1.Fellow Programı ile nasıl tanıştın? Süreci ve fellow olduktan sonra hayatında neler değişti biraz anlatır mısın?
Fellow programını, Girvak’ın kurulduğu yılda tanıtım maillerinden görmüştüm fakat o yıl başvurmak için kendimi hazır ve motive görmemiştim. En büyük hayallerimden biri olan Kobe Bryant’ı Staples Center’da izleyebilme hayalimi gerçekleştirdikten sonra, üniversiteden arkadaşım ’15 dönemi fellowları arasında yer alan Sebiha hayalimi gerçekleştirme hikayemi dinledikten sonra vakıfta kendim gibi birçok insan bulabileceğimi ve kendimi her anlamda çok geliştirebileceğimden bahsetmişti. Ben de yaptığım araştırmalar sonrasında girişimcilik kültürünü, ekosistemini ve girişimciliğin de aslında hayatımızda gerçekten bir seçenek olduğunu deneyimleyerek öğrenmek istedim. Başvurumdan sonra 6 ay süren 6 aşamalı bir eleme sürecinden geçtim. Ancak her aşamanın heyecanı o kadar farklıydı ki uzun süren bir eleme sürecine rağmen her şey bir anda olmuş gibiydi. 2 yıllık fellow programım boyunca birbirinden değerli fellowlarla ve iş insanlarıyla tanışma fırsatı yakaladım. Tanışıp ilham aldığım kişiler her şeyin gerçekten istendiğinde ve çok çalışıldığında yapılabileceğini bana ispatladı. Düzenli gerçekleştirdiğimiz fellow-uplar, mütevelli heyeti yemekleri, kurumlarla birlikte gerçekleştirdiğimiz inovasyon projeleri, Giveback galaları, İsrail gezisi sayesinde Girişimcilik Vakfı fellow programı hayatımın dönüm noktalarından biri oldu. Girişimciliği direkt ve dolaylı olarak Türkiye’nin önde gelen girişimcilerinden ve fellow arkadaşlarımdan öğrenme şansı buldum. Onlarla sürekli iletişim halinde olarak, başvurmadan önce düşündüğüm gibi girişimciliği yerinde, zamanında öğrenebilme ve uygulayabilme imkanları yakalamıştım. Birbirinden farklı bakış açılarına sahip olan kişilerle birlikte olabilmek, yapabileceğine inanma ve hayatta her zaman değer yaratabileceğimizin iç güdülerini edinmem benim için en vazgeçilmez kazanımlardan oldu diyebilirim.
2.Fellow’ken hiç unutamadığın bir anın var mı? Anlatabilir misin?
Fellowlar olarak eminim ki hepimizin çok çeşitli unutamadığımız anıları vardır ama özellikle iki anımda çok farklı heyecan yaşamıştım ve tecrübeler edinmiştim. İlki Sina Bey’in Farkın Özgürlüğün, cesaretin girişimin olsun! konu başlıklı “Aramıza hoş geldin…” mailini okuyuşumdu. Maili okuduktan sonra çok farklı bir maceraya adım attığımdan ve 2 yıl sonraki Dinçer’in birbirinden farklı hayalleri, becerileri ve çalışma şekli olacağından çok emindim. İkincisi ise İsrail gezisi benim için unutulmaz anılarımdandı. 20 yaşında daha yolun başındayken oradaki girişimcilik ekosistemini hissedebilmek, gençken yaşadığım ve hayata olan bakış açımı tamamen değiştiren noktalardan biriydi. İmkân, yer, zaman sebep fark etmeksizin inandığımız ve çalıştığımız zaman imkansız gibi gördüğümüz durumların gerçekleştiğini gördüm.
3.Şu an neler yapıyorsun? Geleceğin için planların var mı? Bir sonraki adımın nedir?
Hayatımda her zaman ortam fark etmeksizin yeni deneyimler, insanlar ve yetkinlikler edinmeye çalışıyorum. Geçtiğimiz yıl üniversiteden mezun olduktan sonra Koç Holding Bilgi Teknolojileri Koordinatörlüğü’nde işe başladım ve Koç Holding bünyesindeki kurumlara insan kaynakları yönetim sistemi olan SAP SuccessFactors ürününün danışmanlığını sağlıyorum. Çeşitli sektörlerden ve kültürlerden gelen kişilerle çalışmak bana büyük resimde çok farklı bakış açılarına sahip olmamı sağlıyor. Ürün nasıl olmalıdır, nasıl geliştirilmelidir, ne şekilde ihtiyaçları karşılayabilir gibi ürünün veya hizmetin danışmanlığını sağlayarak farklı teknik alanlarımı geliştirmekteyim. Günümüzdeki ve gelecekteki hayatım için de olabildiğince kendimi teknik anlamda geliştirmeye çalışıyorum; teknoloji, danışmanlık ve girişimcilik alanlarında ilerlemeyi istiyorum. Bir yandan da sürekli olarak yurt dışında veya yurt içinde de bu alanlarda neleri yapabilirim ve neleri geliştirebileceğimi araştırmaktayım. Bir sonraki adımımın kendi fırsatlarımı yaratıp sevdiğim alanda işimi yaparak insanlar için yeni değerler yaratmak olmasını istiyorum
4.Bize kendi girisimcilik serüveninden ve girişimci bakış açısının hayatına etkilerinden bahsedebilir misin?
