Girvak Alumni’den | Damla Yener ile Mezuniyet Sonrası

0
1882
Facebook'ta Paylaş
Twitter'da Paylaş

Girişimcilik Vakfı mezunlarımız ile söyleşilerimize Fellow 2018 ekibinden Damla Yener ile devam ediyoruz. İçten cevapları ve verdiği ilham için Damla’ya çok teşekkürler!

1.Fellow Programı ile nasıl tanıştın? Süreci ve fellow olduktan sonra hayatında neler değişti  biraz anlatır mısın?

Bütün fellow’ların aksine kimseyi tanımadan balıklamasına atladığım bir dünya oldu Girişimcilik Vakfı. Tüketmekten çok üretmenin keyfini anlamaya başladığım ilk zamanlar vakıftan ve programdan haberdar oldum diyebilirim. Sabır ve heyecanla girdiğim bütün aşamaları dün gibi hatırlıyorum – sene 2017 mevsimlerden yaz. Son aşamadayım ve oldu bu iş derken bir mail ‘Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.’

Tekrar denemeyeceğime çok emin kapamıştım maili ve bir sonraki başvuruya kadar yolumu çevirir oldum Vakıf’a karşı. İkinci sene kendimi alıkoyamadım yine başvurmaktan. İlk aşamada tıkladığım o “Başvur” butonuyla son aşamada girdiğim mülakatın kapısında ellerimin titremesini hala unutmam. Titreyerek açtığım o kapı, uçsuz bucaksız hayallerimi filizlendirmeye ve sınırların olmadığı bir dünyanın daha var olduğunu bana göstermeye başladı. Bugün her fırsatta konfor alanımdan çıkmama ve her ürettiği şeyde ufak bir çocuk gibi sevinmeme olanak sağlayan yer tam da burası – Girişimcilik Vakfı. Bundan 3 sene önceki ben ikinci kez denemeseydi eminim şuanki kendime çok yazık ederdi. Üniversite yıllarında bir öğrencinin kendine yapabileceği en büyük iyilik bu kapıyı aralamak, bazense ittirmek diyebilirim.

2. Fellow’ken hiç unutamadığın bir anın var mı?

İlk FellowUp’ı kimse unutmaz eminim ama ben hiç unutamıyorum. Vakıf’ta gözleri pırıl pırıl parlayan, yeni olduğu uzaktan dahi anlaşılan fellow’larız ve karşımızda heybesi taşarcasına dolu Avi Alkaş. O anlatıyor, biz dinliyoruz ama içimde bir yerlere öyle güzel dokunuyor ki kendimi buluyorum anlattıkça, ait hissediyorum, “Burası” diyorum “Yolculuğunda aradığın en güzel durak tam da burası.”

O kadar kıymetli ki, burada birkaç cümleye indirgemek istemiyorum ama sadece ben değil; o gün o odada olan 68 kişinin de o günü unutabildiğini sanmıyorum. Bana bir misyon ekledi Avi Alkaş, tam da hayatının değiştiği dönüm noktasının yıl dönümünde onlarca hengâme arasında, “Ben bugün sizin için burdaysam siz de yarınlarda benim için var olun” dedi. Aldım ekledim kendime, varsa yaratılacak yarınlar, birlikte başaracağımıza hiç olmadığım kadar eminim.

3. Şu an neler yapıyorsun? Geleceğin için planların var mı? Bir sonraki adımın nedir?

Mezuniyet gününde kendime bir sonraki adımı sorduğumda hala daha adım atmaya ürkek bir kız çocuğu gördüğümü hatırlıyorum. Girişimcilik bir yolculuk, siz ne zaman kendinizi hazır hissederseniz Vakıf daima size kapılarını açmak için burada olacak demişti Mehru Hanım, nitekim öyle de oldu.

Şu an girişimcilik ekosisteminin uçtan uca eksikliklerini tamamlamak adına harekete geçen bir ekiple, yeni bir yolculuğa başladım. Girişimcilik kültürünün ülkemizde yayılması üzerine kurulmuş bir işbirliği platformu olan helo!‘da, aynı zamanda halka açık olmayan şirketler için hisse alım satım, performans takibi, hissedarlık ve yatırımcı ilişkileri yönetim platformunu olan Startup Borsa’ da ve bununla beraber yeni nesil bir VC olan hiVC’de, ürün ve pazarlama tarafında çalışıyorum. Yüksek etkili bir dünya yaratma vizyonuyla ekosistemdeki bütün oyunculara dokunmaya çalışıyoruz diyebilirim. Tek yön bir bilet ile beni nereye götüreceğini merakla izlediğim bir yolculuktayım ve yolun epeyce uzun olduğunun da farkındayım!

4. Bize kendi girişimcilik serüveninden ve girişimci bakış açısının hayatına etkilerinden  bahsedebilir misin?

Bugün bulunduğum yerden, bir adım dahi olsa, her gün daha ilerisine gitmek benim girişimciliğe bakış açım diyebilirim aslında. Herkesin haykırarak tükettiği bir toplumda kimsenin üreterek dinlemediğini farkettiğim günden beri, kişi kurum kuruluş farketmeksizin kendime “Daha fazla ne üretebilirim” diye soruyorum. Bu soruyu ilk kez Girişimcilik Vakfı’nda sormuştum, o günden beri huy edindim sanırım -rotanın şaştığını hissettiğim ilk anda soruyorum sürekli kendime.

Naçizane, bu serüvenin doğrusal değil de, daha çok inişli çıkışlı hatta bazen daha çok inişli olduğunu söyleyebilirim. Sürekli siyah ya da beyaz olduğuna inandığım bir dünyam varken bu serüven bana, aslında dünyanın tamamen griliklerle dolu olduğunu gösterdi. Bazı şeyleri bulmak için önce kaybolmak gerektiği oldukça doğruymuş sanırım.

5. Girvak’tan öğrendiğin “Give Back” kültürünü kendi hayatının içerisinde ve gelecek  planlarında kullanıyor musun?

Kendi vizyonum ve Girvak’ın ekledikleriyle, çevremden, toplumdan ve doğadan ne aldıysam bir şekilde geri vermek adına çabalıyorum. Sevginin, emeğin, başarının ve azmin almaktan çok vermek olduğunu bu kültür sayesinde anladım. Kendi sosyal ilişkilerimde ve iş ilişkilerimde de bu kültürü yaşatmak adına çabalıyorum diyebilirim.

Gelecek aksiyonlarım için kendime yazdığım ufak bir sözüm var: “Maddi ya da manevi, aldığın her şeyi bir şekilde yerine koymayı unutma.”

6. Son olarak şu an bu röportajı okuyanlar için bir tavsiye vermen gerekseydi bu tavsiye ne olurdu?

“Eğer hatalar yapmıyorsanız, kararlar almıyorsunuz demektir” demiş Catherine Cook. Çizginin dışına çıkmak için deneyen herkesin önünde bembeyaz bir tablo var ancak paletteki renklerin sınırı yok. Üzerini kirletmekten korkanlar, kendine en büyük haksızlığı yapanlar aslında.

Bu satıra dek kıymetli vaktini ayırıp okuyan herkes için, sınırların geçildiği, kuralların yıkıldığı bir yolculukta, yollarımızın kesişmesini diliyorum. Bolca sevgiler!

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here