Sadri Alışık’ın “Back to the Future”da oynadığını düşünün! Hey! Douglas’ı tek cümleyle anlatacak olsak, galiba cümlemiz bu olurdu. Öncelikle bilmeyenler için biraz Hey! Douglas nedir onu konuşalım.
Hey Douglas son dönemin popüler müzik projelerinden biri. Ağırlıklı olarak 70’lerde yapılmış, Anadolu-pop şemsiyesi altında toplanmış funk, psikedelik ve rock şarkılarını bozup miksleyerek halk arasında ‘’edit’lemek’’ olarak bilinen yöntemle yeniden üretilen, adeta büyüklere saygı kuşağının elektronik müzikle ifade edilmiş hali Hey! Douglas.
Türkiye’de özellikle 1970’li yıllarda yapılmış müzikler, son birkaç yıldır sadece burada büyümüş olanların değil dünyanın farklı yerlerinden farklı motivasyonlar içeren çalışmalar için de heyecan verici bir kaynak. Nasıl oldu da böyle oldu diyenler için özetleyelim: Türkiye’de bu döneme dek doğu ve batının keskin bir çizgiyle ayrıldığı popüler müzikler artık kendi tarihini ve kültürel zenginliklerini de müziğe karıştırmaya başladı. Giderek artan rock ve pop grupları doğu ve batılı enstrümanlarını ilk defa bu dönemde birlikte kullandı, ilk defa bu dönemde halk şiirlerini bu müziklerde besteledi, Anadolu’nun acı, karmaşık ve ‘’zengin’’ kültürel katmanlarıyla yoğurdu ve ortaya epey özgün bir ruh çıktı. İşte özellikle son 15 senedir bu tarih bir hazine gibi görülüyor. Ankaralı prodüktör VEYasin de bu artık pek gizlisi saklısı kalmayan leb-i deryayı keşfedenler silsilesinin son halkası. Kendisi, Hey Douglas mahlasıyla topladığı bu”eski” müzikleri bir cerrah dikkatiyle kesip biçiyor ve günümüz teknolojisiyle cilalayarak yeniden üretiyor. Yaptığı müziği de “ortaya bu Frankenstein çıktı” şeklinde özetliyor.
Peki Hey Douglas projesi bir girişim midir?
Sorunun cevabına evet veya hayır diye kesin bir yanıt veremeyiz ancak bazı noktalardan bir girişime çok benzediğini söyleyebiliriz. Evet belki bizim bildiğimiz bir girişim değil ama, müziğin girişimi, sanatın girişimi diyebiliriz.
Öncelikle girişimci kime denir bununla başlamak lazım. Girişimci, mal ve hizmet üretimi yapmak amacıyla üretim unsurlarını en kazançlı koşullar altında bir araya getiren kişiye denir. Girişimci olan kişi hem para kazanır ama aynı zamanda ekonomik bir değer üretir. Yetenek, birikim ve cesaret özelliklerinin birleşimi girişimciyi meydana getirir.
Madde madde yaklaşacak olursak, VeYasin’in ürettiği mal ve hizmet Hey Douglas projesinin tamamı. Müzikleriyle, grafitileriyle ve videolarıyla sanat üretiyor VeYasin. Bunu yaparken de hem para kazanıyor hem de ekonomik bir değer üretiyor. Yapılan konserle ve projelerde dolaylı yoldan bir ekonomi yaratılıyor, konser ekonomisi diyebiliriz buna.
‘’Yetenek, birikim ve cesaret özelliklerinin birleşimi girişimciyi meydana getirir.’’ son cümle en güzel açıklayan olmuş. VeYasin, Hey Douglas projesiyle az işlenmiş bir alana cesur bir adım atmış. Daha önceki deneyimlerinden, birikiminden öğrendiklerini de işleyince ortaya kendine has, tutmuş bir girişim çıkmış.
Peki VeYasin’den ne öğrenebiliriz?
Girişimciliğin bir alanı, sınırı yok. Bir ürün bir değer üretebiliyor ve bunu bir ekonomik modele oturtabiliyorsak düşünebildiğiniz herhangi bir konuda girişim yapabilirsiniz. Bunu yaparken Hey Douglas’ın 70’leri tanıtma ve eskiye teşekkür şeklinde yaptığı gibi bir etki bırakabiliyorsak –sosyal bir farkındalık oluşturabiliyorsak– bir şeyleri değiştirmeye, düzeltmeye başlıyoruz demektir.
Yazımı bitirmeden önce Hey Douglas’ın ‘İstiklal Re-Edit’ videosunu –https://www.youtube.com/watch?v=FbfHjOHq1FE – ve bu yazının başlığına isim veren Ankara Sokakları şarkısını – https://www.youtube.com/watch?v=u7QQpGlGnH0 – buraya bırakıyorum.
Çevremizde olup bitenlerden öğrenilecek çok şey olduğunu hatırlayarak;
“e bu mendili icad edeni ne ne yağlıca
yağ yağ yağ ah gıdı gıdı meh meh”