İşitme Engelliler İçin Tasarlanan Akıllı Saç Tokası Sesi Titreşimlere Dönüştürüyor

İlk bakışta bu küçük cihaz sıradan bir takıymış gibi görünüyor fakat bu ürün göründüğünden daha özel bir ürün. Ontenna, kullanıcının saçına sıradan bir saç tokası gibi takıldığında etraftaki sesleri kullanıcıya titreşimler ve ışık kullanarak ileten bir cihaz. Cihaz işitme yetisini kaybetmiş ya da bu şekilde doğmuş kişiler için geliştiriliyor.

 

Ses, titreşimler ve ışıklar sayesinde kullanıcının saçına aktarılıyor

 

Çocukken Amerika’da gittiğim okulda sağır çocuklar vardı. Sınıftaki herkes işaret dilinde “Ney?”, “Teşekkürler” gibi birkaç kelimeyi biliyordu. Özellikle çok iyi hatırladığım şey Afet Tatbikatlarıydı. Alarm çalmaya başlıyordu ve o kadar yüksek bir sesti ki kulaklarımızı kapatırdık fakat onlar bunu asla duymazdılar. Sadece etraflarına bakarak bir şeylerin olduğunu anlayabiliyorlardı.

 

Peki, böyle bir durumda yalnız başlarına olsalardı? Fark etmelerine imkan yok. Ontenna bu problemi çözmeye yardım edebilir. Ontenna, aynı kedilerin bıyıkları ile havayı hissedebilmeleri gibi kullanıcının saçlarıyla ses dalgalarını hissetmesini sağlar.

 

30dB ve 90dB arasındaki sesleri 256 farklı titreşim ve ışık seviyesi sayesinde iletmeyi başarıyor. Seslerin düzeni ve yüksekliği ışık ve titreşim kombinasyonları sayesinde anlaşılabiliyor. Bu sayede sesin ritmi, düzeni, yüksekliği ve diğer özellikleri kullanıcıya aktarılabiliyor. Sağır insanlar sadece cihazı saçlarına takarak önceden duyamadıkları sesleri algılayabiliyorlar.

 

Üniversite Kültür Festivalinde Tesadüfi Karşılaşma

 

Ontenna’nın mucidi Tatsuya Honda, ilk işine üretici bir firmada başlayan bir UI tasarımcısıydı. Bundan önce, Japonya, Hokkaido’daki School of Systems Information Science at Future University Hakodate’de Bilgi ve Güvenlik bölümünde okuyordu. Sanat ve tasarıma duyduğu ilgiden dolayı, mezuniyet tezi için, toplumdaki problemleri teknoloji ve tasarımın gücünü kullanarak çözmeyi hedefleyen bir ofisin üyesi oldu.

 

Honda’nın Ontenna’yı geliştirmesini sağlayan faktör, üniversitenin kültür festivalinde yaşadığı tesadüfi bir karşılaşmadan doğdu. Sağır birine rastladı ve el hareketleri ile ona kampüsü gezdirdi. Daha sonra kendisine, onu bir onsen (bir çeşit hamam)’e davet eden bir iş kartı verildi. (Hakodate onsenleri ile tanınır).

 

Honda şöyle anlatıyor:

 

Tanıştığım kişi Hakomini.net diye bilinen Hakodate Ses Görüntüleme Araştırma Merkezi’nin başkanıydı. Sağırların iletişimine ilgi duydum ve araştırma merkezine katıldım. İşaret dili öğrendim ve gönüllü olarak işaret dili tercümanlığı yaptım ve üniversitemde bir işaret dili halkası oluşurdum.

 

Böylece Honda kendisini yeni bir araştırma konusu keşfederken buldu. Teknoloji ve tasarımı kullanarak ses dalgalarını sağır insanların algılayabilmesini hedefleyerek, 2012’de üniversitenin 4. yılında, Ontenna’nın prototipine dönüşecek çalışmalarına başladı.

 

Devlet destekleri ve 3D yazıcılar ile 200 adet prototip üretildi

 

Geçen sene, mezun öğrenci olarak halen araştırmalarına devam ederek, Japonya’da Devlet Bilgi İşlem Promosyon Ajansı’nın yazılım mühendisliği promosyon programı olan MITOU Program’ına seçildi. Buradan gelen fonları ve 3D yazıcıları kullanarak 200 adet prototip üretti. Sonuç olarak Ontenna neredeyse hiç rahatsızlık vermeden ve kolayca takılabilen bir saç tokasıydı.

 

Honda’nın projesi birçok sağır kişinin yardımları ve destekleri ile bu noktaya kadar geldi. Şu anda bile en son yapılan prototip günlük kullanım ve geri bildirim için test ediliyor. Bu noktaya gelene kadar birçok engelle karşılaşmış olmalarına rağmen, karşılaştıkları en zorlu problemin cihazın şekli ve nereye takılması gerektiği konusunda olduğunu söylüyorlar.

 

Ontenna’nın ilk prototipi dikdörtgen bir kutu şeklindeydi. Kenarlarının keskin olduğu konusunda aldıkları geribildirimlerden sonra bugünde kullanılan yuvarlak kenarlı şeklini aldı. Kullanım açısından ise, cihazın rahatsızlık vermemesi için direkt olarak cilde temas etmemesi gerektiği anlaşıldı. Bir sonraki adımda Ontenna’yı giysilere takmayı denediler fakat gelen geribildirimlerde titreşimleri hissetmenin her zaman kolay olmadığı anlaşıldı.

