GFounders: Beije-Naz Özbek

“Konuşulmayan konular karanlıkta kaldıkça insanlar bedenlerindeki anormal durumlarda ne yapacaklarını bilmiyorlar” 

Herkese yeniden merhaba. Gfounders ekibi olarak dördüncü etkinliğimizi Beije markasının kurucu ortaklarından Naz Özbek ile gerçekleştirdik. Umarım siz de okurken bizim kadar keyif alırsınız.

– Merhaba Naz Hanım, bize kendinizden ve girişiminizden biraz bahseder misiniz?

Ben Naz. Beije’in kurucu ortaklarından biriyim. Beije’i bir cümlede özetleyecek olursam, Beije abonelik sistemiyle çalışan, tüketicilere doğrudan hizmet sunan menstrual hijyen ürünleri markası. Biz 2020 yılında kurulduk ve ilk satışımız 2020’nin Ocak ayında olmuştu. Şu anda girişimimizde 20 kişi var. Ben Ankaralıyım ve okumaya Amerika’ya gittim. Amerika’da ilk iki sene bölüm seçmek zorunda değilsiniz ve ben de aslında ne okuyacağımı bilmeyerek gittim. İki sene sonunda sosyoloji okumaya karar verdim. Fakat oradayken, bir business okuluna da kayıt oldum. İki lisans bölümü okumuş oldum. Bankacılık tarzı mesleklerin bana uygun olmadığını biliyordum. Ne yapmak istemediğimi bilerek aslında biraz ilerledim diyebilirim. Üçüncü senemin sonunda Disney’de staj yaptım. Orada daha içerik üretimi, medya gibi alanlarla tanışmış oldum ve daha sonra ilk işimi bir reklam ajansında yaptım. Fakat oranın da pek benlik olmadığına karar verdim. Yıl sanırım 2014’tü ve benim Amerika’da kalmam için vize sponsor edecek bir işte çalışmam gerekiyordu. Ben reklam ajansını sevmediğimden dolayı risk alarak o işten ayrıldım.2014 Kolektif House ve Soho House arası bir yerde senin yapabileceğin bir iş yok resepsiyonda çalışabilirsin dediler. Yaparım burada bir şeyler öğreneceğimi düşünüyorum. Egomla yüzleştim. 6 ay kadar oradaydım ve üyeler nelerden memnun ve değiller, bunu gözlemleyip bir sunum hazırladım ve genel müdürümüzün kapısını çaldım sürekli. Sunumlardan sonra etkinlikler düzenlemeye geçtim. Bu işimi çok seviyordum.Ardından modern sanat müzesinde etkinlik yönetimine geçtim. 2018 yılında seçim zamanında döndüm. Herkes bana dönmememi ve beklememi söyledi ama ben bir karar aldığımda onu pek değiştiremiyorum. Akşam ne yiyeceğim kararını alamıyorum ama şu ülkeye gideceğim kararını daha kolay alıyorum. Ya şimdi döneceğim ya da hep kalacağım diye düşündüm. Beije’in kurucu ortağı Doruk’ta aslında Amerika’da okumuştu ve biz aynı ilkokul ortaokuldan tanışıyormuşuz ama biz bir ortak arkadaşımız vasıtasıyla tanıştık. Doruk da Amerika’dan döndüğü dönemde doğrudan tüketiciye iş modeliyle bir iş yapmak istiyormuş ama ne yapacağını bilmiyormuş. Menstrual hijyen ürünleri aslında enteresan bir şekilde ortaya çıkıyor. Aslında her biri temel ihtiyaç ürünü ve bakıldığında hijyenik pedlerin yerine başka bir şey koyamayız. Doruk ile bir kafede buluştuk ve birlikte yapalım mı diye sordu.. 2020 başında birlikte çalışmaya başladık. İlk eş dosta satış yapmaya başladık ve “Word of mouth” ile yayılmaya başladık. Ben işin marka kısmıyla ilgilendim. P&G, Kimberly-Clark gibi devlerin arasında biz de pet satıyoruz diyerek çıktık. Alışılmışın dışında bir satış şekli gerçekleştirdik. Bizi ayrıştıran işin marka tarafında yaptıklarımız ve söylediklerimiz olduğuna düşündük. Ve bizim kategorimizde geri dönüştürülmüş ürünler yok ve piyasadaki ürünler devlet tarafından kontrol edilmiyor ve bu durumda çeşitli kimyasallar cilt kanserine yol açabiliyor. Şu Anda Becorp Sertifikasına başvurduk. Dev Markalar arasında nasıl var olabiliriz diye düşündük ve geçmişten günümüze çok farklı şeyler söylemeyen, plazada dünyayı kurtaran ve voleybol sahasında smaç vuran insanları görüyoruz fakat bu gerçek kadınları ve bizi temsil etmiyor. Regl gibi konuşulması gereken konular konuşulmuyor ve bu bilgi eksikliği ve kirliliği yaratıyor. Bu sağlık sorunlarına sebep oluyor.  “Konuşulmayan konular karanlıkta kaldıkça insanlar bedenlerindeki anormal durumlarda ne yapacaklarını bilmiyorlar.” Bazı köylerde bakkal yok ve ped almak için insanların ailesine söylemesi gerekiyor fakat insanlar konuşmuyor. Bazı marketler tekel oldukları için pahalıya satıyorlar. Büyük markalar bu duruma katkı sağlamıyor. Biz karımızın %8’ini ayni (kontrol) destek olarak ayırıyoruz. Bizim askıda ped kampanyamız da var. Büyük şirketler ellerini bu konuda taşın altına koymuyor. Aktivizm tarafında bu gördüklerimiz bize buradaki eksiği gösterdi. İnsanlar regl hakkında konuşabilecekleri bir yer olmadığı için bir platform kurmaya karar verdik.

