Meşgul Olmak ile Üretken Olmak Arasındaki Farklar

Özellikle son zamanlarda karşılaştığım kuruculardan çoğu çok fazla çalışmasına rağmen çok az yol kat edebiliyor. Bunun sebebi fikirlerinin kötü olması, birlikte çalıştıkları ekibin zayıf olması ya da sermayelerinin sınırlı olması değil. Başarılı olamamalarının sebebi üretken değil, sadece meşgul olmaları.

Her ay görüştüğüm girişimciler var; her zaman tutkulu, hırslı ve kararlılar. Hepsi de deli gibi çalışıyorlar. Ancak, özellikle son zamanlarda karşılaştığım kuruculardan çoğu bu kadar çalışmasına rağmen çok az yol kat edebiliyor. Bunun sebebi fikirlerinin kötü olması, birlikte çalıştıkları ekibin zayıf olması ya da sermayelerinin sınırlı olması değil. Başarılı olamamalarının sebebi üretken değil, sadece meşgul olmaları.

 

Bir işe; işi kurmaya, satış yapmaya ya da çalışan almaya saatlerinizi harcamak için başlamak çok kolay. Her zaman bir şeyler yapıyor olmak istemeniz de doğal. Hangi girişimciye “Nasıl gidiyor?” diye sorulduğunda “Çok meşgulüm” demiyor ki! Çünkü herkes, harıl harıl çalışılıyorsa kesin bir ilerleme kaydediliyordur diye düşünüyor. Ne yazık ki bu doğru değil. Yeni girişilen bir işin ne kadar ilerleme kaydettiği, uğruna harcanan saatlerle değil, alınan risklerle ölçülür. Bir şirketin açıldığı ilk dönemlerde her şey belirsizdir ve bu yüzden de risk almak kaçınılmazdır. İlerleme, ancak riskleri azaltmakla mümkündür. Riski azaltmanın tek yolu da öğrenmektir. Yeni bir işte üretken olmak, tamamen öğrenmeye ve riskleri nasıl azaltabileceğinize odaklanmak anlamına gelir.

 

Pek çok girişim için öğrenmek, bir şeyi denemek ve sonucunun kötü olup olmadığına bakmak anlamına geliyor. Maalesef buna öğrenmek denmiyor. Gerçekten öğrenmek istiyorsanız, harekete geçmeden önce sorular sormalı ve bir hipotez geliştirmelisiniz. Sonrasında atacağınız adım (test ya da deney de diyebiliriz) hipotezinizi kanıtlamanıza ya da çürütmenize yardımcı olur. Ayrıca pek çok girişimci öğrenme olayının sadece ürünleriyle ilgili olduğunu düşünür. Üretken olmak ve öğrenmeye odaklanmak işin her yönüyle ilgilidir. Pazarlama, işe alım süreçleri, fiyatlandırma gibi süreçlerin öncesinde hipotezler oluşturulmalıdır. Böylece müşteri hedeflemesini doğru yapıp yapmadığınızı, işe alımlarda adayın deneyimine mi yoksa ürünün gerçek değerini algılayıp algılamadığına mı bakmanız gerektiğini anlarsınız.

 

İşinizde riskleri azaltmanıza yardımcı olacak tek şey öğrenmektir. Öğrenmek, zamanı geldiğinde sermaye edinmenize de yardımcı olacaktır. Her yeni yatırım alma sürecinizde, yatırımcılar bir önceki yatırımdan sonra neler yaptığınızı öğrenmek isteyecektir. Bu şekilde yatırımcı, son yatırımdan beri işinizin risklerini ne ölçüde azalttığınızı öğrenir. Hiçbir yatırımcı bir önceki yatırım sürecinde oluşan riskler yüzünden daha fazla para yatırmayı istemez. Yatırımcılar sadece azaltılan riskler için para yatırmak ister. Bu da ancak meşgul olmak yerine üretken olmakla mümkün kılınabilir.

 

Bu makale venturegeneratedcontent.com’da Satya Patel tarafından 2015’te yayınlanan yazıdan çevrilmiştir.

0 Shares:
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şunlar da Hoşunuza Gidebilir

Girişiminizi Ölçeklendirmenin Püf Noktaları

Bir işletmeci ve aynı zamanda Northwestern Üniversitesi Kellog School of Management’ta yardımcı öğretim görevlisi olan Daniel Weinfurter’a göre bir işletmeyi açılışından, büyüme evresine başarılı bir şekilde taşımak için direksiyonda oturacak doğru insanları işe almak gerekiyor.

Girişiminizin Nakit Akışını İyileştirmenin 5 Yolu

Nakit akışı, her işin en önemli parçasıdır. Satış yapmak ve ürünlerinizi müşterilerinize teslim etmek tabii ki çok güzel, ancak parayı alamadığınız takdirde o kadar da güzel değil. İşletmenize sağlam bir nakit akışı sağlamak, vücudunuza kan akışını sağlamak gibidir – o olmadan işlerin yürümesi mümkün değil.