Olimpiyat şampiyonu Kieren Perkins ile röportaj yapmadan önce, neyle karşılaşacağımdan emin değildim. İşi bitmiş mi olacaktı? Yaşlanmış ve enerjisi tükenmiş mi olacaktı? Cevap, hiçbiri. Bence o, Tony Robbins’ten sonra çağımızın en çok ilham veren ve motive eden dâhilerinden birisi.
O küçümsemek isteyeceğiniz birisi değil. Var oluşunun her noktasından başarı akan ve bilinen her türlü motive yöntemini bilen birisi. Eğer başarılı olmak için ne gerektiğini öğrenmek istiyorsanız tek yapmanız gereken Kieren’in tavsiyelerini dinlemek olacaktır.
Bu röportaj uzun bir süre benimle kalacak. Röportaj insanı şaşırtan anlar ve alıntılarla doluydu (iyi ki konuşmanın ses kaydını aldım). Söylediklerinin içinde hiç boş laf olmadığı için neredeyse tüm makale alıntılardan oluşacaktı. Olimpik bir atlet olarak öğrendiği her şeyi bugün havuz yerine iş dünyasında kullanıyor.
Kieren, futbol gibi takım oyunlarına değil de yüzmeye meraklıydı. Çünkü tüm hayatı kendi kendine öğrenerek ve kendisini geliştirerek geçmişti. Amacı iyi görünmek ya da başkalarının olmasını istediği kişi olmak değildi.
Aşağıda Kieren’in hayatından ve Olimpik balarısından öğrenebileceğiniz 13 ders bulunmakta.
1. Kazanacağınızı daha başlamadan önce bilin
Eğer olimpik bir oyunda boy gösteriyor ve başaramayacağını düşünüyorsanız, başaramazsınız. Eğer başarılı olduysanız bunun nedeni başarılı olacağınızı bilmeniz, hazırlanmanız, egzersiz yapmanız, pratik yapmanız, strese girmeniz ve kendinizi kırılma noktasında zorlamanızdır.
Bu süreci, hazırlık aşamasındayken, oraya çıktığında kendinizi hazır hissedeceğinizi anladığınız ana kadar tekrar edin.
2. Zihinsel dayanıklılığınızı artıracak özellikler geliştirin
Kieren asla rakipleri hakkında fazla endişe duymadı. Çok genç yaşta öğrendiği şeylerden birisi, eğer birisi seni yarışın dışına atmaya çalışıyorsa bu sana karşı tedirgin oldukları anlamına gelir ve bu iyi bir şeydir. Bu durumda yapmanız gereken bunları görmezden gelip yarışa odaklanmak olacaktır.
Bu düşünce şekli, zihinsel dayanıklılığını geliştiren sürecin bir parçasıydı. Tüm ihtiyacınız olan aşağıdaki özellikler:
– Sakin ve mantıklı kalabilmek
– Neyin önemli neyin önemsiz olduğunu anlayabilmek
– Başarmak istediğiniz konuda berrak olmak
– Duruma değil sorunu halletmeyi istemek – böylece bir problemin altında kalmamak.
Tüm bunlar, başarı yolunda yıkıcı duygularınız tarafından aşağı çekilmenizi engelleyecek ve gerekeni yapmanıza yardımcı olacak berrak ve esnek bir zihne kavuşmak için ihtiyacınız olan özelliklerdir.
Bu yıkıcı duygular genelde gerçek ya da yardımcı değildir; onlar sadece o an içinde algıladığınız gerçekliktir. Eğer bu gerçekliğin sizi kontrol etmesine izin vermezseniz ve siz onu kontrol ederseniz, başarılı olma şansınız çok daha fazla olacak ve stresli zamanlarda çok daha rahat davranabileceksiniz.
3. Her şeye rağmen başlayın
Hiç kimse sabahları “Harika bir hayatım var, çok heyecanlıyım, havuza gidip yüzmek için sabırsızlanıyorum” diyerek uyanmaz. Hiçbir aklı başında insan böyle olamaz. Hepimizin yorgun olduğumuz, rahatsız edilmek istemediğimiz ya da sadece yatmak istediğimiz zamanlar oluyor.
Kieren diyor ki, sonunda havuza gider ve çalışmaya başlarsın. Başladıktan sonra 5 dakika içinde tamamen odaklanmış ve dalmış oluyorsun. Yani tüm o negatif tavırlar ve baltalayıcı düşünceler bir anda yok olup gidiyor ve işi bitiriyorsun.
