Gfounders: 4129Grey – Alemşah Öztürk

“Hayatta her konsept karşıtları ile var olmak zorunda…”

Herkese yeniden selamlar. Gfounders ekibi olarak ikinci etkinliğimizi 4129Grey’in CHO’su Alemşah Öztürk ile gerçekleştirdik. Hem katılımcılarımızın soruları hem de tatlı-ekşi konseptiyle ekibimiz içinde hazırladığımız sorulara cevap alıp, Alemşah Bey’in girişimcilik ile yolunun nasıl kesiştiğini, bugün neler yaptığını ve hangi noktada olduğunu ve gelecek için planlarının ne olduğunu kendisi ile gerçekleştirdiğimiz oturumumuzda dinlemiş olduk.

-Alemşah Öztürk kimdir? Bize biraz hikayenizden ve girişiminizden bahsedebilir misiniz?

Merhaba, ben şu an 45 yaşındayım ve girişimciliğe 19 yaşımda başladım. Üniversitede bilgisayar mühendisliği okuyordum ama bu bölümde okumak isteme sebebim oyun yapmaktı. O dönemde oyun yapabilmekle ilgili bir bölüm yoktu, bu nedenle ben de ona olabilecek en yakın bölüm olması sebebiyle bilgisayar mühendisliğini düşünmüştüm. Bölüme girdim ama bölümü hiç sevmedim. Bana oldukça zor geldi. Ama ilginç bir şekilde internetle uğraşmaya başladım. Flash yeni çıkmıştı o zamanlar, onu oynuyordum, biraz yazıyordum, şiir okuyordum. Flash da bunlara ek oldu. Animasyonlar, kısa filmler yaptım. İnternete koydum ve orada işlerimi gören bir ajans bana iş teklif etti. Kabul ettim ve orada Flash animatör olarak çalışmaya başladım. Diğer yandan tasarım çok ilgimi çekiyordu, özellikle de web tasarımı. O konuda kendimi geliştirmeye başladım. Dijital tasarım yapmaya başladım. Hatta o dönem moda dergilerine kapak tasarımı, illüstrasyonlar yaptım. Dijital artist olarak bile çalıştım. 21 yaşımda dört, beş arkadaş olarak bir ajans kurduk. O ajansa yatırım aldık. İlk yatırım aldığımda 21 yaşındaydım. 6 ortaktık ama genç olmanın verdiği toylukla yatırımı iyi kullanamadık ve herkes kendi yoluna dağıldı. Ben de tasarım işinden devam ettim. İlginç bir durumda kaldım. 3 yıl boyunca web tasarımları, kreatif direktörlük yaptım ama insanlar benim 24 yaşımda kreatif direktör olduğuma inanmadılar. İş görüşmelerine gidiyordum ama benimle dalga geçiyorlardı. Bir süre iş bulamadım. Evlenmiştim, her şey zordu, üstüne para kazanıyordum. O dönem birçok işe girip çıktım. Sonra modayla, dijital tasarımın moda kısmıyla ilgilenmeye başladım. Bir yandan modayla ilgileniyordum, bir yandan da ajantaydım. Yine o zamanlar bir oyun projesinde çalıştım. Sonra projeden iki arkadaşımla yeni ajans kurduk. Ben sürekli 2 yıl bir yerde çalışıp sonra ‘’Allah’ım burası çok kötü’’ deyip işten ayrılıyordum. Ortaklarımla inanılmaz ters düştük ve 28 yaşında ortaklarımla bir ayrılık tartışması yaşadım. Hatta tartışma sırasında ortaklarımdan biri beni kötü bir tasarımcı olduğuma inandırdı. Bir süre kendimi sorguladım. Daha sonra çalıştığım yerden ayrılırken iş arkadaşlarım da benimle birlikte ayrıldı ama artık yeni bir ajans kurmak istemiyordum. Freelance çalışmaya başladık ve hayatımda hiç o kadar iyi para kazandığımı hatırlamıyorum. Dünyanın en tatlı parasıydı. Herkese istediği kadar para veriyordum, giderim yoktu, evden çalışıyorduk. Harikaydı. Bir yılın sonunda artık ajans kurmamız gerekiyordu. Çünkü artık evden yönetebileceğim iş boyutunu geçmişti. 41’i kurduk, şu anki ajansımı. Ben her zaman işe başlamadan önce plan yaparım. Kafam çok netti. Bu işi yurtdışı networklerinden birine satacaktım ve bu sayede bu iş globalde nasıl işliyor, bunu öğrenmiş olacaktım. Tam 3 yıl sonra istediğim bir teklif geldi, 4. yılda ajansın büyük bir kısmını sattık. Bu süre içerisinde yeni girişimler kurmaya başladık. Farklı alanlarda şirketler kurduk. Endeavor’ın ilk girişimcilerinden biri oldum. Global networkler bana farklı bir bakış açısı, görgü kattı. 41’in oturduğu noktada farklı işlere de girmeye başladım. Insider’ın ilk yatırımcılarından biriydim. Değişik bir sürü start-up’a girdim. Başka bir oyun şirketi kurduk ama genelde bu şekilde hep artıda kalmış oldum. Hayal ettiğim işi yapıp, hayatımı götürüyordum. Machine learning konularında ilerledik, o zamanlar Türkiye’de hiç yoktu. Türkiyede birçok büyük markanın lansmanlarını yaptık. Benim 41’i kurarken, 41 kültürünü tanımlarken önemli gördüğüm şeylerden bir tanesi yaratıcı gücümüzü topluma fayda sağlayacak şekilde kullanmaktı. Bu nedenle kurulduğu ilk günden beri Darüşşafaka’ya, UNICEF’e destek veriyoruz. Uzun bir süre Tohum Otizm  Vakfı’na destek verdik. Yanındayız’a destek veriyoruz. Türkiye’nin temel sorunlarından biri olan çocuk ve eğitim, kadına şiddet ve fikir özgürlüğü haklara dair çalışıyoruz. Oldukça da çarpıcı işler yaptık. En son she said no adlı bir iş yaptık. Oldukça ses getirdi. Ben hep yeniyi hayatıma koyan bir insanım. Bu aralar AI’ya yakınım aynı şekilde NFT ile uğraşıyorum. Ben bu konularla olan her bilgiyi kendim öğrendim. Üretmeyi seviyorum, şiir yazıyorum, kitap okuyorum, bana heyecan veren ve yaratıcılığımla fark yaratabileceğim şeylerle ilgileniyorum. Tüm dünyada marketing hala büyük bir challenge. Yaratıcılıkla pazarlamayı birleştirmek. Bizim işimizin eğlenceli yanı da bu. Sürekli üretim, her zaman bir strateji. Bu nedenle ben yaptığım işten inanılmaz keyif alıyorum. Hayatımda hiç çalışmış gibi hissetmedim. Şu an ben bildiğiniz CEO’luk yapıyorum ve aslında hayatımda en az üretken olduğum zaman. Belki ilerde tekrar start-up kısmına dönerim. Çünkü kurumsallık ve start-up’ın ayrı ayrı keyif veren yanları var. Bütün bunları yaşadıkça da hangi yolun sana daha çok oturacağını görüyorsun. Benim kendi özelimdeki en önemli özelliğim tutkulu ve meraklı olmak ve aslında bir işi devam ettirmek için de bu özelliklerin olması gerektiğine inanıyorum.

