Oyun Oynamaktan Vazgeçerseniz Başarılı Olabilirsiniz!

0
1832

Çocukken, geç saate kadar dışarıda kalmak ya da arkadaşlarımla maça gitmek gibi yapmak istediğim bazı şeyleri yapmama izin vermek için babamı sonsuz tartışmaların içine çekmekten büyük keyif alırdım. Teslim olana kadar onu yorardım. Eğer olmazsa, istediğimi yine de yapar, ardından özür dilerdim. Bu babamı delirtirdi.

 

Gülmeyin. Bu yöntem uzun yıllar boyunca işime yarayan epey etkili bir stratejiydi. Hatta öğretmenler ve bir iki üniversite hocamda bile işe yaradı. Ancak bir gün bu küçük oyunumun biteceğini hep biliyordum.  Tahmin ettiğim gibi, o gün geldi.

 

Şunu söylemek yeterli olacaktır; bu tip çocukça davranışlar gerçek hayatta işe yaramıyor. Gerçek iş hayatı sonuç istiyor. İyi bir iş çıkarır ve patronlarınızı, müşterilerinizi ve yatırımcılarınızı şaşırtabilirseniz, bolca ödüllendirilirsiniz. Yapamazsanız, ödüllendirilmezsiniz. Bu kadar.

 

Tamam, belki bu kadar da siyah ya da beyaz değil, ancak aranızda sisteme karşı gelebileceğini; kandırarak, çarpıtarak ya da manipule ederek ün ve para kazanabileceğini düşünen varsa, buyrun sizi bu fikirden vazgeçirecek gerçek bir hikaye. İlginizi çekti mi ? Güzel.

 

Size kariyerimin ilk 10 yılının boşa gittiğini söylediğimde bana inanacağınızdan şüpheliyim. Bir bakıma, böylesine uçuk bir iddiayı sorgulamakta haklısınız. En nihayetinde, nispeten yeterli bir mühendislik müdürü durumuna gelişim bu dönemde oldu. O kadar da boşa gitmemiş demek ki.

 

Bir yıl sonra son derece önemli bir şey oldu: yeni bir yazılım şirketi riske girerek beni satış müdürü olarak işe aldı. Ürünlerimiz büyük başarı gösterdi ve kısa sürede halka açıldık. Ne yazık ki, bu başarı Microsoft adlı nispeten büyük bir rakibin dikkatini çekti. Bir anda baskı oluştu ve hareketlerimin karşılığını aldım. Patronuma – kendisi CEO –  karşı eski alışkanlıklarıma döndüm ve o iş orada bitti.

 

Steve Jobs, Apple’dan kovulmanın getirdiği kişisel ve toplumsal aşağılanmanın ne denli kafasına tuğla ile vurulması benzeri bir etki yaptığından açıkça bahsetmişti. Bu duyguyu biliyorum. Bana, böylesine önemli bir pozisyonda iş verecek kadar inanan ilk şirket tarafından bir kenara atılmak gerçek bir uyarı olmuştu.

 

Jobs, bu olayın başına gelen en güzel şey olduğunu da söylemişti. Aynı şekilde, aylar süren iş arayışım ve kendimi değerlendirmem bittiğinde, oyunlarım da bitmişti. İki yıldan az bir süre sonra üst düzey bir halka açık şirkette pazarlamadan sorumlu genel müdür yardımcısı olarak işe alındım. Bu 20 yıl önceydi, ve o zamandan beri işler oldukça iyi gidiyor.

 

Bu tecrübeden aldığım ders ve size aktarmak istediğim mesaj şu: İnsanlar oyun oynar. Hepimiz oynarız. Çoğunlukla bunu çocuklukta yaparız, ancak birçoğumuz için eski alışkanlıklar zor biter. Eninde sonunda öğreniriz ki hayat bir oyun değildir, ve gerçek iş dünyası, ondan daha zeki olduğunu düşünenler ile baş etmek konusunda çok acımasızdır.

 

Doğrudur, bir müddet yaptığınız yanınıza kalabilir, ancak o kaçınılmaz tuğla birdenbire gelip kafanıza çarpmadığı sürece asla, ama asla potansiyelinizi gerçekleştirip muhteşem işler başaramazsınız. Doğrusunu söylemek gerekirse, bu ne kadar erken olursa, o kadar iyi.

 

Bu hikayenin sizinkine benzemediğini düşünüyorsanız, haklı olabilirsiniz. Belki de düzgün yetiştirilmiş ve vaktiyle olgun yetişkinler haline gelebilmiş nadir insanlardansınızdır. Ya öyledir, ya da henüz kendinizi yeterince iyi tanımıyorsunuzdur. Kendinize biraz zaman zaman verin, eminim ki öyle veya böyle tanıyacaksınız.

 

O zamana kadar uçan tuğlalara karşı dikkatli olsanız iyi olur.

 

Bu makale entrepreneur.com’da Steve Tobak tarafından 23 Nisan 2015’te yayınlanan yazıdan çevrilmiştir.

 

 

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here