Gelecekten Haber Var: Süper Bamya

Herkese merhaba, ben 2050 yılından gelen tarımsal bir ürün, Süper Bamya. Size bazı haberler getirdim.” Bu cümle sizi meraklandırmaya yetti mi?

2050 yılından gelen ister bir bamya olsun ister başka bir şey, merak uyandırır. Gelecek hakkında yapılan onca araştırma, bazı öngörülere sahip olabilmek ve bu öngörüleri kullanıp olası sorunlara çözüm üretmek veya insanlığın yaşamını kolaylaştırmak için değil mi? Gelin gelecekten gelen Bamya bizlere bir şeyler söylemeden bizler tahmin etmeye çalışalım nelerin yaşanmış olabileceğini…

Artan nüfus ve kentleşme

Birleşmiş Milletler tarafından 2015 yılında yapılan çalışmaya göre dünya nüfusunun 2050 yılında 9.7 milyar, 2100 yılında ise 11.2 milyar olması bekleniyor. Tarıma uygun verimli topraklardaki büyük azalış ve dünya nüfusundaki artışla beraber kişi başına düşen tarımsal alan her geçen yıl daha da azalıyor. Bu konudaki araştırmalarla; bitkisel üretim için kullanılan 1.47 milyar hektar toprağın %38’inin bozulma sürecinde olduğu tahmin ediliyor.

Dünya nüfusundaki artışla beraber kentleşme oranında da bir artış yaşanması bekleniyor. Bu yüzyılın ortasına kadar dünya nüfusunun üçte ikilik kısmının kentlerde yaşayacağı öngörülüyor. Elbette bu artan nüfusu besleyebilmek için üretimin de artırılması gerekiyor. FAO’nun tahminlerine göre 2050’de dünya nüfusunu besleyebilmek için üretimde yüzde 70’lik bir artış gerçekleşmek zorunda.

İklim krizi

Biraz da iklim değişimi, çevresel sorunlar ve küresel ısınmayı ele alalım; böylece belki gelecekten gelen bamyanın vereceği haberleri tahmin etmekte daha başarılı olabiliriz. Bugün onlarca çevresel sorun var. Başlıcaları: aşırı nüfus artışı, ozon tabakasının incelmesi, küresel ısınma, asit yağmurları, nükleer kirlenme, sulak alanların yok edilmesi, toprak erozyonu, yer altı sularının çekilmesi ve kirlenmesi, zehirli atıklar, kentteki aşırı kalabalıklaşma… Bunların hepsi bir şekilde gıda üretimiyle bağlantılı ve hepsi bir şekilde bu durumu kötü etkiliyor.

Örneğin 20’nci yüzyılın ikinci yarısından itibaren artan sera gazı küresel ısınmayı, küresel ısınma da başta insan olmak üzere bitki ve hayvanların yaşamlarını olumsuz bir şekilde etkiledi. Bu sera gazlarının etkisiyle sıcaklıklar arttı, iklimler değişti. İklim sistemindeki söz konusu değişimlerin önümüzdeki 30-40 yıl sonra tarım yapacak toprak kalitesini olumsuz olarak önemli ölçüde etkileyeceği düşünülüyor.

Su kaynakları

Bir diğer konu ise hayatımızın devamlılığını varlığına borçlu olduğumuz su. Dünyamız mavi gezegen olarak adlandırılıyor. Hatta dünyamızın dörtte üçünü sular oluşturuyor. Fakat ne yazık ki bu suların yalnızca %0.74 civarı içilebilir su! Dünyada 1 milyardan fazla insan yeterli su bulamazken, 2.4 milyar insanın sağlıklı suya ulaşamadığı belirlenmiş bir durum. Daha önce bahsettiğimiz birçok sorunla beraber çevreye olan bilincin yeterince benimsenmemesi içilebilir su miktarının azalmasına sebep oluyor. Bu da yine gıda üretiminin geleceği için olumsuz bir durum.

Peki bunların bamyayla ne ilgisi var?

Bamya henüz ağzını açmadı ama ele aldığımız bu başlıklara bakacak olursak pek de iç açıcı şeyler söyleyecek gibi görünmüyor. Ele aldığımız sorunlara çözüm için harekete geçmez, çözümler üretmezsek ne bamyanın geleceği ne dünyanın ne de dünyada yaşam süren insanlığın geleceği pek parlak görünmüyor.

Umarım geç kalmaz, bazı şeyleri doğru yapmaya başlarız; umarım bamyadan güzel haberler alırız.

0 Shares:
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şunlar da Hoşunuza Gidebilir

Girişimcinin Peşindeki Boğalar ve Fellow2016 Seçim Süreci Hakkında

İspanya’daki meşhur San Fermin Festivali, nam-ı değer boğa festivalinin spesifik bir bölümü olan boğa koşusunda kendinizi hazır hissettiğinizde boğaların önüne atlayıp 825 metre boyunca kaçmanız gerekir. Hikayeye göre bu tehlikeli koşular festivalin gerçekleştiği Pomplona şehrinin koruyucu meleği San Fermin onuruna düzenlenir. Bu festival koşusuna katılanlara verilen birkaç aydınlatıcı tavsiye bilinmeye değer nitelikte...