Kara Koyun Olma Sanatı

Küçüklüğümüzden beri zihnimize işlenen fikir bu; farklıysan, sen sadece bir çirkin ördek yavrususun ya da halk tabiriyle bir kara koyunsun. Kara koyun deyince aklına ne geliyor? Beyaz koyunlardan oluşan koca bir sürü içerisindeki kirli renkli bir yabancı, ya da kendi ait olduğu sürüyü kaybetmiş bir koyun? Peki ya o bir tane siyah koyun aslında oradaki diğer beyazlar gibi görünmediği için yaftalanıyorsa?

Çirkin Ördek Yavrusu hikayesini pek çoğumuz daha minicik yaştayken dinledik. Kardeşlerinden farklı olarak beyaz yerine gri doğan ördek, onunla alay edilmesine dayanamaz ve uzaklara kaçmaya karar verir. Günlerce gezer, dolanır ve sonunda gölün kenarında dinlenen kuğuları görür. Onlarla arkadaşlık etmek için çok çirkin olduğunu düşünürken bir de ne görsün! Sudaki yansımasını görünce gözlerine inanamaz. O da bir kuğudur. Sürüden ayrılıp gezdiği günlerde büyümüş, gelişmiş ve çok güzel bir kuğuya dönmüştür. Artık kendisine benzeyenleri bulduğuna göre çirkin ördek yavrumuz – yeni adıyla güzel kuğumuz – için mutlu son vakti gelmiştir.

 

İşte küçüklüğümüzden beri zihnimize işlenen fikir bu. Farklıysan, sen sadece bir çirkin ördek yavrususun ya da halk tabiriyle bir kara koyunsun. Kara koyun deyince aklına ne geliyor? Beyaz koyunlardan oluşan koca bir sürü içerisindeki kirli renkli bir yabancı, ya da kendi ait olduğu sürüyü kaybetmiş bir koyun? Peki ya o bir tane siyah koyun aslında oradaki diğer beyazlar gibi görünmediği için yaftalanıyorsa?

 

Sürüye uymak, uymayanı kötü görmek bizim için evrimsel bir gerçek. İnsanlık, 3,5 milyon yıldır ortama uyum sağlama adına bir “adaptasyon” savaşı veriyor. Bu savaş öylesine işlenmiş ki içimize, onu her duruma uydurmak, her koşulda adaptasyonu maksimuma çıkarmak istiyoruz.

 

Ama dur bir dakika.

 

Bazen hepimizin uymak, uydurmak istemediği bir an gelmiyor mu? O tarif edilemez, “ya burada bir şeyler yanlış” düşüncesi insanı yiyip bitirir. Bir sonraki adım, “ee o zaman bu yanlışı değiştirelim” evresidir. Buradan sonra da “ya sen beni anlamıyorsun, bak ben inanıyorum, düzeltebilirim” evresi. Eğer bu evreye gelip hele bir de aksiyon aldıysan vay haline!

 

Şimdi işlerin kızıştığı noktaya geldik. Buradan sonra iki seçeneğin var. Ya kara koyunluğunu benimseyip dünyada bir fark yaratıp, insanların hayatına dokunuyorsun. Ya da pes ediyorsun. Eğer devam ettiysen,

 

Kulübe hoş geldin : Artık sen de bir kara koyunsun!

 

Şimdi bu yazıyı yavaşça bitir, telefonunu bir kenara bırak ve kara koyunluğuna sıkıca sarıl. Seni sen yapan, sana değer katan şeyi buldun. Dünyanın belki de %1’inin bile yapamadığını yaptın. Hayatla olan derdini buldun ve bunu çözmeye çalışıyorsun.

 

Sen o şanslı güruha katıldın, tebrikler! Bu arada, eğer bir kara koyun olduğunu fark ettiysen ya da olur da gelecekte bir gün fark edecek olursan, bana yaz mutlaka. Ne derler bilirsin, “Dünyayı değiştirenler ancak bunu yapabileceğini düşünecek kadar çılgın olanlardır.”

 

Kim bilir, belki de? Mukadderat bazı şeyler.

 

0 Shares:
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şunlar da Hoşunuza Gidebilir

Umuta Yıldız

Nasa’da çalışan Türk Astrofizikçi dediğimiz, özellikle havacılık ve uzay alanına ilgi duyan bir öğrencinin, üniversite hayatı boyunca en…

Geleceğe Emek

Üniversite yıllarında kendimizi biraz daha iyi tanıyoruz ve kendimizi aşmak için çabalıyoruz. Bu çabamıza belki de en büyük…