GİRVAK Alumni’den | Ferhat Babacan ile Mezuniyet Sonrası

Girişimcilik Vakfı mezunlarımız ile söyleşilerimize Ferhat Babacan ile devam ediyoruz. İçten cevapları ve verdiği ilham için Ferhat’a çok teşekkürler!

1.Fellow Programı ile nasıl tanıştın? Süreci ve fellow olduktan sonra hayatında neler değişti  biraz anlatır mısın?

Üniversiteye ilk girdiğimde profesyonel spor kariyerime devam etmeyi çok istiyordum. Bir yandan da diğer arkadaşlarımdan sürekli “Katıldığım kulüp şu etkinliği yapıyor, bak şöyle biri geliyor” diye etkinliklerden bahsediyorlardı. Bir gün antrenmana giderken takımdan arkadaşım ünlü bir iş insanının geldiğini ve dinlemeye gittiğini söylemişti. Ben de onun peşine takılıp ilk kez bir yatırımcıyı dinlemeye gittim. Hiç unutmuyorum Namık Kural gelmişti; kendisi girişimcilik, yatırımcılık, milyon dolar değerlemelerden bahsediyordu.

Antrenman sonrası evde biraz bu ekosisteme baktım. Uzaktan çok kaotik gelen bu ortamı anlamaya çalışmak o dönemde bana daha da uzak geliyordu. Ama Google çoktan algoritmasını beni almıştı. Karşıma sürekli girişimlerin haberlerini çıkarıyordu bile.

Okulun ilk yılının bitişine yakın bu defa Girişimcilik Vakfı’nın Fellow Programı’nı çıkardı karşıma. O sırada ben de yaşadığım ufak bir kaza sebebiyle sporu bırakmıştım. Her gün bir fellow’un secim videosunu izliyor, hepsinin Türkiye’nin sadece belli bölgelerinde olduğuna inanıyordum. Yazin programin baslamasini beklemeye baslamistim bile. Ortagim Selinay ile hergun basvuruyu ile ilgili konusuyorduk. Butun asamalar yavas yavas geciliyor bir sonraki asama icin heyecanlaniyordum. Son asamaya gelmeden onceki video mulakatinda Londra’dan bir Alumni ile yapmistim bana dogru zaman ve dogru yer kavramindan bahsetmisti. O sene malesef olmamisti. Bir sonraki sene Google ile GirVak’in programinda Dogan ile tanismistik onceki seneden kuskunlugumu ve serzenislerimi ona anlatiyordum o beni telkin edip dogru zaman ve yerden bahsediyordu. O sene bir asama daha gecmistim Sina Afra ile mulakatim oldu. Herkes ciktiktan sonra cok gergun ve farkli hissediyordu. Mukemmel gecen bir mulakat sonunda artik Fellow olmustum.

“Burada hayallerinize cok dikkat edin her an gercek olabilir.” demisti bir Alumni. Sihirli bir degnek degil belki ama bir yapbozun butun parcalari gibiydik. Birbirimize asla benzemiyoruz ama mozaik bu kadar renkli ve uyumlu olamaz dedirtiyordu butun insanlara. Ortagimi, advisor’imi, en yakin arkadaslarimi, GiveBack kulturunu vakif sayesinde buldum desem sanirim cok abartmam.

2. Fellow’ken yaşadığın ve hiç unutamadığın bir anın var mı?

Galaya haftalar kala bir Fellow-up da sahne de Mehru hanim gala hakkinda ufak ufak ipuclari veriyor ve konusmaci sorulmaya basladiginda bir anda goz goze geldik. O an konusmaci hakkinda ipucu verirken hava da isimler ucmaya baslamisti. Daha once galaya katilmadigim icin ben o sirada seyi dusunmeye basladim “ya bu galadaki isimler cok havali da Turkiye’ye gelmezler ki”. Sanirim biraz erken dusunmeye baslamistim.

Birkac gun sonra Oyku’den bir telefon aldim. “Ferhat biz her sene konusmacimiza eslik etmesi icin bir Fellow arkadasimizi seciyoruz.” ondan sonra ara cumleler cok aklimda yok cunku anlik baya heyecanlanmistim cunku ismi ogrenebilecegimi dusunmustum. “Senin icin uygun olursa gala oncesinde kendisine eslik eder misin?” diye son bir soru duydum. O an cok heyecanlansam da ufak bir aksilik vardi benim icin cunku gala gunu gelecegim galadan once bir Almanya seyahatim olacakti. Ama bunu asla Oyku’ye caktirmadan “tabii ki” dedim. Telefonu kapatir kapatmaz butun islerimi iptal edip seyahatimi otelemistim.

