Her işin ilk aşamasından itibaren gerekli olan iki kişi vardır. Rakamlardan anlayanlar ve yasalardan anlayanlar. Bahsettiklerim kimler mi? Muhasebeciler ve hukukçular.
Para akışı tabloları, vergiler, ödemeler ve alacaklar dediğimizde aklımıza ilk gelenin muhasebeciler olduğu kesin. Peki yasalardan anlayanlara neden ihtiyacımız var?
Nasıl şirket kurarım? Telif hakkı nedir, neye yarar? Ticari markaya nasıl sahip olunur? Bir şirketin devlete karşı resmi sorumlulukları nelerdir? Şirketime dava açıldı ne yapacağım? gibi bir çok sorunuza cevap olacak kişi avukatlardır. Bazen bu sorularımızı internete yazdığımızda cevaplarını bulacakmışız gibi geliyor J ama ya yanlış yönlendirmeler bizi daha büyük çıkmazlara sokarsa? Veya haberdar olmadığımız konular yüzünden bir yanlışın içindeysek?
E-Ticaret ve İnternet Hukuku Derneği “E-Hukuk Sohbetleri” adı altında hukuk ve girişimleri ortak paydada toplayan etkinlikler düzenliyor. Bunlardan 5.’sine Girişimcilik Vakfı’nın bilgilendirmesi ile katılma şansım oldu. Konuşmacı Lidyana.com’un CEO’su “Seri Girişimci” olarak tanınan Hakan BAŞ’tı.
Kendisinin operasyona destek verdiği veya yatırımcı olarak desteklediği 16 şirketi var. Hukukun girişimlerdeki rolünü deneyimleyebilecek çok şansı olmuş, bazen de şanssızlıkları.
Girişimci ve yatırımcı gözüyle bakıldığında, hukuk destek mi yoksa engel mi oluyor? sorusuna Lidyana.com’un kuruluş hikayesinden bir kesit anlatarak başladı. Lidyana.com’un kuruluşu sırasında Alex De Souza şirketin kurucu ortaklarından biri olduğunu ve bu sebep ile bütün belgelerin İngilizce hazırlanmasının yaklaşık üç ayı bulduğundan bahsetti. Fakat sonrasında farklı dış sebeplerden dolayı Alex De Souza’nın ortaklıktan çekildiğini ve kalan ortakların hepsi Türk olduğu için bütün belgelerin bu sefer Türkçe’ye çevirmesi gerektiğini söyledi. (Önemli not : Türkiye’de eğer ortaklar arasında herhangi bir yabancı yoksa, tüm belgelerin Türkçe olması gerekiyor. ) Bu süreçte Türkçe’ye çevirmenin çok zaman alacağını düşündükleri için yabancı az hisseli bir ortak daha bulmuşlar.
Bu noktada Türkiye’de hukuk destek mi, yoksa engel mi oluyor cevabını size bırakıyorum.
Bence hukuk, haklarımızı koruma altına alan bir yapı, fakat sorun bazı hukuk prosedürlerinin insanların hayatını zorlaştıracak şekilde ilerlemesi ve düzenlenmesi. Hakan Baş’ın da bahsettiği gibi Amerika’da Hissedar Sözleşmesi (Shareholder Agreement) elektronik ortamda gönderilebilen ve elektronik imzaların kabul edildiği bir süreç ile işliyor. Yatırımlar, birleşmeler ve partner olmalar da buna dahil. Fakat Türkiye’de bu süreç bir hayli zor. Başladığımız yerden çok daha ileride olduğumuz kesin, ama sorum şu: Teknoloji bu kadar hayatı kolaylaştırırken, Türkiye’de hukuki işler neden hala karmaşık, zaman alan ve yorucu bir sürece dönüşüyor? *Fransa’da hissedar sözleşmesinde her şeyi elle yazmak gerekiyormuş, onların durumu bizden de kötü.
Türkiye’de hukuki olarak, girişimler ve girişimlerin yatırımları konusunda çok fazla gri alan var. Bunun yanında bazı konulardaki inişli çıkışlı düzenlemeler de işleri daha da zorlaştırmakta. Mesela bazı ürünlerde taksit seçeneğinin geçerli olmamaya başlaması, ikinci el üründeki vergi sistemlerinin sürekli değişmesi gibi düzenlemeler, bu sektörlerde çalışan insanları ve iş planlarını anî yapı değişikliklerine sürüklüyor. Aynı zamanda bazı düzenlemelerde o kadar çok detay var ki, bu durum girişimleri hayata geçirmeyi zorlaştırıyor.