Girişimcilik macerasında iyi haberler ve kötü haberler var. Kötü haber: yol çok çetin, çok zor ve bazen vazgeçmek isteyeceksiniz (aslında, genellikle). İyi haberse, geleceğinizi ve hayallerinizi kontrolünüz altına almak hiç olmadığı kadar yapılabilir olacak.
Washington Post’ta Jena McGregor’un yaptığı bir araştırmaya göre, dünya çapında insanların yalnızca %13’ü işe gitmekten keyif alıyor ve basit bir matematikle, insanların çoğu çok da önem vermedikleri işi yapmak için haftada 40 saat, yılda 40 hafta üzerinden 90,000 saat harcıyor.
Addicted2Success’in kurucusu Joel Brown’la yaptığım ve “Tutkunuzu Nasıl Keşfedebilirsiniz & Günlük İşinizden Nasıl Ayrılabilirsiniz” başlıklı görüşmemin podcast’i:
Milenyumdan bu yana, önceki nesillerden çok farklıyız. Biz değişim yapanlarız, kural bozanlarız, uyumsuz ve çılgın olanlarız.
Tarihte ilk defa, gelişmekte olan işçi neslinin %61’i, dünyada bir değişiklik yapmak ve kalıcı bir etki bırakmak için kendini sorumlu hissediyor (Nelson). Yani, işe yalnızca maaş almak için gitmek her geçen gün daha az kabul edilebilir bir hale geliyor – girişimcilik yolunda çaba sarf etmeyi tercih etmeyen bireyler için bile. Böyle kişiler hala daha maksatlı bir iş arıyorlar ve bu yüzden bilinçli kapitalizm, çıkar amaçlı organizasyonlar ve işletmeler yükselişteler.
Bugünün evrimleşmiş ekonomisinde, eğer büyük hedefleriniz varsa, onları hayata geçirmek için beklemek zorunda değilsiniz. Hedefinizin meyvelerini toplamanız adına, daha önce hiç olmadığı kadar çok kaynak, araç, ipucu ve kısa yol var. Hal böyle olsa da, hedefi hayata geçirebilmek konusunda en eski ve en etkili olan bazı adımlar gözden kaçırılıyor. Birkaç sene önce kendi girişimcilik serüvenim uğrunda, rahat ve kurumsal olan işimden ayrıldım ve yalnızca birkaç yıl sonra, en çok satan yazar ve tam zamanlı bir girişimci olmayı başardım.
Ancak bunların hepsi benim sayemde olmadılar.
Gerçek şu ki, son birkaç senelik serüvenimde birçok insan çok değerli paylara sahip ve en önemlisi de, amacıma ulaştım çünkü bana şu basit ama çok etkili 3 adım öğretildi:
1. Tutkularınızı Keşfedin… Hemen.
Eğer gerçekten neyi sevdiğinizi bilmiyorsanız, nereye gitmek istediğinizi nasıl bileceksiniz ki? Bu, hayatlarının geri kalanı için büyük planlara sahip olan üniversite öğrencileri ve genç akademisyenler benimle konuşmaya geldiklerinde hissettiğim bir şey.
Üniversiteye girmeden yalnızca 1 sene öncesine kadar birçok üniversite öğrencisi tuvalete gitmek için hala parmak kaldırıp izin istiyordu. Madem durum bu, bu kadar genç yaştayken, bizden hayatımızın geri kalanında ne yapmak istediğimizi bilmemiz neden beklenir ki?
Birkaç adım geriye gidelim ve konuyu basitleştirelim.
Neyi sevdiğinizi bulun ve onu keşfedene kadar durmayın. Bu kadar basit. Tam zamanlı bir işiniz olabilir ve yine de yarı zamanlı bir uğraşa sahip olabilir ya da tutkularınızı arayabilirsiniz. Neredeyse her şeyi parmaklarımızın ucuna getiren teknoloji sayesinde, yeni şeyleri tekrar tekrar denemek konusunda herhangi bir bahane olmaması gerek.
İndirilmeye hazır 1.4 milyon iOS uygulaması ve 1.5 milyon Android uygulamasıyla, uyduruk uygulamalar hariç, insanların sevdikleri bir şeyi keşfetmeleri ve o şeyi bir tutkuya dönüştürmeleri için birçok kaynak var.
