Ah Şu HiPPO’lar!

0
2423
Facebook'ta Paylaş
Twitter'da Paylaş

Hipopotamlar, dünyanın en tehlikeli hayvanlarından biridir. Tahmin ettiğinizden çok daha hızlıdırlar ve önüne geçen herhangi bir düşmanı ezip öldürebilirler. Şirketlerdeki HiPPO’lar yani (highest-paid-person’s-opinion) da aynı ölçüde tehlikelidir. Günümüzün irili ufaklı şirketlerinin birçoğunda HiPPO sorunu yaygın olarak görülür. En yüksek maaşı alan, en yukarıda olan kimselerin fikirleri şirketi yönetmeye çok meyillidir. Hâlbuki konu karar alma sürecinin kalitesine geldiğinde, maaş bordrosunun önemi ortadan kalkmalıdır. Tecrübe de yalnızca ortaya attığı sağlam argümanla tartışmayı kazanıyorsa değerlidir. Ne yazık ki birçok şirkette “tecrübe her şeydir” prensibi hakim olduğu için, en tecrübeli her zaman en haklıdır kuralı işler.

 

HiPPO’lar kendinden çok emindir. Kimsenin fikrine ihtiyaç duymazlar. Hiçbir data da onların içgüdülerinden daha doğru ve anlamlı olamaz. Tecrübelerine ve zekalarına toz kondurmazlar. Kendilerinden alt konumdaki kimseleri ise dikkate bile almazlar. HiPPO’luk denilince akıllara ilk olarak eski NetScape CEO’su Jim Barksdale geliyor, “Elimizde veri varsa veriye bakalım. Hepimizin fikri varsa, benim fikrime bakalım.” NetScape’in hazin düşüşünün sebebini uzaklarda aramamak gerekir sanırım.

 

HiPPO’ları dinlemeyi bıraktığınızda ortamınızda meritokrasiyi mümkün kılarsınız. Google’dan Shona Brown, meritokrasi şirketlerini tanımlarken, “Böyle yerler, fikri ortaya atanın değil, fikrin kalitesinin dikkate alındığı yerlerdir.” diyor. Fakat bu tarz bir yapı oluşturmak her zaman için zordur. Hem HiPPO’ların hem de kalite ve başarı için kariyerini riske atmaktan çekinmeyen üretken akılların ortak katılımını gerektirir. Hakimiyetini kaybetmek istemeyen bir HiPPO, göz korkutarak kendi hakimiyetini koruma eğilimindedir. Sorumluluk sahibi olduğunuz ancak işi tam anlamadığınız anlarda, her zaman, çünkü ben öyle istiyorum mantığıyla hareket etmek kolaydır. Böylesi bir durumla karşılaştığınızda, daha iyi fikirler ve çözümler üretebilecek çalışanlarınıza güvenmeli, hem de işleri daha doğru bir şekilde yapabileceklerine izin verecek kadar kendinize güvenmelisiniz. Kendinizi yeteri kadar bilgili ve hazır hissetmediğiniz her an takım arkadaşlarınızın önünden çekilin ve diğerlerini de bu şekilde davranmaya teşvik edin.

 

Meritokrasinin düzgün ve optimum şekilde işleyebilmesi için, şirket içinde “karşı çıkma kültürünün” oluşması gerekir. Eğer biri bir fikrin yanlış olduğu kanaatindeyse, bunu açıkça ifade edebilmelidir. Eğer konuşmazlarsa ve bu yüzden de vasat altı bir fikir onay alırsa, suç onlarındır. Karşı çıkma, her şeye rağmen ifade anında rahatsızlık hissettirebilir. Bu yüzden de bir seçenek değil, ekip içi bir zorunluluk olmalıdır. Mizaçları gereği sessiz sakin olan çalışanlar bile HiPPO’lara karşı seslerini yükseltmeyi öğrenmelidirler.

 

Müşteriler, HiPPO’ların sesinden etkilenmezler. Onlar daha çok ürününüzle veya reklam fikrinizle ilgilenirler. Bu gerçeği HiPPO’larınıza anlatmanız gerekir. Kısacası, müşterilerinizin sesinin HiPPO’lardan fazla çıkmasını sağlayın. Sık sık müşteri feed-backleri alarak bu verileri hızlı ve verimli bir şekilde işleyin. Takım arkadaşlarınızla ve de özellikle HiPPO’nuzla paylaşın.

 

Bu ortam, şüphesiz bir şekilde, daha yararlı ve daha iyi kararların alınmasını sağlar. HiPPO’ların hayatın hiçbir alanında sizi ve üretkenliğinizi engellemesine izin vermeyin. Onların daha güçlü hissettiği korku, şüphe ve güvensizlik kültürünü ortadan kaldırırsanız, kazanan hem siz hem de takımınız olur.

 

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here