Şüphesiz 40 Fellow’a da sorulmuştur, nasıl seçildin, aşamalar nasıldı, nelere dikkat etmem gerekiyor diye. Ben bu Fellow sürecini farklı bir açıdan anlatmak istiyorum. Özge açısından 🙂
Özge doğup büyüdüğü çok sevdiği İstanbul’u ilk gezisinde bayıldığı okul olan ODTÜ için bırakmış biri. Yurt hayatıyla kendi ayaklarının üzerinde durmaya başlamak isteyen biri. Kendini geliştirmek için kendi isteğiyle birinci sınıf sonunda staj yapmaya karar verdi…
Ben, o gün yine ofise gelirken sıradan bir staj günü yaşayacağımı düşünüyordum. Öğle molamızda kahve içerken internette keşif üstündeydim. Ve karşılaştım: Girişimcilik Vakfı Başvuru Formu İçin Tıklayınız! Allah allah, nedir bu, nasıl bir şeydir diye kendi kendime düşünürken vakfın sitesine tıklayıp okumaya başladım. İçerden Meltem Abla bana seslenmeye başladı “Özgeçim su numuneleri yazdığım adrese kargolar mısın?” O anki heyecanım okyanusta uzun arayışlar sonucu hazine bulmuş bir korsanınkiyle yarışacak derecedeydi. Özeleştirel bir yaklaşımda bulunacak olursam; o an ilk stajımın ilk haftalarından birindeyim ve gönüllü olarak bana yardımcı olan Meltem Abla’m var, ve benim verdiğim cevap “5 dakika sonra atsam olur mu, çok önemli bir şey buldum” oldu… 😀 Aklımın başımdan gitmişti. Hani uzun zamandır beklediğin gelir seni bulur, işte öyle bir şey oldu bizimkisi. Heyecanımı her taraftan belli etmişim ki Meltem Abla bana tam 20 dk boyunca dokunmadı. 😀 Ben de biraz araştırdıktan sonra “şansımı deneyeyim, ne kaybederim” diyerek ilk aşamayı doldurup, başvurumu yapmıştım. Asıl enteresan olansa, o güne dek içimde hissettiğim enerjini adını hiçbir zaman koymamış olmamdı. “girişimcilik vakfı”ndaki “girişimcilik” ve ben ne kadar örtüşüyorduk? Bu isteklilik mi, aktiflik mi yoksa sadece yeni şeyler deneme arzusu muydu bendeki? Henüz girişimcilik fikri olmayan ve o zamanlar girişimci olmaya karar vermemiş biri olarak başvurumu yapmıştım. Ben kendimi keşfetmeye GirVak’ta başladım!