Berlin Yetenek Zirvesi İzlenimleri 101: Avrupa’nın girişimciliğinden ne öğrenilir?

Girişimcilik dünyasında en çok tartışılan konulardan biriyle başlayalım mı? : “Yeni silikon vadisi neresi olacak?”. Bunun birkaç seçeneği de konuşuluyor üstelik. İstanbul, Tel Aviv, Berlin gibi kendi ekosistemini geliştiren, global pazara açılabilmiş şirketler çıkarmış dinamik şehirler üzerinde duruluyor. Hızlandırma merkezleri, kuluçkalar, teknokentler kuruluyor ve yatırımlar artıyor.

 

27-29 Nisan arasında bu seçeneklerden biri olan Berlin’deydim. Tam da öğrenmeye daha da aç olduğum bir dönemde “Berlin Talent Summit” ( Berlin Yetenek Zirvesi)  katılımcılarından biri olmaya hak kazandım ve çok merak ettiğim hikayelerin yazarlarıyla tanışmak ve girişimcilik sahnesinde onları yakından izlemek istedim. Girişimcilik Vakfı fellow sürecine dahil olduğumdan beri girişimci hikayeleri ve haberleri duymak eskisinden de fazla ilgimi çeker ve ilham verir hale geldiği için benim için ilginç ve öğretici bir deneyim oldu. Girvak ailesinde hep inandığımız ‘giveback’ kültürüne olan bağımdan dolayı etkinliğin içeriğinden, seçim sürecinden ve orada hikayelerini ayrıntılı dinlediğim girişimlerden biraz bahsetmek istiyorum.

 

Berlin’deki bu zirve için seçimler ocak-şubat ayları arasında yapılıyor. Girişimcilikle ilgilenen, kendini geliştirme yolunda ve öğrenmeye açık, uluslar arası iş fırsatlarını ve konfor alanı dışına çıkmayı düşünen, lisans ve yüksek lisans öğrencileri başvurabiliyor. 2016 yılında yaklaşık 2bin başvuru arasından seçilen 200 öğrenci de bu kriterlere ve doldurdukları başvuru formlarına göre değerlendiriliyor.  Seçilen adaylar, partner şirketler arasından en çok dinlemek istediklerini seçiyorlar ve gruplara ayrılarak onları yakından görme ofislerinde ziyaret etme şansı buluyorlar. Gidemedikleri şirketler ile ise son gün düzenlenen kariyer fuarı benzeri bir etkinlikte tanışma fırsatı yakalıyorlar.

 

Peki zirvede ne oluyor?

Birinci gün kısa bir tanışma, networking ve Berlin girişim dünyasına giriş ile başlıyor denebilir. 2016 zirvesinde ilk gün Berlin merkezli ve Avrupa genelinde pek çok ülkede faaliyet gösteren e-ticaret sitesi zalando.com ofisinde harika bir açılışla başladık.  İlk an ve ilk tanışmada oluşturduğumuz 9 kişilik yuvarlakta herkes farklı bir ülkeden ve özgeçmişten geliyordu. Böyle bir ortamda birbirinizden öğrenebileceklerinizi düşündüğünüzde heyecanınız katlanıyor gerçekten. Kısa tanışmanın ardından e-ticaret devi Zalando.com’un hikayesini dinledik.  Genç yaşlarında oldukça hızlı büyüyen bir şirketi kurdukları ve şu anda pek çok Avrupa ülkesinde en iyi e-ticaret sitesi olmayı başardıkları için bu ekip gerçekten dinleyen herkeste farkındalık yarattı.

