Elon Musk Dünya’yı (ve Mars’ı) Nasıl Yeniden Keşfetmeyi Planlıyor

Musk’ın şirketlerinden biri otomobil sanayisini alt üst etmeye çalışıyor. Başka bir şirketi insanları Mars’a götürmeye çalışıyor. Yine bir başka şirketi ise ihtiyacı olan herkese elektrik vermeye çalışıyor. Elon Musk tek bir yaşamda Dünya’yı yeniden keşfetmek istiyor. Ama gelecek Elon Musk için hazır mı?

 

Vizyoner teknolojik dâhilerin hayatlarındaki üç kritik anla tasvir edilmesini takiben, işte Elon Musk’ın hayatından üç kritik an. Fakat üçü de aynı günden -12 Ekim 2015, bir Pazartesi günü- şu an Musk’ın hayatının herhangi bir günü olabilecek bir gün.

 

  1. İnsanoğlunu Mars’a Götürmek (Hala Yapabiliyorken)

 

Musk çalışma haftasına burada, Los Angeles’ın endüstriyel banliyösündeki SpaceX isimli roket şirketinde başlıyor ve bana anlattığına göre her Pazartesi burada “Mars’a koloni taşıma mimarisi” hakkında beyin fırtınası yapılıyor. O, bu sözleri sanki çoğu insanın Pazartesi programına bakıp tanıdık bir şey bulduğu gibi söylüyor.

 

SpaceX’in, maliyetinin altında roketler yaparak kabul görmüş roket üretimine meydan okuması, ülkeden ziyade yörüngeye başarıyla roket fırlatan ve geri dönen ilk özel kuruluş olması, Musk’ın aklındaki bir fikir olmaktan öte geçip Uluslararası Uzay İstasyonu’nu yeniden ikmal eden ve yakında astronotları taşımayı uman bir şirket haline gelmesi gibi birçok dikkat çeken yönü var. Ancak SpaceX hakkındaki en dikkat çekici unsur, başlangıçtan beri, ilk roket yerden bir inç havalanmadan önce, daha görkemli ve idealist bir sona, Mars’ı kolonileştirme, araç olmayı açıkça hedeflemiş olmasıdır. Musk bunun iki sebepten dolayı zorunluluk olduğunu düşündüğünü söyledi. İlk sebebi bunun ilham verici bir macera olduğu ve böyle hedeflere ihtiyacımız olduğu. Bir diğer sebep ise insan ırkının uzun sürede hayatta kalması. Eğer kendi kendine oluşmuş veya diğer türlü bir felaket dünyayı helak ederse başka bir yere insan kolonileri kurulduğu sürece ırk korunur. Musk’a göre, çok gezegenli yaşama sahip olmak mantıklı bir fikir ve bilgisayarı yedeklemeye benzettiği ihtiyatlı bir tedbirdir. “Herkes sabit disklerini yedekler… belki biz de hayatı yedeklemeliyiz?”

 

SpaceX bu görevin çok geniş sayıda insan ve kargoyu Mars’a taşımada ihtiyaç duyulabilecek tekrar kullanılabilir roket teknolojisi geliştirmek, bu hedefi finanse etmek için para kazanmak, Musk’ın tasavvur ettiği gibi Mars’a gidip gelmenin neye mal olacağını tam olarak hesaplamak gibi birkaç yönde ilerlemesini sağlamak için var. Eğer “Mars kolonisinin taşıma mimarisi”nin ne olduğunu bilmiyorsanız, işte bu.

 

Musk ve meslektaşları insanların uzak gelecek jenerasyonunda neler yapmaktan hoşlanabilecekleri hakkında belli belirsiz varsayımlarda bulunmuyorlar. Musk ilk insanlı Mars görevinin muhtemelen o ellilerindeyken gerçekleşeceğine inanıyor. O şimdi 44 yaşında. Üzerinde çalıştıkları roketten kendi içlerinde BFR kod adıyla bahsediliyor. BFR herhangi bir sırrı veya ukala bir bilimsel terimi simgelemiyor. BFR “Büyük Felaket Roket (Big Fucking Rocket) anlamına geliyor.

 

Musk’a gerçekten onu böyle mi adlandırdığını sordum; cevabı hem hoş bir şekilde inekçeydi hem de değildi.

 

“Yani, bunun iki farklı yönü var-hem hız kazandırıcı roket var hem uzay gemisi var. Hız kazandırıcı roket sadece onun, Dünya’nın yerçekiminden çıkmasını sağlayacak çünkü Dünya yoğun bir yerçekimine ve kalın bir atmosfere sahip. Ama uzay gemisi Mars’tan Dünya’ya herhangi bir hızlandırıcı olmadan gidebilir çünkü Mars’ın yerçekimi daha zayıf ve atmosferi daha ince. Bu yüzden tüm yolu kendi başına gelebilecek bir kapasiteye sahip. Dünya’nın dışında da bir yardım eline ihtiyacı var. Yani, teknik olarak, BFR ve BFS olabilir.” Büyük Felaket Uzay Gemisi (BFS)’nde olduğu gibi.

 

Musk bu isimleri kendi uydurmuş. “Bu çok geniş bir video oyunu göndermesi” dedi bana. “Orijinal Doom oyununda, çılgın silah gibi olan silahın adı BFG 900 ya da öyle bir şeydi. Yani, bu araca Doom oyunundaki silah ismini verdi. Ama, tabii ki resmi adı bu değil.” (Tüm yetkinin Musk’ta olduğu projelerde, her ne kadar o böyle şeyler söylemese de çekici bir şekilde onunla alakalı çocuksu ve bilgisayar kurdu bir şey var.)

 

Musk öncesinde, şimdi gelecek yılın ilk başlarında olabileceğini söylese de Mars-kolonizasyon planının bazı özelliklerini kamuya sunabileceğini söylemişti. “Bunu açıklamadan önce büyük değişiklikler yapmayacağımızı garantiye almak istiyorum.” diyor. “Hımm, evet, ne olursa olsun bence bu çok çılgınca görünecek.”

 

Sırf insanların hayal edebileceğinden çok ötede olduğu için mi?

 

Gülüyor. “Bu gerçekten çok büyük bir şey.” Ve tekrar gülüyor. “Bu gerçekten çok büyük. Benim bildiğim böyle tanımlanan hiçbir mimari yapı olmadı.”

 

Daha pratik olan günümüz SpaceX odağı astronotları Uluslararası Uzay İstasyonu’na götürecek olan mürettebat aracında. Musk bu senenin başlarında NASA ile insana uygun donatılmış uzay gemisi uzay gemisinin dizayn detaylarında görüşülen ufak ayrıntılara ilişkin birkaç bilgi verdi: “ Zaman zaman ufak anlaşmazlıklar oldu… Geminin tuvaleti için ayrılan kütle ve hacim miktarı çok yüksek gibi görünüyor olması gibi… Biz, yani gerçekten bu kadar büyük tuvaletlerini yapacaklar mı? der gibi olduk.”

 

Musk’a Mars’ı kolonileştirmeyi ne sıklıkla düşündüğü sordum. Her gün? Her hafta? “Bu konuyu makul sıklıkla düşünüyorum.” diye cevapladı ve aciliyetinin bir kısmının oraya gidecek teknolojiye her zaman sahip olamayabileceğimiz olduğunu açıkladı. Çoğumuz içgüdüsel olarak teknolojinin durmadan ileri doğru ilerlediğini farz ederiz, ama bugünden önceki insanlık tarihinde- örneğin Mısırlıların Piramitleri inşa etmesinden sonra veya Roma İmparatorluğu’nun çeşitli ilerlemelerinden sonra- sonrasında gelen medeniyetlerin öncesinde yapılanları yapamadıkları zamanlar olmuştur ve belki de bunun tekrar olmayacağını farz etmekte bir rahatlık ve kibir vardır.