– Markanızın isim hikayesini öğrenebilir miyiz ?

İsim koymak oldukça zor bir iş bu arada ve bizim ismimiz çok da düşünülmüş bir isim değil. Bizim pedlerimiz bambu lifinden yapılıyor ve renkleri bej. Hiç kimyasal beyazlatma süreçlerinden geçmiyor. Ortağımın kardeşi o zaman ismi bej olsun dedi fakat Türkçe yazımıyla domain avaible olmadığından dolayı bu şekilde oldu. Yani fikir bir “ERKO”’dan çıktı aslında. 

– Beije markasını şans eseri internette görmüştüm ilk defa ve bir de tanıdıklarım aracılığıyla tanışmıştım. Televizyon reklamı gibi daha farklı reklam stratejilerine gidilecek mi ?

Televizyon reklamlarına paramız yetmiyor maalesef. Biz geçen sene bir yatırım turuna çıktık ve Aralık 2021’de tamamlanmıştı. Şu anki Türkiye durumunda bir yatırım arayışına çıkmak istemiyoruz. Özellikle Avrupa ve Amerika’daki yatırımcılar çok iyi gözle bakmıyorlar haklı olarak. Aldığımız yatırımlar bakımından hep bize biz olduğumuz için yatırım yapacak kişileri bulduk ve bulmak istiyoruz. Diğer bir taraftan sadece yatırımımızı ihtiyaç olan farklı şeylere ayırmak yerine koskoca bir Network ağına ayırmak istediğimizden ya da mafya dizi arası bir reklama ayırmak istediğimizden emin değiliz. Para harcama konusunda bilinçliyiz. Bizim aslında afiş çalışmalarımız oluyor. Afişlerde de tabuları yıkıyoruz. Alternatif ve düşük bütçeli platformları kullanmayı hedefliyoruz.

– Hijyen ürünü olduğundan dolayı ürünlerinizi satışa sunarken yaşadığınız sıkıntılar oldu mu ?

O kadar olmadı ki ne yazık ki! Hiçbir şey sorulmuyor gerçekten. Mukavva üzerine çamaşır suyu döküp satsak inanın hiçbir şey demezler. Ama biz kendimizce testler uyguluyoruz.

– Abonelik sistemini ne kadar esnek kuruyorsunuz ? 

Bizim abonelik sistemi Spotify ya da Netflix gibi aslında. Abonelik sistemine karşı insanların büyük bir ön yargısı ve direnci var. Genellikle büyük markaların taahhütlerinden dolay. Ama bizim abonelik sistemimizde istediğiniz de üyeliği dondurabiliyorsunuz,  değişiklik yapabiliyorsunuz. Oldukça esnek diyebilirim.

– Abonelik sistemi bir şekilde sizin düşündüğünüzden daha fazla sebepten dolayı insanları itiyor ve bence farklı bir satış planı yapmanız da gerekiyor. Siz ne düşünüyorsunuz ? 

Artık one time purchase’lar da ekledik sistemimize. Abone olmadan da satın alabilirsiniz. Benim bu konudaki düşüncem aslında kendi deneyimlerime dayanıyor. Her adet döneminde ben kaç tane hangi türden ped kullandığımı bilmiyordum. Şimdi trendyol gibi siteler o kadar kolaylaştırdı ki satın alma deneyimi, online alışverişlerimizde sabır süremiz oldukça küçüldü. Bu durum da aslında bizim abonelik sistemi üzerinde biraz üşengeçliğe sebep oluyor. Ben müşterilerimizden de bunu çok fazla duydum bu arada. Bundan dolayı da tek seferlik satın alma seçeneği sunduk. 

– Girişimden exit yaparım dediğiniz bir aşama var mı ?

Yani biz bunu çok sık konuşuyoruz ve Türkiye’nin şu durumunda ço da önümüzü göremiyoruz. Bu da iş yapmayı çok zorlaştırıyor. Özellikle değerleme tarafında, yaklaşımımız şu değere Beije’i satarız gibi değil de tamamen devralacak kişilerin içimize sinmesi. Exit tarafında da bu tip kişilerle tanışınca ve değerlemesi uygun gelince düşünürüz diyebilirim.

