Genç Girişimciler Daha İyi Bir Gelecek İnşa Etmemize Yardımcı Olabilir

Eski fikirlerin teklediği ve insanların değişime daha açık olduğu zor zamanlarda sahip olunacak fırsatlar vardır. İş kıtlığı, üniversite ücretlerinin her zamankinden daha pahalı olacağı yeni bir akademik yıl ve yıllar sonra sınav notlarında karşılaşılan ilk düzenli düşüş. Tüm bunlar ışığında İngiltere’de okuldan ayrılanların durumu özellikle tatsız gözüküyor.

 

Fakat ben bir iyimserim – eğer olmasaydım piyasa resesyondayken bir şirket kurmaz veya ilk ve korkunç günlerde onu devam ettirmeye kararlı olamazdım. İşte bu yüzden gençler için batan ufuklar ve ümitlerin zamanı gibi gözüken şeyin aynı zamanda fırsatlardan biri olabileceğine inanıyorum. Ve olması gerektiğine de.

 

Sistem aksadığında ve insanların yakın zamanda elde ettikleri konforlarla seçenekler birdenbire tehlikeye girmiş gibi olduğunda dikkat ve muhafazakârlık üste çıkar. Anlaşılır fakat feci bir şekilde firmalar ve kurallar korku tarafından yönetilirken kişiler kendi pozisyonlarını korumaya odaklanarak genç kanlara şans vermek konusunda daha az istekli olur.

 

Fakat bunun gibi zamanlar değişmek üzere, işte bu yüzden de yeni fırsatlar anlamına gelmeliler. İnsanlar eski fikirler açıkça aksamaya başladığında yeni fikirlere açıktır. Durumlar bizi konfor alanımızdan çıkardığında kötü huylarımızı ve eskiden kalma varsayımlarımızı sorgulamaya daha yatkın oluruz. Genç insanlarımızın gelmesini beklediği önceden belirlenmiş sosyal ve eğitim kaderleri onları reddettiğinde, bu çoğunlukla unuttuğumuz şu şeyi hatırlamak için bir fırsat olmalıdır: 21 yaş altındakiler sadece aday öğrenci veya çalışan değil aynı zamanda bir girişimcidirler de. Fakat gelişen ekonomilerdeki hızla gelişen iş kültürleri gençlik enerjisi ve inovasyonu kurumlardan çok daha iyi bir şekilde kutluyor gibi gözüküyor.

 

Sir Richard Branson, Steve Jobs, Bill Gates, Larry Page, Sergey Brin, Mark Zuckerberg: Her birinin emsalsiz ve olağanüstü şekilde akıllı oldukları kesin fakat başarılarında ortak noktaları olan gençliklerinin de oldukça payı vardı. İnsanlar henüz gençlik yıllarından çok uzaklaşmadan fakat yetişkinliğin ağırlığı altında da tamamen kalmadan yerleşmiş adetleri sorgular ve dünyanın kabul edilmiş ilimleri hakkında sorular sorarlar. Statükoyu korumaya yönelik yerleşik bir ilgiye veya kaybedecek bir şeye sahip olmadan kendi yollarını bulmaya başkaları tarafından yönetilmekten çok daha ilgi duyan genç insanlar, daha iyi bir gelecek hazırlamak için herkesten daha özgür ve daha bilgililerdir.

 

21 yaşında kurduğum AKQA şirketim ile ilgili olarak zamanında en çok önem verdiğim şeylerden biri, içine doğduğumuz o umudu ve aç ruhu beslemekti. Elbette her amaca sahip plan, gençlik kültürünün popülerleştirdiği her zekice dijital servis, her Virgin, Apple veya Facebook, aynı zamanda yatırım, fedakârlık ve zaman aldı. Biliyoruz ki yatırım gelmesi zor bir şey olabilir ve insanlar da haklı olarak hayallerini takip etmek için daha çok borçlanmaktan endişe duyuyor olabilir ama dijital dünyada küçük ve düşük maliyetli başlayıp muhteşem bir fikir ortaya koyabilmek önceden olduğundan çok daha fazla bir şekilde mümkün.

 

Eğer işiniz ve fikirleriniz yeterince iyiyse dijital kanallar yardımıyla doğru insanları etkileyebilir ve onlarla bağlantı kurabilir veya Kickstarter gibi bir kitle fonlama sitesine müthiş fikrinizi koyarak insanlardan fikrinizi gerçeğe dönüştürmek için heyecanınızı paylaşmasını isteyebilirsiniz. Tüm bunları kötü son yerine daha iyi bir sona olan araç olarak görmek için her zamankinden çok olanak var. Boş zamanınızı kullanarak kendinizi dünyanın ihtiyacı olan ve sizde olan şey üzerine çalışarak geçirin ve onu gerçekleştirin.

 

Bugün Londra 2012 Olimpiyatları’nın çokça ispat ettiği gibi ümide, heyecana ve hayallerini gerçekleştirmek için arzu ve kuvvete sahip olan insanlara değer veriyoruz. Bu erdemleri barındıran insanlar bize kendi en derin duygularımız ve arzularımızı yeniden hatırlatıyor.

 

Dijital yaşamın asla değiştiremeyeceği gerçeklerden biri de girişimcilik ruhunun özgün şevke, inanca, uygulamalara ve katkıda bulunma arzusuna ihtiyaç duyduğudur. O aynı zamanda toplumlarımızın gücünü artırmak ve kendi sezgilerine güvenmeyi sağlamayı teşvik etmekle ilgilidir.

 

Bu makale  Ajaz Ahmed’in  28 Ağustos 2012 tarihinde theguardian.com’da yayınlanan yazısından çevrilmiştir.

 

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*