GİRVAK Alumni’den | Eda Aydoğan ile Mezuniyet Sonrası

Kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz? 

Liseden başlayayım. Liseyi Aydın’da Atatürk Anadolu Lisesinde okudum. İlk üç sene sayısaldım, son senemde ise eşit ağırlık bölümüne geçiş yaptım. Lisede aktif ve dışa dönük bir öğrenciydim, yaz okulu, kulüpler, kurslar gibi çeşitli oluşumlarda yer almaya çalışıyordum. Lisenin son dönemlerinde uluslararası bir şirkette çalışmak, hatta CEO olmak gibi hayallerim vardı. Çocukken yazları farklı şehirlerde yaşayan arkadaşlarımla sohbet ederken onların yaşadıkları deneyimleri dinleme şansım oluyordu. Genellikle İstanbul, Ankara gibi büyükşehirlerde yaşıyorlardı. Bu nedenle üniversiteyi İstanbul’da okumam gerektiğini düşünmeye başlayıp İstanbul ağırlıklı bir üniversite tercihi yaptım. İstanbul’daki imkanların küçük şehre nazaran benim kariyer hedeflerimle pararelliğinin farkındaydım.

Üniversite bölümünüzü nasıl tercih ettiniz? 

Lise dönemimde Bilkent’te bir yaz okuluna katılmıştım. Bu bir haftalık programda Bilkent’te kalıp okulun Sosyal Bilimler Fakültesi’ndeki derslere katılabiliyorsunuz. Benim o sıralar aklımda Uluslararası İlişkiler bölümü olduğu için o alandaki derslere bakar hem de oradaki üniversite öğrencileriyle tanışırım diye düşünüp programa başvurmuştum. Programa kabul edilip, gittiğimde ise programı her bölümü deneyimleyecek şekilde planladıkları için ben de boş vakitlerimde, psikolojiden uluslararası ilişkilere, iktisattan işletmeye bütün bölümlerin derslerine katılma şansına sahip oldum. Uluslararası ilişkiler dersinde bu dersin çok sözel bir ders olduğunu ve ben de sayısal arka plandan geldiğim ve matematiği çok sevdiğim için bana uygun olmadığını hissettim. Sayısal yeteneklerimi kullanıp, biraz daha aktif olabileceğim bir bölüm seçmeliyim diye düşündüm. O sırada İktisat derslerindeki strateji, pazarlama ve istatiksel analizlerin nasıl yapılacağı gibi konular anlatılırken çok heyecanlandığımı farkettim ve böyle şeyler yapmak istediğime karar verdim. İktisat alanına yakın bölümleri araştırırken karşıma Uluslararası Ticaret çıktı. Bölüm hem uluslararası hem de stratejik planlama kısımlarıyla ilişkili olduğu için benim ilgi alanıma çok uyan bir bölümdü. Sonrasında ise Okan Üniversitesi’nde Uluslararası Ticaret bölümünü tam burslu tercih edip bu bölümden mezun oldum. Özel üniversite seçmemin sebebi ise sosyal bilimler alanında daha fazla yurtdışı opsiyonlarının olması ve burslu olduğun sürece o avantajlara daha hızlı erişme imkanının fazla olmasındandı. Küçük bir not, Üniversite tercih döneminde Webrazzi’de Girişimcilik Vakfı’nın haberini görmüştüm. Benim hayallerim ve vizyonumla çok uyumluydu. Gelecekte ben de kendi işimi kurup belirli bir gelire sahip olduktan sonra fon tarzı bir şey kurup gençleri desteklemek gibi bir düşüncem vardı. Maalesef İlk başvurumda ikinci aşamada elendim, sonra tabi 2015’te tekrar başvurup seçildim ve şu an Alumni olarak hayatıma devam ediyorum.

Üniversite döneminde ne gibi etkinliklere katıldınız? 

Bireysel olarak ilk yurtdışı deneyimim seyahatten bağımsız olarak üniversitenin ilk yılında oldu. AIESEC’le Hırvatistan’a 3 aylık bir Halkla ilişkiler ve pazarlama projesi ile gittim.

