Bugünün muhteşem film yönetmenlerinin pek çoğunun, nazikçe söylemek gerekirse, “çalışması zor” insanlar olduğu belgelenmiştir. Buna kanıt olarak, David O. Russel’ın, I Heart Huckabees’in setinde şalterlerinin atmasının çokça izlenmiş videosu, Lars von Trier’in oyuncuları, ruhlarını yemeye çalıştığına inandıracak kadar zorladığına dair hikâyeler ve saatlerce süren çalışmaları Terence Malick tarafından yönetilen bir filmden çıkarılan kızgın birinci sınıf oyuncular mevcut.
Görünen o ki, bu yönetmenlerin muhteşem, modern CEO’larla pek çok ortak noktaları var.
Güncel bir New York Times makalesinde, The Energy Project’in CEO’su Tony Schwartz şu soruyu soruyor: Neden Steve Jobs, Elon Musk ve Jeff Bezos gibi dahi liderler çalışanlarına karşı bu kadar acımasız ve kötü oldular? Schwartz diyor ki, cevap aşağıda:
İlk cevap, çünkü olabilirler. Deha pek çok günahı örter. Muhteşem bir ürün muhteşem bir üründür ve başarılı olmak için her şeyi doğru yapmak zorunda değilsiniz. Tüketicilerin çoğu, tadı güzel olduğu sürece sosisin nasıl yapıldığını umursamazlar.
Bunun karşılığında çalışanlar, bir vizyoner ile çalışmak için oldukça fazla fedakârlık yapabilirler. Bay Musk ve Bay Bezos da Bay Jobs’un olduğu kadar tutkulu, ilham verici ve karizmatik liderler.
Son olarak, belirli bir seviyede ekonomik başarı ve bunun sonucundaki güç, bunu medeniyetin hatta insanlığın sıradan kurallarından elde edenlerin etkili bir bahanesidir.
Bu adamların istismara doğru giden davranışlarının arkasındaki itici güç olarak Schwartz, onların kontrol manyakları olmalarını (ya da Jobs için olduklarını) gösteriyor. Bu demek oluyor ki, oldukça kesin vizyonları var/vardı ve eğer bu vizyonlar, bu adamların genellikle basit piyonlar olarak gördükleri çalışanlar tarafından yerine getirilmiyorsa/getirilmediyse, tamamen tepeleri atıyor/atıyordu.
Bu adamların kötü davranışlarının çoğunun, bilinçli olarak zarar verici değil, korku temelli, fevri ve tepkisel olduğunu iddia ediyorum. Bu bir üstünlük hissinden değil güvensizlik hissinden besleniyor.
Bu üç vizyoner gibi insanlar, kontrole açtır. Her biri, tam olarak istedikleri şeyi alamadıklarında – diğer insanların onların istedikleri standartlara ulaşamadıklarını hissettiklerinde – ani tepkiler vermeye ve kötü davranışlar sergilemeye yatkınlardı.
Schwartz, bu kontrol manyaklığının çalışanların işlerinin daha kötü olmasına sebep olduğuna inanıyor ve belki de bunun, bunlar ve diğer muhteşem liderlerin daha da muhteşem ve başarılı liderler olmalarını engellediğini öne sürüyor.
İdare yöntemlerinin ortaya çıkardığı soru zor, sert ve acımasızca talepkâr olmalarının insanların daha iyi çalışmalarını sağlayıp sağlamadığı değil. Tabi ki sağlamıyor ve kesinlikle devamlılığı da sağlamıyor. Kim insanların daha sağlıklı ve mutlu olmalarına yardımcı olan iş yerlerinde daha üretken olduklarından gerçekten şüphe duyabilir ki?
Daha uygun soru şu: Bu adamlar muhteşem ürünler üretmeye yaptıkları yatırım kadar çalışanlarına yatırım yapmış olsalardı, binlerce insanın hayatını nasıl daha fazla iyileştirebilirlerdi – ve muhtemelen onların daha başarılı olmalarını sağlarlardı?
Bu, kulağa -bunu söylemekten nefret ediyorum- ve bazı güncel araştırmaların aksine, tam olarak doğru gelmiyor.
“Zor, sert ve acımasızca talepkâr olmanın insanların daha iyi çalışmasını sağlayıp sağlamayacağı” ile ilgili ilk kısım için, benim tecrübe ve gözlemlerime göre, yöneticileri, liderleri, koçları, yönetmenleri zorlu ve sert bir tarzla çalıştığında daha iyileşen – daha iyi iş veya performans sergileyen – insanlar (çalışanlar, atletler, oyuncular) mevcut. Bu, acımasız tarza göz yumduğum ya da bunu desteklediğim anlamına gelmiyor, yalnızca daha sıcak, sevimli bir idare tarzı yerine bu tarza daha iyi tepki veren insanlar olduğunu düşünüyorum.
Ve bu adamlarla ilgili ikinci kısım için, ürün oluşturmaya ayırdıkları zamanı çalışanlarıyla ilgilenmeye harcarlarsa belki daha başarılı olmaları, her zaman doğru olmayabilir (Schwartz da bu durum için “belki” diyor, yani o da çok ikna olmuş görünmüyor.)
Yönetmenler gibi, şirketlerin CEO’ları, özellikle de ürün odaklı şirketlerin CEO’ları da üretilen ürünlerinin başarısı için vizyonlarına güvenirler ve bu vizyonun yerinde olması, bu vizyonun anlaşıldığından emin olunması için oldukça fazla enerji ve dikkat harcanması gerekir. Ve belki de bu vizyon üzerine o kadar fazla enerji ve zaman harcanıyor ki, bu durum çalışanlarla ilgilenilmesine yani onları mutlu etmeye ve hayatlarını iyileştirmeye izin vermiyor olabilir.
Bu, çalışanların istismar edilmesi, rahatsız edilmesi veya küçük görülmesi gerektiği anlamına gelmiyor – bu kabul edilemez – ama aynı zamanda bence çalışanlar, eğer bir hiyerarşi düzeninde çalışıyorlarsa, belirli bir işi yapmaları, belirli bir işlevi yerine getirmeleri için işe alınırlar ve kendilerinden üstte herhangi biri tarafından, özellikle de sundukları vizyon, çalışma dönemlerinde gerçekleşmezse tehlikeye girecek olan CEO’lar tarafından şımartılmayı beklememeliler. Bir de eğer o CEO, halka açık bir şirketin CEO’suysa, ki bu durumda hisse bedellerinin belirli bir oranda arttığından emin olmak için tepesine binen yatırımcı üzerine yatırımcı mevcut olacaktır.
Her durumda, ne düşünüyorsunuz? Sizce Schwartz haklı mı? Değil mi? Acımasız bir patron için mi çalışıyorsunuz? Bazı insanların daha pozitif bir yönetimdense daha sert bir yönetime daha iyi tepkiler verebileceğini düşünüyor musunuz?
Bu makale vault.com’da Derek Loosvelt tarafından 2015’te yayınlanan yazıdan çevrilmiştir.