
Yaklaşık 10 yıldır blog yazıyorum, dolayısıyla benim için bir blog başlatıp ilgi çekmenin kolay olduğunu düşünebilirsiniz. Bir ölçüye kadar doğru olsa da, sıfırdan bir blog başlatmak benim için hala zor. Birkaç ay önce NeilPatel.com da ayda 100.000 ziyaretçiye ne kadar hızlı ulaşabileceğimi test etmek için 5. blogumu başlattım.
Her ne kadar ayda 28,109 ziyaretçi ve 51,746 sayfa görüntülenmede olsam da oldukça fazla şey öğreniyorum. İşte öğrendiklerim:
Ders #1: Harika içerik yeterli değil
NeilPatel.com üzerindeki bir kaç içerik parçasına bakarsanız onların kalite olarak son derece yüksek olduğunu görürsünüz. Bir gönderi için ortalama 6 saat harcıyorum… ama kaldı ki çok uzunlar. Bu nedenle, içerik kendi kendine trafik çekmeli değil mi? Tabii ki değil. Blog daha ilk içeriğimi yayınlamadan bile aylık 3.194 ziyaretçi almasına rağmen bu blogu taşımak için yeterli değildi (trafik yönlendirmelerden ve direkt trafikten geldi). Yayınladığım hiçbir gönderiyi herhangi bir sosyal ağda paylaşmadım veya Quick Sprout listesine koymadım. Bu da blogun hiç ilerlememesine ve sıfır yorum almasına sebep oldu. Sonuçta gönderileri sosyal profillerimde paylaştım ve birkaç arkadaşıma da aynı şeyi yaptırdım. Blogun büyümesine ve gönderi başına 100 yorum almasına yardımcı olan şey bu.
Eğer bir blog başlatıyorsanız zamanınızın yarısını içeriğin tanıtımını yapmaya harcayın. Twitter profilinizi genişletmekten Facebook reklamlarına para harcamaya kadar, mesele daha fazla blog trafiği alma olduğunda güçlendirmede en kolay kanal olduğu için sosyal medyayı kullanın.
Ders #2: Her şey listeyle ilgili
NeilPatel.com üzerinde e-posta toplamayla ilgili çok şey yapmadım. Bu sebeple yeni bir blog yazısı yazdığımda hiç e-posta göndermiyorum. 11 gönderiden sonra şunu söylemeliyim ki yaptığım en büyük hata e-posta toplamamakmış. Ben zaten bunu biliyordum, ama mesela çok iyi bir e-kitap gibi bir abonelik teklifi oluşturmak için zamanım olmadı. E-postalar o kadar güçlü ki e-posta listem sayesinde Quick Sprout NeilPatel.com’un bir ayda aldığı trafiği bir günde alabiliyor. E-posta pazarlamayı sıkıcı bir kanal olarak görebilirsiniz, ancak o, blog tanıtımı için açık ara en iyi kanaldır. Eğer liste oluşturmaya odaklanmayacaksanız hiç blog yazmamalısınız. Bu yapacağınız en büyük hata ve bir blog nadiren e-posta listesi olmadan ayda 100.000 ziyaretçiye ulaşır.
Ders #3: Daha fazla içerik eşittir daha fazla arama trafiği
Bu genel mantık gibi gözükebilir fakat yıllardır büyük bloglar yayınlıyorsanız fark etmesi zordur. NeilPatel.com’da, sıfır blog gönderisiyle başladım ve şimdi 11. gönderimdeyim. İlginç olan şey her yeni blog gönderisi yayınladığımda arama trafiğimin anında yükseldiğini görüyorum.
Her yeni blog gönderisi eklediğimde bloguma haftada ekstra 300 arama trafiği geliyor. Bu gerçekten bir sayı oyunu… tabii yazma kalitenizi aynı seviyede tutabildiğinizi varsayarsak. Bir ya da iki düzine gönderi yazmak yeterli değildir. Trafiğinizin uçtuğunu görmeden önce yüzlerce yazmak zorundasınız.