 

“Mars’ta kendi kendine yetebilen bir üs kurma şansımızın olduğu açık bir pencere uzun ya da kısa zamandır olabilir.”, diye muhakeme ediyor, “Dünya’daki teknoloji seviyesini mümkün olduğu yerden ilerletecek bir şeyler olmadan önce. Bu nedenle, Dünyadan uzay gemileri gitmeyi durdurmadan önce mi üs kendi kendine devam edebilir hale gelecek? Demek istediğim, bizlerin 3. Dünya Savaşı ihtimalini azaltabileceğimizi düşünmüyorum. Bilirsiniz, 1912’de altın bir çağ olduğu söylenen huzur ve refah çağını duyurduklarında, savaş bitmişti. Ve sonra 1. Dünya Savaşını, Soğuk Savaşla takip edilen 2. Dünya Savaşı izledi. Bu yüzden, mutlak bir 3. Dünya Savaşı ihtimali olduğunu kabul etmemiz gerektiğini düşünüyorum ve eğer ihtimal gerçekleşirse bu, daha önce olan her şeyden çok daha kötü olacak. Diyelim ki nükleer silahlar kullanıldı. Demek istediğim, çok güçlü teknoloji karşıtı sosyal bir hareket olabilir. Ayrıca, dinsel aşırıcılıkta da artış var. Benzer şekilde, yani, IŞİD çoğalıyor mu…?”

 

İronik bir biçimde, son zamanlarda Musk’ın kendisi “Stephen Colbert ile The Late Show” a bu sonbaharda çıktığında, nükleer silahların kullanımını savundu. Mars’ı uzun vadede yaşanabilir yapmak için ihtimal dahilindeki bir strateji “terraform”, yani yaşam için gereken koşulları yerine getirmek için gezegenin yüzeyinde ve atmosferinde değişiklik yapmak, – çevresini değiştirmek, en basit olarak, gezegen ısınır, buz suya dönüşür ve bitkiler yetiştirilebilir, ki bu durağan ve solunabilir atmosfer oluşturmak amacıyla ortamdaki karbondioksiti oksijene dönüştürür. (Musk’ın bu konuda tercih ettiği cümle: “Bu bir gezegenin tadilatı.”) Colbert’e bunu yapmak için daha yavaş ve daha hızlı yollar olduğunu söyledi ve sonra hızlı bir yol önerdi: “ Kutuplarda termonükleer silahlar patlatın.”

 

Musk daha sonra bu düşüncesini kısmen açıkladı, her kutba küçük, tekrar tekrar patlayan bir füzyon bombası koymak. “Gerçek nükleer silahlar değil,” diyor. “ Bence birçok insan Güneş’in devasa bir füzyon patlaması olduğunun farkında değil. Ve biz sadece bunu küçük bir formda Mars’a kopyalamaktan bahsediyoruz, temelde minik darbe gönderen güneşlere sahip. Radyasyon ya da mantar biçiminde nükleer bulut veya radyoaktif serpinti ve buna benzer hiçbir şey olmayacak.”

 

Yine de bu, insansız NASA Mars uçuşlarının şu anda Dünyadan küçük biyolojik organizmalar Mars’a bulaşır diye, potansiyel sıvı haldeki su alanlarının yanına bile iniş yapmasının yasaklandığı düşünüldüğünde, üzerine düşünmek için birazcık istilacı görünüyor. Musk bu kaygılar konusunda biraz kayıtsız. “ Şu anda görebildiğimiz kadarıyla, Mars’ın yüzeyinde hayata dair hiçbir bulgu yok- en iyi durum gerçekten toprağın altında mikrobik yaşam olmasıdır. Bu yüzden böyle konuşuyoruz, benzer şekilde, var olan hayatın büyük kısmıdır.

 

Fakat bu gezegende yaşam olup olmadığı, sormaya değer bir etik konu olduğu görünüyor: Mars bizim mi ki müdahale ediyoruz?

 

Musk’a göre bu, esas noktayı kaçırmak demek. “Eğer orada hayat yoksa, etik bir konu da yoktur,”, diye üsteliyor, “Demek istediğim, gerçekte, eğer olsaydı, bildiğimiz gibi Dünyadaki yaşamı korumak demek olsaydı, bir şey yapmamak bir şekilde ahlaka mugayir olurdu.

 

Her halükarda, gezegeni yaşanabilir bir yere çevirmekle ilgili büyük kararlara gelindiğinde, o ayrıca bunu nasıl ve kimle yapmaları konusunda net: “Bu Marslılara bağlı.”

 

Marslılar. Onun kastettiği – ve Musk bunun gibi bir düşüncenin sadece akla yatkın değil aynı zamanda makul de olduğunu söyleyebilecek bir şekilde konuşabilir- bizlerden gezegenler arası öncü olmak için seçilenler.

 

  1. Otomatik Pilotlu Arabaların İcadı (Perşembeye kadar)

 

Musk başka bir multi milyar dolarlık bir şirketi daha hayatlarımızda devrim yapma hırsıyla işletiyor: elektrikli arabanın adaptasyonunu hızlandırarak buna ulaşma umudu: Tesla. Genellikle, Musk, haftalarına Güney Kaliforniya’da başlar ve orada bitirir; Salı ve Çarşambaları, Kuzey Kaliforniya’da , Tesla’dadır. Ama bugün Musk SpaceX’de olmasına rağmen, Mars’a bağlı füze bilimi tasarımlamak ne kadar zaman alırsa alsın, bu belirli hafta Tesla ile dolu.

 

Bundan 3 gün sonra, son Tesla araba güncellemesi piyasaya sürülecek. Teslalar elektrikli otomobiller, ama birçok noktada diğer arabaların çoğundan farklılar- bunlardan biri, iyileştirmeler uzaktan yüklenebiliyor, telefonlarda ve dizüstü bilgisayarlarda olduğu gibi. Tesla sahipleri bir güncellemeyle ilgili bilgilendiriliyorlar, sonra zamanlama için haberdar ediliyorlar ve bir gece içinde otomatik olarak indiriyorlar. Bazı güncellemeler ufak tefek, bazıları önemli. Bu yeni güncelleme (piyasaya sürüldüklerinden beri başlıca onuncu olan) geldikleri kadar önemli; Tesla’nın “otomatik pilot” olarak adlandırdığı güncelleme. Bir hafta önce deneme sürüşü yaptığım Tesla’nın binek arabasında, – S model – halihazırda gezinti kontrolünü ayarlayabiliyordunuz ve araba etrafındaki trafiğe göre hızlanıp ya da yavaşlıyordu. Ama bu güncelleme daha temel – kendi kendisini süren arabaya doğru çok büyük bir adım. Salıdan itibaren, güncellenmiş Tesla arabalar sürücü idaresi olmadan otoyolda şeritleri takip edebilecek. Ayrıca araba şeritleri otomatik olarak değiştirecek, sizin tüm yapmanız gereken göstergeye dokunmak ve güvenli olduğunda o kenara çekilecek.

 

Acayip bir biçimde, Musk bu gelişmelerle ilgili, büyük bir mesele bile değillermiş gibi konuşuyor. Bize gelecek gibi hissettirebilir, ama onun için kendi alanındaki insanların zaten kolayca yapabildiği şeylerin sıradan tekrarı gibi. (William Gibson’dan alıntı yapıyor: “Gelecek daha şimdiden burada, sadece dengesiz bir şekilde dağıtılmış.”)

 

Bu durum elbette eğer güncelleme çalışırsa olur. Şu an Pazartesi akşamı ve Musk’ın bana söylediğine göre, Salıdan önce yapılacak çok şey var. “Bu karmaşık olan şey..” diye açıklıyor, “direksiyonla ilgili uç durumlarının olması.” (Uç durumlar, normal çalışma sınırlarının dışında gerçekleşen aşırı olayları belirten teknolojik bir mühendislik terimidir- arabaların köşeleri dönmesiyle özel bir ilgisi yoktur. Elon Musk ile konuşurken, sıradan bir insanla bile konuşuyor olsa, bu tarz karmaşık terimler söylüyor : “ normalin dışında olan durumlar,” “zorlayıcı fonksiyonlar”… Siz ya takip edersiniz ya da etmezsiniz.)

 

Olay direksiyonu arabanın kendisinin idare etmesine geldiğinde, bir uç durum ciddi bir problem oluşturuyor. “Arabanın, direksiyonu zamanın yüzde 99 oranında kendisi idare etmesi kolaydır.” şeklinde açıklıyor. “Fakat yüzde 99’luk bir oran yeterli değildir. Yüzde birlik bir kısım olan direksiyonun duvara doğru gitmesi ihtimali iyi değildir. Ve sizin gerçekten zamanın 99.99’luk kısmını bilmeniz gerekmektedir. Ve o zaman bile, sistem kontrolü kaybettiğinde, sürücüyü uyarmalıdır çünkü sürücü korkunç bir şey yaşanmadan önce kontrolü alacak kadar zamana sahip olmalıdır.”

 

Ve bu durumun üzerinde perşembe günü için hala çalışılıyor mu? diye soruyorum.

