Gfounders: Accouchée – Ilgın Özdemir Yazgan

0
67

“Bir şey yapmak istiyorsanız ne kuralların ne de size sunulan şeylerin bir önemi yok” 

Merhaba herkese, Gfounders ekibi olarak 3.sünü gerçekleştirdiğimiz etkinliğimizde, Accouchée markasının kurucusu, Ilgın Özdemir Yazgan’ı ağırladık. Kendisiyle hem girişimciliğe hem de modaya hem de biraz kişisel hayatına dair yaptığımız sohbetten çok keyif aldık.

Bizlere hikayenizden bahsedebilir misiniz?

Ben üniversitedeyken ne yapmak istediğimi hiç bilmeyen bir insandım. ODTÜ’de okumak istiyordum ama bölümü şansa kadere seçmiştim. ODTÜ’de inşaat mühendisliğine girdim. O zamanlar “bu bölümü okurum, daha sonra da restorasyon masterı yaparım” düşüncesiyle okudum fakat işin içine girince, bunun böyle olmadığını gördüm ama yine de okudum. Bölümü bitirdikten sonra Leuven Katolik Üniversitesi’nde e-güvenlik üzerine master yaptım. Bilkent’te de burslu MBA yaptım. Yani enerji alanına yönlenmiş oldum diyebiliriz. İstanbul’a da enerji sektöründen gelen bir iş teklifiyle taşındım. Şunu da anlamış oldum ki: Girişimcilik illa bir iş kurmak değil, kurucu bir işte çalışmak da girişimcilik içinde mümkün. Çalışırken farkettim ki bir tane bile whitepaper yokmuş aslında. Londra ve New York ofislerinden ekibi topladım, whitepaper yazdım ve Türkiye’nin ilk whitepaperını çıkardık. O kadar çok yeni proje bağladık ki manager seviyesine gelmeden operational growth team’e geçtim. Yani aslında bir şey yapmak istiyorsanız ne kuralların ne de size sunulan şeylerin bir önemi yok. Bu noktadan sonra kafamda ne yapmak istediğim yavaş yavaş kurgulamaya başladım. Sektörün içerisinde tüm fonksiyonları tanıyarak ne yapsam diye düşünmeye çalışırken Petrol Ofisi ile projemize başladık. Akaryakıtta ne kadar başarılı olunsa bile elektrikli araç şarj istasyonu işine girmeliyiz diye ısrar ettim ama olmadı. İki senenin sonunda ikna etmeyi başardım ama öyle bir bütçe verildi ki, bu işi kurmamız mümkün değildi. O an bu iş bitmişti. Sizin vizyonunuz, çalışkanlığınız ve azminiz olsa da kurum içindeki vizyonla örtüşmediğinizde yapılacak bir şey olmuyor. O sırada hamileydim, doğum yaptım. Emzirmekle ilgili sorunlar yaşadım. Çünkü toplantılar arası bile emzirme durumundaydım. Öyle bir şey giyilmeliydi ki o kıyafet bu işi kolaylaştıracaktı. Türkiyede hamilelik sonrası giyilecek kıyafet yoktu, araştırma yaptırmaya başladım ve yurtdışındaki çok ünlü bir markadan sipariş verdim ama hiç beğenmedim ve ben bunu burada yapmalıyım dedim. Bir buçuk yıllık bir üretim optimizasyonu sürecinde üretici bulamadım ve vazgeçtim. Bir arkadaşım aracılığıyla çok büyük bir üretici ile tanıştım. Ben tekstil işine girmek için değil, kadınların işini kolaylaştırmak için bu sektöre geçiyorum. “Start something that matters” yani bir marka kuruyorsanız, bunu bir amaç uğruna yapmalısınız. Ben kadınlara bir duruş vermek istiyordum. Bu şekilde ilk üreticimizle anlaştık. Bütün teknik detayları üretici sağladı. Biz çok ciddi kaliteyi üretme fırsatı bulmuş olduk. Bunların hepsi network sayesinde oldu. Network gerçekten çok önemli. Network sayesinde Beymen’in görsellerini çekenlerle çalıştık. Hem de sırf beni desteklemek istediklerinden dolayı.İlk görsellerimizle marka algısını çok iyi bir yere getirdik. Hiç reklam vermeden günde 10-15 tane satmaya başladık. Sektörde açık vardı, fiyatlar uygundu ve biz doğru ürünleri yapmıştık. PR ajansı ile anlaşmak yerine hamile olduğunu bildiğimiz her ünlüye hediyeler göndermeye başladık. Bu kişiler giydi, duyurdu ve paylaştı. Markanın söylemek istediği her şeyi ünlüler söyledi ve markamız 2. senesinin sonunda tüm kanallara girdi. Bunun üzerine Amerika’da hem tekstil hem de girişimcilik üzerine eğitim aldım. Daha sonra Cherie Blaire ile İngiltere’deki programında tanıştım. Davos’ta Accouche’yi sunduk. Bu hikayede highlights nedir derseniz, ben bu markayı bir amaç için kurdum ve çok inandım. İnsanlar o samimiyetine kadınların yanında olmak istediğini hep gördü. İnsanlar doğru hikayeye, doğru zamanda denk gelirlerse , dinliyorlar. Dinledikleri şey onlar için bir şey ifade eden katma değerli bir şey ise deniyorlar. Networklerinizi nerede, ne zaman kullanacağınız çok acayip. Öncesinde yaptığınız her şeyin günü gelince karşınıza çıkacağına inanın. 

