Her blog yazısının tek bir kalemi ve yazarı vardır, bu yazı biraz farklı! Bu yazının dört kalemi, dört de yazarı var. Koç’lu fellow ekibi (Orçun Doğmazer, Selen Kale, Narinsu Bayram ve Batuhan Demir) olarak Global Girişimcilik Haftası (GGH) kapsamında Orçun’un başlattığı ve sunuculuğunu yaptığı Mutfakta Kim Var? Podcast’ine canlı bir bölüm çektik, samimi bir mekanda güzel bir dinleyici kitlesini ağırladık. Etkinlik sonrası konuşurken podcast tarafındaki girişimcilik hikayesini daha fazla insana yayalım dedik. Bu kapsamda da son yılların popüler konularından “podcast” akımına biraz da olsun ışık tutabilmek için kısa bir yazı kaleme alalım istedik.
Genel olarak podcast pazarına baktığımızda son yıllarda hızlı bir büyüme olduğunu görüyoruz. Başlarda daha çok haber ve müzik konularıyla başlayan bu trend yemek, iş dünyası, sanat / edebiyat dahil olmak üzere sonsuz konuda türemeye başladı. Bu artışla beraber şu anda yaklaşık 750,000 podcast herhangi bir mecrada yayınlanmakta. Araştırmalara göre podcast dinleyen insanların %74’ü yeni bir şey öğrenmek için, %71’i eğlence sebepleri için, %60’lık bir dilim ise dünyada süregelen son olaylardan haberdar olmak için podcast dinlemeyi tercih ediyor. Podcast’ların dinleyici kitlesinin %67’i 18 ile 44 yaşları arasında. Podcast’lar bugün 100’den fazla dilde üretiliyor, en hızlı büyüyen ülkeler ise Latin kökenli Güney Amerika ülkeleri. Bu büyümenin nedeni de tabii İspanyolca’nın dünyada en çok konuşulan dil pozisyonunda bulunması.

Podcast Pazarını yıllar önce değiştiren ve yukarıda bahsettiğimiz rakamlara götüren iki temel sebep var, birisi teknik birisi de kültürel. Teknik olarak Apple’ın 2012’de Podcasts uygulamasını tüm telefonlarında önceden yüklenmiş olarak sunması, buna bağlı olarak podcast kaydı ve düzenlemesi için kullanılan ekipmanların türevlerinin hem piyasaya çıkması hem de ucuzlaması. Telefonlardaki internetin kapsamı ve kalitesi de artınca podcast’lerin yayılması da kaçınılmaz oluyordu tabii. Tabiri caizse telefon radyonun, podcastler de radyo programlarının yerini alıyordu. Kültürel olarak da Amerika’da 2014’te yapımına başlanan Serial adlı podcast büyük bir önem taşıyordu, zira büyük bir kitlenin dinlediği ilk podcast olma özelliğini taşıyordu. Fellowlardan Batuhan o günlerde Amerika’da buna birinci ağızdan şahitlik ediyor, o günleri “insanlar Serial’i ders tenefüslerinde, okul servis radyolarında, arabalarında çılgınlar gibi dinliyor; her hafta yeni bölüm hakkında konuşuyordu, sanırsınız Game of Thrones’un yeni bölümü çıkmış herkes çok çok heyecanlı. Podcast ağızdan ağıza o kadar hızlı yayıldı ki ben de kendim dinlemezken bile neler olduğunu bilir haldeydim diye bahsediyor. 2014’ten başlayarak pazarın maddi tarafı da öne çıkmaya başlıyordu tabii. Genel olarak insan neredeyse para da onunladır, podcast pazarında da aynı durum geçerli: Dinleyici neredeyse para da onu takip ediyor. Podcast’ların değer önerisi hepsinin özel ve niş bir dinleyici kitlesinin olması, dolayısıyla yapılan reklamın da etkisinin büyük olması. Örneğin 1950 yıllarının sanatıyla ilgili podcast dinleyen bir kişiye 1950’den ünlü bir sanat eserinin reklamını dinletmek, bu eseri satmak doğru kişiye ulaştığından çok kolay oluyor.
Bugün ise podcast’lerin kapsamı Apple’ı aştı, Spotify başta olmak üzere birçok mecrada yayınlanmaya başladı. Pazarda aklınıza gelebilecek her istatistiğin de (dinleyici sayıları, reklamlardan kazanılan gelirler, podcast bölüm sayıları) gelecek 1-2 yılda ikiye katlanması bekleniyor. Son günlerde ise Facebook’un yeni ürün deneme ekibinin podcast’ler, podcast programları ve uygulamaları üzerinde çalıştığı ve bu alandaki büyüme potansiyelini çok büyük gördüğü konuşuluyor. Gelecek hakkında tahminler ne kadar doğrudur bilinmez, ama yakın çevremizden ve kendimizden de gözlemleyebildiğimiz üzere podcast’ler hızlıca cebimize, oradan da hayatımıza girdi ve etkisini de arttıracağa benziyor. O zaman nasıl diyelim? Vakit uzun süredir ertelediğiniz o kararı vermenin, yani ismini çoktan koyduğunuz o podcast’iniz için mikrofonu sipariş vermenin vaktidir!
Aslında podcast için seçtiğimiz isim de tüm bu gelişmelerde önemli bir yer arz ediyor. Yukarıda yaptığımız çağrıya çok çok önceden kulak vermiş biri: Ceren Kocaoğullar. O da podccastteki bu potansiyelin farkında ve çok iyi olduğu caz müzik kültürüyle podcast mecrasına çok güzel işler ekliyor “Cazgır”la. Cazgır, Ceren Kocaoğullar ve Yiğit Soner’in beraber sunduğu Joyjazz radyosunda yayınlanan kendi tabirleriyle “Ailenizin Caz Programı”. Hem blog hem tutuyorlar hem radyo programı sunuyorlar ve bir de bunu Spotify’da podcast olarak dinleyiciyle bir araya getiriyorlar. Ailenizin caz programı derken aslında altında yatan neden kültürel içeriği olarak hitap ettiği kitlenin dışında, ulaşılabilirlik olarak birçok mecrada kendini göstererek herkese her noktadan dokunuyor olmaları. Bunun dışında ise Ceren’in sıra dışı ve ilham verici hikayesine konuk olmak isterseniz “Mutfak’ta Kim Var?”ı ya da jazı Ceren ve Yiğit’in sunumuyla tatmak için “Cazgır”ı ziyaret etmeyi unutmayın.Keyifli dinlemeler 😊
Orçun Doğmazer, Selen Kale, Narinsu Bayram ve Batuhan Demir