 

Honda şöyle devam etti:

 

Parmak uçları, kollar… Vücudun birçok farklı bölgesini denedik. Sağır insanlar işaret dili ile iletişim kurmak için ellerini ve kollarını kullanıyorlardı ve bu yüzden cihazı bu bölgelerden birisine takmak hantallığa neden oluyordu. Bu şekilde birçok deneme ve yanılmadan sonra şu kanıya vardık ki cihazı saça takmak titreşimleri hissetmeyi kolaylaştırdığı ve cilt ile temasını engellediği için en iyi seçenekti.

 

Ontenna’nın birisi toka olarak saça takılan ve diğeri de küpe olarak kullanılan iki farklı çeşidi mevcut. Orijinalinde saç tokası olarak üretilen Ontenna fazla saçı kalmamış yaşlı insanlar için kullanışlı olmadığı için kulağa takıldığında normal bir küpe gibi hissettiren küpe modeli geliştirildi.

 

“Hayatımda ilke defa ağustos böceklerinin seslerini duyduğumu hissettim.”

 

Geliştirme aşamasında karşılaşılan bir diğer problem de titreşimin şiddetini ayarlamaktı. Hem sağır hem de normal duyabilen insanlar ile birlikte bir çalışma yapıldı. Katılımcıların kafalarının her iki tarafına da birer Ontenna takılarak sesin hangi taraftan geldiğini belirten bir düğmeye basmalarını istediler. Sonuç olarak sağır katılımcıların titreşimin geldiği tarafı anında algılayabildiklerini ve titreşimlerin çok iyi ayarlandığını keşfettiler.

 

Eğer titreşim çok şiddetli olsaydı rahatsızlık verebilirdi ya da çok az olsaydı hissedilmesi zorlaşırdı. Şu anda kullanılan Ontenna modelinde, kullanıcının etrafındaki tüm sesler titreşimlere dönüştürülüyor. Yani kalabalık ve gürültülü bir ortamda cihaz sürekli titreyecektir. Farklı ortamlarda ses dalgalarını uygun titreşimlere dönüştürmek konusunda çalışmaları halen devam ediyor.

 

Cihazı evde ve dışarda günlük aktivitelerini yaparken takan kullanıcılardan pozitif geribildirim alıyorlar. Kullanıcılar, Ontenna’yı taktıklarında, iç hat ve dış hattan gelen aramaların arasındaki farkı anlayabildiklerini ya da örneğin elektrikli süpürgenin fişinin prizden çıktığını fark edebildiklerini söylüyorlar. Bu kullanıcılar için, sesi hissedebilmek farklı zorlukların üstesinden gelebilmek demek oluyor.

 

Honda şunu ekledi:

 

Ontenna’yı kullanan bir kızın söylediği bir şey bende gerçekten büyük bir iz bıraktı: ‘Bir gün okuldayken ağustos böceklerinin uzun uğultu sesi çıkardıklarını öğrenmiştim fakat bugüne kadar bu sesin nasıl bir ritim ya da düzende olduğunu bilmiyordum. Ontenna’yı taktıktan sonra, hayatımda ilk defa ağustos böceklerini duyabildiğimi hissettim.’ Bunu duyduğuma gerçekten çok sevinmiştim.

 

Ontenna 2021’de Defolimpik Oyunları’nın bir parçası olabilir mi?

 

Sağır insanların ve işitme engelli çocukların ailelerinin cevabını duymak istedikleri soru, ne zaman Ontenna’yı satın alabilecekleriydi.

 

Yapılan açıklamalara göre, Ontenna halen Tatsuya Honda’nın işbirlikçileri ile geliştirdiği bir proje olarak araştırma aşamasında. Seri üretimi halen uzak bir gelecek olarak görüyor olmasına rağmen, mümkün olduğunca fazla sağır ve duyma engelli kişiye Ontenna’yı ulaştırabilmeyi hedefliyor.

 

Uzun vadede Ontenna’nın 2021’de yapılacak Defolimpik Oyunları’na yetiştirilmesi planlanıyor. Paralimpik kadar tanınmasa da Defolimpik Oyunları, sağır insanların için düzenlenen Olimpiyatlardır.

 

Honda sonuca bağlarken:

 

Bence gelecekte, 2021 Defolimpik Oyunları’nda yarışan atletlerin Ontenna’yı kullanabilmeleri mükemmel olurdu. Örneğin, atletizm yarışmacıları Ontenna’yı kullanarak zamanlama ve ritim üzerine çalışır ve adımlarını takip edebilirler. Bu sayede rekorlarını geliştirebilirler. Eğer Ontenna bu atletlerin yeni rekorlar kırmasına yardımcı olabilirse bu harika bir şey olur.

 

 

Bu makale venturebeat.com’da The Bridge tarafından 2015’te yayınlanan yazıdan çevrilmiştir.

0 Shares:
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şunlar da Hoşunuza Gidebilir

Mobil Uygulamanız İçin Finansmanı Nasıl Sağlarsınız?

Birçok girişimcinin hatası yatırımcıların mobil uygulamanın fikir aşamasına yatırım yaptığını düşünmesidir. Bu girişimcilerin anlaması gereken nokta ise fikirlerin ya da çok büyük fikirlerin müşteri tarafından talep görmeden herhangi bir geçerliliği olmadığıdır.