Dünyanın En Büyük Biyometrik Veri Tabanı Projesinde MapR ve Büyük Veri

Hindistan’ın Aadhaar projesi, dünyanın en geniş büyük veri projelerinden biri (1 milyardan fazla insanın biyometrik bilgisini toplamayı, depolamayı ve kullanmayı amaçlıyor); bu yüzden elbette zorluklar mevcut. Ancak, söz konusu teknolojinin arkasındaki firma olan MapR’a göre, muhteşem bir fırsat da mevcut.

 

Hindistan Kimlik Tanılama Kurulu (Unique Identification Authority of India, UIDAI) tarafından vatandaşlara verilen 12 haneli bir numara olan Aadhaar, 2009 senesinde Hindistan hükümeti tarafından hayata geçirildi. Bu yüksek teknolojili projenin ilk başkanı ve büyük mimarı konumunda, Infosys’in eski kurucu ortağı ve eski CEO’su Nandan Nilekani bulunuyor.

 

Hindistan vatandaşları için eşsiz bir kimlik olması için tasarlanan Aadhaar’ın (kelimenin anlamı ‘temel’ ya da ‘destek’ olarak çevrilebilir) amacı, yanlış kimlik problemini ve bunun sonucunda finansal hareketlerde oluşabilecek dolandırıcılıkları engellemek.

 

Apache Hadoop teknolojisinin geliştiricisi ve dağıtıcısı olan ve web ölçekli girişim depolamalarını ve gerçek zamanlı veri tabanı teknolojilerini bütünlemek için çalışan California merkezli MapR, bu becerilerini Aadhaar için de uygulamakta.

 

MapR’ın kurucu ortağı ve CEO’su John Schroeder şöyle konuştu: “Birden fazla olan zorluklar arasında depolama, verinin doğru olduğundan emin olmak için mantıksal analiz, güvenlik ve çok yüksek hacimli yetkilendirmeler var.”

 

İşlenecek olan 1 milyardan fazla insan sebebiyle Aadhaar, günde milyonlarca yetkilendirme ve aynı zamanda depolama yapabilecek teknolojide bir platforma ihtiyaç duyuyor.

 

Bireyler numaralarını alıyorlar ve kimliklerini doğrulamak için parmak izi ya da iris taramasından (veri tabanında depolanan vesikalık fotoğraftaki veriyle eşleştirme yapılıyor) geçiyorlar. Schroeder, her gün yapılan 100 milyondan fazla kimlik doğrulama işleminde en önemli olan şeyin, tüm işlemlerin gerçek zamanlı olarak yapılmaları olduğunu söylüyor – yaklaşık 200 milisaniye hızında.

 

Hindistan, çok geniş kırsal nüfusuyla varlığını sürdürürken, kırsal alanda yaşayan insanların çoğu henüz 21. yüzyılın hızına ayak uydurabilmiş değiller.

 

Schroeder şunları söyledi: “Söz konusu sistem ekonomik bir şekilde kurulmalıydı. Ucuz laptoplar, düşük bant genişliği ve esnek teknoloji, düşük bağlantılı bölgelerden gelen kayıtlarla da çalışabilmeli.”

 

Böylesi zorluklara karşı bir platform geliştirmek için 6.5 yılını harcayan Scroeder, Aadhaar veri tabanında, sayısı an be an artmakta olan 928 milyon verinin kabulünün ve depolanmasının yapılabilmesinin ne kadar devrimsel bir gelişme olduğuna dikkat çekti.

 

Yine de Aadhaar projesinin var olan hali, henüz buzdağının görünen ucu. Schroeder’e göre bu teknolojinin, yetkilendirme süreçleri için kullanılmasının çeşitli yollarını sunacak şekilde gerçek zamanlı işlemelerin geliştirilmeleri, sisteme katılan ve sayısı artan numaraları birdenbire arttıracak.

 

Schroeder şunu belirtti: “Aadhaar, ABD’nin sosyal güvenlik uygulamasına kıyasla daha büyük bir atılım. ABD’de biyometrik kimliğin, bireyi eşleştirmek adına doğrulanması işlemi mevcut değil.”

 

Schroeder’e göre büyük veri depolamanın hayata geçirilmesi, Hindistan’ın, söz konusu teknolojiyi sağlık hizmetleri, sigorta hizmetleri ve hatta ekipman teslim hizmetleri sunmak için kullanılması adına, dünyanın geri kalanına oranla büyük bir atılım yapması anlamına geliyor.

 

Schroeder, Nesnelerin İnterneti’nin bir sonraki büyük veri dalgası olduğunu belirtti ve Monsanto’nun tarımsal ekipmanların binlerce farklı toprak örneği ve mikro iklim örneği toplayarak, topladığı veriyi büyük veri sistemlerinde gerçek zamanlı olarak depolamasını örnek verdi.

 

MapR, aynı zamanda şirketlerin abonelerini anlamaları için mantıksal analizler kullanarak, Asya-Pasifik bölgesindeki telekom şirketleriyle de çalışıyor.

 

Schroeder şunları söyledi: “Büyüme oranı bakımından planların ötesindeyiz. Pazarın hazır olduğunu düşündüğümüz an, şirketi halka açabilir halde olacağız. 2016 ya da 2017 senesinde bu girişimi yapma imkânımız mevcut.”

 

 

Bu makale forbes.com’da Ambika Behal tarafından 2015’te yayınlanan yazıdan çevrilmiştir.

0 Shares:
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şunlar da Hoşunuza Gidebilir

Loon Projesi

Google’ın verici kulelerinin uzanamadığı noktalara yakında göndereceği helyum balonları sayesinde milyarlarca insan, hayatlarında ilk kez internete bağlanarak çevrimiçi…