Sakin, ejderhalara ya da kanlı düğünlere gerek yok.
Game of Thrones: mükemmel kitapların, harika bir dizinin ve aynı zamanda müthiş liderlik derslerinin muhteşem bir kaynağı.
Ama bunu sadece ben demiyorum. Amerika, İngiltere ve Yeni Zellanda’da bulunan ofisleriyle pazarın önde gelen telesekreter uzmanlarından olan, Moneypenny’nin kurucu-ortağı ve yöneticisi Ed Reeves de böyle düşünüyor. (Koskoca bir arama merkezinde, aramalarınıza rastgele kişilerin cevap vermesi yerine, Moneypenny hesabınıza özel birini atamaktadır.)
İşte Reeves’in yazısı:
George R.R. Martin, Buz ve Ateşin Şarkısı romanlarını yazdığında, amacının bu kitapların liderlik konusunda tavsiye isteyen girişimcilere yol gösterici olması değildi. Ancak kitap içindeki yığınla sebepsiz şiddet, ensest, büyü ve ejderhalarla gerçek hayata daha çok benzeyemezdi herhalde. Yine de bunları çıkardığınızda, HBO’da yayınlanan Game of Thrones dizisi tamamen en iyi olmak için yapılan bir savaş aslında: en iyi savaşçı, en iyi lider ve en iyi krallığın sahibi.
Bu her yeni girişimcinin kendini ilişkilendireceği bir şeydir.
O zaman Yedi Krallık’tan alınabilecek liderlik dersi nedir? Bu dersler oldukça fazla, ancak benim en sevdiğim dördü şöyle:
- Uyanıklık bir erdemdir.
Game of Thrones’un dördüncü sezonunun, sekizinci bölümü gördüğüm en korkunç ve en üstün TV parçasıydı; sonrasında güzelce oturup bir bardak çay içmek isteyeceğiniz türden.
The Mountain and the Viper adındaki bölüm, ortalama büyüklükteki Prince Oberyn ve devasa rakibi Ser Gregor’un kazanılması mümkün olmayan karşılaşmasını anlatıyor. Çok küçük bir iş gibi olsa da, Oberyn’in çevikliği koskoca rakibi etrafında ringi dolanabileceği anlamına geliyor.
Ne yazık ki, o da anlık bir konsantrasyon kaybı yaşıyor ve Gregor da prensi öldürmek için bu şansı kaçırmıyor. (Bölümü izlemediyseniz, elinde bir üzüm tanesinin canını çıkaran hevesli bir bebek düşünün.)
Acımasız, ancak burada iş anlamında çıkarılması gereken basit bir ders var: Her zaman uyanık olarak elinizdeki işe odaklanmak.
- Asla kendinizi hafife almayın.
Game of Thrones izliyorsanız, şu repliği iyi biliyorsunuzdur, “Hiçbir şey bildiğin yok, Jon Snow.”
İronik olarak, bu replik gerçekten daha uzak olamazdı. Lord Eddard Stark’ın gayrimeşru oğlu olan Snow, ailenin çirkin ördeği olmaktan hızlı bir şekilde Night’s Watch’ta Baş Komutan rütbesine yükseldi.
Neden mi? O, sadece cesur, zeki ve hızlı düşünen biri olmakla kalmıyor aynı zamanda düşünceli kahramanımız kendine de inanıyor ve iç güdülerini takip etmekten korkmuyor–bunlar her iyi liderin sahip olması gereken özelliklerdir.
Sonuç olarak, Snow çevresindeki herkesin (hatta kime sorarsanız sorun oldukça sert bir toplum olan Free Folkların bile) saygısını kazandı ve şu ana kadar boğazı kesilerek bir yerlerde ölmemeyi becerdi.
Yedi Krallık’taki tüm diğer erkekler sarhoş olmak, kız kardeşiyle sevişmek ya da tahmin bile edilemez vahşetler planlamak ile meşgulken, Snow taht savaşında izlenecek biri olarak kendini gösterdi.
Snow, kendinizi asla hafife almamanız gerektiğinin hem bir kurbanı, hem de bir ispatıdır.
- Şans cesurdan yanadır.
Savaşa olan tutkularıyla New York Jets’e benzeyen duruşları ve T.J. Barnes’in Amerikan Futbol’undaki savunmasını anımsatan Dothrakiler’den aslında oldukça zorlu rakipler de olabilirdi.
Ancak Lannisterlar, Starklar ve Baratheonlar basit bir nedenden dolayı onlardan hiç de korkmuyordu: Dothrakiler denizden korkuyordu ve bunu herkes biliyordu.
Göz alıcı arakh becerileri ve 40.000 atlıdan oluşan koskoca ordularına rağmen, Dothrakilerin korkusu onları aciz bırakarak büyüyemedikleri veya güçlenemedikleri bir köşeye sıkıştırdı.
Onlar tıpkı teknoloji dünyasının Blackberryleri gibidir: kendi dünyasında büyük bir oyuncu ancak dokunmatik telefonlar diyarındaki fırsatlara nispeten kayıtsız. Tüm bunlar olurken, rakibi Apple yeni topraklar keşfetmek için denize açılıyordu.
Sonuç? Apple inanılmaz kar yaparken BlackBerry kayıplar veriyordu–ve en azından bir süreliğine, hakimiyetinden kaçacak hiçbir şehir kalmamıştı.
- Personelinizi güçlendirin ve meyvesini toplayın.
Güzelliği bir yana, aklı ve doğal liderlik becerileri Daenerys’in halkından en iyi şekilde faydalanmasına yardımcı olmuştur.
Örneğin, Unsullied’leri azad ederek Khaleesi kendine mükemmel bir ordu kurmuştur. Önceden zorunda oldukları için bir rol oynayan Unsullied’ler, şimdi tutku ve dayanışma içinde kendi iyileri için birleştiler.
‘İhtiyacı’, ‘seçim’ ile değiştiren her işletme tüm rakiplerini kuşkusuz geride bırakacaktır. Örneğin, ürün olarak insanların telefona ihtiyacı olur ancak herkes son model Samsung Galaxy, iPhone, ya da HTC ister. İstek oluşturma, her girişimcinin başarmayı hedeflemesi gereken bir amaç olmalıdır.
Çalışanlara ilham verme becerisi de aynı derecede değerlidir. Önceki işlerinizi düşünün. Hangi patronunuz için daha çok çalışıyordunuz? Her gününüzü mahveden mi yoksa size adil davranarak çalışmayı eğlenceli hale getiren mi?
Bir iş gücüne ilham vermek her zaman korkuyla yönetmekten daha iyi sonuçlar verecektir. Aslında ejderhalar da fena değil ama annem hep ‘tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır,’ derdi.
Bu makale inc.com’da Jeff Haden tarafından 2015’te yayınlanan yazıdan çevrilmiştir.