Mutluluk nedir ? Böyle bir soru ile karşılaşan herkesin vereceği cevap kendine özgü olacaktır . Bana sorulduğunda iç odaklı yaşamdır derim. Peki nedir iç odaklı yaşam? Cümleden de anlaşılacağı gibi bir içkinlik söz konusu. Bir diğer ifade ile iç dünya.
Kendimden yola çıktığım zaman iç dünyayı muhayyile aracılığıyla kurabileceğimizi söyleyebilirim. Yani hayal gücü ile yani hayal kurarak. İşte mutluluk kurduğumuz hayalin peşinden bir yaşam sürmek. Dış dünyanın değil iç dünyanın içerisinde yaşayabilmek. Çünkü “yaşam sonsuz olasılıkların bütünüdür” dolayısıyla dış dünyada her an her şey meydana gelebilir. Çok emek verdiğimiz bir sınavda ya da bir işte başarısız olabiliriz. Hiç beklenmedik bir anda bir kaza geçirebiliriz. Ya da sevdiğimiz insanlardan birini ummadığımız bir an da kaybedebiliriz. Dış dünya pozitif olanı içinde barındırdığı gibi negatif olanında daima içinde barındırır. Yaşamı bir bütün olarak ele alıp kendi iç dünyamıza yönelmeyi başarabildiğimiz takdirde yaşamın negatif yönü ile başa çıkabiliriz .
Peaceful Warrior adlı filmde geçirdiği bir kaza sonucunda ayağına platin takılan ve bir daha olimpiyatlara katılamayacak olan bir jimnastik sporcusunun Sokrates dediği bir bilgenin yardımıyla tekrar ayağa kalkmasını ve olimpiyatlarda başarıyı elde etmesini anlatılır . Filmde Sokrates dediği Bilge’nin ona söylediği bir söz belki de hayal, mutluluk ve sevgi ilişkisinin bize çok açık bir biçimde anlatır. ” savaşçı sevdiği şeyi yarım bırakmaz. Savaşçı yaptığı şeyde sevgiyi bulur”
Evet. Yaptığımız şeyde sevgiyi bulmak ve onu asla yarım bırakmamak , Yani kendimiz oluşturduğunuz iç dünya. O peşinden koşulası asıl dünya. İşte o dünyanın ardı sıra yürüdüğümüz vakit dış dünyanın olumsuzlukları bizi yolumuzdan alıkoyamaz. Ve mutluluğu da sevdiğimiz şeylerde ve istediğimiz şeylerin peşinde koşmada ve o sevdiğimiz şeyler için yani hayallerimiz için mücadele etmekte buluruz.
Sonuç olarak ; “yolculuğun kendisi bizi mutlu eder, varılacak yer değil.”
Ve mutluluk iç dünyaya yolculuktur yani hayallere…