 

“Hmm, perşembeden önce gerçekleşecek olan bazı ince ayarlamalar var. Bunlar çok ciddi sorunlar değil, fakat perşembeye kadar ilgilenilmesi iyi olacak küçük sorunlar sadece.”

 

İki gün sonra, olacak olan şeyi duyurmak için resmi bir basın konferansı düzenlediğinde, tedbiri elden bırakmayacaktır, Elon Musk’ın deyimiyle: “Yayalara vurmaması gerekiyor, umarım.”

 

Hala, birçok insanın bu durum ile ilgili herhangi bir fikrinin olmayacağı bir dünya gerçeği oldukça yakın: araçlar aslında kendi kendilerini sürücü olmadan kullanabilirler. Son zamanlarda onun bahsettiği bir şeyleri gündeme getirdiğimde, ‘arabalar yakın zamanda seyahatten sonra kendilerini garaja park edebilecek olmaları’, o ilgisizce bu yeteneğin Tesla’nın bundan sonra gelecek olan güncelleştirmesi olacağını belirtiyor. (Tesla arabaları ayrıca seyahatin başlangıcında uzaktan kumanda ile çağrılabilecekler, eğer siz özel mülkünüz içerisinde iseniz.) “Bu durum oldukça açık.” diyor kendisi.

 

Şunu belirtiyorum ki bahsedilen durumun ortada olmasına rağmen, teknolojik olarak konuşursak, birçok insanın ne olacağı ile ilgili bir fikri yoktur.

 

“Doğru,” diyor. “Bence bu durum insanların göreceği muhteşem bir şey olacak. Ve şunu demek istiyorum gerçek şu ki özerk sistemleri insanlardan kat be kat daha iyi araba kullanacaktır. Gerçekleşen kilometre başına kaza açısından, bu sayı oldukça azalacaktır. Teknolojik olarak, bence tamamen özerk bir sistem için yaklaşık olarak üç sene gerekli.”

 

Musk ayrıca “toplumun kendi arabasını kullanan insanı yasadışı olarak kabul edebileceği” bir noktaya ulaşacağımızı da belirtiyor — onun toplumda son zamanlarda ön plana çıkardığı bir olasılık, birçok hevesli araba fanatiğini kışkırtarak. (Bu tür insanlar, tabi ki Tesla sahibi olmak isteyenlerdir, sahip oldukları ilk arabaları kendileri sürmek isteyebilirler, fakat bu durum, kendilerine nazikçe direksiyonu kullanmaları izin verilmediği söylenirse, kullanacakları anlamına gelmez.) Sonuç olarak, Musk şu anda bu durumun desteklediği bir gelişim değil sadece bir gözlem olduğunu belirtirken dikkatli davranıyor. “Açık olmak istiyorum, birisinden direksiyonu almayı savunmuyorum.” diye söylüyor.

 

Musk’a göre, büyük resim aslında farklı bir paradigma geçişi—elektrik arabalara geçiş, ile ilgili ve bu geçiş Musk’ın aklında basit olarak mevcut, çünkü açık ara bu geçiş enerji-verimliliği seçeneğinin mevcut olmasıdır, elektrik fosil yakıtlardan üretilse bile. (Eğer elektrik verimli olarak üretilebilirse, avantaj sadece artar, diye ekliyor.) Ve elektrik araçların dezavantajları (kısa mesafe, yavaş ve güvenli olmayan şarj, yüksek maliyet) ortadan kaldırılırsa, bu araçlar açık bir şekilde tek seçenek olurlar. Tesla ile ilgili belirttiği misyonu köklü değişimi hızlandırmak ve bunun olması gerekenden yıllar önce olmasını sağlamak; önce en yüksek kalitede Roadster spor araba üreterek şirketi kurdu, sonra S Model sedan ve son olarak yeni bir SUV X Modelini tanıttı, fakat planının temeli gelecek-jenerasyon Model 3 Tesla ve bu arabanın da temel modeli 35 bin dolardan başlayarak kitle piyasaya sunulacak. “Zor bir durum, fakat bence bunu başaracağız.” Diye söylüyor. Ondan sonra? Büyük olasılıkla yeni bir roadster, daha küçük bir SUV ve bir kamyon. “Demek istediğim, bunlar çok belli olan hareketler,” diye ekliyor.

 

Tanışmamızdan bir hafta sonra, Consumer Reports güvenlik raporları ile ilgili sıkıntılar çıktıktan sonra onun önceki S Model’inin tavsiye derecesini indirdiğinde, Tesla nadir bir çarpmaya uğruyor. (Musk bunları Twitter’da geri püskürtüyor, ve bunların temel olarak eski üretim araçlarındaki çoktan-çözülmüş problemler olduğunu belirtiyor, ve doğru bir şekilde şuna dikkat çekiyor “Consumer Reports insanların yüzde 97’sinin sonraki arabasının Tesla olacağını beklediğini söylüyor.” ) Fakat Musk, Tesla görevini Model 3 ile ya başaracak ya da bu görevde başarısız olacak.

 

Aslında plan en başından beri buydu. Ağustos 2006’da, ilk Tesla arabası henüz tamamlanmadan, Musk Tesla’nın internet sayfasında bir blog yayımladı, ve sonunda şu yazmaktaydı: Kısacası, temel plan şudur: Spor araba geliştir. Ondan kazandığın parayı düşük maliyetli bir araba geliştirmek için kullan. O parayı daha düşük maliyetli bir araba geliştirmek için kullan… Kimseye söyleme.

 

Yine de, ona derim ki —çünkü bazen yeni yüksek-teknoloji arabalarının krallığında ve onu saran tartışmaların içerisinde, bu nokta genellikle unutulmuş gözüküyor — şimdi bile şu durum çok belirgin olmaktan oldukça uzaktır: büyüyen dünyadaki insanlar elektrik araçlara geçişin kaçınılmaz olduğunu bu durumun yavaşça veya hızlıca gelmesine aldırmaksızın bilirler veya onu kabul ederler. Musk bu elektrik arabalarına doğru olan sessiz ve kaçınılmaz geçişi, 1990’ların ortasında Silikon Vadisine ilk kez geldiğinde ve Zip2 internet şirketini kurduğunda karşılaşmış olduğu ekonomi ile karşılaştırıyor.

 

“1995 senesinde ilk şirketim için risk sermayesi almaya çalıştığımı hatırlıyorum, ve Silikon Vadisinde tanıştığım birçok risk sermayedarı daha önce hiç internet kullanmamıştı. Hiçbir şey için, asla.” Bu anısına gülüyor. “İnternetin ne olduğunu bilmiyorlardı. Onu daha önce duymuşlardı, fakat bilmiyorlardı. Gerçekten, onlara şöyle bir şey sorsaydınız, “bana internet ile ilgili bir şey söyle,” size hiçbir şey söyleyemezlerdi. Size şöyle sorabilirlerdi, “AOL veya Compuserve gibi bir şey mi?” Hayır. İnternet ile ilgili bir şey bilmediklerinden oldukça etkilenmiştim.“ Tekrar gülüyor. Fakat birden kültür değişti. “Netscape halka açıldığı zaman 1995 yılının sonunda büyük bir değişim gerçekleşti. Risk sermayedarları internetin farkına vardılar ve şunu söylediler, ‘Eğer bu tarayıcı şirketi büyük bir pazara sahip olabilirse, o zaman belki diğer şeyler de değişebilir.’ Bu nedenle ikinci kez erkek kardeşim ve ben 1996 yılının başlarında risk sermayesi bulmaya çalıştık, bu durum bütün bir şekilde değişmişti. Tanıştığımız herkes ilgiliydi.”

 

Gazeteler için basit, çevrimiçi şehir rehberleri hazırlayan Zip2, Musk’a ilk servetini kazandırdı. Elon Musk, başlangıç noktasındaki hikayeyi birçok sefer anlattı. Güney Afrika’da büyümüş, okulda iğrenç şekilde gözü korkutulmuş, kitapsever bir çocuk. 17 yaşında Kanada için yollara düşen (annesi Kanadalı), gözünü, büyürken çizgi romanlarda okuduğu “imkanlar ülkesi” Amerika Birleşik Devletleri’ne dikmiş bir çocuk. Üniversitede insanlığın geleceğini en büyük ölçüde etkileyeceğini düşündüğü 3 şeyi tanımlamıştı: İnternet, sürdürülebilir enerji ve insan hayatının dünya ötesine genişlemesi. İlk iki şirketi interneti kullanıyordu: Zip2 onu zengin yaptı ve PayPal onu daha da zengin yaptı. Ardından, sıfırdan başlayarak, SpaceX adında bir roket firması kurdu ve sonrasında Tesla adındaki elektrikli araç firmasına dahil oldu. Bu firmaların her ikisinde de yalnızca bir CEO değil, aynı zamanda üretime bizzat önderlik eden bir adam oldu. Bana ve birçok kişiye “İnsanlar, zamanımın büyük çoğunu mühendisliğe harcadığımı fark etmiyorlar” demişti ve bunu güya kendisinin temel yeteneği olarak, diğer herkesten çok daha iyi yapabileceği bir şey olarak söylemişti.

