Girişimcilik Vakfı’na başvuran herkes bir gün Fellow olma ayrıcalıklarına erişmenin hayalini kurar; bunun için aylarca sürecek bir etabı başarıyla tamamlayan “özel” insanlar ise binlerce kişi arasından parlamayı başarır ve sürprizlerle dolu bu kapıdan girmeye hak kazanırlar.
Fellow olduğunuzda yeni adaylardan ve çevrenizden en çok duyacağınız soru, “Nedir bu Fellowluk?” olacaktır. Fellow olabilmek dünyayı kapsayan bir bakış açısı kazanmak, eğlenirken öğrenmek, belki çok yorulmak ve yıpranmak ama her şeyin sonunda buna değdiğini hissetmek olarak tanımlanabilir.
Kapıdan girdiğiniz dakikadan itibaren bir sürü terim, şirket, startup felsefesi ve görüşü çok kısa zamanda öğrenecek; eğer üstünüze düşeni yaparsanız kısa zamanda gelişiminizi hayretle izleyeceksiniz.
Girvak bir şans; bu şansı nasıl kullanacağınız ise sizin elinizde!
Muhtemelen en başlarda okul hayatınız ile Fellow yükümlülüklerini yürütmekte biraz zorlanacak ama iki farklı bakış açısını tek potada toplayabileceğiniz kısa yollar düşünerek bu sorunun da üstesinden geleceksiniz. Okulda pazarlama – finans üzerine dersleri seçmeniz şiddetle tavsiye olunur çünkü Sina Bey’in bazen ağzından alacağınız bir cümle, bir bakış açısı böyle derslerde ufkunuzu geliştirmesi muhtemeldir.
Okul boyutunun yanında sosyal çevre boyutunu da unutmamakta fayda var. Geride bıraktığım 2 yılda Türkiye’nin hatta Dünya’nın ünlü CEO/ iş adamlarıyla öylesine kolay tanışmıştım ki hala hepsi birer küçük rüyaymış gibi geliyor.
İşin özüne gelirsek, Fellow olmak bir şans meselesi; bu şansı nasıl kullanacağın, hangi haklar için kullanacağın ve şansının hangi yeni kapıları sana açacağı tamamen kişiye bağlı. Girişimcilik Vakfı’ndaki 2 yılımda bu şans çok şükür çoğu zaman yanımda oldu. Sina Afra, Erol Bilecik, Hakan Baş ve Yomi Kastro’dan oluşan mütevelli heyetimizi ve Asuman Bayrak ve Ali Sabancı gibi bir çok sektör liderini yakından tanıma ve sohbet etme imkanı buldum. Eğer bu şansı isteğinizle buluşturabilirseniz unutmayın; “Sky is the limit!”