Bir şeyi yapamayacağınızı düşündüğünüzde, Kieren’in her sabah havuzda yüzmeden önce neler yaşadığını düşünün ve yapmanız gereken her ne ise o işe başlayın. Her türlü negatif düşünceden ne kadar çabuk kurtulduğunuzu görünce siz de çok şaşıracaksınız.
4. Kendinizi motive edecek şeyleri sonuç yerine aldığınız mesafede bulun
Kieren antrenman yaparken, sadece rekabet ve ne olursa olsun kazanma hırsıyla motive olmuş insanlar görüyordu. Kendi kendisine “Yarışmaya daha 4 yıl varken nasıl oluyor da her gün yataktan çıkma gücünü buluyorsun kendine? Yarışmaya kadar çok fazla antrenman yapman gerekecek. Hedef bu kadar uzakken nasıl her gün sürdürülebilir bir performansa kendini tamamen adamış bir şekilde uyanıyorsun?” diye düşünüyordu.
Kieren’a göre bu neden, elle tutulur, somut bit şey. Her gün dokunup hissedilebilen ve onu gelişme sürecinde daha ileriye, daha iyiye doğru motive eden ve hedefi ne olursa olsun oraya varmasını sağlayan şeydir.
Kieren’ın bakış açısına göre, performansınızın sürdürülebilir olmasını, kariyerinizde uzun soluklu bir performans ve başarınız olmasını istiyorsanız, yaptığınız şeyle alakalı, sizi daha çok teşvik edecek kendinizi vermenizi sağlayacak, finalden başka bir şey bulmalısınız.
Eğer her şey sadece final için, rekabet için, Olimpiyatlarda altın madalya kazanma şansı için ise, bir dahaki sefere ilk günden itibaren dört yıl boyunca her sabah kalkıp, sıradaki madalyayı kazanma ihtimali için çalışmalısınız, diyor Kieren.“Everest Dağı buradan oldukça büyük ve ulaşılamaz görünüyor.”
Kieren bunu daha önce de görmüştü, (Olimpiyatları tırmanılacak bir dağ gibi gören atletler) ve dağa ikinci defa ya da dördüncü defa tırmanmak gerektiğinde onlar bunu yapabilecek enerjiyi ve isteği kendilerinde bulamıyorlardı.
Eğer küçük tepeler için daha sürdürülebilir bir zihniyetiniz (fili tek lokmada değil de azar azar yemeye çalışmak gibi bir şey) varsa, sürdürülebilir başarıyı yakalama şansınız çok daha yüksek olur.
5. Fit olmanın aksine, baskı altında çalışabilmek bir yetenektir
Görüşme boyunca, Kieren’in akıl hocalarının onu nasıl etkilediklerini öğrenmek istedim. Kieren’in bana söylediğine göre, yüzme koçu Bay Carew onun üzerinde derin etkiler bırakmış.
Bay Carew, teknik olarak odaklanmış ve iyi bir atlet olabilmek için ilk başta insan olabilmenin, değerlerimizin, inançlarımızın ve tavırlarımızın geldiğini, teknik yeteneklerimizin ikinci sırada olduğuna inanan birisiydi. Onun bakış açsına göre herkes fit olabilirdi, fit olmak çok gizemli ya da zorlu bir şey değildi.
Onun koçunun inancına göre muazzam bir baskı altında ve son derece muhalif bir ortamda teknik olarak mükemmel olabilmek, kendinize meydan okumak ve kendinizi olağandışı şeyler yapmaya zorlamak demekti, işte gerçek yetenek buydu.
Bu ders sadece atletler için değil genel olarak hayat için geçerlidir. Çoğu yetenek ve meslek bir şekilde öğrenilebilir fakat başarınızı belirleyecek olan düşünce şekliniz ve psikolojinizdir. Şanslısınız ki beynimizin gelişme yeteneği sayesinde bunların hepsi öğrenilebilir.
“Etkileşime girdiğin her insanın sana öğretebileceği bir şey vardır, bir başkası senin bilmediğin bir şeyleri biliyordur. Senin bunları öğrenip öğrenmemen tamamen dinleme kapasitene ve doğru soruları sorabilmene bağlı.”
6. Neleri yapmanın mümkün olduğunu sana başkalarının göstermesine izin ver
Hepimizin Kieren’den alabileceği bir ders de şudur: genelde neleri yapabilmenin mümkün olduğunu bilmeyiz, bir başkasının onu yaptığını görene kadar tabi ki. Bu tecrübeler paha biçilemezdir ve bize başarının taslağını verirler.