– Rakiplerinizle olan ilişkileriniz nasıl ?

Pek bir ilişkimiz yok bir kere sadece Orkid markasının bizden haberdar olduğunu duyduk. Bu ne demekse tabii…

– Türkiye’ye döndükten sonra neler hissettiniz ?

İlk döndüğümde boşluğa düşmüştüm. Freelance çalışma düzeni ve kültür çatışması aslında beni boşluğa düşürmüştü. Arkadaş ortamım bıraktığım gibi değildi ya da bulduklarımın da gündemleri çok farklıydı. Kendimi biraz uzaylı gibi hissetmiştim. Hepsi evlenmişti, bebekler vs. Beije’de çalışanların %96’sı kadın ve genç. En yaşlı benim ve bu açıdan kendimi çok şanslı olduğumu hissediyorum. Herkes çok azimli. Bir gün bile döndüğüm için pişman olmadım.

– Adil ve çevreci üretim yapan markaların aslında fiyat skalaları da oldukça yüksek oluyor. Fakat Beije ile muadilleri arasında bir fark yoktu. Bağışlarla birlikte bu bir sıkıntı oluşturuyor mu ? 

Abonelik sistemiyle birlikte organik ürün olmamız diğer bir ön yargıydı. İnsanlar pahalıdır diyip geçiyorlardı. Pakete göre fiyatlar da çok farklı olabiliyor bu arada. Fiyat dökümümüzü muadilleriyle birlikte göstermeye karar verdik. Biz oldukça düşük bir kâr ile çalışıyoruz ve üzerine sağladığımız kârdan bağış yapıyoruz. Bağış sistemimiz hem kendi bağışlarımız hem de askıda ped sistemi olarak işliyor. Fakat bağış bütçemiz ile askıda pedi ayrı skalalarda tutuyoruz. İki sene önce dünya adet gününde askıda pet kampanyası başlattık ve sürekli yapsanıza diye çok talep geldi ve biz de sitemize koyduk. Askıda ekmek projesinden ilham aldık. Ürünlerimizi kullanmasan bile askıya pet koyabiliyorsun. Biz bunu bir havuzda biriktirip bunları bağışlıyoruz. STK’lar ile iletişime geçtik. En temelde İBB ile çalıştık ve ihtiyaç oldukça deprem bölgesine gönderiyoruz. 

– Beije ekibinde adet görmeyen biri var mı ? Yeni öğrendikleri şeyler oldu mu ?

Şu an ekipte regl olmayan üç kişi var. En başta ortağım doruk var. Biz burayı erko eğitim merkezi olarak tanımlıyoruz ve gelip kendilerini düzeltmeye başlıyorlar. İlk geldiklerinde pedin vajinaya yapıştırıldığını düşünüyorlardı. Pedin nasıl takıldığını bilmiyorlar. Bizde regl izni var ve ekipte regl olmayanlar artık o kadar farkında ki nasıl siz bu durumda çalışabilirsiniz ki diye soruyorlar. Nasıl ağrılı geçebileceğini öğreniyorlar. Bir de tatlı krizlerimiz olduğunu yeni öğrendiler.

– Ekibiniz hangi departmanlardan oluşuyor ?

Ajans marka departmanları, müşteri ilişkileri, talent, finans, tedarik zinciri, ürün, tech, kurumsal satış ve işbirliği. Aklımızda farklı departmanlar da olacak umarım seçimlerden sonra. Ekibimizi büyütmeyi planlıyoruz.

– Girişimcilik serüveniniz boyunca pes etmeye en çok yaklaştınız an ne zamandı ?

Pes etmeye yaklaştığım bir zaman olmadı ama gerçekten mi dediğim anlar oldu. Mesela kadınlar dediğimizde trans ve queer bireylerin dışlamış ve onların ihtiyaçlarını görmezden geldiğimizi fark edip bireyler demeye başladık. Fakat bir dönem bizi birey deyip kadın demediğimiz için linçlemeye başladılar. Orada insanların iyiliğini görmüş olduk. Ben gerçekten insanların iyiliğini sorguladım.

– Hangi alanda bir girişime yatırım yapardınız ?

Şu anda sosyal bir girişime yatırım yapmak isterdim. Toplumsal cinsiyet eşitliği ve eğitim eşitliği üzerine çalışan ya da yeni medya üzerine çalışan startuplara yatırım yapmak isterdim. 

– Bu yolculukta edindiğiniz en iyi farkındalık ne oldu ?

Kendim ile ilgili ben, manage etmeyi hiç sevmiyorum. En başlarında sürekli bir şeyler üretiyorsun ve bu bana çok keyif veren bir şey fakat bir süre sonra insanları manage etmeye başlıyorsun ve o kısım bana göre değil.

– Başka bir evrende hangi köfte olurdunuz ?

“Ben bulgurlu sulu köfte olurdum çünkü kendi başına doyurucu anne şefkatine sahip mideye iyi gelen anaç bir yemek :)”

Güray Özdemir-Nisa Bingöl

–>

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*