Anlama Zorluğu – Bir Girişimcinin Hayatı

Girişimcilik, ayakta kalma ve aklınıza gelen fikirleri geliştirmenin yollarını bulmak demektir. Hırslı bir girişimci her zaman direnir ve en baştan bir şirket kurarak, yeni bir kategoriyi yaymaya çalışarak ve risk alarak rahatlık bölgesini aşmaya çalışır.

Özellikle yönetim veya idare konusunda hassasiyetlerini kabul etmek istemez ve bazen kaygılarını cesaret gösterileri ile saklamaya çalışır. Bu genel soruna böyle bir yaklaşım göstermek kesinlikle yanlıştır. İnanın bana, bu hissi çok iyi biliyorum. 20’li yaşlarımda, milyar dolarlık borsa şirketi Open Market’in yönetici kadrosuna terfi ettim ve kendimi kavraması güç bir işin içinde buldum. Eve geç saatte geldiğimde, sorumlusu olduğum kararları karıma anlatırken başımı sallayıp yaptığım iş hakkında hiçbir fikrim olmadığını belli ederdim.

 

Ancak birkaç sene sonra alışmaya başladım ve bulunduğum konumda rahatlık ve cesaret kazandım. Bir şeye alışmaya başlayan hırslı ve azimli bir girişimciye ne olur? Kolayca sıkılır. Yeni büyük zorluklar aramaya başlar. Kurulum aşamasında yardımcı olma ve şirketin başkan ve COO’su olarak çalışma teklifi aldığım Upromise şirketinde bunu bulmakta şanslıydım. İlk 18 ayımızda, risk sermayesinde 90 milyon dolara ulaştık, yüzden fazla kişi işe aldık, ortaklık açtık ve hizmetimizi piyasaya sunduk. Bu süre içerisinde yine anlam karmaşası yaşadım. Ancak deneyimi heyecanlı kılan da bu histi. Citigroup başkanı Bob Rubin’in hizmetimize katılması (ki hala ortağımın evinde çalışıyorduk – yiyemeyeceğin lokmayı yutma durumuna bakın!) ve eski başkan adayı senatör Bill Bradley ile tazminat paketi konusunda görüşmelerimiz bir yana, anlama güçlüğü bir girişimcinin hayatındaki en korkutucu ve en eğlenceli kısımlardan biridir.

 

Peki, sağlıklı mı yoksa sağlıksız bir kavrama zorluğunu mu yaşadığınızı nasıl anlarsınız? Dün bir girişimci bana bu konuda güzel bir öneride bulundu. Girişimcilerin 80/20 kuralını izlemelerini öneriyor. Bu kurala göre girişimciler, her zaman işin %80’ini yönettiklerini hissetmeli, %20’lik kısmında ise kavrama zorluğu çekmelidir. Bu %20’lik kısım, işi eğlenceli ve zorlu bir hale getirir. Ancak girişimci 80/20 kuralını yanlış bir şekilde uygularsa (mesela zamanlarının %80’ini kavramaya, %20’yi işe ayırmak gibi) sorun daha da ciddi boyutlara ulaşabilir.

 

Kendilerini bu sorunun içinde bulan girişimciler için birkaç öneride bulunalım:

 

1. Kendinizi tanıyın.  Girişimci olarak kendinizi kavraması güç bir durumda bulmak sorun değil. Aslına bakılırsa bunun gayet doğal olduğunu söyleyebiliriz. Bunun farkına varmaktan, itiraf etmekten ve açık bir şekilde yönetim ve idare ekibinize bu konudan bahsetmekten çekinmeyin. 80/20 kuralına göre hangi tarafta olduğunuzu bulun.

 

2. Yardım alarak çözüm yolu arayın. Etrafınızdaki bilgili insanlardan, içinde bulunduğunuz durumu nasıl güçlendirip avantaj haline getireceğinizi öğrenin. Güçsüz görünme korkusuyla içe kapanık olmayın. Bunun yerine kendinizi şekillendirmenize yardımcı olacak akıllıca ve farklı fikirleri değerlendirin.

 

3. Cankurtaranları geri çevirmeyin. Pek çok girişimci yardım kabul etmekten oldukça korkar. Bunun nedeni, kendi patronu olmaktan keyif alan ve genelde hedeflerini izlemek konusunda oldukça inatçı olan girişimciler olmalarıdır. Bu girişimciler için yardıma ve hatta bazen içinde bulundukları zorluktan kendilerini çekip çıkaracak cankurtaranlara ihtiyaçları olduğunu kabul etmek oldukça zordur. Bu, şirketinize işletme görevlisi veya CEO almak gibi sizi kontrolü elden bırakma riskine sürükleyecek bazı büyük adımlar atmanız anlamına gelebilir.

 

Girişimcilerin kavraması güç durumlara düşmesi tuhaf olabilir. Ancak böyle olması gerekmiyor. Dürüst olun ve etrafınızdakilere bu durumu anlatın. Ayrıca 80/20 kuralını uygularken hata yapmadığınıza emin olun.

 

Bu makale  Jeff Bussgang’in 8 Mayıs 2008 tarihinde bostonvcblog.typepad.com’da yayınlanan yazısından çevrilmiştir.

 

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*