N-O-Y-A: ‘’NE İŞ OLSA YAPARIM ABİ’’

1
2844

Eminim ki hepimizin etrafında en az bir tane N-O-Y-A canlısı bulunmaktadır. Peki nedir bu N-O-Y-A? Kim bunlar? Bu terimle ilk kez 2013 yılında üniversiteye girdiğim sene okulumuzda girişimcilik adına yoğun çalışmalar yapan Taylan Demirkaya hocam sayesinde tanıştığımda çok şaşırmıştım. Özellikle terimin tanımını öğrendiğimde şaşkınlığım daha da artmıştı! Evet, ne iş olsa yapıyordum. Birisi bana herhangi bir projeyle veya fikirle geldiği zaman reddedemez olmuştum. Esasen hala tam olarak sıyrılmış değilim bu kötü alışkanlığımdan.

 

Özellikle üniversiteye gelen birçok gencin içinde ilk dönemlerde yoğun bir biçimde iş yapma aşkı ve isteği doğuyor. Bu; kulüp, dernek vb. platformlarla da resmiliğe kavuşunca değmeyin keyiflerine… Önce afişler basarak başlanıyor kulüplerde. Sonra ardı sırası gelmeyen toplantılar, konferanslar; bir iki tane de resmi kurumlardan milletvekili, belediye başkanı gibi üst düzey denilebilecek insanlarla paneller ve toplantılar düzenleyince bir anda daha da kabarıyor içinizdeki iş yapma aşkı. Durum böyleyken, gelen önerileri hiç kaçırmayıp tekrar tekrar bin parçaya bölünmüş olarak buluyorsun kendini. Bilhassa benim gibi Siyaset Bilimi veya Hukuk okuyan insanlar için bir nebze daha geçerli bu söylediklerim.

 

Dediğim gibi, bu terimle ilk karşılaştığımda ve anlamını ilk kez öğrendiğimde birçok işimi sorgulamaya başladım. Ben ne yapıyordum? Yaptığım bana ve çevreme ne katıyordu? Birkaç fotoğraf, güzel sosyal medya paylaşımı, anlamsız bir sosyal çevre… Sonuç: Elde var sıfır. Tabii ki edindiğim tecrübeler bana deneyim kazandırıyordu.  Şu çok açık ki, başarıya giden yolda hatalar ve eksikler olmak durumundadır. Yoksa zaten doğrularla tanışıp, gelişim göstermek pek mümkün olmaz.

 

Benim girişimcilikle tanışmam da aynı sene içinde İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde oldu. Projeler dinledikçe heyecanlanıyordum. Her yeni fikir beni cezbediyordu adeta. Hepsinde yer almak için can atıyordum. Kendimi girişimci olarak nitelendiremeye başladım hemen. “Tamam” dedim, “İşte bu! Süperim!”; “’Ne iş olsa yaparım abi’, bırakın gelsin” diye geziyordum ortalarda. Sonra bir gün gerçekler yüzüme tokat gibi çarptı ve dedi ki bana, “Doğan sen girişimci falan değilsin, sen girişken bir gençsin!”. Şok olmuştum ve adeta uyanmıştım. Fark ettim ki yaptığım her iş yarım, eksik ve düzensiz. Sonuç ise doğal olarak her zaman vahim oluyordu ve asla beklentilerimi karşılamıyordu. İşte ben tam o esnada anladım ki, iyi bir girişimci cesur olmalı evet; fakat aynı zamanda aptal cesaretine sahip olmamalı. Yaptığı işleri plan, program içinde yürütmeli ki etki alanı ve etki oranı çok daha geniş olsun.

 

Esasen bu hikaye özellikle bizim topraklarımızda yaşayan insanların genel sorunu diyebilirim. Hatta bir işe “Türk gibi başlamak’’ deyişini yansıtıyor bizlerdeki bu girişkenlik ateşi.  Belirttiğim gibi, durumun farkına vardıktan sonra haliyle artık girişkenlikten sıyrılıp girişimciliğe doğru yola koyulmaya başladım. Bu yolun ciddi manada emek istediğinin yavaş yavaş da olsa farkına varıyordum. Tam o dönemde, yine bir etkinlik sırasında arkadaşımdan aldığım tavsiye ile Girişimcilik Vakfı’nın ilham dolu Fellow Programı’nda yer almak için ilk başvurumu yaptım ve aylar süren seçim süreci sonunda ben de artık bir Girvak Fellow’u oldum! Kabul, çok farklı durumları deneyimleme fırsatım oldu farkındalıktan evvel, fakat şimdi mutluyum. Çünkü artık anlamsız girişkenliklerden kurtulmam için elimde büyük bir şans var. Çünkü artık ülkenin 32 farklı okulundan 79 arkadaşımla birlikte çok daha efektif ve sürekli paylaşım içinde, bu işin kurallarını ve arka planını öğrenebileceğim bir vakıftayım. Mutluyum, çünkü artık N-O-Y-A zihin yapımdan tamamen sıyrılabileceğim geniş bir ailenin parçasıyım!

 

Darısı ülkemizdeki tüm “N-O-Y-A” ların başına.

 

1 Yorum

  1. Ülkemizin en önemli sorunlarından birisi aslında herkesin her işi bilmesi,herşeyi yapması, işi bilenine uzmanına bırakmaması… Bu yolda başarılar dilerim Doğan

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here