 

Yine de Elon Musk’ın gizemi ve inanılmaz başarıları bu kadar basit şekilde açıklanamaz. Hiçten başlayıp milyarlarca dolarlık, bir şeyler yapan endüstriler haline gelen SpaceX ve Tesla’ya önderlik ettiği çok doğru olsa da, ilk iki servetini herhangi fiziksel bir şey üretmeyen şirketlerden elde ettiğini de unutmamak gerek. Yani, Musk’ın özel sosu ne olursa olsun, durum ondan biraz daha karışık.

 

Yine de, insanların senin hakkında düşündüklerinden tamamen farklı olamazsın sanırım.

 

“Şöyle ki, insanların benden nefret etmelerini sevmem. Ama kim sever, biliyor musun?”

 

Jobs gibi (daha da yakın geçmişe gelirsek, Musk gibi) figürlerin bir taraftan öngörülü zekiler olarak, diğer taraftan ise kusurlu kişilikler olarak göründükleri, bir çeşit popüler ve basmakalıp rivayetlerin var olduklarını ifade ettim.

 

“Elbette” dedi. “Bilmiyorum, yani, bir defasında Steve Jobs’la karşılaşmıştım, adeta bir lavuk. Onu tanıyan tüm tanıdıklarım…” orada durdu, cümlenin ortasında durdu ve bu cevabı vermekten vazgeçtiğini söyledi. “Üzgünüm, dur biraz. İhtiyacım olan son şey, biraz daha…”

 

Bu ani çekingenlik için, hiç şüphesiz ki, geçen hafta Musk ve Apple’ı içine çeken medya fırtınasıyla alakalı, belirli bir sebep vardı. Ancak bu konuda ona soru sormadan önce, Jobs’la olan keyifsiz karşılaşması hakkında ona biraz baskı yaptım. Musk, bir partide, Google’dan Larry Page’in kendisini Steve Jobs’la tanıştırdığını ve Jobs’un kendisinin kim olduğunu bilmediğini, yani durumun kişisel bir şey olmadığını söyledi. “Yani, kişisel tecrübelerimin ötesini söyleyemem. Elimde olan tek deneyim buydu.”. Açık olmak gerekirse Musk, Jobs’un başardığı şeylere duyduğu imrenme ve takdiri yıllar içerisinde birçok sefer ifade de etmişti ve şu anda bu konuda konuşmak istemediğini tekrarladı. “İhtiyacım olan en son şey düşmanlık çıkarmak, bilirsin, bu hiç de yardımcı olmuyor.”

 

Konuşmamızı devam ettiren garip içerik şuydu: birkaç hafta önce Almanya’ya düzenlenen, Tesla ile alakalı bir iş gezisinde Musk, bir alman gazetesi olan Handelsblatt’a röportaj verdi. Söz konusu makale, bir konuşmadan birkaç gün önce yayınlanmıştı ve makalenin sonuna doğru konu, Apple’ın araba tasarımı ve üretimine başlayacağı hakkındaki dedikodularla ilgili olarak şu değiş tokuşa geldi.

 

Apple Tesla’nın en önemli mühendislerinden bazılarını işe aldı. Yeni bir rakip hakkında endişeleniyor musunuz?
Önemli mühendisler mi? Bizim kovduğumuz insanları işe aldılar. Her zaman şakayla karışık bir şekilde Apple’ı “Tesla’nın Mezarı” olarak tanımlarız. Eğer Tesla’da bir iş başaramadıysanız, gider Apple’da çalışırsınız. Şaka yapmıyorum.

 

Apple’ın tutkularını ciddiye alıyor musunuz?
Watch’ı hiç incelediniz mi? (gülüyor) Hayır, cidden: Apple’ın bu yönde ilerlemesi ve yatırım yapması iyi bir şey. Ancak arabalar, telefonlara ve saatlere göre çok daha karmaşık şeyler. Foxconn gibi bir tedarikçiye gidip de “Bana bir araba yap” diyemezsiniz. Ancak Apple için araba, sonunda dişe dokunur bir yenilik sunmak için mantıklı olan bir hamle. Yeni bir kalem ya da daha büyük bir iPad tek başına pek yenilik gibi durmuyorlar.

 

Musk’ın açıklamaları, dünya genelinde medyada gündem oldu ve genellikle en az dikkat çeken şekilde durumu aktardılar: Musk Apple’a savaş ilan etmiş gibi. Karşılık olarak, sözlerini Twitter’da açıklamaya ve uygun bir bağlama yerleştirmeye çalıştı: “Hey, Apple’dan nefret etmiyorum. Birçok yetenekli kişiyi barındıran, harika bir firma. Ürünlerini seviyorum ve bir elektrikli araba üretmekte olmalarından memnuniyet duyuyorum. Saat konusuna gelirsek, Jony ve ekibi güzel bir tasarım yarattılar, ancak işlevsellik henüz saygı uyandıracak düzeyde değil. 3. sürümüyle birlikte, olacaktır”. Bu açıklamalar pek de işe yaramadı gibi (açıklama sonrası gelen bir gazete başlığı: Elon Musk Apple’ı aşağıladıktan sonra sözlerini geri almaya çalışırken Apple’ı tekrar aşağıladı). Alman gazetesine verdiği röportajdaki sözlerinin alıntılandığı ve sanki “bir basın açıklaması yapmış gibi” kullanıldığı konusunda bana yakındı. “Apple’a saldırmak konusunda herhangi bir ilgim yok”.

 

Ancak ona, ‘keşke söylemeseydim’ diyeceği bir şey olduğu açık olsa da, sözlerinin düşündüğü şeylerin gerçek birer yansıması olup olmadıklarını sordum.

 

“Bilirsin, bu konuda bir şey söylemezsem daha iyi olur. Şunu söylemek istiyorum, düşmanlık kazanmanın herhangi bir getirisi yok. Umurumda olan şey Apple’a yalakalık yapmak ya da benzeri bir şey değil, ancak düşman kazanmak arzusunda değilim.”

 

Apple’ın Tesla bakış açısı hakkında son bir gözlem daha: Son iki senedir Tesla, her 1 Nisan’da sahte ürün güncellemeleri duyurmayı bir gelenek haline getirdi. 2014 senesinde müşterilerini, okyanus kenarı bir otoyolda seyreden Model S’in sunroof’undan patilerini uzatan iki adet tatlı, devasa kedinin montajlandıkları bir paylaşımla, “Pet Driving Cars – Evcil Hayvanların Sürebildikleri Araba” hakkında haberdar ettiler. Haber metni, Tesla’nın, kediler ve köpekler hakkında “arabayı uçuruma sürmek konusunda açıklanamaz derecede eğilimli” oldukları, ancak “bir altın balığının kullandığı arabanın ilerisi için en iyi yol” olduğu gibi sonuçlara vardığı bilgilerini de veriyordu.

 

Bu seneki şaka daha basit:

 

Öngörülü teknolojik dâhimiz, Steve Jobs’ın ölümünden sonra şu sıralar tartışılmakta olan ‘kim olduğu’, ‘neler yaptığı’ ve bunların birbirleriyle nasıl bir ilişki içinde oldukları hakkındaki güncel tartışmaların da gösterdiği üzere, modern kültürel ruh halinde ilginç bir yer işgal ediyor. Şu anda insanlar arasında benzer bir imaja sahip olabilecek, yaşayan 2 kişi aklıma geliyor: Mark Zuckerberg ve Elon Musk. Bu konuyu, Jobs hakkındaki yeni Danny Boyle filminden bahsederek ortaya koyduğumda Musk, beni başından savdı – filmi görmediğinden değil (biz konuşurken yalnızca 3 gün olmuştu), alışılmadık olan şu fikir yüzünden: “Aslında Ashton Kutcher’lı olanı gördüm ve oldukça da beğendim – Ashton harika bir iş çıkarmış.”

