GFounders : Senfonico & 51Digital

GFounders : Senfonico & 51Digital

“Kimsenin fikri mükemmel değildir. Fikrinize aşık olmayın…”

Herkese yeniden merhaba, Gfounders ekibi olarak son etkinliğimizde Senfonico’nun kurucusu Tolga Esin ve 51Digital’in kurucusu Burak Bozkurt’u ağırladık. Hazırladığımız ve sizlerden gelen soruları her zamanki formatımızın dışına çıkarak, iki misafirimize aynı anda sorduk ve çok keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Umarım siz de keyifli bir okuma gerçekleştirirsiniz. 

-Tolga Esin ve Senfonico’ya giden girişimcilik hikayesi:

Koç Lisesi’nden mezun oldum ve Chicago Üniversitesi’nde okudum. Şu anda yaptığım işle hiçbir alakası olmamasına rağmen siyasal bilimler ve psikoloji dallarında double major yaptım. Bir süre Amerikada çalıştım ve Türkiye’ye döndüm. İlk olarak, şu anda müşterimiz olan Türk Telekom’da çalıştım. Türk Telekom’da geçirdiğim 3 senelik maceradan sonra, tam da bir sürü melek yatırımcının ülkemizde agresif bir şekilde yatırım yapmaya başladığı dönemlerde, sosyal meyda ve girişimciliğin hız kazandığı o dönemde ilk girişimimi kurdum. İlk projemiz, lokasyon bazlı bir mesajlaşma uygulamasıydı. Amacımız aynı lokasyonda olan insanların, aynı odada konuşmasını sağlamayı hedefleyen bir algoritma yapmaktı. Bir diğer projemiz ise, henüz daha “influencer” diye bir nosyon yokken , Guru Analizi diye bir e-ticaret platformu kurduk. Ünlüler, tedarikçiler ve son kullanıcıyı bir araya getiren bir platform hedefledik. Ünlüler, günlük hayatlarında kullandıkları ürünleri paylaşıyor ve bu ürünleri merak eden son kullanıcılar da buradan takiplerini gerçekleştiriyordu. O dönemde iki projemizde istediğimiz ivmeyi yakalayamayınca, ikisini de kapatmak durumunda kaldık. 5-6 aylık bir bocalama döneminden sonra Senfonico’yu 2016 yılında , 12 yaşından beri tanıdığım, iki arkadaşımla beraber kurduk. Yaklaşık olarak 2.5 yıllık bir süre boyunca 6-7 kişiydik ve şu an 170 kişi ile birlikte Senfonico, Türkiyenin en büyük bağımsız kreatif ve dijital ajansı oldu. Netflix, Google, Microsoft, Trendyol, Züber, Spotify, Nespresso, Yıldız Holding gibi giden bir müşteri havuzuna sahip olduk ve bu iş vasıtasıyla çok değerli iş ortaklarıyla çalışma fırsatı buluyoruz. 

-Burak Bozkurt ve 51Digital’e giden girişimcilik hikayesi:

