Dışardan baktığınızda bir girişimcinin hayatı kulağa şahane gelebilir. Kendi programınızı hazırlamak, kendi kurallarınızı koymak ve çalışmak istediğiniz şirketi kendiniz kurmak oldukça çekici görünebilir.
Aslında, başarılı girişimcilerin toplum tarafından idealize edilmesinin sebebi daha mutlu, başarılı ve herkesten daha hevesli görünmeleridir. Piyasada tamamen iş sahibi olma hayalini satan binlerce kitap, kurs ve şirket vardır. Yine de, girişimci olmanın çeşitli ruh hastalıklarına sebep olan bir yaşam tarzı gibi nadiren konuşulan gizli ve karanlık bir yüzü daha mevcut.
Seçimleri uğruna ödedikleri psikolojik bedeller birçok girişimcinin sırları arasındadır. İş sahibi olmanın gerektirdikleri girişimcileri bazı ruhsal hastalıklar konusunda yüksek risk grubu içine sokmaktadır. İşte girişimciliğin psikolojinizi mahvedebilecek bazı yönleri:
- Depresyon – Birçok girişimcinin maruz kaldığı soyutlanma daha yüksek bir depresyon riskini beraberinde getirmektedir. Buna ek olarak, birçok girişimci uzun saatler boyunca çalıştığından kendilerine bakmaya vakit bulamayabilirler. Vakit nakittir zihniyeti girişimcilerin uyku, eğlence, spor gibi bireyleri depresyondan koruyan etkinliklere daha az vakit ayırdıkları anlamına gelmektedir.
Depresyonun birçok şekli vardır ve her zaman üzüntü halinde kendini göstermeyebilir. Uyku bozuklukları, hassasiyet ve kiloda yaşanan değişiklikler depresyon ile ilişkilendirilebilecek semptomlardan sadece bazılarıdır. Girişimciler depresyon belirtilerini daha çok çalışarak maskelemeye çalışabilir veya bu belirtileri stresle karıştırabilir, ki bu da belirtilerin daha da kötüleşmesine yol açacaktır.
Aşırı durumlarda, girişimciler daha yüksek bir intihar riski de taşıyabilmektedir. Nitekim, Shark Tank’ten Robert Herjavec geçenlerde People dergisine yaptığı bir açıklamada geçen yaz boşandıktan sonra intihara teşebbüs ettiğini itiraf etmiştir. Onun cesaretli bu açıklaması para, şan şöhret ve başarının ruhsal sağlık sorunlarını önleyemediğinin bir kanıtı niteliğindedir.
- Öz-değer problemleri – Birçok girişimci kendi öz-değerini elde ettiği karla ilişkilendirmektedir. İşler iyi gittiğinde öz-saygıları tavan yapar. Ancak biraz para kaybettiklerinde ya da hedeflerine ulaşamadıklarında kişilik sorunları yaşamaya başlarlar. Bunun nedeni işlerinin yaptıkları şey değil, oldukları kişi haline gelmiş olmasıdır.
Birçok girişimci yeterince çalışırsa başarılı olabileceğine inanır. Bu algıya karşın, istatistikler amansızdır. Çalışan verilerine göre ufak işletmelerin yalnızca üçte-biri 10 yılı aşkın hayatta kalabilmektedir. Teknoloji sektöründeyse durum daha da vahim; bazı raporlar bu işletmelerin %90’ının başarısız olduğu yönündedir. ‘Başarısızlık diye bir seçenek yok’ gibi özlü sözlerin dillerde dolandığı günümüz dünyasında yaşanan aksilikler psikolojik krizlere yol açabilmektedir.
- Anksiyete – Girişimciler yalnızca stres altında değil, aynı zamanda büyük bir baskı altındadır. Bu ayın ev taksitlerini ödeyebilmenizin bağlayacağınız bir sonraki işe bağlı olduğunu bilmek ya da çalışmak zorunda olduğunuz için aileniz ile yeterince vakit geçiremediğinizi hissetmek bireylerde inanılmaz bir kaygı bozukluğu yani anksiyete yaratabilmektedir.
Birçok girişimci sürekli işi hakkında kaygılandığından günlük hayatına devam ederken zorluk yaşamaktadır. Başarılı olmaya yönelik güçlü arzuları davranışlarını devamlı sorgulamalarına ve en kötü senaryoları kurgulamalarına sebep olmaktadır. Sonuç olarak, anksiyete birçok girişimciyi saf dışı bırakabilmekte ve tükenmişlik hissine sebep olabilmektedir.
- Bağımlılık – Girişimciler doğaları gereği tutkulu kişilerdir, hatta biraz da takıntılı. İlişkilerinde veya sağlıklarında karşılaştıkları sorunlara rağmen sürekli devam etme dürtüsü aslında bir bağımlılık olabilmektedir.
2014 yılına ait bilimsel bir çalışmaya göre, girişimciler takıntılı düşünceler, çekilme-yoğunlaşma dönemleri ve olumsuz duygusal getiriler gibi davranış bağımlılığı belirtileri göstermektedir. Kumar veya internet gibi davranış bağımlılıklarına benzer şekilde, seri girişimciler devam etme dürtülerinden kaynaklanan olumsuz sonuçlarla karşılaşabilmektedirler.
Girişimciler aynı zamanda diğer bağımlılıklar konusunda da yüksek risk grupları arasında olabilmektedirler. Araştırmalar bir konuda bağımlılık sahibi olan kişilerin farklı alanlarda da davranış veya madde bağımlılığı sergileyebileceklerini göstermektedir.
Girişimcilik Konusunda Gerçekçi Davranmak
Kendinizin patronu olmanın, hayatta mutluluğun anahtarı olarak görüldüğü toz pembe hayalleri yeniden gözden geçirmek önemlidir. Girişimci olmanın birçok artısı olmasına karşın, kimilerinin yaşadığı psikolojik sorunlar bunlara değmeyecektir.
Yaşanan duygusal sorunlar bir zayıflık göstergesi değildir. Bu yalnızca girişimciliğin getirdiği yaşam tarzının kişiyi ruhsal sağlık sorunlarına karşı daha savunmasız hale getirmesi gerçeğidir. İmkanınız varken duygusal sorunlarınıza karşı şimdiden önlem alın. Eğer bir iş sahibi olmanın psikolojik ağırlığını üzerinizde farketmeye başladıysanız, durum daha da kötüleşmeden bir uzman yardımı alın.
Bu makale forbes.com’da Amy Morin tarafından 2015’te yayınlanan yazıdan çevrilmiştir.