Size bir sır vereceğim. Birkaç yıl önce kurduğum, çok basit bir stratejik planı sizlerle paylaşıyorum.
İşte geliyor…
Daha az şeyi, daha iyi yapın
Bu benim hayatımı ve işimi inanılmaz derecede iyileştirdi.
Bu stratejik planı şu şekilde uyguluyorum:
- En önemli şeyin ne olduğunu belirliyorum.
- Bunun dışındaki her şeye hayır diyorum.
- Bir şeyler gri bölgeye denk gelirse 2 numaralı kuralı uyguluyorum.
Tabii ki bunu söylemesi yapmaktan çok daha kolay görünüyor. Bunu uygularken hep başarısız oldum — fakat iyiye gidiyorum. Bunu yıllarca denemenin bana öğrettiği bazı ipuçlarını sizinle paylaşıyorum:
1.Listenizi yaparken soyutlama seviyesi düşük olan işlerden başlayın.Yüksek seviyeli şeylerin sizi kendisine çekmesine karşı direnin. Buna mükemmel bir örnek verecek olursak, “Başarılı olmak!” kesinlikle listenizin bir parçası olmamalıdır. Bu o kadar geniş anlamlıdır ki dünyada yapacağınız hemen her şeyi kapsayabilir. Eğer kendinize çok yüklendiğinizi fark ediyorsanız (ki muhtemelen yükleniyorsunuzdur), filtrelerinizi gözden geçirin ve daha düşük soyutlama seviyesindeki şeylere odaklanın. Bu konuda faydalı bulabileceğiniz bir makale yazdım: “The Power of Focus and The Peril of Myopia“.
2.Hayır dediğiniz için listenize giremeyen şeyler konusunda kendinizi affedin. Yıllar önce toplumdan af dilediğim bir blog gönderisi yazmıştım, şu adreste bulabilirsiniz: http://MustSayNo.com. Yazdığım tüm makaleler içerisinde hayatımda en büyük etkisi olan makale budur.
3.Şunu unutmayın ki evet diyebileceğiniz bir şeye hayır dediğiniz zaman, daha önemli şeylere ayırabileceğiniz daha fazla vaktiniz olur.Ve önemli olan şeylerle ne kadar çok vakit geçirirseniz o konuda o kadar iyi olursunuz. Size şöyle bir örnek vereyim: Diyelim ki bir ayda sadece birkaç saatinizi alacak bir projeye ya da isteğe listenize girmeyi başaramadığı için hayır dediniz. Ve diyelim ki sizin için önemli olan şeylerden birisi topluluk önünde konuşarak mesajınızı dünyaya daha iyi bir şekilde iletebilmek olsun. Buradan kazandığınız birkaç saat mesajınızı iletmeniz konusunda çok faydalı olabilir. Daha fazla konuşmak, daha fazla insana ulaşabilmek demektir. Ama bir dakika! Hepsi bu kadar değil! Sadece daha fazla zamanınız olduğu için daha fazla konuşma yapmakla kalmayacaksınız, bu konuda gittikçe daha iyi olacaksınız. Ve daha iyi olduğunuz için daha fazla konuşmaya davet edileceksiniz. Daha büyük bir seyirci kitleniz olacak. Ve sahneye çıktığınızda daha etkili olacaksınız. Önemli olan konularda daha iyi olarak kozunuzu büyütmüş oluyorsunuz. Bir kere iyi yapmak istediğiniz önemli konuları belirledikten sonra, o konularda ne kadar iyi olabileceğinize kendiniz bile inanamayacaksınız.
Bu arada bunun tam tersi de doğru: Bir şeye evet dediğiniz her seferde başka bir şeye hayır demiş olursunuz. Genel olarak, bir şeylere hayır demek daha önemlidir.
4.FOMO (Bir Şeyleri Kaçırma Korkusu) ile savaşın. O bir katil. Farklı seviyelerde de olsa hepimizde var. Bir şeylere evet demezsek büyük bir fırsatı, yeni bir bağlantıyı ya da ufak ta olsa eğlenceli bir şeyleri kaçırabileceğimiz korkusudur bu. Evet, bazen bir şeyleri kaçıracaksınız, fakat bunun yanlış bir tarafı yok. Hayat devam ediyor. Ortalama olarak, çok fazla şey yapmaya çalışmak yerine bazı şeyleri es geçmek konusunda daha iyi olacaksınız.
Çoğu insan iyi aktiviteler yapamadığı için değil çok fazla iyi aktivite yaptığı için başarısız oluyor.
