Kaç Kez Yenildim?


“Yine dene, daha iyi yenil.” Bu tarz klişe sözleri ilk kez duyduğumuzda genellikle oldukça etkileniyoruz. Her geçen gün etkisini yavaş yavaş azaltan bu sözler arasında en çok duyduklarımızdan biri bu söz. Peki neden etkisini kısmen de olsa kaybediyor diye hiç düşündük mü?

Motivasyon konuşmaları insanı ilk kez yakaladığında, ona dünyayı hemen şimdi, kolayca veya oldukça zor bir şekilde değiştirebileceğini kısa bir sürede ikna edebiliyor. Youtube başta olmak üzere birçok sosyal mecrada motivasyon içerikleri yaratılıyor, paylaşılıyor. Dönüp kısaca göz attığımızda bu içeriklerin birbirine ne kadar benzer olduğunu görebiliyoruz; temposu yavaşça artan müzik, hızlı ve sert tonuyla öğüt veren birey(ler), genellikle olimpiyat sporcuları, doğa manzaraları derken liste uzadıkça uzuyor. Aynı zamanda çeşitli konferanslarda da bu içerikler “Kişisel Gelişim” mottosuyla yakalanmaya çalışıyor. Denemenin, çok çalışmanın veya pes etmemenin önemi oldukça sert bir şekilde yüze vurulmak istenirken, gerçekçi adımlardan pek söz edilmiyor. Bu konuşmaları ya da içerikleri ilk kez izlediğimizde bir noktasında muhakkak etkilenmiş olabiliriz. Ancak bu içeriklerin bir döngü içinde süregelmesi, yenilikçi ve gerçekçi olmayan yaklaşımları bizlere sadece anlık heyecan yaratmaktan öteye maalesef gidemiyor. Gerçek hayatta, denemeler daha iyi yenilmek için değil, gerçekten başarmak içinken; bu mottolar başarısızlık ortamlarında motivasyondan çok bıkkınlık ve bunalmışlık hissini insanda hissettirebiliyor. Gün sonunda gerçekten yürekten istenilen bir hedef yoksa, yenmek ya da yenilmek değerlerinden uzaklaşabiliyor. Bütün bu sebeplerden dolayı bu tarz klişelerden uzaklaştığımızı düşünmemek elde değil.

Girişimcilik Vakfı’na üçüncü yılımda kabul edildim. İlk iki yıl video aşamasında elenmiştim. Vakfın bir parçası olmayı tüm kalbimle istiyordum ve başaramadığım her iki yılda da motivasyon içerikleri ile değil, gerçekten tutkuyla istediğim bir durumun gerçekleşmesi için çalıştım. Asla daha iyi yenilmek gibi bir amacım yoktu, hatalarımdan ders çıkarıp yenmek istediğim bir amacım vardı. Gerçekten tutku ile istenilen işlerin; motivasyon konuşmalarına, kısa yoldan kazanma fikirlerine, hızlandırılmış ve sıkıştırılmış programlara ihtiyacı olmadığı gibi, yaratıcı ve parlak yolları açabiliyor. Bu yüzden gerçek motivasyonun, insanın kendi yaratıcılığından, yenilikçiliğinden, gerçekçiliğinden ve kendi tutkusundan geçtiğini unutmamak gerekebiliyor.

0 Shares:
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şunlar da Hoşunuza Gidebilir

Girişimci mi, O da Ne?

Türk Dil Kurumunun internet sitesinde bulunan tanıma göre emek, sermaye ve doğayı bir araya getirerek üretim sürecini bir üretim faktörü olarak tasarlayan, örgütleyen ve onun tüm riskini üstlenen kişi olarak karşımıza çıkan bu terim, açıkçası Girişimcilik Vakfı’ndan önceki Can Orman için pek bir özel anlam ifade etmiyordu diyebilirim.

Sınırlarını Zorlama!

Evet, doğru duydunuz. Sınırlarınızı zorlamayın. Çünkü sınırları zorlamak her zaman düşündüğümüz kadar doğru bir seçenek olmayabilir. Maalesef çoğumuz…

Türkiye’de Benimsenmiş (mi) Girişimcilik

Manisa’nın bir ilçesinde doğmuş, Elazığ’da okumuş, farklı sebeplerle Türkiye’nin doğu-batı birçok ilini gezmiş, insanlarını tanımış biri olarak yaklaşacağım girişimciliğe bu yazımda.. Köy hayatını da gördüm şehiri de, metropol yaşamını da..

San Francisco ile İlgili Kayda Değmeyen Şeyler

Artık San Francisco’yla ilgili o kadar çeşitte yazı var ki ne değişik yazabilirim diye neredeyse 1 yıldır düşünüyorum. Defalarca aslında o “Silikon Vadisi” değil “Silisyum Vadisi”, Stanford var her yer 150+ IQ konseptindeki yazıları ben okumaktan gerçekten sıkıldım. Yazabileceğim her şey zaten yazılmıştı. Ben de farklı bir konsepten gitme kararı aldım ve ilgimi çeken ama kayda değmeyen birkaç şeyi toparlamak istedim.

Ne Bildiğini Bilmemek

Yoğun ve stresli bir iş hayatınız mı var? Ya da yaptığınız işlerin boyutu, yoğunluğu gözünüzü korkutuyor mu? Peki ya hiç yaptığınız tüm işlerin, kazandığınız tüm başarıların sadece ama sadece tesadüflerden oluştuğunu düşündünüz mü? Bu yazımda sizlere, aralarında benim de olduğum, toplumun çoğunluğunda bulunan bir sendromdan bahsetmek istiyorum.