Ders #4: Facebook en yüksek performanslı sosyal ağım
Facebook sosyal paylaşımlarımda hatta trafiğimde bile çoğunluğu oluşturmayabilir ama en fazla etkileşimi o sağlıyor.
İstatistikleri inceleyelim…
- Her 500 Twitter ziyaretçisi için 3 yorum alıyorum.
- Her 500 Linkedin ziyaretçisi için 5 yorum alıyorum.
- Her 500 Facebook ziyaretçisi için 8 yorum alıyorum.
Facebook en etkileşimli kullanıcıları sağlıyor. Yorum yapmaya daha meyilliler ve Facebook ziyaretçilerinin sitede geçirdikleri süre diğer herhangi bir sosyal kanaldan gelen ziyaretçilerden yüzde 38 daha uzun. Hangi sosyal kanala yoğunlaşacağınızı seçerken sadece ziyaretçi sayısına bakmayın. Sitede geçirilen süre ve ziyaretçi başına düşen sayfa görüntüleme gibi metriklere bakarak trafiğin kalitesini analiz edin.
Ders #5: LinkedIn Groups’u kullanmak LinkedIn üzerinde paylaşmaktan daha iyi
Eğer içeriğinizi LinkedIn’de tanıtmak istiyorsanız nerede paylaşırsınız? Kendi zaman tünelinizde değil mi? Ve her ne kadar bu blogunuza daha fazla ziyaretçi getirse de, LinkedIn Groups’un getireceği kadar getirmez. Bloguma LinkedIn’den günde 5 ziyaretçi bile almıyordum, ve 10.000’in üzerinde bağlantım var. İçeriğimi en az 10 LinkedIn grubunda paylaşır paylaşmaz 30 gün içerisinde 918 ziyaretçiye ulaştım.
LinkedIn Groups’ta mesele şu ki ya tutar ya da hiç tutmaz. Bazı içerikleriniz iyi iş yapacak, diğerleri ise yapmayacak. Yine de içeriğinizi LinkedIn Groups’a göndermelisiniz.
Ders #6: Zamana dayalı içerik işe yarar
Trendler hakkında olan veya özel bir zaman aralığından bahseden zamana dayalı içerik yazmanın hiçbir zaman hayranı değildim. Mesela işte 2015 yılında nasıl daha üretken bir blogger olunacağına dair bir gönderi. Gönderi diğer içeriklerim kadar sosyal paylaşıma sahip olmasa da NeilPatel.com’da yazdığım en popüler blog gönderisi. O kadar popüler ki diğer herhangi bir blog gönderisinden yüzde 294 oranında daha fazla trafik aldı.
2015 için pazarlama trendleri hakkında Quick Sprout’ta yazdığım da iyi iş çıkarmıştı. Bundan öğrendim ki zamana dayalı içerik yazmak daha fazla ziyaretçi almanın mükemmel bir yolu. Tabii bu yaklaşımı günlük bazda kullanamazsınız ama bir yılın başında/sonunda veya tatiller veya büyük haber olayları gibi zamanlarda kullanabilirsiniz.
Ders #7: İnsanlar daha büyük metin ve boşluk tercih ediyor
İnsanlar daha büyük metin ve daha geniş içerik alanları tercih ediyor. Diğer bloglarımdaki bazı yazılarla NeilPatel.com blogumdaki yazıları karşılaştırdığımda insanların NeilPatel.com blogundaki yazılarda 18 saniye daha fazla zaman harcadığını görüyorum. Tutarlı olması için bu analizi yaparken sadece 3000 kelime veya daha uzun olan gönderileri karşılaştırdım çünkü yeni blogumda kısa yazılar yazmıyorum. Bu bana gösterdi ki tasarım insanların blogunuzda harcadığı zamanın uzunluğuna büyük etki edebiliyor. Boş alanlardan metin boyutuna, içerik alanı dahil ve hatta font rengini bile, tüm bu elementleri düşünmek zorundasınız çünkü onlar okunabilirliği etkiliyor. Blogunuzu okuyan insanların sayısını arttırmak istiyorsanız NeilPatel.com blogundan birkaç tasarım dersi alın. Peh, eğer istiyorsanız benim tasarımımı da kopyalayabilirsiniz.
