Girişimcilik Vakfı mezunlarımız ile söyleşilerimize Emine Nural Öztürk ile devam ediyoruz. İçten cevapları ve verdiği ilham için Emine’ye çok teşekkürler!
1.Fellow Programı ile nasıl tanıştın? Süreci ve fellow olduktan sonra hayatında neler değişti biraz anlatır mısın?
Tıp Fakültesi 2. sınıftayken bir arkadaşım vasıtasıyla vakfın programından haberdar olmuştum, ilk başvurumda kabul edilmemiştim. Ancak vakfın mail listesine eklenmiş ve gelişmeleri takip eder olmuştum. Girvak mezunlarından Gökçe Gülcüler’in girişimi olan Ustamdan ekip arkadaşı çağrısını görüp başvurdum ve bu girişimde çalışmaya başladım. Bir sonraki sene başvuru sürecine kadar olan zaman zarfında, girişimciliği deneyimle fırsatım oldu. Ertesi sene tekrar başvurup vakfa kabul edildikten sonra kendimi ekosistemin içinde buldum. Bir hekim adayı olarak girişimciliğin içinde olmak, vakfın sağladığı imkanlar ve birbirinden renkli insanlarla birarada olmak bana bambaşka bir perspektif kazandırdı. 4 farklı girişimin eş kuruculuğunu üstlendim ve de bu girişimlerde partnerlerimin çoğu vakfın bana kazandırdığı kişiler oldu. Ayrıca bir tıp doktoru olarak, mezun olduktan sonra Amgen Biyoteknoloji ve İlaç Şirketinde Medikal Proje Uzmanı olarak başlamamda GirVak’ta kazandığım vizyonun etkisi olduğunu samimiyetle söyleyebilirim. Özetle, bugün olduğum kişi olmamda vakfın etkisi çok büyük.
2. Fellow’ken hiç unutamadığın bir anın var mı?
Birçok unutulmaz anı biriktirdim fellow ve alumni olduğum süreçte, bunlarda iki tanesini paylaşmak isterim. Birincisi, 2017 yılında İsrail’de vakıf vesilesiyle katıldığımız Kinnernet etkinliğinde geçirdiğim her gün unutulmazdı, USB’nin mucidinden Skype’ın kurucusuna kadar birçok harika insanla tanıştım. Bir diğeriyse GiveBackGala’da uzaya ilk giden astronot kadın ile tanışma fırsatı bulmamdı, kendisinin yanında getirdiği son kitabını imzalayıp benimle yaptığı uzun konuşma beni çok etkilemişti.
3. Şu an neler yapıyorsun? Geleceğin için planların var mı? Bir sonraki adımın nedir?
Şu an kurumsalda doktor olarak çalışmamın yanı sıra girişimcilik yolculuğumu devam ettiriyorum. Bir sonraki adımım tüm bu süreçlerimi globalde de devam ettirmek olur diye umuyor ve öngörüyorum.
4. Bize kendi girişimcilik serüveninden ve girişimci bakış açısının hayatına etkilerinden bahsedebilir misin?
Formasyonum sağlık üzerine olduğu için girişimcilik faaliyetlerimin bir kısmını sağlık sektörüne inovatif çözümler getirmeye kanalize ettim. Bir kısmını ise hobilerim etrafında şekillendirdim. Hangi bağlamda olursa olsun girişimcilik benim için kolaylaştıran, farklı düşündüren ve çözümleyen faaliyetlere verdiğim genel isim. Bu bakış açısına sahip olunca kişi girdiği her sektörde birçok farklı fikir ve projeyle yürümeye başlıyor bence.
5. GİRVAK’tan öğrendiğin “Give Back” kültürünü kendi hayatının içerisinde ve gelecek planlarında kullanıyor musun?
Giveback; benim vakfa girmeden önce de çok değer verdiğim, vakıfla beraber oldukça perçinlenen bir kavram. Edindiklerimizi paylaşmanın bizi daha da zenginleştirdiğine inanıyorum. Fırsat buldukça mentor-mentee programlarına katılıyorum, konuşmacı olmam için gelen tekliflerini değerlendirip birçok kişiye ulaşmanın ve geri vermek kültürünü devam ettirmenin mutluluğunu yaşıyorum. Ayrıca mezunu olduğum İzmir Fen Lisesi’nin mentorluk projesinin koordinatörlerinden biri olarak da gönüllülük faaliyetlerime devam ediyorum.
6. Son olarak şu an bu röportajı okuyanlar için bir tavsiye vermen gerekseydi bu tavsiye ne olurdu?
Hiçbir serüven güllük gülistanlık değil aslında, o kadar çok zorluk ve yokuş var ki. Kendi deneyimlerimden de çıkarım yapabileceğim bir şey varsa o da bir şeyi gerçekten isteyince insan, tüm gemileri yakıp hedefinin peşinden gittiğinde, evren de ona hizmet etmeye başlıyor, yeter ki adanmışlıkla ilerlesin. Yeri geldiğinde dışarıyı çok duymamak, içeriye kulak vermek çok önemli. Bir de her yol her hikaye eşsiz, bunu bilip ona göre ilerlemek de elzem.