Arkadaşlar, girişimcilik çok uzun bir hikaye. O yüzden kısaca size kendi hikayemi anlatmaya çalışacağım. Girişimciliğe İTÜ Çekirdek’te başladım. Bahçeşehir Üniversitesi’nde ApplyBAU programı ile birlikte yazılım mühendisliğine burslu olarak giriş yaptım ve 4. ayda üniversiteyi bırakmak durumunda kaldım. Bırakmak durumunda kaldım derken, yazılımcı olamayacağımı 4. ayda anladım. Girişimcilik ile yazılım mühendisliği yapamayacağımı anladığımda tanıştım.  O zamanlar Microsoft Türkiye’ye gittim ve İK’dan biri ile tanıştım ve kendimi anlatmaya başladım ve burada staj yapmak istediğimi söyledim ve kısa dönemlik bir staj programına kabul aldım. Açık Akademi adında 100 kişinin seçildiği bir yaz stajı yaptık ve bende orada organizatör oldum. Benim networking konum burada başladı ve burada İTÜ Çekirdek diye bir incubator’ün olduğunu öğrendim. 2016 yılıydı ve o zaman arkadaşlarımızla düşünüyorduk “YouTuberlar reklam yapar mı?” sorusunun cevabını. O dönemde bu fikirle, girişimci arkadaşlarımızın marketplace düşüncesiyle, bu sorumuzu birleştirelim, içerisi teknoloji dolu, performans pazarlamasının influencerlar ile yapıldığı bir marketplace oluşturalım ve ismini de AdvertPort koyalım dedik ve 8-9 sayfalık bir PitchTech hazırladık. İTÜ Çekirdek’e girdiğim gibi yüzlerce startup ile tanıştım. Bambaşka sektörlerin founderları ile nerelerde hata yapıldığını, nasıl başarılı olduklarını ve nasıl ivme kazandıklarını sorarak öğrendim. İTÜ Çekirdek bittikten sonra, “ Markaların İnfluencerlar ile nasıl bir problemi var?” sorusunun cevabını aramaya başladım. Sonrasında İş Bankasının Work Up programına başvurdum ve oraya seçildim, oradan Kolektif House’a geçtim ve inanılmaz bir network ağının içine düştüm. Kendimi 4 duvar arasına kapatmaktansa, hep networkün ve insanların olduğu, bir şeyler öğrenebileceğim yerlerin peşinden gittim. Bu süreçte Türkiye İş Bankasının Bireysel Pazarlama Müdürü ile konuşup, onların bakış açısını dinledim, diğer müşterilere gitmeye başladım. Tanıdığım tanımadığım bütün dijital pazarlama ajanslarıyla görüştükten sonra influencer marketingin tek başına, apayrı bir sektör olduğunu anladım. Sayısız gerçekleştirdiğim toplantı ve çalışma sonucu 4 yıl önce 51Digital’i kurdum. Şu an 26 kişilik bir ekip ile, prodüksiyon şirketimizin de olduğu bir noktaya geldik. Geçtiğimiz 2 yıl içinde de 6 ortaklı, blockchain gaming ve web3’ün hayatımıza girmesiyle, bir oyun şirketi kurduk ve toplamda 3 şirket haline geldik. 

-Reklamların değiştiğini görüyoruz. Örneğin bir influencer bize öneri veriyor, bizimle konuşuyormuş gibi geliyor. Marketing alanının değiştiğini düşünüyoruz. Sizce bu alandaki sıkıntılar nelerdir ?

TE: Marketing alanı gerçekten değişiyor. Influencerların en büyük değişimi aslında samimiyet oldu. Gerçekten nitelikli olan influencerlar takipçileriyle çok yakın bir bağ kuruyorlar. Markalar nezdinde özellikle samimiyet alanında fark yaratıldı. Örneğin bizim Netflix ile olan iş birliğimizde bazı şeyleri öne taşıyan kısım Murat Övünç oldu. Onun yanlış telaffuzunu reklamımızda kullandık. Yakın dönemde oldukça konuşmamızı sağladı. İnsanlar samimiyet ve basitlik istiyor. İnsanların o kadar çok sorunu var ki, artık farklı bir sorunu daha kaldıramıyorlar, ondan dolayı insanları mutlu eden unsurlara odaklanıp, doğru ve komplike olmayan çalışmalar yapılmalı. 

BB: Gelenekselleşen reklamlar değerlerini yitirmeye ve işlevsiz olmaya başladı. Eskiden gördüğümüz işleri izlememeye, örneğin Youtube üzerinde reklam çıktığı anda onları geçmeye başladık. İnsanları yakalama oranı 1,7 saniye. Bu noktada insanları yakalayabilmek çok önemli. Reklam boyutunda da word of mouth bizim reklamlarımızı yakalıyor mu ? konusu. İnsanlar artık birbirlerine tavsiye ederek bazı şeylerin reklamlarını yapıyorlar. Gelenekselleşen reklamlar artık dijitale kaydı fakat benim son 5 yılda yaşadığım en büyük sıkıntı şu oldu. Alt bant metinlerini “insan” olan influencerlara okutabilmek. İlk üç sene gerçekten çok zorlandık. İletişim dili o kadar ağırdı ki… Biz aradaki yastık görevini görüyorduk. Diğer taraftan bir zorluk da doğru zamanda doğru problemi çözmeye çalışmaktı. Fakat başta sanırım en çok yazılım alanında zorlandım diyebilirim. 

-İlk müşteri ikna süreciniz nasıl oldu. Influencer dünyasında büyük markalarla çalışmak kolay olmuyor. Bunu nasıl yönettiniz ?

BB: Müşterilere gittim dedim ki, bu mecrada influencerlar var ve çok etkililer. Kimse çalışmak istemedi en başta. O sırada da 20k takipçili bir influencer arkadaşım sayesinde Clothie isimli bir online kıyafet satış sitesinden çok sayıda satış gerçekleşti. Bu tip örneklendirmelerle de Atasun Optik gibi markalardan iş almıştım. İşi tamamen bana teslim ettiler. İletişimle alakalı olduğunu düşünüyorum bütün bu işin. 