Şimdi bu 7 dersi aradan çıkardığımıza göre artık yeni blogumda kullandığım 3 yeni stratejiye geçelim.
Strateji #1: Şeffaf olun
Yeni blogumda A/B testleri yapıyorum ve istatistikleri okuyucularımın yüzde 20’sine gösteriyorum.
Aylık olarak trafik rakamlarımı paylaşıyorum ki takip edebilin ve benim maceramdan bir şeyler öğrenebilin. Daha hala erken ama sonuçlar iyi gözüküyor. Şeffaf olmak daha sadık hayranlar oluşturur ve insanları daha sık gelmeye teşvik eder. Aslında bu tekniği Smart Passive Income’dan ve Timothy Sykes‘tan aldım. İkisi de finansal rakamlarını açıklıyor ve bloglarının büyümesine sebep olan da bu.
Groove da aynı şeyi yaptı ve onlar için de işe yaradı.
Şimdi, blog herhangi bir finansal rakam paylaşmıyor fakat trafik rakamlarını paylaşarak daha fazla sadık takipçiler elde edebildim, o kadar ki yeni blogumun okuyucularından bana nasıl aynı sonuçları alabileceklerini sordukları günde ortalama 1 veya 2 e-posta alıyorum.
Strateji #2: Son derece uzun ve kapsamlı içerik yazın
Bu sayfada daha fazla anahtar kelimeniz olacağı için sadece arama trafiğini arttırmakla kalmaz aynı zamanda genel trafiği de arttırır. Bu stratejiyi benimle rakamlarını 6 ay önce paylaşan ve uzun yazılarının daha fazla trafik getirdiğinden bahseden Brian Dean‘den aldım. Bu nedenle, NeilPatel.com’daki gönderilerimin hepsi en az 3000 kelime uzunluğundadır, eğer 5000 değillerse. Ayrıca, 2000 kelime veya daha fazla içeren sayfalara sahip olmak sıralamanızı yükseltmenize de yardımcı olacaktır.
Ayrıntılı içerik üretmek daha fazla zaman alıyor, ama şimdiye kadar iyi çalıştı. Ders #3’te paylaştığım arama trafiği rakamlarına bir bakın. Gördüğünüz gibi her uzun gönderi yayınladığımda arama trafiğim artıyor.
Strateji #3: Okuyucularınızı daha fazla ister hale getirin
Geri dönen okuyucu oranım oldukça fazla, özellikle de pazarlama yaptığım bir liste olmadığını göz önünde bulundurursanız. Haftada sadece bir kere yazı yazarak ve gönderi kalitemi son derece yüksek tutarak yeni bloguma daha fazla yazı yazmamı isteyen günde 2 veya 3 teklif alıyorum. Haftada sadece bir kere yayınlamak insanları daha fazlasını ister tutuyor ve onları bağlıyor.
Bu insanların geri dönmesini ve sadık hale gelmesini sağlayan şey oldu. Bu kadar yeni bir blogun yüzde 36,2 geri dönen okuyucu oranına sahip olabileceğini hiç tahmin edemezdim. Diğer bloglarıma başladığımda eğer ilk yıl içerisinde okuyucularımdan yüzde 20’si geri dönerse şanslıydım. Sanırım okuyucularımı daha fazla ister halde tuttuğu için haftada bir yazı yazmaya devam edeceğim. Artı, NeilPatel.com’da haftada iki yazı yazmak için yeterli zamanım yok.
Sonuç
Her ne kadar 10 yıldır blog yazsam da hala hata yapıyorum ve çok fazla şey öğreniyorum. Zaman geçtikçe ve blog dünyası değiştikçe öğrenmeye devam edeceğim. Umarım derslerim ve stratejilerim sizin blog maceranızı hızlıca başlatır ve işleri sizin için kolay hale getirir.
Bu makale Neil Patel’in 26 Ocak 2015 tarihinde quicksprout.com’da yayınlanan yazısından çevrilmiştir.
Bir yanıt bırakın