Genç Ama Tecrübeli

Girişimcinin genç olması mı daha iyidir, yoksa görmüş geçirmiş olması mı daha iyi, hala emin değilim. İlk şirketim Inveon’u kurduğumda 24 yaşındaydım. Pfizer’de çok da sevdiğim bir işim olmasına rağmen, girişimcilik ateşine engel olamadım, olmadım… Halbuki o günlerde girişimcilik bugünkü kadar “cool” ve moda bir şey de değildi.

Şimdi geri dönüp bakıyorum da, o gün eksikliklerimi göremeyecek kadar cahil ve tecrübesizdim. Sorumluluğunu taşıdığım birileri de yoktu. Bu işi biraz macera, galiba biraz da oyun olarak görüyordum. “Yaşım genç, başaramazsam en kötü ihtimalle kurumsal hayata geri dönerim” diye aklımca B planımı bile yapmıştım. Haftada 100 saat çalışabilecek kadar enerjim, her şeyi mükemmel yapmak için mantıksızca direten bir hırsım ve ayağı yere pek basmayan hayallerim vardı. Bernard Shaw’un zamanında sıkça bahsettiği “The unreasonable man” [*] için ideal bir örnektim. Kendimi değiştirmek yerine dünyamı değiştirmeye çalışıyordum. Genç olmamın bütün avantajları ve dezavantajları sonuna kadar benimleydi…

 

Bugün 33 yaşındayım, hala girişimciyim, her bir ultra-stresli günümden hediye kalan birkaç adet beyaz saçımı saymazsanız hala gencim. Birçok iyi gün ve kötü günün ardından hala girişimcilik yolunda devam edebildiğimi düşünerek, kendimi kısmen başarılı bile sayabilirim. Geçmiş tecrübelerim birçok konuda hayatımı kolaylaştırıyor. İş ve özel hayat dengesini yakalamaya başladım, hayat kalitem de tanrıya şükür artık daha yüksek. Ama maalesef hırsım artık yönetilebilir hale geldi, ne yazık ki hayallerimin ayakları yere basıyor ve çok daha seyrek heyecanlanıyorum. Zamanın büyük çoğunluğunda “reasonable man” oluyorum. Dünyayı değiştirmekten çok kendimi değiştirmeye çalışıyorum. Biraz daha tecrübeli olmanın bütün avantajları ve dezavantajları yine benimle beraber…

 

Girişimcinin genç olması mı daha iyidir, yoksa görmüş geçirmiş olması mı daha iyi, bu kadar badireden sonra hala emin değilim. Sanırım, enerji ve heyecanını yüksek tutacak kadar genç, az hata yaparak varlığını riske sokmayacak kadar da tecrübeli haldeyken girişimci olmak lazım. Peki bu karışım nasıl sağlanabilir? Mümkün olduğunca erken yaşta girişimcilik kültürü ile tanışarak, rol modeller edinerek ve başkalarının hatalarından ders almaya çalışarak… İşte bu yüzden Türkiye Girişimcilik Vakfı’nı ve Fellow programını çok önemsiyorum. Daha öğrencilik döneminde parlak beyinlerin bu yönde evrilmesini sağlayarak, çelişki gibi görünen “genç ve tecrübeli” girişimcilerin yetişmesinin mümkün olduğuna inanıyorum.

 

Girişimcilik, bence şirket kurmak demek değil. Bir inisiyatifin benim gözümde girişimcilik olarak adlandırılabilmesi için şu bileşenlerin olması gerekir:

 

1)    Ciddi bir vazgeçiş… İyi bir maaştan vazgeçiş, sevdiklerine ayırdığın zamanlardan vazgeçiş, diğer iş fırsatlarından vazgeçiş…

2)    Başarısızlık durumunda karşılaşılacak çok ciddi bir tehdit… Hayat kalitesinde sarsıntı, prestij kaybı, fırsat maliyeti kaybı…

3)    Hedefe dair belirsizlik… Gitmek istediğiniz yöne dair bir vizyonunuz ve hayaliniz olsa bile geleceğe dair birçok belirsizlik sürekli mevcuttur. Ve iyi bir girişimci bu belirsizliklerle yaşamayı öğrenmelidir.

4)    Bir şey yaratma arzusu…

5)  Yoğun kişisel sorgulamalar ve aktif kişisel gelişim… Girişimcilik en hızlı şekilde şirketi satıp sonuca ulaşmak değil, bütün bu süreç boyunca yaşanan deneyimlerin kendisidir. Bir yandan duygusal iniş çıkışları yönetmeye çalışırken, girişimci kişi birçok kez kararlarını, kendisini ve hatta çıktığı yolu sorgular. Her bir sorgulamanın ardından kendisini ve çevresini biraz daha geliştirir. Zaman içinde bir girişimcide ve CEO’da olması gereken en kritik ve edinmesi en güç yeteneğin “kendi psikolojisini yönetmek” olduğunu farkeder.[**]

 

Eğer bu beş bileşenden biri eksikse, yapılan şey “düşük riskli yatırımcılık”, “zoraki tüccarlık”, “boş durmaktan iyidircilik” ya da “hobi tutkunluğu” olabilir ama girişimcilik değildir. Girişimcilik demek için beşte beş olması şarttır.

 

Dikkatinizi çektiyse bu beş bileşenin “başarılı olmak” için değil sadece “girişimci olmak” için şart olduğunu söyledim. Başarılı olmanın genele uygulanan net bir reçetesi ya da keskin ön şartları olduğunu düşünmüyorum. En azından benim bundan haberim yok… Dünya genelinde girişimcilerin sadece %10’unun başarılı olduğunu göz önüne alarak, başarı ve girişimcilik kavramlarının sanılanın aksine aslında pek de bir araya gelemeyen kavramlar olduğunu söylemek yanlış olmaz.

 

Özetle,

 

Yukarıdaki tüm bileşenleri taşıyarak girişimcilik yoluna çıkmak için bir hayli gençlik enerjisi; yolda kaybolmamak için de belli bir tecrübe lazım.

 

Yomi Kastro
Girişimcilik Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi

 

[*] “The reasonable man adapts himself to the world; the unreasonable one persists in trying to adapt the world to himself. Therefore all progress depends on the unreasonable man.” Bernard Shaw

 

[**] Ben Horowitz, What’s The Most Difficult CEO Skill? Managing Your Own Psychology http://www.bhorowitz.com/what_s_the_most_difficult_ceo_skill_managing_your_own_psychology

 

0 Shares:
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şunlar da Hoşunuza Gidebilir