 

Musk’a, Jobs’un mirası için içine girilen kavganın, onun nasıl biri gibi görüldüğü ya da nasıl olacağı gibi konularda kendisini derin düşüncelere itip itmediğini sordum.

 

“Önemli olanın aksiyonlar olduğunu düşünüyorum, insanların gelecekte benim hakkımda neler düşünecekleri değil. Hayata geçireceğim aksiyonlar, faydalı olacaklar mı?”

 

“Tesla bugün, tamamen yeni bir ürün hattı olan Model W’yi duyurdu. Medya’nın büyük kısmının tahmin edeceği üzerine, bir saat. Tesla’nın bu inanılmaz yeni cihazı, yalnızca saati göstermiyor, aynı zamanda tarihi de gösteriyor. Bu, hayatınızı değiştirecek. Hayatınızın asla eskisi gibi olmayacağını siz de biliyorsunuz.”

 

Eylül’ün sonunda, Kaliforniya Fremont’taki Tesla üretim fabrikasının yakınındaki dev bir hangarda, Musk’ın en son gerçek Tesla ürününü, Model X olarak bilinen bir SUV aracı hayata geçirmesini izledim. Çok heyecanlanmış, yüzlerce Tesla sahibi ve müstakbel sahipleri, zeminde kalabalık oluşturmuşlardı. En önde, ince şeridin ardında, açılır kapanır koltuklarda birkaç VIP kişi vardı – aralarında, Model X’lerini o gece teslim alacak 5 kişiden biri olan, Google’dan Sergey Brin de vardı. Sıranın sahneye yakın olan tarafında ise Musk’ın iki oğlu (11 yaşında ikizleri ve 9 yaşında üçüzleri var) oturuyorlardı – diğer üç oğlu ise sunumda rol alacaklardı; arabaya kaç adet valizin sığabildiğini ve bir bisiklet taşıyıcının arabanın arkasına nasıl kolay bir şekilde yerleştirilebileceğini göstereceklerdi. Önümde oturan çocuklarından birisi, hepimiz Musk’ın ertelenen sunumu için sabırsızlıkla beklerken, kitap okuyarak vakit geçiriyordu. Çocukça bir el yazısıyla yazılmış, ancak neredeyse en imkansız şekilde, son derece karmaşık bilimsel prensipleri görselliyor gibi görünen bir kitap – o an okuduğu bölüm, beklenmedik bir şekilde, “Diğer Yörüngeler” başlığını taşıyordu.

 

Aynı sıranın sonunda Musk’ın annesi Maye, 60 yaş üstü bir model olarak, geç-kariyerinin keyfini çıkarıyordu ve çocukların hemen yanında, Musk’ın ikinci eşi, İngiliz aktris Talulah Riley vardı. Belki de, Musk kadar hırslı ve acayip birinin, birlikte yaşanacak garip bir adamdan daha fazlası olduğunu hayal etmek imkansız olabilirdi. Bu izlenim, hiç şüphesiz ki Musk’ın, roman yazarı olan ilk eşinin, evlilikleri boyunca ve evliliklerinden sonra yazmakta olduğu kapsamlı ve tedbirsiz blog tarafından da besleniyordu; ancak Musk, hiçbir zaman farkı bir izlenim bırakmak konusunda uzmanlaşmadı.

 

2012’de, bekar olduğu dönemde, bir Bloomberg Businessweek röportajında, gazeteci Ashlee Vance’a kur yaparcasına hayatının uygulanabilirlikleri hakkında açık bir röportaj verdi – lakin bu röportaj, belki de tüm zamanların en az romantik kur yapmalarından biriydi: “Sanırım iş ve çocuklar için ayrılan zaman konusunda pek problemim yok. Yine de, flört etme konusuna daha fazla vakit ayırmak istiyorum. Bir kız arkadaş bulmam lazım. Bir kadın haftada ne kadar zaman ister? Belki de 10 saat?” Nihayetinde Musk’ın Riley’le olan geçmişi pek basit olmadı. 2010’da evlendiler, 2012’de boşandıklarını açıkladılar, ardından 2013’te yeniden evlenip 2014’ün sonunda ikinci boşanmalarını açıkladılar. O günden sonra yeni bir açıklama yapılmadı, ancak ikilinin tekrar birlikte görülmeleri (Mayıs’taki Cannes Film Festivali’nde; Birleşik Krallık’ta bir çift kanatlı uçağın kanadı üzerinde dönüşümlü olarak gösteri yapmaları; buradaki, dizlerine oğullarından birinin başını koyduğu varlığı), ikinci boşanmanın ilk boşanmadan daha başarılı olmadığı izlenimini veriyor.

 

Musk’ın ürün lansmanı yapmasının özel şekli, bu etkinlikleri, diğer görüp görebileceğiniz etkinliklerden daha farklı hale bürüyor. Kendine has bir karizmaya sahip olsa da, doğal bir şovmen değil ve bir senaryoyu dikkatlice prova ettiğini ve senaryoya bilendiğini belli eden birkaç şey var. Tereddütlere, sonu gelmeyen “ımm”lamalara ve bir çeşit duraksama olarak kullandığı öksürme-kahkaha atma arası ilginç bir şeye rağmen, açık bir şekilde kendine güveniyor; ancak yine de ortada konuşma şekli hakkında nefes nefese, saf ve tecrübesiz bir şey var – Bazı anlarda bir endüstrinin titanı olmaktan ziyade, aile yemeğinde ayağa kalkması ve konuşma yapması istenmiş bir ergen gibi görünüyor. Ortak kanılardan biri de, neyi söyleyeceğini bulmak değil de, neyi söylemeyeceğini bulmak için çok sık duraksadığı – sanki aklındakileri, dünyanın normal insanlarının anlayabilecekleri şekilde nasıl çevireceğini bulmaya çalışır gibi.

 

Musk’ın aynı zamanda pek hoş bir espri ve zamanlama anlayışı var. Bugün, onu arabayı iki defa sunarken gördüm – ilkinde otomotive ve teknoloji gazetecilerine, ikincisinde ise bu büyük organizasyonda. Gazetecilere, arabanın eşsiz Falcon Wing kapıları hakkında konuşurken, bu kapıların balesel bir şekilde açılmalarına ve yükselmelerine azmettiğini ve mühendisleri gerçek bir bale gösterisini izlemeye götürdüğünü açıkladı. Ardından, neredeyse özür diler gibi, bazı özellikler sebebiyle oldukça heyecanlandıklarını açıkladı. “Birileri gerçekten bu arabayı yapmalı mıydı, emin değilim. Arabayı satmak için gerekenden çok daha fazlası, arabada mevcut. Bu, muhtemelen tarihteki en karmaşık güneşlik – sanırım bunu yapmamalıydık. Bunun gibi bir araba asla var olmayacak. Olmalı mı, emin değilim. Gelecekten bir araba”. Daha kalabalık olan grup içinse biraz daha teatral bir havadaydı; sürücü kapısının ona doğru yüründüğünde nasıl otomatik olarak açıldığını ve sürücü araca bindikten sonra nasıl otomatik olarak kapandığını gösterdiğinde seyredenleri coşturdu. Bu durum için “görünmez bir şoför gibi” açıklamasını yaptı.

 

Ancak sunumun bir bölümü, her iki kitle için de aynıydı.

 

Arabanın filtrelerini tüm detaylarıyla açıkladı; temel odağında, bu filtrelerin, herhangi birinin herhangi bir zaman kullandığının çok ötesinde oldukları ve araç içindeki havanın medikal standartlarda filtrelendiği vardı. “Varsayalım ki bir çeşit kıyamet senaryosu meydana geldi, tek yapmanız gereken, Biyosilah Savunma Modu butonuna basmak”.

 

Bu konudan basına ve sonraki kalabalık kitleye bahsettiği zamanlarda, birisi garip ve komik bir şeyi şaka yollu söylediğinde aldığınız sıcak ve kibar kahkahaların bir çeşidi vardı. Ardından, gerçekten bunu kastettiğini açıkladı (ve her bir kitle, daha farklı, daha gürültülü ve daha afallamış bir kahkahayla bunu anladı). Birinin biyosilahlara karşı bir savunmaya ihtiyaç duyduğunu değil, aracın kontrol ekranında gerçekten böyle bir buton olduğunu, basıldığında ise aracın içeri giren havayı söz konusu standarda sahip olacak şekilde filtrelediğini ve bu sistemin gerçekten de Biyosilah Savunma Modu olarak adlandırıldığını belirtti.