Benim için çok keyifli bir deneyimdi. Böyle projeleri kesinlikle tavsiye ederim. Proje yönetimin, sosyal medya ve pazarlama çalışmalarını öğrenmem ve farklı kültürlerden insanları tanıyıp dilimi geliştirmem açısından çok güzel bir fırsat oldu. Bu projeler sayesinde insanlarla nasıl çalışılır, farklı kültürlerle nasıl entegre olunur onu öğrendim. Hırvatistan’da sosyal medya projesi yapıyorduk, benim de web sitesi yönetimi ve içeriklerin planlanması gibi şeylere ilgim vardı hatta o sene Girvak için başvuru videosunu Hırvatistan’da çektim. Bunun yanı sıra Girişimcilik Vakfı’nın yurtdışı projeleri ve etkinlikleri için çekilişler yapılıyor, bir hibe ayarlanıp seni yurtdışına gönderiyorlar. Ben de Berlin’deki NOAH (girişimcilik dünyasının en büyük etkinliklerinden biri, büyük startupların yatırım aradığı uluslararası bir konferans; Zürih’te, Berlin’de İngiltere’de vs oluyordu o zamanlar) etkinliğine katılma fırsatı yakaladım. Orada bir haftaya yakın kaldım, insanlarla tanışıp networkümü genişlettim. Herkesle birebir etkileşime geçme şansım oldu. Sina Bey ve Mehru Hanım da olmak üzere vakfın mütevelli heyetinden kişilerde katılımcılar arasındaydı. Sonrasında Erasmusa gittim, O zaman Fellowluğun ikinci senesiydi, etkinliklere bilet alıp geliyordum. Kısaca üniversiteye girdiğimden beri her sene hem gönüllülük hem stajlarla bir şekilde yurtdışının farklı ülkelerine gidip oralarda kalıyordum, galiba hiçbir seneyi kaçırmadım. Master ve yüksek lisans hedefim olmadı hiçbir zaman. O yüzden Üniversitede ortalamamı yükseltmek yerine biraz daha network edinmek ve kendi konfor alanımdan çıkmak beni daha çok motive ediyordu.

Fellow’luk döneminde GİRVAK etkinlikleri nasıl geçiyordu?

2 ayda bir FellowUp etkinliği ve belirli alanda workshoplar oluyordu. İkinci günde de genellikle mütevelli heyetiyle öğle yemeği oluyordu ve bu etkinlikler normalde bir öğrencinin nadir görüp sohbet edebileceği insanlarla çok şık restoranlarda yapılan etkinliklerdi. En çok hoşuma giden şeylerden biri gelen isimlerin kesinlikle “ben buraya iki saatimi ayırdım, buradan ne alabilirim?” gibi bir düşüncede olmamasıydı. Bu insanlar bu etkinliklere zaman harcamak gibi bakmıyorlar, seni dinliyor ve anlamaya çalışıyorlardı. Bu çok özel ve paha biçilemez bir durum. Fellow uplarda genellikle bir motivasyon konuşmacısı oluyordu ve onların hayat hikayeleri, başarıları ve hedeflerine nasıl ulaştıklarını dinliyorduk. Dolu dolu geçen iki günü böylece tamamlıyorduk. Sonrasında da genelde fellow’larla (bazen alumni’ler de geliyodu) beraber dışarı çıkıp sosyalleşiyorduk. Bunun yanısıra gezilerimiz oluyordu. Bir defasında İsrail’e gitmiştik mesela, oradaki girişimcilik ekosistemini görmüştük. Bu gezi zaten benim için çok ayrı, dolu dolu bi macera ve güzel bir deneyimdi.

GİRVAK’ta sizde özel bir yer etmiş etkinlik veya konuşma var mıdır?

İlk kadın uzay turisti Anousheh Ansari galada ilham konuşmacısı olmuştu. Onun konuşması fazlasıyla ilham vericiydi. Özellikle bir kadından tüm bu deneyimleri dinlemek beni daha da motive etmişti. Kadınların toplumda eşit görüldüğü bir ülkeden çıkmıyordu ve Amerika’ya gidip uzay yolculuğu yapma fırsatı yakalamıştı. Türkiye’de yaşayan bir kadın olarak belki kendimden bir şeyler gördüm. Aslında bana nelerin mümkün olabileceğini göstermişti. Bu tarz etkinlikler dışında aslında benim için vakıftaki en önemli şey arkadaşlık. Ben üniversitede ya da iş yerinde sahip olamadığım arkadaşları vakıfta edindim. Şu an onların her anlarında yanındayım, onlar da benim her anımda yanımdalar. Vakfın bize sağladığı imkanlardan öte GİRVAK benim en yakın çevremi oluşturan organizasyon. Bana çok iyi insanlar kattı ve bildiğiniz üzere çevrende olan insanlar seni daha ileri seviyelere taşıyabiliyor. Bu konuda kendimi çok şanslı hissediyorum.

Kariyerini nasıl kurgulamıştın ve kariyerin nasıl gelişti? 

