Ortak Alanda Çalışmak: Girişimler İçin Müthiş Bir Seçenek

Ocak 2011’de ortağım Kim ile birlikte ZinePak’ı kurduğumuzda, mümkün olduğunca kendi kendimizi finanse etme kararı aldık. Bizim ve çalışanlarımızın geleceğinin, yine bizim kontrolümüzde olmasına önem veriyorduk ( hala veriyoruz ). Her zaman kanaatkar olmuşuzdur, ZinePak’ın ilk iki yılında kendi oturma odalarımızdan çalıştık. Ne zaman ki tam zamanlı çalışanlarımız oldu, o zaman New York’ta bir ofis edinme masrafından daha fazla kaçınamayacağımıza karar verdik. Geriye dönüp bakıldığında, Manhattan’daki evlerimizden çalışma fikrini garipsemeyen stajyerler ve sözleşme tarafları bulabildiğimiz için ne kadar şanslı olduğumuz ortada.

 

Arkadaşlarımızın çoğu milyonlarca dolarlık risk sermayesi toplamış girişimleri yönetmekte. Sermaye almanın artıları ve eksileri olmakla birlikte, en büyük artılardan biri çok güzel bir ofise sahip olabilmeniz. Oyun odası, yoga alanı ve ücretsiz içecekler yalnızca şirket kültürünü geliştirmekle kalmıyor, aynı zamanda çalışanlara rahatlamaları ve sosyalleşmeleri için eğlenceli alanlar sunuyor. Sınırlı bütçemizle tutabileceğimiz alana bütün bunları nasıl sığdıracağımızı düşünmeye çok vakit ayırdık.

 

Manhattan içinde ve çevresindeki en kötü yerleri gezerek geçirdiğimiz bir aydan fazla zamanın ardından, pes etmek üzereydik. Belki de bizim şirketimizin kaderi sonsuza kadar Brittany’nin Yukarı Doğu Yakası’ndaki dairesinden yönetilmektir, diye düşünüyorduk. Sonra, kreatif direktörümüz Abby ( ki o da günlerinin çoğunu Long Island’daki evinden çalışarak geçiriyordu ), bize eskiden şehir merkezindeki eskiden çalışmış olduğu bir ofisten söz etti, üstelik anlattığı kadarıyla burası gidip baktığımız iç karartıcı yerlere benzemiyordu. WeWork adlı bir şirket tarafından işletiliyordu ve kiracıları çoğunlukla bizim gibi genç ve yaratıcı girişimlerdi.

 

WeWork ofisini görmeye gittiğimizde, oraya aşık olduk. Anında ismimizi bekleme listesine yazdırdık. Empire State konumlu WeWork binamızda, 1 ila 8 arası kişi alan camlı özel ofisler bulunuyordu. Girdiğimizde dört kişi olmamıza karşın şimdi on iki kişiyiz, bu da üç ayrı ofis anlamına geliyor. Bu ofisler gelişmemiz ve ilerlememiz için mükemmel bir mesken oldu.

 

Şirket yönetmenin, fotokopi makinesinden tonerin, tuvaletten tuvalet kağıdının eksik olmadığından emin olmak gibi diğer baş ağrıtıcı yanlarıyla uğraşmak dışında, WeWork hem kurucular hem de çalışanları için güzel bir ortak alan. Şirketin sosyal iletişim ağı yardımıyla projelerde yardımcı olacak tasarımcı ve yazarları bulduk, güvenilir sağlayıcılara dönüşmüş iyi şirketlerle eğitimlere katıldık ve özel birikimlerden faydalandık.

 

Daha da önemlisi, çalışanlarımız şirketin sunduğu sosyal olanaklarla fazlasıyla ilgilendiler: ‘yaz kampı’ seyahatleri, kaya-tırmanışı gezileri, ve mesai sonrası genel kültür oyunları bunlardan birkaçı. Hatta, geçen yıl çalışanlarımıza kendi ofisimize geçmeyi düşündüğümüzü açıkladığımızda, neredeyse oybirliğiyle tekrar düşünmemizi rica ettiler. Kendi alanina sahip olmamanın birkaç rahatsız edici tarafı olsa da (konferans odaları için tartışmak, misafir alabilmek için kurallarla uğraşmak, ve sınırlı depolama seçeneği gibi), çalışanlarımız mesai sonrası iletişim için birçok seçeneğin bulunduğu böylesine eğlenceli ve işbirliğine yatkın bir çevrede çalışmak için bunlarla uğraşmaya değeceğini belirttiler.

 

Bu alana taşındığımızda, WeWork ofislerinin sayısı bir elin parmaklarını geçmiyordu. Şimdi yalnızca New York’ta 12’den fazla bina bulunuyor, ve bunun iki katı kadarı da diğer şehirler ve ülkelerde. Tüm girişimleri (bol kazançlı olanları bile!), yükselmekte olan şirketlerini ortak alana taşıma seçeneğini gözden geçirmeye davet ediyorum. Özveri gerektirse de, ortak çalışma alanının götürüden çok getiri sağladığını, ve şirketimizin DNA’sında yer ettiğini gördük. WeWork ailesi dahilinde yükselmeye uzun süreler devam edeceğimiz için heyecanlıyız.

 

Bu makale  thesquarefoot.com’da Brittany Hodak tarafından 2015’te yayınlanan yazıdan çevrilmiştir.

 

 

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*