 

Tesla ve Musk’ın buna benzer birçok hikayesi var. Supercharger ağı (ülke genelinde Tesla sahiplerinin araçlarını ücretsiz bir şekilde hızlıca şarj edebilecekleri istasyonlar) ilk duyurulduğunda Musk, Supercharger istasyonlarının ihtiyaç duydukları gücü solar panellerden karşılayabilir hale geldikleri zaman, “bir zombi istilası olsa dahi, ülkede Tesla Supercharger ağı üzerinden seyahat edilebileceğini” belirtmişti. Benzer şekilde, Tesla, Model S’in zaten etkileyici olan ivmelenmesini nasıl arttırabileceklerini bulduğu zaman, bu yeni seçeneği “çılgın mod” olarak adlandırmaya karar verdiler – sadece kendi aralarında değil, aracın panelinde de. Ardından, bu seviyede bir ivmelenmeyi geliştirecek bir yol daha bulduklarında, yeni bir güncelleme sundular: “aptalca mod”.

 

Sonrasında ona tüm bunlar hakkında sorular sordum.

 

“Aptalca ve absürdist komikliği seviyorum, teknolojiyi de seviyorum, yani bunlar bir şekilde bir araya geliyorlar.” dedi.

 

Lakin ben bastırdım, piyasada son lansman ürünlerinin avantajlarını bir zombi istilası üzerinden anlatan çok sayıda milyarder CEO (Musk sorumun bu noktasında, kendisinin bu şekilde tanımlanmasına gülmeye başladı) olmadığını söyledim.

 

“Evet, kesinlikle. Evet, istilaya karşı savunma senaryolarında lider olmaya çalıştığımızı söyledim. Şu Biyosilah Savunma şeyini gerçekten seviyorum. Sorumlu mühendislerle bir gün hava filtreleme sisteminin üzerinden geçiyorduk ve onlara şunu sordum: “Sistem ne kadar iyi? Yani, herhangi bir virüs ya da bakteri filtrelerden geçebilir mi?” Onlar da “Hayır hayır, kesinlikle herhangi bir şeyi durdurabilir. O kadar ki, ölçüm bile yapamazsınız. Enfeksiyona sebep olmayacak, ölçülemeyecek, çok küçük bir miktar geçebilir, tıpkı bir hastane odasının havası gibi” dediler. Ben de “Vaay, yani genetik olarak değiştirilmiş bir süper virüs havaya karıştığında, aracınıza girip güvende kalabilirsiniz yani, öyle mi?” dedim, mühendisler de “Evet, öyle olacağına inanıyoruz” dediler. Ardından “Vay be, süper, bu sistemi Biyosilah Savunma Modu olarak adlandırmalıyız o zaman” dedim!”

 

Lakin, komik olan şeyin, bunu düşünmekten ziyade yapmak olduğunu söyledim. Benzer şekilde, “çılgın” ve “aptalca” kelimelerini kullanmanın da.

 

“Doğru. Evet, bilmiyorum. Aptalca hızlı gibi görünüyordu ve ben bir film olarak Spaceballs’ı severim. Bu yüzden bu sisteme ‘aptalca mod’ adını verdik. Yani, ben komik olduğunu düşündüm, belki de herkes bu şekilde düşünmedi ama, ben öyle düşündüm. Akılda kalıcı – insanlar ‘aptalca mod’unu, ‘sıfırdan yüze 2.8 saniye’ kavramını hatırlayacaklarından daha fazla hatırlayacaklardır. Rakiplerimizin de genelde herhangi bir espri anlayışları yok, bunun da farklılık yaratan bir nokta olduğunu düşünüyorum”.

 

 

  1. Bir Uzay Elbisesi Tasarlama (Şık Görünen)

 

Elon Musk’ın daha birçok fikri var. Eğer birisi sorarsa ve onun da açıklamaya vakti varsa, şaşkına dönmüş bir biçimde henüz fark edilmemiş konseptler hakkında (uzun mesafe seyahatleri için dikey iniş ve kalkış yapabilen süpersonik, elektrikli jetler; Hyperloop adını verdiği ve yolcuları hava yastıkları üzerindeki tüplerin içinden yüksek hızda ilerleten, tamamen yeni bir toplu taşıma çeşidi gibi) konuşacaktır. Musk, ayrıca solar paneller üreten ve kurulumunu yapan SolarCity adlı üçüncü bir milyar dolarlık şirkete de sahip – şirket iki kuzeni tarafından yönetiliyor, ancak fikir onundu. Dünyamızı radikal bir şekilde nasıl değiştireceğimiz konusunda daha fazla fikir sahibi olmak açısından nadiren sıkıntı yaşayan bir adam.

 

Yine de, ancak elinizden geleni yapabiliyorsunuz. Bu pazartesi akşamı, aklı uzay kıyafetlerindeydi. Şu an, yeni bir tür uzay elbisesinin en son ve gizli prototipini gidip görmesi gerekiyor – özel bir roket firması tarafından, astronotların yörüngede ve ötesinde giymeleri için yapılan, 2017’de kullanıma geçirileceğini umduğu ilk uzay kıyafeti.

 

SpaceX’teki ofisinde otururken şu açıklamayı yaptı: “Estetik ve işlevsellik arasında iyi bir denge sağlamaya çalışıyoruz. Gerçekten işe yarayan ve iyi görünen bir şeye sahip olmak çetrefilli bir iş.”

 

Musk’ın yaptıklarının birçoğunun ardında bir plan var, o planın ardında da genellikle daha büyük bir plan. Musk için, bu yeni uzay kıyafetinin yalnızca iyi şekilde çalışmaya değil, aynı zamanda havalı görünmeye de ihtiyacı olduğu kesin – çünkü insanların (sen ve ben gibi normal insanların) o kıyafeti giydiklerini hayal etmelerine ihtiyacı var.

 

“Eğer bir sonraki jenerasyona dünyanın ötesine gitmesi için ilham kaynağı olmak istiyorsak, bir gün o elbiseyi giymeyi isteyeceklerini düşünmek durumundalar. Bir basınç kıyafetinin işlevini yerine getirmesini sağlamanın en kolay yolu, onu oldukça hantal yapmak ve sağından solundan bir şeyler çıkartmaktır” dedi ve güldü, ardından da Elon Musk’ın zekasının oldukça parlak ve eğlenceli bir şekilde alışılmışın dışında olduğunu belli eden bir başka örnekleme sundu: “Aslında, uzay kıyafetleri hakkında en çok utanç verici şeylerden biri de, arka kısmının oldukça kötü bir şekilde dışarı çıkmasıdır. Soyuz uzay kıyafetlerinden herhangi birini gördünüz mü, bilmiyorum.”

 

Aklıma arka kısmın görünüşünü getiremediğimi kabul ediyorum.

 

“Çünkü size hiç o açıdan göstermezler! Bu gerçekten kötü bir durum.” Ardından, arkasındaki bilgisayara dönüverdi ve bunu bana göstermek için bir Google Görseller araması yaptı. Ekranda aşağı doğru inerken, “Zar zor dik durabilirsin” dedi. Görüntülenen tüm görünümler önden çekimdi ve bu durum, onun da memnuniyetle belirttiği üzere, söylediklerini kanıtlar nitelikteydi. “Yandan görünümden her zaman kaçınıyorlar gibi.”

 

Aynı zamanda altta yatan fiziksel ikilemi de açıkladı: ”Eğilmek durumunda kaldığınızı hayal edin, lakin o kıyafet sert bir materyal. Ayağa kalktığınızda, arka kısımdan gerçekten, kayda değer bir biçimde çıkıntı yapacak. Biz de bunları yapmayacak bir şeyler elde etmek istedik.”

 

Ben de, “yani büyük kalça uzay sendromunu dindirebileceksiniz, öyle mi?” diye sordum.

 

Biraz belirsiz bir şekilde olsa da, problemin teknik parametrelerini isabetli bir şekilde belirttiğime pek de emin olmamış gibi, “Evet” diye cevapladı. “Sadece iyi görünsün, iyi hissettirsin istedik.”

 

Kıyafetleriniz, daha önce görülen uzay kıyafetleri gibi herhangi bir şeye benziyor mu?

 

“Biraz daha filmlerdeki uzay kıyafetlerin benziyorlar. Eğer filmlerde gelişmiş bir uzay kıyafeti gördüyseniz, biraz ona benziyor. Ne yazık ki o şeyler işe yaramıyorlar. Sadece Hollywood’da işe yararlar.”