Ben uluslararası şirketlerde çalışmak istiyordum. Aslında Üniversitede bölümümün derslerini de keyifle tamamladım. Uluslararası ticaret anlaşmalarını, bu alandaki prosedürleri vs öğrendim. Ama günün sonunda farklı alanları da deneyimlemek istedim. İnsan kaynakları, sosyal medya, startup program yöneticiliği gibi alanları deneyimledim. Daha çok startuplarla içli dışlı olduğum için ister istemez bi iş fikri nasıl geliştirilir ya da startuplara eğitimler nasıl planlanır görmüş oldum. Tabi pazarlamaya daha yakındım. Bazı eğitimlerle blog nasıl yazılır, içerikler nasıl üretilir, web sitesi nasıl yapılır gibi konuları öğrendiğim için dijital tarafa kaymaya başlamıştım. Üniversitede son seneme doğru vakıftan bir arkadaşım Insider’a girdi. Bizim de öncesinde onunla düşündüğümüz bir iş fikri vardı ve Insider tam olarak bizim kafamızda düşündüğümüz fikre benziyordu. Arkadaşım: “Eda, sen de kesinlikle bu işin bir parçası olmalısın” dedi. Full time bir trainee pozisyonuna başvurdum ve mülakata girdim. Learning & Development ekibinde çalışmaya başladım. 6-8 ay kadar orada çalıştım. Farklı alanlarda sorumluluk alma şansım oldu. L&D birçok departmanla çalışan bir ekip olduğu için çoğu kişiyle birebir iletişime geçip her departmanın gerekliliklerini iş tanımlarını kavramıştım. Ekipleri daha iyi tanıdıkça bana daha uygun olduğunu düşünüp Partner Success Team altında Account Managerlık pozisyonuna geçme kararı aldım ve Insider’da çalışmaya devam ettim. Insider benim için güzel bir üniversiteydi. 2 sene orada kalıp sonrasında yurtdışı hayalim olduğu için oradan ayrılıp Dubai’ye geldim. Buraya sadece turist vizesiyle geldim ve iş aramak için bir ay sürem vardı. Bu serüven; evim hazır, işim hazır, bavulumu toplayıp Dubai’ye yerleşiyorum tarzı olmadı benim için. Eski deneyimlerim ve referanslarımla birlikte Dubai’ye gelip ilk ayımda ilk işimi buldum. Bundan iki ay önce de yine Dubai’de Delivery Hero çatısı altındaki Talabat’ta çalışmaya başladım. Talabat’ta partnerlerin kullandığı panelin ürün sorumlusuyum. Berlin ve diğer Globaldeki ekiplerle çalışıyorum. Yoğun bir çalışma ortamı var, sorumluluklarım bazen büyük olabiliyor ama genel olarak çok keyifli bir ortam. Geldiği noktada Talabat, her ne kadar büyük bir şirket olsa da o startuplarda olan genç dinamik ruhu hâlâ koruyor ve bu benim en çok keyif aldığım kısım. İşimin dinamik ve endüstrinin hızlı büyüyor olması bana genel çapta çok büyük öğrenimler kazandırıyor.

Kariyerinde nereye ulaşmak istiyorsun? 

Bunu söylemek için daha çok erken tabii ama şu an olduğum yerden mutluyum. Pandemide benim için kendimi tanımak çok önemliydi; nasıl bir ortamda mutlu olabilirim, ne gibi yetkinliklerim var, bunları çok düşündüm. Şu anda bulunduğum işte ürün ve işletme arasındaki bağı sağlıyorum. Ama günün sonunda yaptığım işte iyice uzmanlaştıktan sonra bunu bir servise döküp, dünyada istediğim bir yerden online olarak kendi servisimi sağlayabileceğim bir sistem kurmak isterim. Part time başlayıp projeleri seçebileceğim bir Dijital Dönüşüm projeleri hizmeti sağlamak hayallerim arasında. Şimdilik kendime yeni Learning Challege’lar koyup kendimi daha da geliştirmeye çalışıyorum, oraya doğru da yavaş yavaş adım atmış oluyorum. Bunların dışında iş hayatımda kendimi farklı şeylerle beslemeye çalışıyorum ki yeni bakış açıları kazanabileyim. Hayatta “Ben bunu yapmam” dediğim çok bir şey olmuyor ve bu da insanın adaptasyon yeteneğini geliştiriyor. Bazen sanatla, bazen müzikle ilgileniyorum; yemek yemeyi çok sevdiğim için farklı yemekleri deniyorum. Kendimi çok yönlü, çok sesli olacak bir birey, bir kokteyl yapar gibi deneyimlere boğuyorum. Kariyer hedeflerim dışında farklı tarzlarda etkinliklere yöneliyorum, buna gerçekten zaman ve bütçe ayırıyorum. Denge gerçekten çok önemli!

Kullandığınız ve okuyucularımıza önerebileceğiniz bir kaynak var mı? 

Eğitimler için özellikle Coursera’yı takip ediyorum. İçerikleri detaylı olduğu ve öğrenciler için ücretsiz olduğundan özellikle tavsiye ederim. Linkedin Learning’de ise daha hap bilgiler olan bir saatte bitirebileceğin kurslar var, onları da öneririm. Linkedin’de benim profilimle ve hedeflediğim kariyer basamaklarıyla örtüşen insanları takip edip bunun da insanı motive ettiğini düşünüyorum.








İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*