Girişimci Olmalı Mıyım?

Ne zaman girişimcilik yapmak gerektiği herkesin kafasını kurcalayan bir sorudur. Her ne sebeple olursa olsun (piyasalardaki durgunluk nedeniyle işgücünün yer değiştirmesi mi?), konu son zamanlarda çok konuşulmaya başlandı. Bu yüzden bu kritik kararı netleştirmeye yardımcı olacak birkaç fikir paylaşayım diye düşündüm.

 

 

Girişimci olmanın akıl karı bir iş olmadığı sonucuna vardım. İnsanlar tamamen mantıklı, seçici ve kar odaklı bireyler olsalardı (bknz. HBS Profesörü Michael Jensen’in çıkar odaklılık ve insan davranışı makalesi)hiçbiri şirket kurmazdı. Oturup girişimci olmanın ihtimal dahilindeki sonuçlarını güvenli bir işle karşılaştırarak bir kar hesabı yapsalardı, asla sonuç olumlu çıkmazdı.

 

Ancak girişimcilik sadece mantıkla yapılabilecek bir yolculuk değildir. Tamamen ekonomik hesaplardan oluşan değerlendirmeleri aşan, tutku ve kişişel tatminle tanımlanan bir olgudur. Elbette, ihtimaller ne kadar geç gösterirse göstersin her zaman büyük bir kazanç için bir umut da vardır.

 

Genel kanının tersine bir şirket kurmak için yaş çok büyük bir faktör değildir. Kauffman Kurumu kurucularının ortak yaş sınırının 39 olduğunu-tam da profesyonel bir kariyerin ortasında- ve %69’unun da 35 yaşında veya daha büyük olduğunu bildirmektedir. Washington Üniversitesi profesörlerinin toplam 86.000 fen ve mühendislik fakültesi mezunuyla yaptığı bir diğer araştırma da, yaşın girişimcilik konusunda önemli bir faktör olmadığını göstermektedir.

 

Öyleyse ne zaman girişimci olmalısınız? İşte kendinize sormanız gereken bazı sorular:

 

* Sizi kimsenin vazgeçiremeyeceği bir fikriniz var mı? Girişimcilik fikrinizi eşinize, arkadaşlarınıza ve güvendiğiniz rehberlerinize anlattığınızda sizi bu işte yeterince kar olup olmadığına dair şüpheye düşürebilecek kadar itiraz edebiliyorlar mı? Dürüst olmak gerekirse bu tarz itirazlar almak biraz zordur çünkü konuştuğunuz insanlar genellikle sizi önemseyen bireyler olacağından sizi incitmekten çekindikleri için gerçekten ne düşündüklerini söylemeyebilirler. Bu yüzden tarafsız (örneğin, rehberler, uzmanlar, yeni yatırımcılar ve piyasa analizcileri gibi derin bir kişisel ilişkiniz olmayan) kişilerden fikir almanız gerekir.

 

* Övgüye değer yetenekleri olan ve güvendiğiniz bir ortağınız var mı? Bir şirket kurmak yalnız bir maceradır. Güvenebileceğiniz ve becerileri ile deneyimleri sizinkileri tamamlayıcı olabilecek bir ortak size büyük bir işlevsel ve duygusal fayda sağlayabilir.

 

* Birkaç yıl mütevazı bir gelirle veya gelirsiz idare etmeye hazır mısınız? Bir şirket kurmak çoğunlukla kendinizden fedakarlık etmek ve piyasa fiyatı altında nakit kazanımı anlamına gelir. “Yalın Girişim (Lean Startups)” hikayeleri çok hoşuma gitse de bunlar bazen kişisel birikimlerinizi aşmanın ardındaki asıl gerçeği örtmektedir.

 

* Mevcut iş ortamınızdan/ hayatınızdan sıkıldınız mı? Girişimci olmak hiçte sıkıcı değildir. Daha uygun sıfatlar uyarıcı, düşündürücü, obsesif, canlandırıcı, sinir bozucu gibi şeyleri içerse de asla sıkıcı değildir. İşinizi bir angarya olarak görmekten sıkıldıysanız ve hergün bir eziyete döndüyse girişimcilik tam size göre. Hevesli bir girişimcinin ardındaki içgüdüsel isteğin bazen gerekli olan en basit unsur olduğunu düşünüyorum çünkü eğlencelidir. Eğlence arayışı tüm diğer faktörleri devre dışı bırakır.

 

* Kuralsız çok daha iyi mi çalışıyorsunuz? Kitabım Mastering the VC Game’de yeni başlamanın üç evresini anlatan bir örnek verdim: orman, çamurlu yol ve otoyol. Bir girişimin ilk evrelerinde-orman- açık yollar yoktur ve bir karmaşanın ortasında varolmak beceri gerektirir. Bu makyaja sahip olanlar içinse yeni bir şirket yöneticisi olmak çok uygun bir seçimdir. Ancak açık, az riskli ve belirli bir yapıya sahip olan yollardan hoşlananlar -highway- içinse yeni bir şirket kurmanın ilk evreleri çok zor bir ortam teşkil edecektir.

 

Bu sorular üzerinden daha fazla girişimci doğması için nasıl bir çevre –gerek ebeveynlerin gözünden çocuklarını yetiştirmek gerekse de kanun koyucuların gözünden girişimci ekosistemlerin desteklenmesi açısından- oluşturulması gerektiğini düşünmeyi çok ilgi çekici buluyorum. HBS Profesörü Noam Wasserman Founding Dilemmas (İkilem Keşfi) adında yıl sonunda çıkacak bir kitap yazıyor (İlk taslaklarını okudum ve girişimcilerin okuması gereken bir kaynak olduğuna inanıyorum). Kitap, kariyer uzmanı Dr. Tim Butler’dan alıntı yaparak ebeveyn, hoca ve yerel yöneticilerin tepkilerinin kişilerin girişimcilik yapıp yapmaması konusunda çok etkili olduğunu vurguluyor. “Çevremizdekilerden neyin önemli olduğu, başarının ve başarısızlığın ne olduğu ve neyin bu başarılara dahil olup olmadığına dair çok güçlü mesajlar ediniriz.”

 

Kültürümüzde girişimcilik hikayelerinin ve Steve Jobs, Bill Gates, Larry Page (yeni Google CEO’su) ve hatta daha da ulaşılabilir yerel kahramanları dergilerde ve seyircilerin önünde yüceltilmesi önemli bir etkendir. Amerika’da her üniversite öğrencisi genç Mark Zuckerberg’a bakarak “Neden ben olmayayım?”  diye düşünmektedir. Cidden, neden olmasın?

 

 

Bu makale  Jeff Bussgang’in 21 Ocak 2011 tarihinde bostonvcblog.typepad.com’da yayınlanan yazısından çevrilmiştir.

 

0 Shares:
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şunlar da Hoşunuza Gidebilir

Linkedin Kullanırken Sıkça Yapılan Hatalar

Linkedin'e gelirsek biz gölde yüzen küçük balıklarız. Bu, eğer büyük şirketlerle Linkedin üzerinden kontak kurmak istersek, iddialı olmamız gerektiği anlamına gelir. Ama bu konuda pek çok kullanıcı hata yapar.