2017 senesi Ekim ayında Türkiye Girişimcilik Vakfı Fellow Programına dahil olmamla birlikte Türkiye’de ki girişimcilik ekosistemini daha yakından tanıma ve ekosisteme bireysel olarak da bir katkıda bulunma şansına sahip oldum. Her ay düzenlenen vakıf etkinlikleri ve daha geniş aralıklarla düzenlenen yurtdışı etkinliklerine katılma olanakları, geleceğin potansiyel girişimcileri olarak biz fellowları her yönden besleyici ve ufkumuzu açıcı nitelikte programın getirdiği en büyük artılardan biri olarak yer almakta. Sene içinde çeşitli ulusal ve uluslararası şirketlerle birlikte yürütüyor olduğumuz proje çalışmaları ise bizlerin sahaya çıkarak Türkiye’de ki girişimcilik ekosistemini profesyonel mentörlerimizin desteğiyle deneyimlememizi sağlıyor.
Peki ben İstanbul’dan kalkıp Münih’e nasıl geldim, niye geldim? Türkiye’de edindiğim deneyimlerimi buraya nasıl aktarmaya çalışıyorum? Girişimcilik, Türkiye Girişimcilik Vakfı Genel Müdürü sevgili Mehru Aygül’ün de her zaman dediği gibi aslında biz gençlerin içinde bulunan bir potansiyel. Bugün sahip olduğumuzun üzerine yarın daha ne katıp, geliştirebiliriz diye kafa yoran, kendi içinde bu dünyada bir şeyleri değiştirebilecek motivasyonu bulan ve harekete geçen her birey bir girişimci adayı benim gözümde. Benim yolculuğum da 2018 Mart ayında buraya değişim öğrencisi olarak gelmeye karar vermekle başladı çünkü ileride iki ülke arasında köprü görevi görerek dünyaya bırakmak istediğim bir iz olduğunu biliyordum ve bunun iyi bir ilk adım olacağını düşündüm. Pek kolay bir süreç olduğunu söyleyemem, başta çektiğim konfor alanımdan çıkma sancıları sonrasında buraya geliş amacım doğrultusunda Türkiye’de Vakıftan edindiğim bakış açımı, kişisel deneyimlerimi ve yeni yeni farkına varmaya başladığım dünya girişimcilik ekosistemi hakkında yeni edindiğim arkadaşlarımla paylaşımlarda bulunmaya başladım. Bu paylaşımlar bana hiç ummadığım yeni kapılar açarak, hayatın aslında ne kadar da sürprizlerle dolu olduğunu bana bir kere daha gösterdi.
Global insan olmak… Bu kavram gerçekten çok büyük ve tam anlamıyla ulaşması zor bir kavram ama girişimcilik dediğimiz şeyin birleştirici gücüyle yolda bulduğunuz her birey sizi dünyanın her geçen gün birbirine nasıl daha da yaklaştığına inandırıyor. Kültürün bu serüvende çok büyük bir rolü var… Çünkü düşünme biçimimizi oluşturan, olaylara bakış açımızı etkileyen en büyük etmen içinde yetiştiğimiz kültür. Bu zenginliği de beraberinde getiriyor aslında bakarsanız ve bir girişimcinin ortaya koyduğu üründe, bu geçmiş altyapının izlerini görüyoruz.
Münih, Almanya’nın refah seviyesi en yüksek 2. eyaleti olan Bavyera Eyaletinin başkenti olmanın yanı sıra bunun da getirdiği bir artıyla, çok kültürlü bir şehir. Bu bağlamda girişimcilik ekosisteminde diğer Avrupa Birliği ülke vatandaşları ve hatta Avrupa Birliğine dahil olmayan ülke vatandaşlarının da ekosistemde büyük orana sahip olduğunu görüyoruz. Girişimciler, bu durumdan oldukça memnunlar çünkü ekosistemin bu şekilde daha zengin ve hızlı büyüyeceğine inanıyorlar.
Şehirde hemen her hafta girişimcilik dünyasına ait bir etkinliği takviminize eklemeniz mümkünken, ortalama 2-3 ay aralığında düzenlenen ve uluslararası katılımcılara hitap eden daha geniş çaplı konferans ve diğer etkinlikler için Münih, Almanya’nın göz bebeği konumunda. Global Girişimcilik Haftası dolayısıyla, dünyanın farklı yerlerinden buraya eğitim almaya/eğitimleri sonrası çalışmaya gelmiş, girişimciliğe ilgi duyan arkadaşlarımla birlikte, burada çeşitli etkinliklere katılma fırsatı bulurken bir de kendi küçük çaplı etkinliğimi organize ettim. Hem Münih’te biz girişimci adayı gençler olarak yaşamayı değerlendirirken, bir yandan da Münih başta olmak üzere Avrupa girişimcilik ekosistemine biz nasıl katkı sağlayabilir, neyi daha farklı yapıp fark yaratabiliriz bunun üzerine kafa yorduk.
Almanya serüvenimi tamamlayıp Türkiye’ye döndüğümde ise; buradaki tecrübelerimi Vakıf ailem ve arkadaşlarımla paylaşmak için şimdiden sabırsızlanıyorum.
Sevgiyle kalın…