Son zamanlarda medyada çokça rastladığım, bugünse Digital Age Summit’de dinleme fırsatı bulduğum Ümmiye Koçak’ın samimi ve ilham veren öyküsünü paylaşmak istiyorum sizlerle.
“Hayal kurmak ile hayalperestlik aynı şey değildir. Hayal kuran kişi, çabalarsa, çalışırsa, hayallerini gerçekleştirebilir.” Böyle diyor Ümmiye Koçak, ve bizi ta çocukluğuna, gençliğine götürüyor.
Çok çocuklu bir ailede doğuyor, okula gidemiyor. Ama köyde çok fazla kitap okuyor, hatta ilk öyküsünü 13 yaşında kaleme alıyor.
Bir gün, köye bir tiyatro geliyor. Tüm köy toplanıp, o oyunu izliyor. O sırada aklında tek bir soru var Ümmiye Teyze’nin, bu oyuncuların gerçek adları sahnedeki adları mı? Oyun bitince, hemen genç oyunculara adını soruyor, oyundaki gibi olmadığını öğrenince, onların sahne adları olduğunu öğrenince çok şaşırıyor.
Eve gelince hep düşünüyor, köyde kadınların birbirlerine falancaya şöyle olmuş diye anlattıkları öykülerin aslında kendi hayatları olduğunu, utandıklarından isim değiştirerek birbirlerine aslında kendi yaşanmışlıklarını anlattıklarını fark ediyor.
Eskiden beri köyde dinlediklerini, süsleyerek öyküleştiren Ümmiye Teyze, eğer bu öyküleri oyuna dönüştürür ve köyde oynatılırsa, herkesin ders alacağını, hatalarını fark edeceğini anlıyor ve köyde tiyatro kuruyor.
Ümmiye Koçak, kadının kadına yaptığı şiddeti konu alan, Mersin’deki köyünde, kendi köyünden kadınların oynadığı “Yün Bebek” filmiyle, dünyaca ünlü festivallerde ödüller alıyor.
Şimdi senarist, oyuncu, yönetmen başlıklarını taşıyan Ümmiye Teyze, her şeyin bir hayalle başladığına, çok çalışmanın, sabrın, isteğin ve azmin gerçeğe giden bir yol olduğuna en güzel örnek.
Dilerim ki, hepimiz hayal kuralım ve onun için var gücümüzle çalışarak, ulaşalım ve ilhamın kendisi olalım.