Kieren’in nelerin mümkün olduğunu görmesini sağlayan an Glen Houseman’in 1989 Commonwealth Games Heats’te 1500m serbest yüzme performansıydı. Kieren kendi yarışından sonra koçuyla konuşurken, o zamanlar 1500m yüzme yarışında yaygın olmayan, yüzme salonundan yükselen sesi duydu.
800m geride kalmıştı, spiker Glen’in dünya rekorundan hızlı olduğunu söylüyordu. O zamanlar, ortalama olarak her yıl yarım düzine rekor kırılıyordu. Bu zamanda bir dünya rekorunun kırıldığını görmek inanılmazdı ve ucu ucuna olmuştu.
1500m yüzme rekoru, havuzda başardıklarına göre çağının 5 jenerasyon ötesinde olan olağanüstü bir Rus atlete aitti ve kimse rekorun kırılabileceğine inanmıyordu.
Glen duvara dokunup dünya rekorunu kırdığında, Kieren’in mümkün olduğuna inandığı her şeyi parçaladı ve kesinlikle yapılabilir ya da yapılamaz dite düşündüğü her şeyi alt üst etti.
Bu, gerçek anlamda şunu görmesini sağladı. Farklı düşünürsen, kendine bir şans verir ve yüksekleri hayal edersen, gerçekten neler olabileceğini kim bilebilir ki.
7. Karşılaşma ne kadar büyük olursa olsun, bu sizin ruh halinizi değiştirmemeli
Kieren’in spor kariyerinde öğrendiği bir diğer şey de, kader anı geldiğinde ve oraya çıkıp performansınızı sergilemeniz gerektiğinde, sizin o andaki kapasiteniz fiziksel olarak belirlenmiştir.
O anda, daha fit, daha güçlü ya da teknik olarak daha yeterli olmazsınız. “Ne kadar iyisin?” sorusu sorulduğunda herkesin mücadelesi, önündeki yarış hakkında gerçekçi olabilme kapasitesine sahip olabilmek ve bununla birlikte gelen duyguları kontrol edebilmektir.
10 yaşındaysanız başarısız olmanın sonucunda bir şey kaybetmezsiniz. Durumun gerçekliği kavrayabilmek ve o andaki algıların neden olduğu duygular arasındaki dengeyi kurabilmek, işte gerçek yetenek budur.
İlkokulda karnavalda yarışırken içinde bulunduğunuz ruh hali, Olimpiyatlarda yarış öncesi rampada beklerken oluşan ruh halinden farklı olmamalı.
Eğer ruh halinizde büyük bir fark varsa, bu farkın sizi hata yapmaya ve kötü bir performansa sürüklemesi muhtemeldir.
8. Tedirgin olduğunuzda bakış açınızı değiştirin ve elinizden gelenin en iyisini yapın
Şampiyon olmanın zor yanlarından birisi, üzerinize yüklenen büyük beklentilerdir. Bu beklentiler bazen tedirgin ya da rahatsız hissetmenize neden olabilir. İroniktir ki yapmanız gereken şey, bu rahatsızlığın üstüne gidip aşmaya çalışmak yerine bir adım geri atıp bakış açınızı değiştirmektir.
1996 Atlanta Olimpiyatlarında (finalde) lider konumda olan Kieren, panik oldu ve inanılmaz şekilde heyecanlandı. Bir an için, fiziksel olarak içinde bulunduğu durumun kötü bir performansa yol açacağını fark etti.
O anda, içinde bulunduğu fiziksel durumun duyguları tarafından yönlendirildiğini anlayacak kadar akıllıydı. Eğer bu durum devam ederse iyi bir performans sergileyemeyecekti.
Bir adım geri gitti ve şöyle düşündü “10 yaşındayken hiç böyle heyecanlanmıyordum, ne yapıyordum, süreç nasıl işliyordu, kendimi iyi bir duruma sokmak için geliştirdiğim yetenekler nelerdi?10 yaşındayken, şuanda olduğumdan çok daha rahat ve kontrollü olabilmeyi nasıl başarıyordum?”.
Bütünü parçalara ayır ve üzerinde kontrol sağlayabildiğin şeyleri düşün. Bütün bu yıllar boyunca bu duyguları kontrol etmeyi öğrenmek, bakış açısını değiştirebileceği ve kendisini yenilginin ve Olimpik altın madalya kazanamamanın getirecekleri karşısında hafifleten bir noktaya gelebilmesini sağladı.
Onun, “Elimden geleni yapmalıyım. Elimden geleni yaptığımı ve daha fazlasını yapamayacağımı bildiğim sürece kazanmak, kaybetmek ya da beraberlik önemli değil. Performansımla gurur duyacağım ve tatmin olacağım” diye düşündüğü noktaya gelebilmesini sağladı.