Q1- Markanızı gelecekte nerede görüyorsunuz ve hedefleriniz neler?

Accouchée bir yaşam tarzı. Bunu bir kadın için yaşam tarzı haline getirmeye çalışıyoruz. Tam olarak bir Ralph Lauren olmak istiyorum. Accouchée’nin her alana yayılabilmesi hedeflerimden biri. Yavaş yavaş insanların giydiği şeyin sağlık vermesini sağlamak için çalışıyoruz. Örneğin Silver koleksiyonumuz var ve bildiğiniz üzere sağlık üzerine çok önemli bir element. Wearable teknoloji sayesinde gümüş tekstil ürünleri üretiyoruz.‘’Wellness’’ kısmına gidiyoruz. İki tane App fikirlerimiz var. Ayrıca Accouchée Akademi planımız var. Tekstil tarafını oturtup, wellness bölümünü tamamlayıp daha sonra appler ve akademiyle gelmek istiyoruz.

Q2- İyi olduğunuzu bildiğiniz alanı bırakıp, inandığınız ve bilmediğiniz işe girmeyi nasıl başardınız?

Ben Petrol Ofisi’nde kurumsal strateji müdürüydüm, genel müdüre direct support olan tek müdürdüm ve pozisyon anlamında süper iyiydi. Aynı zamanda OMV’nin programında Avusturya’ya da ayrı eğitimlere gönderiliyordum. Çok ciddi de bir yan haklar paketim vardı. Çalışmaya devam ettim ama orda da şöyle bir şans oldu. Benim doğum yaptığım sene bir mevzuat değişikliği oldu. Dediler ki Türkiye’de kadınlar çocuk, ilkokula başlayana kadar eğer kurum da kabul ederse part time çalışabilir. Petrol Ofisi de sağolsun kabul etti. Açıkçası şöyle kabul etmek zorunda kaldı. Petrol Ofisi’nde CEO değişti, bütün direktörler de işten alındı. Eski ciroya direct deport olan da bir tek mecbur ben olduğum için kurumsal hafıza gibi kaldım. O yüzden de dediler ki kurumsal hafıza olarak kalsın da gerekirse part time kalsın. Böyle bir şansım yaver gitti diyeyim. Ben şanslı da bir insanımdır yani. Full time çalışan iş arkadaşımla aynı projeyi getiriyordum.İş saati anlamında ben birde çıkıyordum, birde çıktıktan sonra normal full time çalışıyormuş gibi Accouchée’nin işlerini yapıp sonra da eve gidiyordum. Ayrılacağım dediğim noktada da gerçekten Accouchée’nin bir yılda yaptığı ciroyu full time çalışmaya başladıktan sonra üç ayda yaptırdım. Dolayısıyla yani işin başında durmak tabii ki çok önemli ama ayrılma kararı vermek kolay mıydı? Hiç değildi. O kararı vermek değil, sonrasındaki iki sene sürdürmek de çok zordu.Çünkü iki sene boyunca satış oldu ama öyle üretimler oluyor ki. Üretimi, kargosu, çalışanı, her şeyin ödemesi ancak üçüncü, dördüncü sene yani. O yüzden cepten koymanız da lazım. Dolayısıyla o işi kurarken ciddi anlamda kaybetmeyi de göze almak ve kaybedersem ağlarım ama en azından denemiş olurum diyebiliyor olmak lazım. Şunu da söyleyeyim: Yaptığınız şeyin pişmanlığı 1 ay 2 ay sürer ama yapmadığınız şeyin pişmanlığı bir ömür.