O gun gelmisti galadan once ikinci bir telefon geldi. Havaalani saatleri, otel bilgilerini ogrendim. O malum soruyu sordum Oyku’ye “Oyku ben kimi karsilayacagim?” Oyku gulerek o ismi soylemisti “Toni Porshce Piech”. Eger elektrikli araba sektorundeyseniz Porsche ve Piech soyadlarini bilmemeniz mumkun degil ve anlik bir heyecan geldi.

Toni’yi havaalanindan aldiktan sonra oteline gidecegimizi dusunmustum ama ufak bir guncelleme geldi onun tarafindan. “Ferhat benim smokine ihtiyacim var.” ben o an bir yandan Google Maps’ten kiralik smokin alabilecegimiz lokasyonlara bakarken smokin kiralayacagimiz yere geldik. Toni ile ilginc bir bagimiz olustu bir anda onun tabiri ile “Bir yabanci arkadasimla hic beden olculerimi alip Turk kahvesi icecegim aklima gelmezdi.” Bu macera sonrasi otel yolculugu boyunca ona kendimden bahsetmekten cok onu dinledim. Bluedot’i anlattim bir anda beni onlarca insanla bagladi.

Galanin benim icin en anlamli fotografini bile cektik. Beni ulkesine donmeden son kez aradi ve Bluedot’a “Loyal Board Member” olmak istedigini soyledi. Kurdugumuz bu bag benim icin cok degerli.

3. Şu an neler yapıyorsun? Geleceğin için planların var mı? Bir sonraki adımın nedir?

Suan da Bluedot’in ortaklarindan birisiyim, Bluedot’da strateji ve buyumeden sorumluyum. Bluedot’da butun ekibimizin derdi daha surdurulebilir ve yasanabilir bir dunya icin ulasimdaki yeni nesil araclarin yayginlasmasi. Elektrikli araba kullanicilarina finansal cozumleri ve sadakat programlari ile desteklerken sarj istasyonu sahibi isletmelerinde kullanicilara ulasmasini sagliyoruz.

Turkiye’den basladigimiz bu macerada Amerika ve Almanya’da ekibimizi buyuturken yeni kullanicilar ile kendimizi gelistiriyoruz. Surekli ogrendigimiz bu yolda yatirimci ve mentor hayal ortaklarimizla hizimiza hiz katiyor ve kaos icindeki bu dunyadaki ulasim problemlerini cozmeye calisiyoruz.

Ekip icinde surekli birbirimize “nasil bir Bluedot’da calismak istersin?” sorusunu soruyoruz. Cunku bu ekosistemi birlikte gelistirdigimize ve buyuttugumuze inaniyoruz. Hepimizin ortak hayali global bir bir isin parcasi olmak. Yakin zamanda yeni urunlerimiz ile Bluedot’i buyuturken bu hayale ortak olacak yeni insanlarla yolumun kesismesi icin calisiyorum.

Suanki yolumun sonunu planlamaktan cok bir sonraki hayali kurmayi seviyorum. Bu isten once de hep aklimda olan uzay teknolojileri hayalim icin kisisel gelisim odakli kendimi gelistirirken sektore yakin insanlarla paylasim yapmak beni heyecanlandiriyor. Umarim uzun vaadede Bluedot buyurken bu alanda da paydas olmak cok istiyorum.

4. Bize kendi girişimcilik serüveninden ve girişimci bakış açısının hayatına etkilerinden  bahsedebilir misin?

“Girişimci” kelimesinin üniversite ikinci sınıfa kadar bir meslek grubunun adı olduğunu bile düşünmüyordum. Oysaki yaşadığımız coğrafya, yaşadığımız problemler kimimiz icin girişimcilik kavramını alternatiften zorunluluğa itti. Eğer bir problemden muzdarip hissediyor ve bunu çözmek için kendinizi sorumlu hissediyorsanız “Girişimciliğe hoşgeldiniz” diyebilirim sanırım.

Ben hayatımdaki problemleri sırt çantamdaki ağırlık, gelecekteki nesiller için dertlenecek bir durum haline getirmeyi seçmek istemedim. Bu ağırlıklar kimimiz için eğitim, kimimiz için sağlık, benim içinse çevre problemleri oldu.

