Airpreneurs, Girişimcilik Vakfı’nın Boeing işbirliği ile düzenlediği, iki gün süren bir hackhathon. 23-34 Şubat’ta İstanbul’da düzenlenen oturumuna katılan biri olarak şunu söylemeliyim; bu iki günlük süre öyle güzel programlanmış ki, nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz bile!
ODTÜ’de öğretim görevlisi olan ve aynı zamanda Ventures & Mentors Leauge kurucusu olan Ufuk Batum, iş modeli geliştirme ve girişimcilik konusundaki bilgi ve deneyimlerini öğrencilerle paylaşırken bir yandan da onları düşünmeye ve girişimcilik kaslarını çalıştırmaya sevk ediyor.
Programdaki deneyimlerimden bahsetmek istiyorum biraz.
İlk gün harika bir tanışma sürecinin ardından problemleri nasıl ele alırız, problem nedir, nasıl çözülmelidir gibi sorulara yanıt aradık, bir yandan da “problem” kavramının bizim için ne olduğunu sorguladık.
Daha sonra bir girişimcinin en çok ihtiyacı olan ve ona yeni kapıları açacak en önemli anahtarlardan biri olan bağlantı kurmanın, yani networking’in önemini öğrendik.
Networking, üzerinde çalıştığımız bir proje ya da fikrin ilgililerine ulaşabilmesi ve onların konuyla ilgili geri dönüşlerini öğrenebilmemiz için oldukça gerekli bir olgu. Aynı zamanda bir iş modelini hayata geçirebilmek için gerekli olan yardım ve kaynakları da yine bu sayede elde edebilir hale geliyoruz.
Takımların kurulma aşaması en heyecanlı anlardan biriydi! Rastgele seçilen 8 öğrenci bir araya geldik ve yuvarlak bir masanın etrafına oturduk. İşletme, bilgisayar mühendisliği, makine mühendisliği ve endüstriyel tasarım gibi bölümlerde okuyan, multi-disipliner bir takımın içinde yer almak oldukça keyifli bir deneyimdi.
Tanışma sürecinin ardından Ufuk Batum’un bize verdiği brief’leri değerlendirerek havacılık alanında geliştirebileceğimiz yeni bir teknoloji, yapılabilecek yeni bir inovasyon ya da iş modeli olabilir mi sorularının üzerine düşünerek iki saate yakın bir beyin fırtınası yaptık.
Farklı disiplinlerde okumanın bu fırtınaya çok yönlü bir bakış açısı getirmesi ise kesinlikle büyük bir avantajdı. Birçok farklı konuda, birçok farklı görüş elde ettik ve bunların hepsini not ettik!
Mentörlerimizle birlikte bu oturumun sonunda bir araya gelerek problem olduğunu düşündüğümüz ve çözüm önerisi bulduğumuz fikirleri paylaştık. Bunların arasından bir tanesini seçmemiz ve ona yoğunlaşmamız gerektiğini, bu fikrin yarına kadar iş ve gelir modelinin oturtulmasının ardından yarın jüri önünde sunum yapacağımızı öğrendik. Asıl heyecan şimdi başlıyor!
Peki bir girişimci sunumu nasıl olmalı? Programda not aldığım sunum tüyolarını sizinle de paylaşmak istiyorum. Sunumdaki sıralamanın bu şekilde olmasının, problem ve çözümün oldukça yalın bir şekilde belirtilmesi ve anlaşılması açısından oldukça önemli olduğunu öğrendik:
Açılış
Takım
Problem
Çözüm önerisi / iş fikri
İş fikrinin teknoloji / inovasyon boyutu
Müşteri segmentasyonu
Değer önerisi
Gelir modeli
Bu maddeler kısa kısa açıklanmalı; amaç tek sunumda her şeyi aktarmak ve her şeyi en ince detayına kadar anlatmak değil, bir sonraki görüşme için temel oluşturacak bir adım olmalı.
Geliştirdiğimiz iş fikirlerini bir iş kanvasına yazarak, problemimizi, çözüm fikrimizi, gelir modelimizi, müşteri segmentimizi ve çözüm ortaklarımızı belirledik, fikir üzerine yapılabilecek sadeleştirme ve değişiklik çalışmaları üzerine konuşmaya başladık. Ve sürenin nasıl geçtiğini anlamadan ilk gün sona erdi.
İkinci günün sabahında ise mentörlerimizle bir araya gelerek projemiz için hazırlamaya başladığımız sunumları ve sunum fikirlerimizi paylaştık. Daha sonraki bölümde ise bir girişimci için en önemli olan şeylerden birinin zaman olduğunu, fırsatları en iyi şekilde değerlendirebilmek için zamanı iyi yönetmemiz gerektiğini kavradık. “Asansör konuşması eğitimi” bu noktada bize çok yardımcı oldu; asansörde karşılaştığımız bir insanla konuşmamız nasıl kısa ve öz ise, yatırımcılarla, iş insanlarıyla ve network imkanımız olan insanlarla da kısa ve net konuşmamız gerektiğinin bilincine vardık.
Sunumlarımızı son hızla hazırlamaya devam ederken hepimizde tatlı bir heyecan vardı. Zaman zaman stres olduk ve sunumu yetiştirememe kaygısı yaşadık, ya da takım olarak yeteri kadar fikrimize kanalize olamadığımızı düşündük. Ancak bir girişimcinin ya da girişimci adayının en önemli yeteneklerinden biri stres yönetimidir! Hemen toparlanıp devam ettik ve süremiz dolduğunda bütün takımlar çok heyecanlı bir bekleyiş içine girdi.
Takımların fikirlerini sunmasının ardından jüri bir araya gelerek en iyi fikri seçmek için bir araya geldi. Dereceye giren takımların açıklanmasının ardından bütün takımlar birbirlerini tebrik ettiler ve iki günlük bu maratonun ardından aslında fark ettim ki; önemli olan bu iki günün birincisi olmak değil, problem olarak görülen bir şeye çözüm getirme, onu değiştirme motivasyonuna sahip olmak!
Çok keyifli geçen iki günün ardından hem yeni arkadaşlar edindim, hem de bir girişimin iş modelini geliştirme becerisi kazandım. Benim için harika bir deneyimdi; öncelikle bize böyle bir imkan sağlayan Girişimcilik Vakfı’na ve Boeing’e, ardından mentörlerimize ve bilhassa Ufuk Batum’a çok teşekkür ederim.
Eğer siz de Airpreneurs programına katılmak istiyorsanız, bu linkten başvuru yapabilirsiniz: https://www.airpreneurs.org/