Girişimcilik serüvenim fellow programına başvurma sürecimde de bahsettiğim gibi üniversite 1. sınıfta uzun süreçler sonrasında sponsorluk bulup, insanlarla iletişime geçtikten sonra 2006 yılından beri takip ettiğim, her anlamda hayatıma örnek olan Kobe Bryant ile tanışabilme ve Los Angeles’ta maçını seyretme hayalimi gerçekleştirdikten sonra başladı diyebilirim. Ondan sonrasında hayatta her zaman isteğimizin peşinden koşmamız gerektiğinin ve yeni değerler yaratmak zorunda olduğumuzun farkına vardım ve her daim girişimcilikle ilgilenen kişilerle birlikte olmaya çalıştım. Girişimcilik bakış açım sayesinde artık doğru zamanda, doğru yerlerde, doğru kişilerle, doğru aksiyonları alabilmeye başladım. Sürekli denemeyi, sürekli denediğim işlerden tecrübe edinip farklı şekillerde hayatıma pivot edebilmeyi sağladım. Bu sayede de sürekli kendimi, fikirleri veya ortamları geliştirebilecek kişileri veya ortamları beklemeden bizim aksiyona geçmemiz gerektiğini gördüm. Belki de dört yıl önce hayalim için aksiyona geçmeyip kendi fırsatlarımı yaratmasaydım talihsiz kaza sonucu vefatından sonra hayatım boyunca Kobe Bryant ile tanışmak içimde kalacak, pişman olacaktım ve bir daha asla onunla tanışabilme şansım olmayacaktı. Kendi kurduğumuz startuplarda, yer aldığımız startup veya kurumlarda bu vizyonla ilerlendiği takdirde her zaman farklılıklar yaratıp insanlara öncü olabileceğimizi deneyimledim. Yeni fikirler ve yeni iş modelleri oluşturarak sürekliliği ve yenilikçiliği girişimcilik mentalitesinin sağlayabileceğine inanıyorum
5.Girvak’tan öğrendiğin “Give back” kültürünü kendi hayatının içerisinde ve gelecek planlarında kullanıyor musun?
Give back kültürü benim için farklı ifadelerle öğren ve aktar şeklinde eğitimci bir aileden geldiğim için hayatım boyunca farkında olmadan hep yer aldı. Her günümde yeni şeyler öğrenip kendi hayatım veya insanların hayatlarında, bulunduğum yerlerde nasıl gelişmeler, değişiklikler yaratabileceğimi düşündüğüm için give back artık hayatımın vazgeçilmez bir noktası oldu. Hayatımdaki en büyük motivasyonlarımdan bir tanesi de insanların hayatına dokunabilmek ve insanlar için yeni değerler yaratabilmek olduğundan edindiğimiz bilgilerin, maddi imkanların, tecrübelerin topluma kazandırılmasının hayatımızda kritik bir yer aldığını düşünüyorum. Bugüne kadar yaptığım çalışmalarla edindiğim tecrübelerle benimle geri bildirimlerini, fikirlerini paylaşan kişiler sayesinde de daha güzel ve hızlı sonuçlar alabildim. Hepimizin bu yenilikçi sürekliliği sağlayabilmemiz için geri verme yani give back kültürünü hayatimizin önemli bir sorumluluğu olarak görmesi gerekiyor. Topluma geri dönmeyen kazanım kendi etki alanını ve fayda çemberini daraltıyor.
6.Son olarak su an bu röportajı okuyanlar için bir tavsiye vermen gerekse bu ne olurdu?
Benim tavsiyem zamanımızın değerini anlayabilmek ve zamanı yaşayabilmektir. Meşgul olduğumuz işlerden, bulunduğumuz ortamlardan zamanın nasıl geçtiğinin farkına varamıyoruz. Yapmak ve bulunmak istediğimiz şeyleri her zaman hayatımızda erteliyoruz ama hayatın acımasızca çok hızlı geçtiğini unutuyoruz. Her günümüzü asla geriye alamayacağımızı bilerek bir önceki günden farklı olarak kendimizi beslemek için bugün ne yaptık ve kendimize neyi bekliyorsun sorularını sormalıyız çünkü bazı şeyleri yapmak için geç kalabiliriz. O fırsatları, zamanları tekrar yaratma imkanı bulamayabiliriz. Elbette her zaman gelecek için planlarımızı yapmalıyız fakat o anların ve zamanların değerini bilip kendimizi tanıyıp ne istediğimize hayatımızda yön vermeliyiz. Her zaman kendi fırsatlarımızı ve imkanlarımızı yaratmaya çalışacağız ama bazen o anlar tekrar gelemeyebilir. Röportajımı da Kobe Bryant’ın gerçekleştirdiği bir röportajındaki zamanın değerini bilmekle ilgili sözleriyle bitirmek istiyorum.
“İyi vakit geçirmeliyiz, hayatın tadını çıkarmalıyız. Hayat, bataklığa düşmemiz ve cesaretimizi kırmak için çok kısa. Hayatı yaşamaya devam etmeliyiz, bir ayağımızı diğer ayağımızın önüne koyup gülümsemeliyiz ve hayatımıza devam etmeliyiz.”
-Kobe Bryant