MeetUp, Eventbrite ya da PeopleHunt gibi çevrimdışı gruplar da içeren çevrimiçi forumlar sayesinde, yeni şeyler denemek daha önce hiç olmadığı kadar kolay bir hale geliyor.
Topluluğunuzda, ruhani merkezlerinizde ya da spor kulüplerinizde genellikle duyuru panoları bulunur ve yeni bir şeyler öğrenmek ya da tecrübe etmek için ihtiyacınız olan çeşitli etkinlik ve fırsatları o panolarda bulabilirsiniz.
Eğer tutkularınızı keşfetmenin (ya da yeniden keşfetmenin) yollarını arayan biriyseniz, sosyal projem olan ve hayatları ve hayalleri hakkında daha iyi yanıtlar almak için bireylerin, kendilerine daha iyi sorular sormaları üzerine odaklanan Dreams Matter’a bir göz atmanızı öneririm. Öte yandan, profesyonel yeteneklerinizden daha fazlasını belirlemek konusunda size yardımcı olmaları için sağlam kaynaklar arıyorsanız, Gallup’un oluşturduğu StrengthsFinder testini öneririm.
Tutkularınızı keşfetme konusundaki gerçek şu ki, onlardan edineceğiniz fikirler, eğer ki sabah 8 akşam 5 mesainizden ayrılmak istiyorsanız, aynı zamanda pratik ve paraya çevrilebilir olmalılar. Uygulanabilir fikirleriniz ve ürünleriniz ya da hizmetleriniz için size ödeme yapmaya istekli olan, tutkularınızla ilişkili bir pazarınız ya da kitleniz olmalı.
Somut bir stratejiniz yoksa, hiç para kazanamayacaksınız demektir. Tutku yokluğunda ise muhtemelen vazgeçeceksiniz. Steve Jobs şu sözleri sarf etmişti:
“Başarılı girişimcileri başarısız girişimcilerden ayıran şeylerin yarısının, safi sabır olduğuna ikna oldum.”
Sabır, yaptığınız şeye adadığınız bir tutkunuzun olmasından kaynaklanır. Bir girişimci olarak, kendiniz için üzgün hissetmeye zamanınız olmayacak. Üstelik kitleniz, müşterileriniz, aileniz ve arkadaşlarınız, eğer ki siz uyumlu değilseniz, saklandığınız perdenin arkasını görebileceklerdir.
Bir fikirde karar kıldığınızda, o fikre kendinizi adayın. Şartlarınıza uyan en iyi strateji için araştırma yapın ve planınıza sadık kalın. Konuya odaklandığınızda ve önünüze çıkabilecek engeller sebebiyle dikkatiniz kolayca dağılmadığında ki önünüze engeller hep çıkacak, en başarılı olan siz olacaksınız.
Yalnızca şunu hatırlayın: Herhangi bir şeyin üstesinden gelmek için gereken güce sahipsiniz.
2. Bir Danışman Edinin… Hemen.
Chicago’nun güneyinde geçen okul yıllarım süresince, şu mottoyu kullanan eğitsel bir burs programının bir parçasıydım:
“Birine balık verirsen, balığı o gün için yiyecektir. Ancak birine balık tutmayı öğretirsen, balığı hayatı boyunca yiyecektir.”
13 yaşında bu kelimeleri ilk duyduğumda, böylesine kuvvetli bir sözün anlamını tam olarak kavrayamamıştım. Ancak zamanla anlamaya başladım ki, “birine balık tutmayı öğretmek” kalıbı, hayattaki herhangi bir şey için uygulanabilir olan bir mecaz.
Bu konu, daha önce kat edilen yollarda ve akışlarda yolumuzu bulabilmemiz adına, hayatımızda danışmanlar ve rehberlere sahip olmaya kadar indirgeniyor. Zamanla, “tekerleği yeniden keşfetmeme” fikri gittikçe daha anlamlı gelmeye başlıyor. Bir konuda daha önce deneme yapıp başarısız olmuş (bazıları da başarılı olmuş) on binlerce insan varken neden o konuda kendi başımıza bir şey yapıp da kendimizi sıkıntıya sokalım ki?
Genel olarak yalnızca başarılı insanların bize ilerlememiz adına bir şeyler öğretebileceğine inanıyoruz – ancak, daha önce başarısız olan diğer bireylerin başarısızlıklarından ders çıkararak, neyi yapmamak gerektiği konusunda bilgi sahibi olmak da başarının önemli bir kaynağı.