-İnsanlar çok fazla pozisyon değiştiriyor ajans sektöründe. Bunun sebebi de aslında verilen maaşlar. Sizce sistem mi sıkıntılı?

Bir yere kadar evet bir yere kadar hayır. Mesela danışmanlık şirketlerinde junior olana kadar haftada 80-90 saat çalıştırırsın. Bu zaman kadar da çok az para kazanırsın. Daha sonra çarpanlarla artar bundan dolayı insanlar 5 sene dişlerini sıkar. Reklamcılık sektöründe de benzeri bir yapı var. Çünkü yapılan iş kalitesi çok farklı oluyor. Başarı, yetenek ve çıktıya göre bri performans katmanıyla gidebiliyorsun ama temel problem reklamcılıktaki kâr azalması. Bu nedenle pozisyon maaşları fantastik değil. Bunun sebebi de yaratıcı insanların farklı sektörlere yönelebilmesi aslında. Rekabet arttı. Örneğin şu an iyi bir art direktör eğer arayüzü de yapabiliyorsa oyun şirketini tercih eder. Çünkü oyun sektörünün getirisiyle reklam ajansı getirisinin arasındaki fark oldukça fazla. Bu normal bir şey. Burada da kişisel istekler devreye giriyor. Sen hangisinde daha mutluysan oraya yöneliyorsun. Ben mesela birçok iş yaptım ama en mutlu olduğum yer burası, reklam. Bence 20-30 yaş arasında her sektörü deneyin.