9. Stresli bir anda adrenalinin dağılıp gitmesine izin verin
Kieren’in, stresli anlarda duygularını kontrol edebilmek için öğrendiği en önemli yeteneği, dikkatini başka yöne çekebilmesiydi. Kontrolü kaybettiğini hissettiğinde, dikkatini başka yöne çekiyor ve psikolojik etmenlerin, bunlar genelde adrenalin kaynaklı oluyor, dağılıp gitmesine izin veriyordu.
Gergin olduğunuzda vücudunuz adrenalin salgılar. İlk olarak vücudunuzun adrenalin salgılamayı durdurması gerekir. İkinci olarak salgılanan adrenalini öğütmesi gerekir. Adrenalin gittiğinde tekrar sakin ve mantıklı olursunuz.
Kieren’a yardımcı olan, dikkatini dağıtabilmesi ve o anın yarattığı baskıdan uzaklaşarak sakinleşebilmesi ve adrenalin gittikten sonra mantıklı bir bakış açısı izleyebilmesiydi. Zihinsel olarak gereken anahtar buydu. Olimpiyatlara hazırlanırken, tüm süreç boyunca Kieren bu olguyu yaşadı.
Bu yemek yerken, esneme hareketleri yaparken ya da ısınmanın tam ortasında olabiliyordu. Kieren’e en çok yardımcı olan şey, zorda olsa o ana ve o anda yapması gereken en önemli şeyin ne olduğuna odaklanabilmekti.
10. Kontrol her zaman sende, uğurlu bir şey yok
Kieren’ın vazgeçilmesi gerektiğini söylediği bir şey de uğur getirdiğine inanılan şeylerdi. Bazı atletler yarışma günü kırmızı çamaşır giymenin kendilerine şans getirdiğini ve eğer onu yapmazlarsa kaybedeceklerine inanırlar. Bir atlet “Yarışma günü şu yemeği yemiştim ve bu yüzden kazanacağımı biliyordum” dediğinde Kieren bunun zayıf fikirlilik olduğunu söylüyor.
Eğer başarınızın, yediğiniz ya da giydiğiniz şeyler gibi dış etkenlere bağlı olduğuna inanıyorsanız, başarmaya çalıştığınız şeyin kontrolü size değil demektir ve bu tam bir çılgınlıktır.
Potansiyelinizi ortaya koyabilmeniz için gereken gerçek yetenek, her zaman kontrollü olmaktır. Böylece sabah kalkıp havuza geldiğinizde, en sevdiğiniz kırmızı çamaşırınızı evde unuttuğunuzu görünce vereceğiniz tepki sinir bozukluğu ya da “Aman tanrım kazanamayacağım” olmaz.
Tepkiniz “Önemli değil, ne renk olduğu ne fark eder. Bugün yapmam gerekeni yapacağım” olmalı. Gerçek anlamda tüm süreci kontrol edemezsiniz, her zaman yolunda gitmeyen şeyler olacaktır.
11. Nihai başarı hissi gururdur – bu anları tekrarlayın
Kieren ile geçirdiğim süre zarfında, imkansız görünen Olimpiyatlarda altın madalya kazanma hayalini gerçekleştirmenin nasıl bir şey olduğunu, beraberinde nasıl bir duygu getirdiğini ve bundan çıkarabileceğimiz dersleri öğrenmek istedim – çok iyi de bir ders aldım. Bana öğrettiği şey, başarının taslağı niteliğinde bir analojiydi ve herkesin hayatında başarı olmak için kullanabileceği bir stratejiydi.
Kieren’in bana verdiği analoji şuydu; ilkokulda olduğun ve ilk değer verdiğin ödevi aldığın zamanı hatırla. Bu, gerçekten sevdiğin, merak duyduğun ve ilgili olduğun ve dikkatini çeken bir konuydu.
O ödevi aldığında, heyecanlandın. Neler başarabileceğinin düşüncesi ya da ihtimali gerçekti ve somuttu çünkü senin için önemliydi. Sonra sonuca ulaşabilmek için sıkı bir çalışma sürecinden geçtin.
Ödevi daha önce yatığın diğer ödevlerden daha iyi yapmak için odaklandın, konsantre oldun ve çaba sarf ettin, çünkü o senin için önemliydi ve onunla etkileşime girdin. Bu sürecin sonuna, görevini bitirdiğin noktaya geldiğinde – hayatında daha önce yaptığın hiçbir şeye vermediğin emeği verdikten sonra – ödevini öğretmene teslim ederken büyük bir beklenti içerisine girersin.