Q3-Kendinize inanarak yaptığınız işi doygunluk noktasında bırakmamanız dünyanızda bir çok şey kazanacağınız anlamına gelir. Sizinle konuşurken ve sizi dinlerken böyle hissettim. Siz ne düşünüyorsunuz?

Ben doyumsuz bi insanım. Yani şöyle bir örnek vereyim: Ben oğlumla oynarken çok daha kendimi vererek oyun oynayabiliyordum ama kızımla neredeyse hiç oynayamıyordum. Çünkü artık işe dair o kadar fazla şey düşündüm ki o oyun sırasında bile kafamda “ona mail atmadım,du şunu da yapayım falan” diye düşünmekten bir bakıyorum ki çocuğumla zaten 20 dakika oyun oynayacağız hepi topu, sonra zaten ilgisiz olacak. Ama o 20 dakikada bile kafamda 40 tane şey dönüyordu. Bu da beni çok üzüyor mesela. Ama bir yandan da diyorum ki o da bir sürü başka şey görüyor. Yani böyle bir örnekle büyüyor falan diyordum. İnsan kendini bilmeli, ben de buyum deyip kabul etmeli. 

Q4- Akaryakıt sektöründe en büyük fark yaratan şey tuvaletler oldu. Tam da bu iş patladığında strateji müdürü olarak bunun arkasında ne yaşandığından bahseder misiniz?

Bunun arkasında KOÇ Grubu var. Sattığınız şeyin ne olduğunu bileceksiniz ve ona göre satacaksınız. Bizim maalesef şöyle bir sıkıntımız olmuştu. Petrol Ofisi’nde bizim sattığımız şey petrol. O petrol her yerde aynı. Farkı nasıl yaratacaksın? Marka konumlandırma ile. Şimdi Petrol Ofisi’nin de gücü nedir? Türkiye’nin neredeyse her yerinde olması. Mesela bugün Shell, Opet… bunlar çok büyük markalar ama Ağrı’ya giderseniz bulamayabilirsiniz. Dolayısıyla sen ilk önce kim olduğunu bir kabul et, ona göre bir çalışma yap. Ve dolayısıyla ben diyordum ki bakın biz gerçekten kuru fasulyeci açalım. Çünkü biz gerçekten en alakasız noktada varız. Oradaki adam da muhtemelen kuru fasulye arıyor. Mesela Shell ne yaptı? Deli2go açtı çünkü dedi ki “ben zaten sadece ana arterlerde varım. Büyük şehirlerde bile. Ben Kanyon’un etrafında varım. Etiler’deyim ve dolayısıyla ben zaten beyaz yakaya satıyorum. Beyaz yaka da sağlıklı atıştırmalık almak istiyor. Ben Deli2go çıkartacağım” dedi. Opet ne dedi? “Ya benim bir şey yapmam lazım ve ben al segmentini çekmek istiyorum. O zaman tuvaleti temizleyim” dedi. Dolayısıyla insanın kendini bilmesi işte bu böyle bir fark. Maalesef PO olarak o zaman bir türlü bir gücümüzün nereden geldiğini idrak edemedik. 

Gfounders ekibi olarak Ilgın Hanım’a keyifli sohbeti için çok teşekkür ediyoruz.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here