5.Tekrarlanan taahhütler konusunda çok dikkatli olun. Eğer arada sırada listenize dâhil olmayan bir şeyler yapmak isterseniz, bunların tekrarlanan şeyler olmamasına çok dikkat edin. Bir kerelik 4 saatinizi alacak bir şey, bir ay boyunca her gün birkaç saatinizi alacak bir şeyden çok daha iyidir. Ben bunu şöyle görüyorum: Tekrarlanan bir şeye evet dediğim zaman, birçok kez evet demiş gibi oluyorum. Ki bu da beni bir sonraki noktaya getiriyor…
6.Ne kadar acı verse de önceden sahip olduğunuz önceliklerinizden vazgeçin. Eğer siz de benim gibiyseniz (ve eğer öyleyseniz özür dilerim), önceden evet deyip te artık pişman olduğunuz şeyler vardır mutlaka. Bunlardan kurtulun. Saygılı, anlayışlı ve adil olun — fakat kendinize karşı disiplinli ve dürüst olun. Ve geçen sene bitiş tarihi olmayan bir şeylere evet dediniz diye bunu sonsuza kadar yapmanız gerekmiyor. Her şey değişir. Bununla ilgili bir not olarak: Bitiş tarihi olmayan şeyler için, daha sonra ondan vazgeçmek şimdi olduğundan daha zor olacak — neden kendinizi bundan kurtarıp biraz daha fazla zaman kazanmayasınız ki?
7.Yapacağınız aktiviteye değil onun doğuracağı sonuçlara bakın.Ne istediğinize karar verin (bu ister ticari ister manevi bir kazanç olsun), bu konuda en iyi etkiyi nasıl yaratabileceğinizi bulun. Optimum sonuçlar genellikle bir sürü şeye evet diyerek (ne kadar iyi niyetli olsa da) elde edilemez.
Hayırseverlik konusunu merak ediyor olabilirsiniz: “Peki, iyilik yapmak, hayır işlemek ne olacak?”
Uyarı: Bu konudaki fikrim herkesin hoşuna gitmeyebilir. Bunu cahillik ya da bencillik olarak görebilirsiniz. Üzgünüm.
İlk olarak, Eğer hayır işleme yeteneğiniz varsa işleyin. Bundan şüphemiz yok. Fakat soru şu: Çıkarlarınızı nasıl optimize edersiniz?
Kişisel bir örnekle açıklayayım. Ben bir girişimciyim. Profesyonel kariyerimin büyük kısmını girişimci olarak geçirdim. GİRİŞİMLERE BAYILIYORUM. BANA İNANILMAZ HAZ VERİYORLAR. HubSpot’un (NYSE: HUBS) kurucu ortaklarından birisiyim. Aynı zamanda Boston’ı da çok seviyorum ve Boston’da girişimcilik ekosisteminin büyüyüp geliştiğini görmek istiyorum.
Fakat birkaç yıl önce, Boston ekosistemine ve girişimcilere yardım ederek geçirdiğim zamanı büyük ölçüde azaltmaya karar verdim.
Bunu neden yaptım? Bu bencilce değil mi? Evet, sanırım öyle.
Ben kaldıraç ve ölçeğin büyük inananlarından birisiyim. Enerjimi bana en büyük etkiyi veren ve en iyi sonucu sağlayan şeylere harcamayı tercih ederim. Aslında bu fikre gerçekten saplanmış durumdayım.
Bu kararı vermemin sebebi, girişim ekosistemine yardım etmek için yapabileceğim en iyi şeyin HubSpot’u çok başarılı bir şirket yapmaktı. Bunun sonucunda kazanacağım başarı birkaç girişimciye yapacağım direkt yardımdan daha fazla fayda sağlayacaktı.
Bugüne kadar HubSpot mütevazı bir başarı yakaladı. Halka açıldık ve 100’den fazla çalışanımız var. HubSpot’tan “mezun olup” kendi işini kuran ya da farklı ekiplere katılan birçok kişi oldu. Aynı zamanda birçok kişiye para kazandırdık ki bu paranın bir kısmı melek yatırımcılar yoluyla ekosisteme akıyor. Boston’ı büyük teknoloji şirketlerinin kurulabileceği bir yer olarak geliştirdik ve bu da buraya yatırım, ilgi ve yetenek akışını sağladı. Her şey düşünülünce net olarak pozitif etki sağladık diyebilirim.
Fakat şu da bir gerçektir ki, insanlara akıl hocalığı ya da danışmanlık yapmam beklendiği zaman ben hiçbir şey yapmadım. Kazandığım para tamamen farklı bir konu — 60’ın üzerinde melek yatırım yaptım. Fakat zamanımı koruma konusunda çok acımasız davrandım ve hemen her şeye hayır dedim. Ve hatırlatırım ki BEN GİRİŞİMLERİ SEVİYORUM. Onlara yardım etmeyi seviyorum. Heyecanını, neşesini ve başarı hissini seviyorum. Buna rağmen hayır dedim. Ve burada belki objektif olamıyorumdur ama büyük ihtimalle bunu yaparak ekosisteme daha fazla fayda sağladım.
Bu kısım planladığımdan çok daha uzun oldu. “The Surgeon In The Soup Kitchen” adında, taslak aşamasında koca bir makalem daha var. Size gönderinin kısa mesajını vereyim:
Sizi en iyi hissettireni değil en iyi sonuçları vereni tercih edin.
Neyse ki blog yazmak birçok avantajı olan bir aktivite. Ve bu makaleyi yazarken/tanıtırken/takip ederken her aşamada HubSpot’u kullandığım için HubSpot’a da fayda sağlıyor. Bu yüzden bunu daha az şey listeme ekleyebilirim.
Teşekkürler, size listelerinizle size bol şans dilerim.
Bu makale onstartups.com’da Dharmesh Shah tarafından 2015’te yayınlanan yazıdan çevrilmiştir.