Pandeminin başlangıcından itibaren neredeyse bir yıl geçti. Bu da demek oluyor ki, derslerin Zoom üzerinden işlenişinin başlaması üzerinden neredeyse bir yıl geçmiş. Ve son olarak benim için yeni bir gerçek olan iş hayatının home-office’e geçişinin başlamasının üzerinden de…
Benim gibi bir işletme mühendisliği öğrencisi için 2. sınıfın yazı önemli bir şey ifade eder. Artık okulda öğrendiklerini iş dünyasında deneyimlemelisindir, yani staj yapmalısındır ve bu yaz stajıyla başlayan serüven part-time çalışmayla devam eder. Ne şanssa benim bu dönemim pandemiye denk geldi ve iş hayatına evden girmiş bulundum! 2020 yazında Turkcell’de yaptığım ilk stajımda, iş hayatımın ilk meeting’ine online girdim ve ekip arkadaşlarımın yüzlerini ilk defa bir bilgisayar ekranı üzerinden gördüm…
Meeting’lerden bahsettim ya, işte o meeting’lerde her zaman bir evden çalışma konusu geçti ve şu anda çalıştığım yerde de geçmeye devam ediyor. Bazı ekip arkadaşlarım iyi yanlarını överken, bazıları ise kötü yanlarından şikayet ediyor. Peki, online iş hayatının iyi ve kötü yanları neler? Hiç fiziksel ofiste çalışmamış biri olarak kendi merakımı yenmek için yaptığım araştırmalardan bulduklarımı ve duyduklarımı sizinle de paylaşıyorum.
Birkaç iyi yanı…
Yolda daha az zaman: İstanbul kocaman bir şehir! Benim oturduğum Halkalı’dan iş yerimin olduğu Ümraniye’ye gitmek hiç abartısız 1.5 saat (dönüşü de sayarsak 3 saat) sürer. Fakat artık çalışanların işleriyle evleri arası 10 saniye. Yoldan kazanılan zamanla daha fazla uyunabilir, daha fazla çalışılabilir (spoiler alert! bu yazıda bir daha karşımıza çıkacak bu), ya da her gün harika kahvaltılar yapılabilir.
Daha temiz bir ortam: İş hayatı büyük plazalarda geçiyor. Bu plazaların kötü havasını ve bunun insan sağlığına etkilerini eminim herkes biliyordur. Başınızı şişirmeden konuya bağlarsak, artık evinizde camı açıp püfür püfür odanızda; şanslıysanız ve hava güzelse balkonda temiz bir havada çalışabilirsiniz.
Daha az hastalık: Toplu alanlarda yalnızca korona değil, birçok virüs kökenli hastalık yayılıyor. Bunlardan en bilineni her yıl yayılan grip. Fark ettiniz mi bu yıl grip salgını olmadı. Bunda toplu alanlarda, yani ofiste bulunmamızın da önemli bir rolü var.
Ve ne yazık ki kötü yanı…
Çalışma saatleri arttı! Dünyada her yerde, her ülkede mesai saatlerinin arttığını görüyoruz. 40 saatlik haftalar, artık 50 saate dayandı. Uzun çalışma saatleri ve stresin doğru orantılı olduğunu biliyoruz, stresin her kötülüğün anası olduğunu da. Uzun vadede bu uzun çalışma saatleri çalışanların mental sağlığını etkileyebilir. Dikkatli olmakta yarar var.

Bu yazıyı evden çalışırken bir selfieyle ve birkaç temenniyle bitirmek en doğrusu olur sanırım. Umarım bu pandemi en kısa sürede biter ve bu yazıyı yazan stajyer arkadaşınız ofiste çalışıp, bu iki çalışma ortamı arasındaki farklılıkları araştırma yapmadan öğrenir! Gerçi home-office olayının kalıcı olacağını söylüyorlar ama oraya hiç girmeyelim…