İşletme öğrencilerinin en nefret ettiği sorudur, “Mezun olunca ne iş yapacaksın?”. Herkesin aklına bankacı gelir, pazarlamacı gelir, hatta müdür, yönetici gelir de neden kimse girişimci demez, girişimciliği düşünmez? Mezun olabilmek için iki tane staj yapmam zorunluyken, bir tane bile girişimcilik dersi almama gerek olmaması ne kadar normal?
Hayat boyunca dayatılmış kuralların mantıksız olduğunu savunan, bir kişinin açtığı yolu sorgulamadan takip etmekten rahatsız olmuş biri olduğumu anladığım gün fark ettim aslında herkes gibi çok uluslu bir şirkette girip saçlarım beyazlayana kadar 8-5 çalışmak zorunda olmadığımı. Üniversite eğitimim boyunca katıldığım tüm etkinliklerde hep aynı cümleyi duydum. “Mutlu olduğun işte çalışmalısın.” Peki ya benim mutluluğum bir şirket logosuyla sınırlı değilse, fikirlerim var ve bunları hayata geçirmek istiyorsam? İşte o zaman fark ettim ki risk almak, güven bölgenden çıkmak mutluluk için olmazsa olmaz. Önemli olan mutlu olmaya cesaret edebilmek ve o ilk adımı atabilmekten geçiyor. Aslında hayat bize çizilen sınırlardan bir adım dışarı çıkıp, kendi yolumuzu açmaya karar verdiğimiz an başlıyor.
Ben en önemli adımımı Fellow programına başvurarak yaptım. Benim gibi düşünen insanlarla bir arada olmak. Kendime örnek aldığım, bu yolda bana ilham veren girişimcilerle bir arada olma fikri en büyük motivasyonum oldu. Üniversite öğrencilerinden seçilip oluşturulan Fellow grubuna Girişimcilik Vakfı inanılmaz bir network sunuyor ve girişimcilik kültürünü yaymak için canla başla çalışıyorlar. Bir ekip düşünün, kocaman bir aile. Burada meyve veren ağaç taşlanmıyor, sarılıp sarmalanıyor. Kışın donmasın diye ısıtılıyor, biri tökezlediğinde 79 el ona uzanıyor, en ağır eleştiriler de en samimi takdirler de bu gruptan geliyor, kısaca herkes birbirinden besleniyor, herkes birbirine katkıda bulunurken ortaya güçlü bir bağ çıkıyor. 1,2,3 derken tam 6 aşama sonrası seçilen, benzer hayalleri paylaşan 80 kişilik bu grubun bir parçası olarak gururla “Ben girişimci olacağım.” diyebiliyorum ve inanın bu duygunun tarifi yok.
Ve sen bu yazıyı okuyan arkadaşım: İnan bana ben de senin yerindeydim. Yaşadığın kafa karışıklığını, hatta belki kat be kat kötüsünü ben de yaşadım. Kendimi tanırken, hayatta ne yapmak istediğimle ilgili kararlar verirken öğrendiğim tek bir şey varsa o da; hayal kurmanın ve başkalarına ilham vermenin ne kadar önemli olduğuydu. Bu yazıyı okuduğunda için kıpır kıpır oluyorsa, bir yerlerde bir şeyleri kendi yöntemlerinle yapmak istiyorsan, hemen harekete geç. Bugünden itibaren keşkelerini bırakıp iyi ki’ler biriktirmeye başla!