 

Biz otururken Elon Musk, Hyperloop’u nasıl tasarladığından bahsetti.

 

İnsanlar her gün trafikte sıkışıp kalıyorlar; ancak onlardan çok azı, Musk’ın bir defasında yaptığı gibi, bu duruma karşılık veriyorlar. Zaman, 2012’nin Temmuz ayıydı. Santa Monica Bulvarı’nda, Sarah Lucy adlı teknoloji muhabiriyle bir seyirci kitlesi önünde röportaj gerçekleştireceği bir etkinlik vardı ve geç kalmıştı. “Esasında o insanlara katılımları karşılığında ücret ödendiğini fark etmedim. Yani, ben farkına varmadan, katılımları için ücret alan tüm o insanları bekletiyordum. Düşündüm: Adamım, bunun daha iyi bir yolu olmalı.”

 

Sonrasında meydana gelenler, absürt tanımının iki çeşidi. Öncelikle, Santa Monica Bulvarı’nda tampon tampona trafikte aracında otururken, yalnızca ‘yeni bir taşıma şekline ihtiyacımız var’ diye düşünmekle kalmamış, aynı zamanda onu hayal etmişti ve Musk’ın aklında (Musk’ın bir şeyleri asla not etmediği biliniyordu), işe yarayacağını düşündüğü, oldukça özel bir fikir belirmişti. İkinci olarak Musk, röportaj vereceği yere vardığında, bu fikrini kendinde tutamamıştı. “Röportaj esnasında bir nevi avazım çıktığı kadar bağırdım” şeklinde bu durumu açıkladı. Etkinlikte, fikrinin aynı zamanda Kaliforniya’nın, San Francisco ve Los Angeles arasında işleyen ve sürekli ertelenen, umutsuz bir derecede yavaş ve çılgın bir derecede pahalı olduğunu söylediği yüksek hızlı tren hattı bağlantısı konusundaki hayal kırıklıklarından da etkilendiğini belirtti. “Sanırım şöyle söylemiştim: ‘Galiba insanları bir noktadan başka bir noktaya taşımak konusunda daha iyi bir fikrim var’”.

 

Musk: Taşımanın beşinci hali olacak. Şu an dünyanın etrafında gezinmek için uçaklarımız, trenlerimiz, otomobillerimiz ve gemilerimiz var. Peki, ya 5. bir hal olursa? Onun için bir ad var aklımda, Hyperloop.
Lacy: Hyperloop? Jetgiller’in tüneli gibi mi?
Musk: Evet, onun gibi bir şey.
Lacy: Sadece içine giriyorsun ve seni fırlatıyor?
Musk: Evet, şöyle söyleyelim, bir uçağın ortalama hızının iki katı bir ortalama hıza sahip. Yani Los Angeles’tan San Francisco’ya 30 dakikadan daha kısa bir sürede gidiyorsunuz.
Lacy: Sizce bu mümkün mü?
Musk: Evet, evet, kesinlikle.

 

Sonraki birkaç ay süresince Musk’a sorulduğunda, zaman bulduğunda, diğerlerinin de üzerinde çalışmaları için bu Hyperloop planının açık kaynak kodlu bir versiyonunu yayınlayabileceğini belirtti ve aynı zamanda fikrinin ne olduğuna dair, birçoğu son derece şüpheli olan birçok online spekülasyonu da beraberinde getiren, daha belirgin ipuçları verdi. Teşvik etmeye rağmen, bir süreliğine çok az konuştu ve hiçbir şey yayınlamadı. Bildiğimiz kadarıyla bir sebebi vardı: çok yoğundu. Lakin şimdi bana, suskunluğunun arkasında başka bir sebep daha olduğunu anlatıyor.

 

“Gerçekte, düşündüğüm şey çalışmayacaktı; ancak bunu o zaman fark edemedim. Yanlış bir işaret gibiydi, pnömatik posta oluğunun hatları gibi bir şey. Problemse, pnömatik olarak bir şeylerin çalışamayacak olmalarıydı; çünkü hava kolonundaki sürtünme bir hayli yüksek olacaktı. Bu durum havayı ısıtacak, hava genleşecek ve ciddi ölçüde karşı basınç yaratacaktı. Posta oluklarının büyük ölçeklerde çalışmamalarının sebebi de buydu. Kısa mesafelerde onu kullanabilirsiniz, ama uzun mesafeler için kullanamazsınız.”

 

Neredeyse diğer herkes bu işi o noktada bırakırdı, ancak Musk bırakmadı. Onun hakkında düşünmeye devam etti: “’Acaba bunun başka bir yolu var mı?’ düşüncesi içerisindeydim. Çünkü bir şekilde bu şeyi düşündüğümü söyledim ve oraya çıkıp ‘bu şey çalışmıyor’ demek oldukça utanç verici olacaktı. Bu yüzden, belki de işe yarayacak başka bir şey vardı.”

 

Bir sonraki sene, yakında yayınlayacağı yeni ve geliştirilmiş konseptini duyurdu; lakin bana son dakikada aklına kilit bir detayın geldiğini de itiraf etmişti: “Yapbozun son bir parçası (kapsülün burnunda, havayı sıkıştırmak için bir kompresör kullanmak ve hava kayakları kullanarak basınçlı havayı geriye doğru boşaltmak), tam olarak bir gece önce aklıma geldi. Sabahın 3ünde ayaktaydım ve ‘Galiba gerçekten çalışabilir’ diye düşünüyordum.”

 

Musk’ın yayınladığı herhangi bir şeyi madara etmek ve paralamak için hazırla bekleyen geniş bir kitlenin olduğunu söylesek, yanlış olmaz. Yayınladığı şey, sürpriz bir şekilde detaylı, 58 sayfalık, hesaplamalarla birlikte sebep-sonuç ilişkilerini, şemaları ve masrafları da içeren bir dokümandı. Kaçınılmaz şüpheciler her yerde olsalar da, çevrede bunun işe yaramaması için herhangi bir neden görmeyen insanların ve hatta onu inşa etmek ve test etmek için hazır olan birkaç kişinin var oldukları gerçeği açıktı. Artık Hyperloop prototipine milyonlar yatıran rakip firmalar vardı. Musk, herhangi belli bir girişimi desteklemedi; ancak kendi kısmı için, Los Angeles’ta öğrencilerin tasarımları deneyebilecekleri ve kimin prototipinin daha hızlı gittiğini görebilecekleri 1 mil uzunluğunda bir test alanı inşa ediyor. Hyperloop’un kendini kanıtlaması için önünde daha uzun bir yol olsa da, henüz hiç kimse onun tasarımlarını ve çıkarımlarını yıkacak, temel bir kusurla çıkagelmedi.

 

Diğer insanların boş zamanlarında taşımanın yeni haline dair bir şeyler tasarlamadıklarının farkında olmalısınız?

 

“Evet, bu durumda bu, düpedüz bir çaresizlik. Daha iyi bir şey düşünebilirdim, diğer türlü ise insanlara bunun çalışmadığını söylemek zorunda kalacaktım.”

 

Doğru, ancak diğer birçok insan şimdiden umutsuz hale geldiler ve hala bunun gibi bir şeyler yapmıyorlar.

 

Duraksadı, bunu sürüncemede bırakmak istercesine. Durum buysa, söyleyecek bir şey bulamadı.

 

“Doğru” diyerek kabullendi.

 

Elon Musk’tan birçok sefer başarısını açıklaması istendi, ara sıra da bunu denedi. Diğer insanların yapmadığı, kendisinin yaptığı şeyleri işaret etti – aktif bir şekilde olumsuz geri bildirimler aramak gibi, ve gerçekten çok çok çok çalışmak gibi. Ama sanırım, farklı olduğunu o da biliyor. 2007 senesinde, ilk Tesla aracı yollara düşmeden önce ve ilk SpaceX roketi kalkışa geçmeden önce NPR’ye konuştuğunda söylediği şey buydu: “İyi olduğum şey… Sanırım problemlere çözüm üretmek konusunda iyiyim. Bazı şeyler, diğer insanlara görünür olmadıkları kadar, bana görünür geliyorlar. Yani bunun için kendimi zorlamıyorum. Sadece, ne bileyim, bir şeyler hakkında gerçeği görebiliyorum ve diğer insanlar bunu yapabilme konusunda daha az başarılı görünüyorlar.”