Kendi kendine “yeterince iyi mi, yapabileceğimin en iyisi mi?” diye düşünürsün. Biliyorsun ki daha fazla emek vermen mümkün değildi ve nefes nefese sonucu beklersin. Kaçınılmaz olarak, aldığın not bir harika. Tahmin edebileceğinden daha iyi bir not.
İşte o anda, notu aldığında, göğsünde kalbinin kaburgalarına uyguladığı baskıyı hissedersin ve içinde bir titreşim tüm vücuduna yayılır.
İşte bu gurur duygusu, kendine bir hedef belirlediğini, onun için uğraştığını, motive olduğunu ve kendini başarıya adadığını, sonuca ulaşmaya odaklandığını, mümkün olan en sıkı şekilde çalıştığını bilmek ve emeklerinin karşılığını almaktan kaynaklanır.
İşte o gurur anıyla Olimpiyatlarda altın madalya kazanmak aynı hissi veriyor. Eğer hayatında bunun gibi tecrübeler yakalayabilirsen ve seni sonuca götüren süreci parçalarına ayırabilirsen, bu stratejiyi hayatının her alanında kullanabilirsin.
12. Büyük bir düşüşün altından nasıl kalkabileceğinizi bilin
Kieren’in düşüş yaşadığı tek dönem emekli olduğu zamandı. Bunun korkunç ve berbat bir duygu olduğunu ve bunu atlatmasının 10 yıl sürdüğünü söylüyor. Bunun nedeni kazanmanın verdiği haz ya da Olimpiyatlarda mücadele etmenin verdiği heyecan değildi. Bu bir yaşam tarzı, değer duygusu, ait olma hissiydi ve tüm bunlar bir gecede yok oldu.
Kieren o anları bir daha asla yaşayamayacağını biliyordu. Çünkü spor dünyasının gerçekliğinde, her gün kendini senin kadar adamış, motive olmuş, pozitif, kendine odaklanmış, kararlı ve başarılı olmak için yapması gerekenin ne olduğunu bilen ve mükemmelliği kavrayan ve onu tanıyan kişilerle karşılaşıyorsun.
“Sana etki etmesine izin vereceğin şeyleri ve yapmak istediğin şeyleri seçebilmelisin. Seni mutlu eden ve uğraşmaktan zevk aldığın şeylere tutunmaya çalış, ve başkalarının inançlarının, algılarının ya da söylediklerinin hevesini kırmasına izin verme”
Maalesef, bu şeyler geniş bir ortamda bulunamıyor. Binlerce kişinin çalıştığı büyük bir firmada çalışıp da herkesin her şeyi tam bir netlikle bilmesini, odaklanmasını ve başarıya ulaşmak için bitmek bilmez bir enerjiyle her gün potansiyelinin en üst seviyesinde çalışmasını bekleyemezsin. Bu doğal değil, normal değil ve yeri doldurulamaz.
13. Bir hedefinize ulaşamamanın verdiği histen uzaklaşın
Kieren kariyeri boyunca tüm hedeflerine ulaşamadığını itiraf ediyor. Performansının ortaya koymak istediğiyle alakası bile olmadığı zamanlar oldu. Dediğine göre böyle zamanlarda yapılması gereken, o duygudan uzaklaşmak ve “neyin işe yarayıp neyin yaramadığını ve bir dahaki sefere neyi daha iyi yapması gerektiğini” düşünmek.
Eğer başarabileceğine dair umut ve ihtimali hissediyorsanız, tekrar ilerleyebilir, odaklanabilir, adapte olabilir ve sonuca ulaşmak için kendinizi zorlayabilirsiniz.
***Son Düşünce***
Kieren ile yaptığım röportajın sonunda, sadece tek bir sorum kalmıştı, o da şuydu: “Tüm hayatını ona bağlı geçirdiğin söz nedir?” Kieren gençken babasının ona verdiği ve onda gerçekten bir yankı uyandıran bir şiir ile cevap verdi.
Kieren için bu şiir, diğer herkesin imkansız olduğunu söylediği şeylerin ötesinde düşünmesini sağlayan, normların dışına çıkmasını sağlayan şeydi. Eğer Kieren’i asla unutulmayacak dünya çapında başarılı bir kahraman yapan bu etkinin ne olduğunu merak ediyorsanız, işte burada paylaşıyoruz!
Bu makale addicted2success.com’da Tim Denning tarafından 2015’te yayınlanan yazıdan çevrilmiştir.