-Girişiminizi bırakmayı düşünüyor musunuz? Bunu girişiminiz hangi noktaya gelince yapardınız? 

Şu an için bırakmayı düşünmüyorum. Daha yapmak istediğim şeyler var. Global noktaya gelmesini istiyorum ajansın. Ne zaman bırakmak isterim…bu işe katacak bir şeyim kalmadığında, yeni bir şeylerin peşinden koşmak istediğimde sanırım.

-Sizce bir girişimci yaratıcı yönünü nasıl ortaya çıkarabilir?

Yaratıcılık aslında başkalarının kuramadığı bağlantıları kurmak demek. Bunu yapabilmek için de resme daha geniş bir çerçeveden bakılması gerekiyor. İnsan psikolojisi, içgüdüsü nasıl çalışıyor, toplum nasıl hareket ediyor gibi bir sürü konuda bilgin olursa kafandan bir şeyler netleşmeye başlıyor. Bunun da bir sürü tekniği var. Bu teknikleri de biraz araştırırsanız bulursunuz.

-Girişiminizi kurmaya karar verdiğinizde ne kadar sermayeniz vardı?

35.000 TL vardı. Üç ortaktık. başlangıç sermayesi olarak kurmuştur. Düşününce 100.000 dolardan daha azmış.

-Kendinize vakit ayırmak istediğimizde neler yapıyorsunuz?

Oyun oynuyorum, kitap okuyorum, dizi seyrediyorum, çocuklarım ve arkadaşlarımla takılıyorum, geziyorum.

-İlham aldığınız bir filmi, manzarayı ve şehri söyler misiniz?

Manzara olarak Bebek ve Ortaköy arasındaki yolun manzarasını söyleyeceğim. Hayatımın büyük bir kısmını orada geçirdim. Şehir olarak Barcelona, film olarak da Spirit Away diyebilirim. 

-Takım arkadaşlarınızla yaşadığınız en temel sorun neydi?

Genellikle ortaklıklardaki anlaşmazlık sebebi iş oluyor ve herkes karşısındakini suçluyor. Ama ben 41’i kurduktan sonra çok medeni ayrılıklar yaşadım. Genelde etik konularında saçmalık yoksa medeni bir şekilde yolları ayırırım.

Alemşah Bey’e buradan bizleri kırmayıp, bu keyifli sohbet için davetimizi kabul ettiği için teşekkür ederiz. 


–>
0 Shares:
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şunlar da Hoşunuza Gidebilir

Girişim Stajyeri

Kurumsal, büyük bir şirkette staj yapmak mı daha iyidir yoksa bir girişimde mi? Bu soruya kendi bakış açımdan cevap vermeye çalışacağım: Geçen yaz 6 haftalığına bir girişimde staj yapma fırsatım oldu. Bana verilen sorumluluk, Türkiye pazarına sokulmak istenen iki nesnelerin interneti teknolojisi için pazara giriş yaklaşımı geliştirmem ve rakip analizi yapmamdı.

Linkedin Kullanırken Sıkça Yapılan Hatalar

Linkedin'e gelirsek biz gölde yüzen küçük balıklarız. Bu, eğer büyük şirketlerle Linkedin üzerinden kontak kurmak istersek, iddialı olmamız gerektiği anlamına gelir. Ama bu konuda pek çok kullanıcı hata yapar.

Başarılı Bir Demo Nasıl Hazırlanır?

Yıl içinde pek çok kez işletme yöneticileri bir araya gelerek ürün ve hizmetleriyle ilgili 6 dakikalık bir demoyu şirket sermayecileri, analistler ve gazetecilerden oluşan izleyicilere sunarlar. Bu etkinliğin adı DEMO’dur. Bu yazı, DEMO’da ya da başka bir etkinlikte demo yapması gereken herkes için. Demo yapabilmek, yeni bir ürünü tanıtmak, sermaye oluşturmak, satış yapmak, basının ilgisini çekmek ve yeni çalışanlar kazanmak için oldukça önemli bir yetenek, bu yüzden demo yapmakta iyi olmanız gerekiyor.