Bu seneki en çok konusunun konulardan biri de Biodata’ydı.
Amy Webb’in de bu konuda halen endişeleri var, Biodatalar nerde saklanacak veya istenildiği zaman nasıl silinecek konuları halen soru işaretleri bırakıyor.
Apple, Google gibi büyük şirketler arasından bu konulara en çok yatırım yapan şirket Amazon çıkıyor.
Smart everything, evdeki her şeyi akıllılaştırma mottosu ile yola çıkılan fikir çok farklı yerlere gelmiş. Biodata ile birlikte artık akıllı mikrodalgasınız sizin patlamış mısır yapmak istediğinizde size bunun doğru veya yanlış olduğu ile alakalı tavsiyeler sunabilecek.
- Bugun cok sağlıklı durmuyorsun, patlamış mısır yemeni tavsiye etmem.
Bu senaryoyu biraz karartıp, ürkütücü bir senaryo haline getirirsek.
- Bugun çok sağlıklı durmuyorsun, patlamış mısır yemene izin vermiyorum gibi sonuçlar da çıkabilir.
Bir diğer konsept de akıllı garajdı. O günkü hava durumunu algılayıp, evden ise araba ile ya da yürüyerek gidebileceğinizi tavsiye eden bir garaj geliyor.
-Hava şuan güneşli ama saat 4’ten sonra yağış geliyor, arabanı almanda fayda var.
-Bugün hava harika, ise yürümeye ne dersin?
AMAZON SHOPPING ?
Giyilebilir teknolojik ürünlerin sayısı gitgide artırıyor! Applewatch, airpods’lara tam alıştık derken yenileri geliyor. Akıllı ayakkabı, tayt kemer vs. örnegin, akıllı yoga taytları artık kaç kalori verdiğinizi veya hareketi doğru yapıp yapmadığınızı ölçebilecek!
Bir diğer beğendiğim konuşmacı da Rohit Bhargava’di.
Robot ronosensi da ilginç konulardan biriydi, LG’nin standında yer alan köpeklerin sizin duygularınızı okuyup, size kendilerini sevdirmeye gelmeleri cok tatlıydı. Robotlara karşı olan kötü endişeleri kırmak için şirketlerin robotları tatlılaştırdıgı da gözden kaçmadı.
Downgrading’de ilginç konseptlerindendi. Hep ürünleri geliştirmeye, bir üst noktaya taşımaya çalışıyoruz ama bazen bu işleri karmaşıklaştırabiliyor. Traktör firmaları artık akıllı ekranı koymaktan vazgeçmiş, aslında cevabı basit. Makinanın doğası gereği bozulabiliyor ve bozulan traktörü düzelmek icin mühendisi aramak, zor koşullu yerlere gelinmesi vs. uzun sürebiliyor ve bu da büyük mali kayıplara yol açabiliyor, traktör sektörü bu konuda geri adım atıp temele geri dönüş yaparak, akıllı ekranı sistemden cıkartmışlar.
Samsung’da yeni çıkan telefonlarına ultra güç tasarruf modu ekleyerek downgrading’i kendine göre yorumlamış. Dilediğiniz zaman bu modu açıp, telefonunuza sadece arama ve mesajlaşma yani temeline geri dönüş yaptırarak kritik zamanlarda bataryayı daha uzun süre kullanabiliyorsunuz.
En merak ettiğim panellerden biri de, Instagramın kurucuları olan Kevin ve Mike’in TechCrunch’in editörü Josh Constine ile yaptığı paneldi. Instagram’ın bu kadar başarılı olmasındaki asıl sebep neydi sorularına mobilizasyon yeni dalga olucağını öngördükleri ve telefonların artık kaliteli fotoğraf çekmeye başlamasını iyi farkedip bunları doğru zamanda birleştirerek instagramı ortaya çıkardıklarından bahsetti.
Constine’in yeni bir sosyal medya sorusu çıkar mı sorusuna da, biz kesinlikle bekliyoruz, çıkmaz ise bizim icin sürpriz olur diye yanıtladılar. ‘Peki şimdi sıradaki ne?’ sorusuna ise, ”Instagram’dan sonra kendimize biraz ara verdik ve o Instagram’da hissettiğimiz heyecanı tekrardan yakalamak istiyoruz” dediler. Şuanda bizi tekrardan heyecanlandıracak o projeleri arıyoruz dediler.
Peki SXSW gitmeye değer mi peki?
Dünyada eşi benzeri olmayan bir etkinlik diyebiliriz, özellikle eğer bir şirketiniz varsa da yeni partnerler, potansiyel müşteriler ve rakipleriniz hakkında pek çok şey öğrenebilirsiniz. Aynı zaman da normalde C seviyesinde olup aynı ortama giremeyeceğiniz insanlarla tanışabilir ve fikilerinizi dünyanın farklı yerlerinden yüzlerce insana anlatabilirsiniz. Sadece SXSW değil, akşam ki konserler, filmler ve resmi olmayan SXSW partilerini önceden belirleyip katılmayı unutmayın.
Seneye SXSW’e gelmek isterseniz
Downgrading
Operasyon
Turkish station rakamlari
Btiit
Bir yanıt bırakın