Basketbolda gelmiş geçmiş en iyi oyuncu olan Michael Jordan, bir defasında, hayatında tekrar tekrar başarısız olduğu için bu kadar başarılı hale geldiğini söylemişti. Blokları için, bir danışmanı vardı. Şutları için, bir danışmanı vardı. Top sürerek adam geçme konusunda, danışmanı vardı. Fiziksel oyununun neredeyse tüm mekanik parçaları için, Jordan’ın bir danışmanı vardı (ya da bir koçu).
Danışmanlar ya da işletme/sonuç koçları, her girişimcinin mutlaka istifade etmesi gereken en değerli kaynaklardır. Bugün bir danışman bulmak daha kolay bir hale geldi; çünkü her geçen gün daha çok birey, yaş konusuna takılmaksızın, yetenekli ve zeki insanları takas etmekle ilgilenmeye başlıyor. İnterneti ele alalım – 2020 yılı itibariyle tam 5 milyar insan, internet üzerinden bağlantı sağlayacak. Baby boomer dönemindekilere bakalım – bizim neslimizin onlara önereceği ve onların da bize önerecekleri şeyle olduğu gözle görülür bir hal alıyor.
Eşit değer kazandırma fikri de tam olarak bu.
Peki, danışmanınızı nasıl bulacaksınız?
Bir danışman ya da koç olma yetisine sahip birini bulmak zaman alabilir. Çok fazla düşünmeyin ve anında birini bulamazsanız kendinizden şikâyet etmeyin. Başlangıç olarak, çevrimiçi ve çevrimdışı ağlarınızla işe başlayın.
Etrafınıza sorun – Geçmişte danışman olanlara ve şu anda danışmanı olanlara sorun.
Listeler hazırlayın – İdeal danışmanınızın kişilik tipini ve karakteristik özelliklerini listeleyin.
Etkinliklere katılın – Her yaştan ve her kesimden insanları bir araya getiren etkinliklere katılın.
Açıkça gösterin – İstediğiniz danışmanı gözünüzde canlandırmaya başlayın ve onu bulana kadar hiçbir noktada durmayın.
Tüm bu danışmanlık konusunun en önemli noktası ise, görülen iyiliğin bir başkasına yapılması. “Bir başkasına danışmanlık yapmak için yaşın çok küçük” efsanesini çürütmeme de izin verin. Görülen iyiliği bir başkasına yapmak, o an sahip olduklarınızla elinizden gelenin en iyisini sunmaktır.
Şöyle bir söz vardır:
“Her zaman ilerlemeye devam edin; çünkü kimin için ilham kaynağı olduğunuzu asla bilemezsiniz.”
Muhtemel danışmanınıza yaklaşırken, değer-tabanlı bir duruşla işe başlamanız gerektiğini hatırlayın: “Onlara nasıl katkı sağlayabilirim?” ya da sunabileceğiniz çok şey varmış gibi hissetmezseniz, “Birlikte geçirdiğimiz oturumları nasıl mümkün olduğunda kolay ve verimli bir hale getirebilirim?” sorularını kendinize sorun.
Olabilecek en kötü şey, çok meşgul olmaları sebebiyle size hayır demeleri olacaktır – ancak çoğu zaman sizi, size yol gösterebilecek ve sizinle birlikte çalışabilecek bir başkasına yönlendirirler.
3. Kabilenizi bulun… Şimdi.
Destekleyici bir topluluk bulmak konusunu düşündüğüm zamanlarda aklıma gelen birçok söz var:
- En çok zaman harcadığınız 5 insanın ortalaması olursunuz.
- Yalnızca sizi daha yukarı taşıyanlarla zaman geçirin.
- Başarının sırrı, kısmen de olsa, “dehaların yasasını” uygulayabilme yeteneğinize dayanır.
Aslında, etrafınızda neden sizinle benzer düşünsel yapıda olan ve maceranızda ilerleme kaydetmenize yardımcı olabilecek insanlara yer vermenizin önemli olduğuna dair birçok ilginç sebep var.
Çok satanlar listesindeki Think and Grow Rich adlı kitabında Napoleon Hill, “Dehalar yasası” hakkında konuşuyor ve grup oluşumlarında zihin haritalama, eğitme, sorumluluk ve akran desteği gibi, her bir kişinin profesyonel yeteneklerini geliştirebilmesine imkan sağlayan kavramların bir kombinasyonunu sunuyor.