Üniversite sonrası dünyanın en büyük araç kiralama şirketlerinden birinde büyüme üzerine çalışıyordum. Ekibin en yeni jenerasyonu olmamdan mı yoksa geleneksel şirket yapısı mı bilmiyorum ama bir türlü yeni nesil ulaşım çözümlerine yakin olamıyorduk. Ne ekibi buna ikna edebiliyordum ne de girişimcilik denen bu kaosa kendimi hazır hissediyordum. Vakıftan her ay bir arkadaşımın girişim kurma cesareti bana büyük bir ilham oldu. Aklımdaki ilk fikri ortaklarıma anlattım. Bir anda kendimizi işlerimizden ayrılmış ve Bluedot için çalışırken bulduk.

Daha önce Google ve Girişimcilik Vakfı’nın bir programında öğrenci olarak ürettiğimiz fikri ortaya aldık ve her girişimin başlangıç hikayesinde benzer olacak şekilde sadece inşaa etmeye çalıştık. Sonra benim liseden ve GİRVAK alumni’si Selinay ile fikir için Amerika’ya Draper University’nin bir programına kabul aldık. Programda 120 startup arasında 6. olduk. Program sonrası her girişim gibi takım kaosu yasamaya başlıyorduk. Çünkü biz startuplar icin en buyuk rakip Google, Facebook gibi dev teknoloji şirketleri idi. İnsanlar mezun olduktan sonra bu kaotik calisma düzeninde olmaya hazır hissetmiyordu bazen. Ekibi aldigimiz destekler ile buyutmeye baslarken bir anda yatirim turu acmaya karar verdik. 6 ay once yaptigimiz bu turda Ford, First Round Capital’in Dorm Room Fonu, Axel Springer ve Porsche gibi global VCler tura dahil olurken Turkiye’nin ve Dunya’nin en iyi teknoloji sirketlerinin calisanlari da melek yatirimci olarak tura dahil oldu.

Startup olmaktan keyif aldigimiz ve buyumek icin her gun calistigimiz bu hayat tarzinda ana amacimiz sirketimizi buyutmek, kendimizi gelistirmek oluyor. Amerika ve Almanya’da hizmet veriyoruz. Saat farklari, kisisel motivasyon dalgalanmalari, kasadaki paraniz ve kaybettiginiz kullanicilar size dert olurken; ortak bir amacta calisan insanlarin keyfi, farkli dilleri konusan insanlarin musteriniz olmasi, yasanan hizli buyumeler bu yolun en keyifli seyleri oluyor.

5. GİRVAK’tan aldığın “Give Back” kültürünü kendi hayatının içerisinde ve gelecek  planlarında kullanıyor musun?

Deneyimlerin satın alınamayacağını ama kuşaktan kuşağa geçebileceğini hepimiz biliyoruz artık. Vakıfta edindiğim bu “giveback” kültürünü önce kendi yaşantımda ardından bulunduğum her çatı altında misyon olarak yaşatıyorum.

Türkiye’nin, dünyanın adalet anlayışı bizim için dar ve zorlu yollara sahip. Bu yolu açmak için bir girişim kurup teknoloji şirketi de yaratabilirsiniz, kuracağınız bir STK ile yüzlerce çocuğun hayatına da dokunabilirsiniz. Daha eşit, daha adaletli ve daha yaşanır bir dünya için öğrendiklerimizi aktarmak, yaşadığımız deneyimlerimizi anlatmak, enerjimizle ilham olmak bizim için borç değil kultur olmalı.

6. Son olarak şu an bu röportajı okuyanlar için bir tavsiye vermen gerekseydi bu tavsiye ne olurdu?

Bu ülkenin gençleri olarak sırtımızda bir çanta olduğunu ve bu çantanın yaşadığımız her türlü problemle dolu olduğunu biliyorum. Bu çantadaki problemleri ortaya saçarak azaltmak yerine bu problemleri çözecek gücümüz, enerjimiz ve heyecanımız olduğunu düşünüyorum. Bazen çözümü sırt çantanızla başka bir ülkeye gitmek ülkenizdeki gençlere “giveback” yapmak olabilir; belki de girişimci, sivil toplum çalışanı olarak bu ülkeye geri vermeye ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.

Ortam sartlarinin bir meyveyi olgunlaştırmak kadar kötüleştirdiğini de biliyorum. Ama ortam şartlarının bizim elimizde olduğunu hiçbir zaman unutmayalım. Türkiye’nin herhangi bir noktasında, herhangi bir üniversitede okuyor olabilirsiniz ama dünya bir şeyleri değiştirmek için artık çok küçük.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*