 

Kurucular şirketin hikayesini 3 ana bölümde anlatırken kilit mesajlar vermeyi ihmal etmediler. İlk bölüm ‘fail first & Zalando’  (önce başarısızlık ve Zalando) kısmında küçük bir ekiple ama yüksek motivasyonla başladıklarını ve herkesin birbirini çok iyi tanıdığı bir ekipte işlerin daha kolay ilerlediğini söylediler. İkinci bölüm ‘growing’ (büyüme) kısmında ise her ay yeni bir kategori ekleyerek çok hızlı büyüme kat ettiklerinden bahsettiler. Bu büyümenin arkasında kısıtlı kaynaklarla da olsa,   daha önce denenmemiş bir yol olan e-ticaret sitesi için TV de reklam verme deneyimi var. Böylece site trafiğini ve insanların farkındalığını artırmayı başarıyorlar. Sonrasında büyüme hızlandıkça bir ayda tam 500 çalışan aldıkları dönemlere geçiyorlar. İki ortak sunumlarında, bir Avrupa şirketi olarak yola vizyonlarını kesinleştirerek çıkmanın öneminden bahsetmeden geçmediler. “Herkes için modayı tekrar hayal et” mottosu ile devam ederken herkese moda anlayışı ile stilistler ile alışverişçileri buluşturdukları ‘zalon’ projesini hayata geçiriyorlar. Bu kısım aslında üçüncü basamak yani, stratejikleşme kısmında yer alıyor. Yaptıkları işi büyütürken bir yandan belirledikleri vizyon doğrultusunda gitmenin ve pazarı iyi tanımanın yararını görüyorlar. Bir oda dolusu insandan 10bin kişilik bir şirkete dönüşürken çalışan herkese verdikleri değer ve sağlam şirket kültürünün de etkisini görebiliyoruz. Zalando açık ve şeffaf olmaya, büyük bir şirket olurken dahi girişimci ruhu içerde tutmaya, hata yaparak öğrenmekten vazgeçmemeye; kısaca, çalışanlarına ‘bu sizin şirketiniz’ mesajını vermeye çok önem veriyor. Pazarlamaya verdikleri önemi şirket içi enerji yönetimine de verdiklerini özellikle belirtiyorlar. Bir girişimin ilk günü duyulan heyecan ile bugün geldikleri nokta arasında doğru enerji noktasını yakalayıp dengeli ve emin adımlarla gitmek gerektiğini söylüyorlar. Tüm ekibi aynı motivasyon seviyesinde tutamazsınız ama belirli bir seviye belirlemeniz şart diyerek şirket içi iletişime verdikleri önemi vurguluyorlar.

 

İlk gün Dubsmash sunumu yani dünyada iletişimin yolları değişirken bunu erken fark etmenin nasıl bir girişime dönüştürülebileceğinin anlatımıyla devam etti. Çok genç yaştaki kurucuları, video iletişim uygulaması ile değişen dünyada yeni iletişim yolları arayan kitlenin ihtiyacını nasıl karşıladıklarından bahsetti. Dubsmash fikrinin sahibi, Cisco araştırmalarına da dayanarak, 2018te internet içeriklerinin %80 inin video olacağı için kullanıcılarının kişisel bağ kurabildikleri yolların daha etkili olacağına inanıyor. Ayrıca böyle bir uygulamada kullanıcı deneyiminin kilit nokta olduğunu düşünüyor. Apple Store ‘da en çok indirilen 3. Uygulama olma başarısını bu noktaları doldurmuş olmalarına bağlıyor. Reklam ve pazarlamacıların %60 ‘ının blog yazarları gibi etki eden insanlar üzerinden iletişim kuracağını söylüyor. Ayrıca, gelecekte reklamcıları bekleyen fırsatlardan birincisinin yetersiz video içeriği olması iken; ikincisinin ise markalaşmış içeriğin artık sadece televizyonda olmayışı olduğunu düşünüyor.

 

Bu iki başarılı girişimin hikayelerinden alınacak çok not var elbette. Benim dinledikten sonra gördüğüm ortak noktayı zirvedeki diğer insanlarla paylaştığımda ise;  fark ettiğim noktanın Berlin girişimciliğinde sık görülen bir kombinasyon olduğunu öğrendim: İyi ekip, iyi pazar bilgisi ve sıkı çalışmak formülü ile sonuca varıyorlar.

 

Zalando ve Dubsmash açılışından sonra ikinci gün katıldığım, alışverişin yeni yüzü ve geleceğine dair önemli dersler edindiğim ‘Alış veriş & Girişim’ turundan notlarımı da en kısa zamanda futureleadnow okuyucuları ile paylaşacağım!

 

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!

 

Berlin’den sevgiler ☺

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*