Son 5 senedir dehaların bir parçasıyım ve onların harika olduğunu düşünürken, daha etkili olabileceklerini de düşünüyorum.
Kabileye Katılın
Liderler başarısız olduklarında, gruplar baskın çıkar ve gelişirler. ‘Kabile’ kelimesine yüklediğim özel anlam, amacın yalnızca hayatta kalmak olmadığı, aynı zamanda edinilen bilgi ve tecrübeleri bir sonraki nesle aktarmanın da önemli olduğu, geçmiş çağlardaki yerel Hint kabilelerine dayanıyor. Destek sağlamak ve öğrenilenleri aktarmak, bir kabilenin yalnızca isteği değildir – aynı zamanda görevidir.
Birkaç hafta önce, grubumdan insanlarla otururken, iyi arkadaşlarımdan biri olan Ben, asla unutamayacağım bir şey söyledi. Ortak arkadaşlarımızın tamamı şerefine kadeh kaldırırken şunları söyledi: “Her birimiz hakkında harika olan şey, amaçlarımıza ulaşmak konusunda birbirimize yardım ederken, bir diğerimiz hakkında en çok istediğimiz şeyin, yaşanacak daha iyi bir hayat olması. Bu kadar basit.”
Grubunuzu bulmak kavramının, amacınıza ulaşmak konusunda size yardımcı olabilecek insanları bulmaktan farkı da tam bu noktada ortaya çıkıyor. Grubunuzda, gerçekler sizi acıtsa da, gerçekleri söyleyecek olan insanlar bulacaksınız.
Hayatınızın en komik ve en eğlenceli günlerini yaşayacaksınız. En önemlisi de, yalnızca işinizde başarılı olmanıza değil, aynı zamanda iyi bir hayata sahip olmanıza da önem veren gerçek arkadaşlara sahip olmanın nasıl bir şey olduğunu öğreneceksiniz.
Peki, grubunuzu (ya da kabilenizi) nasıl bulacaksınız?
Grubunuz, ideal sizle uyumlu olan kişilerden oluşmalı. Yani grubunuz için arayışlara başlarken, nasıl bir kişi olmak istediğinizi düşünün.
Hayal edin: İş hayatınızda ve kişisel hayatınızda fiziksel ve entelektüel olarak en iyi durumda olduğunuz zaman nasıl görünürsünüz? Nasıl bir karakteriniz var? Kimin karakterine büyük hayranlık duyuyorsunuz? En önemlisi, nasıl hissetmek istiyorsunuz?
Grubunuzu bulmanız, içinde olduğunuz alanla, sizin için en çok neyin önemli olduğuyla ve belki de, dünyanın neresinde yaşadığınızla alakalı. Son birkaç senedir evim olarak tanımladığım birkaç yer var: Awesomeness Fest, TEDx, Burning Man ve Summit Series.
İstediğinizde katılabilecek olsanız bile, bu grupların herhangi birine katılmak zorunda değilsiniz. Size en uygun olan grubu bulmak için araştırabileceğiniz yüzlerce başka grup ve topluluk var. Diğerleriyle konuşmaya başlayın ve bugün katılabileceğiniz grupları bulmak adına interneti alt üst etmeye başlayın.
Sizinle aynı ilgi alanlarına sahip olan, aynı sektörde çalışan ya da aynı değerlere sahip olan insanlar arayın. Onların gruplarını ve varsa nasıl toplandıklarını sorun.
Başkalarına tutkularını bulmada yardımcı olma, öğrenileni aktarma ve diğerlerine danışmanlık yapma ve hatta başkalarının olağanüstü hayatlar yaşamalarını sağlamak adına gruplar kurma gibi, yalnızca işinizde başarılı olmaktan çok daha önemli olan şeyleri fark ettiğinizde, doğru grubu bulduğunuzu anlayacaksınız.
Bugün, en büyük hayallerinizi gerçekleştirmek, daha önce hiç olmadığı kadar mümkün; çünkü kullanabileceğimiz birçok kaynak var. Umarım onları keşfetmek için gereken cesarete sahipsinizdir, onları iyi kullanırsınız ve sizden sonrakilere aktarırsınız.
Neyi bekliyorsunuz? Hadi başlayın… Şimdi!
Bu makale addicted2success.com’da Alex Echols tarafından 2015’te yayınlanan yazıdan çevrilmiştir.