Beş aydan daha az bir zaman önce, şansımı denedim. Herkesin size deliymişsiniz gibi bakmasına neden olan şansı. 401(bin)’lik düzenli bir maaşı unutun (şimdilik), güle güle sigorta ve iş arkadaşları.
Bugünlerde pek yaygın değil (bir iş kurmak), ama yine de “Sen ne yapıyorsun?” bakışlarıyla karşılaşıyorsunuz. Başkaları heyecanı veya mutluluğu ifade ediyor, ama aynı zamanda hemen cevaplayacak kadar donanımlı hissettiğiniz miktardan çok daha fazla soruları var.
Yargılama, destek, endişe, heyecan vardır. . . ve sonra bir de sizin için gerçekten mutlu olanlar vardır. Bu insanlarla daha çok vakit geçirin.
Bazıları belki çok birikmiş paranız olduğunu düşünerek – girişimcilik mücadelesini geçersiz kılarak kıskanç görünür. Yargılama, destek, endişe, heyecan vardır. . . ve sonra bir de sizin için gerçekten mutlu olanlar vardır. Bu insanlarla daha çok vakit geçirin.
Rahat İşten Girişime, Sonraki Günler
İşinizden ayrıldıktan ve yeni bir iş kurduktan sonra, ortalık sakinleştiğinde, “İş nasıl gidiyor?” gibi sorulara cevap verirsiniz. Pozitif kalmaya ve başarıları paylaşmaya çalışırsınız, çünkü sizi zirveye çıkaracak olan tutum budur.
Endişe geceleri uykunuzu kaçırsa da, “Düzeliyor” dersiniz. Çalışabildiğiniz kadar çok olumlu ifade üzerinde çalışırsınız: “Bugün o gün; her şeyin değişeceği gün. Diğer insanların vermek zorunda olduğumuz hediyeyi tam anlamıyla fark edeceği gün.”
Ve sonra gerçek bir çaba sarf edersiniz. Her şeyinizi ortaya koyarsınız, çünkü girişimci olmak bu demektir.
Girişimci olmak aynı zamanda girişim gerçeğini anlatmak veya dünyanın görmesini istediğiniz şeyi titizlikle seçmek arasında seçim yapmak demektir. Elbette, sadece biraz bile olsa, sayıları abartabilirdik. Mücadeleleri bir Facebook gönderisinde paylaşabilirdik, ama o zaman şunu sormak zorundayız: Hangi noktada misyonumuzdan ve amacımızdan çok uzaklaşıyoruz?
Hangi noktada sadece oyunu oynuyoruz ve özgün olmuyoruz? Bazen özgün olmanın mümkün olup olmadığını bile merak edersiniz ve istediğiniz yere gelirsiniz.
İyi Girişim Mücadelesi
Bir işi daha yeni kuruyorken, yataktan çıkmak için savaş verdiğiniz günlerden bahsetmek zordur. Veya günlerinizi, “Dinleyen kimse var mı?” diye merak ederek geçirirken..
Bir işi daha yeni kuruyorken, yataktan çıkmak için savaş verdiğiniz günlerden bahsetmek zordur. Veya günlerinizi “Dinleyen kimse var mı?” diye merak ederek geçirirken..
Kendinizi “Esas amacımı gerçekleştiriyor muyum?” diye sorarken bile bulacaksınız.
Bütün amigolarınıza minnettar olduğunuz, ama yine de bir gülücük takınmak için çabaladığınız günler de var. Daha doğru olan tutkularınızın peşinden gitmek için rahat işinizden ayrılırken güven hissettiğiniz günler solmuş birer anı gibi görünür.
Başardığınızı hissettiğinizde çekişme ve mücadeleleri anlatmak daha kolaydır. Geçmişe ait bir hikaye anlatmak, şimdiki zamana ait bir hikaye anlatmaktan daha kolaydır. Belki de bunun nedeni yaraların daha çok açık olması ve yara izlerinin çok yeni olmasıdır.
Gerçek Girişimcilik Yolculuğu
Bunu zorluklara kusur bulmak için değil, gerçek girişimcilik yolculuğuna daha yeniyken ışık tutmak için yazıyorum. Her gün pırıltılı ve ihtişamlı değildir. Bazı günler diğerlerinden daha zordur, özellikle dünyaya sağlayabileceğiniz yardım için haykırıyor olduğunuzu hissettiğiniz, ama Facebook o gün algoritmasını değiştirdiği için dinleyecek kimseyi bulamadığınız zaman.
Ama sonra küçük bir başarı elde edersiniz.
Bu, birinin sosyal bir gönderide “Beğen”‘e tıklaması, yorum yapması veya tavsiyenizin onlara nasıl yardımcı olduğunu paylaşması kadar basit olabilir. Bazen tüm ihtiyacınız olan sadece tanımadığınız birinin yaptığınız şey için sizi övmesidir.
Bu örneklerde, girişim şüphesini unutursunuz. O sabah yataktan çıkmanın zor olduğunu unutursunuz ve her gün yaptıklarınızı neden yaptığınızı hatırlarsınız.
Eğer bir girişim fırsatının peşinden gitmek için tam zamanlı rahat işinizden ayrılmayı düşünüyorsanız, size verebileceğim en iyi tavsiye şudur: kararınıza sadık kalın.
Bedeli ne olursa olsun, verici olmak isteyen “siz”e, başkalarına yardım etme tutkunuz için iş kuran “siz”e sadık olun. Hesap yapmayı bırakın. Hikayenizi tasarlamayı bırakın ve sadece “sizi” anlatın. O kişiye sadık kalın ve teslim olun.
Bunun size milyonlar kazandıracağını veya satışlarınızı ikiye katlayacağını garanti edemem, ama şu anda sizin yaşadıklarınızın aynısını yaşayan başka birileri daha olduğunu garanti edebilirim. Ve eğer bir hayatı değiştirmek ve bir etki bırakmak için mücadelenizi dünyayla paylaşacak kadar cesursanız, o zaman bu, harcanan tüm emeğe değer.
Bu makale Lindsay Morando’nun 5 Şubat 2015 tarihinde internal-communication.com’da yayınlanan yazısından çevrilmiştir.