 

8 sene sonra benim için biraz daha pratik ders özetlemeyi denedi.

 

Son 10 senedir üzerinde çalışmakta olduğunuz şeyler, siz olmasanız da şu an oldukları yerde olacaklar mıydı?

 

“Hangi şeyler?”

 

SpaceX’te ve Tesla’da yapmakta olduğunuz her şey.

 

“Bensiz de olacaklar mıydı? Yani, illa ki bazı şeyler olmayacaklardı.”

 

Peki, bunu gerçekleştirmek için yapmakta olduğunuz şey nedir?

 

“Harika insanları şirketlere katılmaları için ikna etmeniz, mantıklı bir strateji ve açık bir amaç için onları bir arada çalışır hale getirmeniz gerekir.”

 

Bunu yapan binlerce insan vardır. Şu an neredeyse diğer herkesten başarılı olmanızın sebebi nedir?

 

“İnsanlar yüzünden, gerçekten. Ya başarının imkan dahilindeki sonuçlardan biri olmadığı bir stratejileri var ve şaşırtıcı şekilde bu gerçek ortaya çıktığında stratejilerini değiştirmiyorlar, ya da söz konusu olan şey teknolojiyle ilgili bir şeyse, kritik düzeyde teknik yeteneğin dikkatini çekemiyorlar. Ya da, pozitif bir para akışına sahip olamadan paraları bitiyor. Olanlar genelde bunlar.”

 

Elbette, ancak öyle olsa bile, tüm bu engellerin üstesinden gelen insanlar da var…

 

Gülüyor: “Hayır, o kadar da yok. Çok az var.”

 

Gerçekten de bu güçlüklerin neredeyse her şeyi durdurmaya yeteceğini mi düşünüyorsunuz?

 

“Evet, kesinlikle. Bir firma işe başladığında, sıklıkla yanlış yönde ilerler. Ancak her şey, firmanın bu durumu ne kadar çabuk fark ettiğine ve düzeltici aksiyonu ne kadar çabuk aldığına bağlıdır. Ancak insanlar, genellikle, doğru olmadıkları noktalarda dahi, doğru noktada olduklarını düşünme eğilimindedirler.”

 

Elon Mask zafer masalının önemli bir parçası da, 2008’in ikinci yarısında kendisini tam bir felakete getirmeye ne kadar yaklaşmış olduğudur. Bu konuya değindiğimde “Evet, gerçekten çok, çok zor zamanlarımız oldu” dedi ve devam etti: “üstelik, hem Tesla hem de SpaceX için ölümün eşiğinden döndük diyebiliriz”. Hikayenin tamamını tekrar tekrar anlattı – SpaceX’in ilk 3 roket fırlatmasında nasıl başarısız olduğunu ve Tesla’nın, sektördeki iflaslar zamanında araçları yeterli derecede ekonomik ve hızlı bir şekilde yapmakta nasıl zorlandığını ve her iki şirketin de, Musk’ın, yaşamını devam ettirmek adına arkadaşlarından borç alacak hale gelene kadar, PayPal’dan elde ettiği ve geriye kalan 180 milyon dolarlık servetini bu iki firmaya adamasıyla ayakta kaldıklarını hatırlattı. Son dakikada kıyamet şöyle engellendi: 4. SpaceX roketi yörüngeye ulaştı ve şirket, 1.6 milyar dolarlık bir NASA kontratıyla ödüllendirildi. Diğer Tesla yatırımcıları da Musk’ın son 20 milyon dolarlık yatırımına eşlik etme kararı aldılar ve en kırılgan anlarında Musk’a yardım ettiler.

 

Şimdi bile Musk, bu konu hakkında konuşurken, alışılmadık bir biçimde duygulanıyor. Bir Norveç kanalı için Tesla fabrikasında yapılan son röportajda, kayıt yarıda kesilmek zorunda kalmıştı; çünkü bu konu açılmıştı ve Musk ağlamaktaydı. Bundan bahsettiğimde şaşırmış görünüyordu. “Yani, şunu kastediyorum, benim de illa ki duygularım var!”

 

SpaceX, o günlerden beri en büyük gerilemesini bu senenin başlarında yaşadı. Art arda 18 başarılı fırlatmadan sonra, Uluslararası Uzay İstasyonu için takviye görevinde olan bir Falcon 9 roketi, uçuşa geçtikten sadece 2 dakika sonra patladı (şimdilerde, bir tedarikçiden karşılanan bir parçanın hatasından kaynaklandığı düşünülüyor). “7 senedir yaşadığımız ilk başarısızlıktı; bu yüzden, o günlerde SpaceX’te olan insanların birçoğu, ilk zamanlarda yaşadığımız başarısızlıklar esnasında şirkette değillerdi. Çünkü eski dönemlerde 500 kişi falandık, şu an ise 5000 kişiyiz, yani çalışanların %90’ı o güne kadar yalnızca başarı görmüşlerdi.”

 

Ona, insanları, başarısızlıktan korkan bir zihniyete sahip olacakları şekilde yapılandırmak için bir şeyler yapması gerekli mi, değil mi diye sordum, verdiği cevapsa patlayan roketin söz konusu sihri gerçekleştirmek için yeterli olacağıydı:

 

“Sanıyorum ki hepsi şunu anladılar: Bir şeyleri doğru yapmazsanız, görünen o ki, olacak şey budur.”

 

Konuşmamızın sonuna doğru Musk, en son uzay kıyafeti prototipini incelemek için katılacağı toplantıya dair, ısrarcı bir şekilde periyodik hatırlatıcılar almaya başladı. Bana anlatılana göre içerden birkaç kişi dışında uzay elbisesini gören olmamış; ancak en nihayetinde beni, uzay kıyafetini tanıtmamam şartıyla, bir göz gezdirmeye davet etti.

 

Günün erken saatlerinde, içerisinde onaylı ziyaretçilerin gezebildikleri ve roketlerin, kapsüllerin ve motorların üretildikleri SpaceX fabrikasına bir tura götürüldüm (İlk olarak, muhtemelen Jon Favreau ve Robert Downey Jr.’ın Tony Stark filminin temeli için Musk’ın bakış açılarından faydalanmış olmaları sebebiyle, Iron Man kıyafetinin önünden geçiyorsunuz; ayrıca ikinci filmde Musk’ın küçük bir rolü de var: Stark’ı, bir partide, gerçek hayattaki elektrik düzlem fikriyle ilgili lafa tutmaya çalışıyor). Bir roket fabrikasının içiyle ilgili sıkıcı olan hiçbir şey yok – burası SpaceX’in tüm roket ve kapsül parçalarını bir araya getirdiği yer, neredeyse her şeyi kendileri üretiyorlar –; ancak kimselerin görmesine izin verilmeyen bölgelerin olduğunu da biliyorum. Şu an bu alanlardan birine doğru ilerliyoruz, uzay elbisesi gelişimi olarak tanımlanan cam duvarlı bir odaya gelene kadar.

 

İçerde, bir adam, gelecek nesil SpaceX astronot kıyafeti içinde, vizörü açık ve biraz garip bir şekilde bekliyor. Musk ve ekibi konu hakkında görüş alışverişi yaparken, sonraki 20 dakika boyunca adam orada durdu. Daha önceki sürümler ya da alternatif prototipler olduğunu düşündüğüm diğer sürümler, odanın arka tarafında bir askıda asılıydılar. Musk hiç de emreder tavırda değildi, ancak çok sayıda ve oldukça spesifik sorular soruyordu –kumaş hakkında, renkler hakkında, yerleştirmeler hakkında– ve neyin onur verici olup olmadığı hakkında yorumlar yapıyordu. Kıyafetin uzayda çalışmak zorunda olmasından kaynaklanan bazı pratik kısıtlamaları tartıştılar. Kahkahalar da aynı zamanda gırlaydı. Musk, gördüğü şey sebebiyle hem memnun hem de memnuniyetsiz görünüyordu: geliştirmeler için birçok önerisi vardı. Hala, sinema filmlerindeki uzay kıyafetleriyle ilgili yaptığı betimlemenin oldukça iyi bir betimleme olduğunu söylemenin adil olacağını düşünüyorum. Ek olarak, inanıyorum ki, arka taraftan çıkıntı yapmaya dair bir işaret olmadığı yönündeki gözlemimi de kafasına takmayacaktır.

 

 

Bu makale gq.com’da Chris Heath tarafından Aralık 2015’te yayınlanan yazıdan çevrilmiştir. 

 

 

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*