Bıkmadın mı bilgisayar oynamaktan?

Çoğumuz bu soruyu çocukluk dönemimizde işittik. Bazen bilgisayarın kablosu yasaklandı, bazen internet kesildi. Ödül olarak her zaman ‘’Artık bilgisayar oynayabilirsin.’’ gibi cümleler de işittik haliyle.

Bütün bunları yaşamasına rağmen bazıları sıyrıldı ve profesyonel espor lisansı aldı. Lisans diyorum çünkü espor artık resmi bir spor. 2020 Asya Olimpiyatları’nda espor müsabakaları da yer alacak. Artık çocuklar ‘’Ben büyüyünce futbolcu, basketbolcu, voleybolcu olacağım!’’ yerine ‘’Esporcu olacağım!” diyor ve bunun sebeplerini araştırmak gerekiyor.  Ben de küçüklüğümde alışageldiğimiz sporculardan olmak isteyenlerdendim. Ama şu bir gerçek ki profesyonel sporcu olmak gerçekten büyük emekler ve biraz da network işi. 0-7 yaş arası çocukların bir elinde tablet bilgisayarlar diğer elinde akıllı telefonlar varken, gençlerin sporcu olma hayali yavaş yavaş dijitalleşiyor. Gençler sadece basketbolcu, futbolcu değil Esporcu da olmak istiyor.
Rakamlarla konuşacak olursak, 2015 yılında 600-650 Milyon dolar, 2016 yılında 650-700 Milyon dolar, şu anda ise 750 Milyon dolar seviyelerinde bir endüstri haline gelen espor sadece gençlerin sporcu olma hayali değil aynı zamanda büyük markaların da gözbebeği haline gelmiş bir pazar. Markalar bütçelerinin büyük bir kısmını espor pazarına yatırıyor çünkü bu kitle gelecekte potansiyel birer müşteri olabilecek. Sadece markalar değil aynı zamanda yayıncı kuruluşlar ve yeni start-uplar için de çok önemli birer mecra durumunda.

Ülkemizde bu durum ne yazık ki Avrupa, Amerika ve Asya’ya göre daha yavaş ilerliyor ama emin adımlarla ilerliyor diyebiliriz. Bundaki en büyük etkenlerden birisi de özellikle futbol kulüplerinin espor takımı kurması ve bu branştaki başarılardır. Türkiye’de ve hatta dünyada ilk olan Beşiktaş Espor takımı bu noktada önemli bir adım atarak devrim niteliği taşıyor. Ardından 1907 Fenerbahçe , Galatasaray, Karşıyaka, Schalke 04, Paris-Saint Germain gibi takımlarla birlikte espora verilen önem hızla artmaktadır. Geçtiğimiz sene ilk dijital derbiye şahit olduk ve milyonlar tarafından izlendi. Dahasının geleceğinden ise kuşkumuz yok.

Yazımın ortasında bahsettiğim bir nokta vardı; markalar ve start-uplar. Dijital oyun sektörünün gelişmesi en çok girişimcileri tetikledi. Hakan Baş SupermassiveEsports takımını kurarak, Sina Afra 1907 Fenerbahçe takımını kurarak genç girişimlere aslında bu pazarın değerleneceğini göstermiş oldu. Amerika ve Avrupa’da espor üzerine kurulan girişimlerin sayısı daha iki elin parmaklarını geçmiyorken ülkemiz bu konuda hızla ilerliyor. Hatta geçtiğimiz günlerde bu start-uplardan biri olan Flank Esports, Cannes Lions’a seçilen 20 start-uptan biri oldu. Umarım ülkemizde esporun farklı noktalarından bir çok start-up çıkar ve espor ülkemizde daha da hızlı gelişmeye devam eder.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*