TE: Keşke çok güzel bir hikayem olsa fakat yakın bir arkadaşımın bir dijital pazarlama kampanyasının raporlamasını yapması gerekiyordu ama rakamlarla arası hiç iyi değildi. Bizden bunu yapmamızı rica etti ve raporlara baktığımızda rakamlar o kadar kötüydü ki bu kadar para harcanan bir işten bu kadar düşük geri dönüş alınması hangi metriğe bakarsak bakalım imkansız gibiydi. Ya gerçekten çok kötüydü ya da rapor yanlış hazırlanmıştı. Reklam unsurlarına baktık biz de. Çok fazla yanlış yapılan iş vardı ve biz de aslında markaya yardımcı olmak amaçlı bir sunum hazırladık. İçerisine örneklendirmeler koyduk. Bu sunumu arkadaşımız kendi yapmış gibi de gösterebilirdi ama bunu yapmadı. Biz bir hafta içerisinde yöneticiyle tanıştık ve ilk işimizi bu şekilde almış olduk.

-Çalıştığınız influencerları hangi kriterlere göre seçiyorsunuz, hangi özelliklere göre diğerleri ile çalışmıyorsunuz ?

BB: Biz 2017’de biraz data driven hareket ettiğimizden dolayı, girişimci mantalitesiyle data bazlı seçmeye başladık. Sıralamaya göre kreatif anlamda kim daha samimi, daha doğal, kimin iş potansiyeli daha yüksek gibi kriterlere bakıyorduk. Influencer marketing biraz fenomenlerin birbirine iş pasladığı bir ekosistem olduğu için kimse dataya önem vermiyordu. İlk üç yıl data asla önemsenmedi. Görünen takipçi sayısına bakıyorlardı. Ben o sırada da datalara baktım ve etkileşim olarak ön planda ve kimsenin tercih etmediği kişilere baktım. Hala da bu şekilde kişi seçiyoruz. Sektör geliştikçe bu kritere samimiyeti ve iletişim kabiliyeti kriterlerini ekledik.

-Benim henüz fizilenmekte olan bir podcast ajansım var ve reklam için markalarla iletişime geçmek oldukça zor bir konu bu özelde. Sektör henüz gelişmemişken markalarla iletişim nasıl oluyordu, nasıl yapmalıyım ?

TE: Bence tabii ki mail ile ulaşmak istediğiniz markalarla iletişime geçin ama podcast özelinde bence senin insanlara birebir podcast hikayesini ve markalara sağlayacağı spesifik değeri anlatma ihtiyacın var. Bu servisi satın alabilecek markalara bir ortak bir network vasıtasıyla 15 dk içerisinde kendini anlatmanı öneririm. Podcast çok güzel bir alan bu arada. Covid dönemiyle birlikte podcast çok önemli bir mecra haline geldi. Mail ne kadar dikkat çekici olursa olsun podcast gibi spesifik alana girme düşünceleri yoksa ulaşılması oldukça zor. Podcast pazarı zaten büyüme aşamasında. 

-İsim hikayelerinizi öğrenebilir miyiz ?

TE: Biz Senfonico’yu kurarken kendi alanlarında kendilerini kanıtlamış talent networkler ile çalışmamız gerekiyordu. Bunları düşünürken iş modelimizin bir senfoniye benzediğini söyledi. Biz de sonuna co domainini koyduk ileriki dönem işlerimiz için ve senfonico ortaya çıktı.

BB: Adverport isimli bir ilk girişimimiz vardı ve baya uzun bir isim bence. İş Kuleleri’ne toplantılara gitmeye başlayınca iki defa web sitemizde girişimcilik sohbetleri videolarım çıkıyor. Bu da kurumsalda çok tatlı karşılanmıyor. Çok güzel geçen toplantılarımda iki büyük marka kaybettim. Tarabyada bir villamız vardı, biz orada çalışıyorduk. Kapı numarası 51’di. 51Digital domaini vardı. Ben de hemen almak istedim. Tabi 51 yüzünden Niğdeli olduğumu sanan çok kişi var 🙂

Tolga Ve Burak Bey’e bu eğlenceli sohbetleri için çok teşekkür ederiz.

Nisa Bingöl-Burak Yaşasın

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*