Paylaşma Geleneği ve Paylaşım Ekonomisinin Geleceği

Komşuluğun en temel özelliği paylaşma kültürünün olmasıydı bence. Eskiden, biri zor bir duruma düştüğünde ya da sadece ihtiyacı olduğunda maddi ve manevi her yönden destek olunmaya çalışılırdı. Şimdilerde ise komşunun komşuya bir tabak yemek götürmesi bile garipseniyor. Bizim için eskiden çok normal bir ritüel olan eylemlere bugünlerde ‘paylaşım ekonomisi’ adı veriliyor. Değişen toplum değerleriyle birlikte paylaşım ekonomisine mahalle kültürünün son versiyonu diyebilirim. Fakat bu sefer mahallemizin sınırları biraz daha geniş. Yeni sınırımız ”dünya”.

Komşuluğun en temel özelliği paylaşma kültürünün olmasıydı bence. Eskiden, biri zor bir duruma düştüğünde ya da sadece ihtiyacı olduğunda maddi ve manevi her yönden destek olunmaya çalışılırdı. Bazen evde tadilat olurdu ve komşuda konaklamak durumunda kalınırdı. Bazen çocuk rahatsızlanırdı ve komşudan arabası rica edilirdi hastaneye götürmek için. Ya da bazen sadece birlikte olup sohbet etmek için akşam yemeklerinde, öğlen atıştırmalarında bir araya gelinirdi. Şimdilerde ise komşunun komşuya bir tabak yemek götürmesi bile garipseniyor. Bir defasında eski bir komşumuza annem yemek götürdüğünde tabağımız geri çevrilmişti. Bu benim için çok önemli bir andı. Galiba ilk kez anneme ve bize güvenmeyen bir komşu profili ile karşılaşmıştım.Büyük ihtimalle bizim, yemeğe koyduğumuz bir ilaç ile kendisini bayıltıp, akşam evini soymaya gideceğimizi düşünmüştü, ne yazık… Şimdilerde onu daha iyi anlıyorum, düzen her geçen gün daha kötü bir yere doğru gidiyor.

 

Bizim için eskiden çok normal bir ritüel olan eylemlere bugünlerde ‘paylaşım ekonomisi’ adı veriliyor. Değişen toplum değerleriyle birlikte paylaşım ekonomisine mahalle kültürünün son versiyonu diyebilirim. Fakat bu sefer mahallemizin sınırları biraz daha geniş. Yeni sınırımız ”dünya”.  Hiç unutmuyorum, Beşiktaş’taki eski evimin orada bir fırında tanışmıştım ben bu yeni mahallemle. ”Askıda ekmek” uygulamasında siz, fırından alışverişinizi yaparken dilediğiniz kadar ekstra ekmek alıyorsunuz ve onun fişini bir mantar panoya asıyorsunuz. İhtiyacı olanlar ne kadar istiyorlarsa o fişler ile alışverişlerini tamamlayabiliyorlar. Başka bir yazımda(1) Osmanlı döneminde aktif olan bir uygulamadan bahsetmiştim. O dönemde mahalle aralarında olan sadaka taşlarına benzetmiştim bu askıda ekmek sistemini. Daha sonra İzmir’e taşınınca bir başka kafede ‘askıda yemek’ sistemiyle tanıştım. Bunun ardından ‘askıda kahvaltı’ sistemi ile tanışmam beni iyice mutlu etmişti. İnsanların bunlara değer verip, bu konuda harekete geçmeleri beni çok umutlandırıyor.

 

Gelişen teknoloji ile şimdilerde paylaşım ekonomisi çok farklı alanlarda kendisini gösteriyor. Değişen alanlarla birlikte amaçlarda da değişmeler mevcut elbette. Tüm bu amaçlarla faaliyet gösteren birkaç uygulama ile sizi tanıştırmak istiyorum. Size bahsetmek istediğim ilk uygulama Airbnb. Eminim ki uygulamayı kullananlarınız vardır. Hiç kullanmayanlar için kısaca özetleyecek olursam farklı bir şehire ya da ülkeye gittiğinizde daha uygun fiyatlarla konaklamak için kullanabileceğiniz Airbnb, ev sahiplerinin, evlerini, odalarını ya da sadece bir kanepelerini bile, misafirlerine, uygun ücretler karşılığında, sizin belirleyeceğiniz kadar süre için kiraladıkları bir paylaşım platformu. Konaklamanızın yanında bazen ek olarak kahvaltı, akşam yemeği gibi opsiyonları da olabiliyor. Eğer yeni bir şehirdeyseniz ve o şehrin insanlarını tanıyıp, oraya özel yemeklerden tatmak istiyorsanız Airbnb ile birlikte kullanabileceğiniz diğer bir uygulama ise ‘VizEat’. Temel amacı, seyahat severlerin gittikleri yerlere özel lezzetleri, o bölgenin sakinleri aracılığıyla tatmalarını sağlamak olan bu sistemde, sofranızı kendi yemeklerinizle birlikte misafirlerinizle ücret karşılığı paylaşabiliyorsunuz. Bunlara ek olarak ücretsiz şekilde konaklayabileceğiniz başka bir uygulama olan Couchsurfing’i tanıtmadan geçmek olmaz herhalde. Airbnb’den farklı olarak bu sistemde ücret ödemek pek söz konusu olmuyor. Eğer şanslıysanız ücretsiz konaklama haricinde ev sahibinin güzel ikramlarından da faydalanabilirsiniz.

 

Bu sistemleri henüz aktif şekilde kullanma fırsatım olmadı ama diğer bir sistem olan araç paylaşım platformlarının artık çok sadık bir kullanıcısı oldum diyebilirim. O kadar sevdim ki bu işi, gerçekten  gelecekteki işim olması için çalışmalarıma aralıksız devam ediyorum. Şu an ülkemizde aktif olarak BlaBlaCar’ı kullanıyorum. Hem daha ucuz, hem toplu taşımaya göre daha hızlı, hem de daha sosyal bir sistem diyebilirim. Hatta bu yazıya başlamadan evvel 5.5 saatlik bir yolculukta, İstanbul-İzmir arasında yeni arkadaşlar edindim bile 🙂 İnanın en başta benim de kafamda çokça soru işareti vardı. Fakat bu tecrübeler hem kafamdaki soru işaretlerinin kırılmasında, hem de artık toplumun temel problemlerinden olan güvensizlik problemimi aşmamda bana yardımcı oldu. Araba paylaşımına ek olarak, henüz kullanamasam da, dünyanın farklı bölgelerinde insanlar özel jetlerini ve lüks yatlarını da kiralık olarak vermeye başladılar. Buradan da net bir şekilde anlaşılacağı üzere konu sadece maddi değil.

 

Günden güne hızla büyüyen paylaşım ekonomisinin, geleceğimizin en aktif sistemlerinden birisi olacağına inanıyorum. Artık insanlar arasında yeni bir düzen gelişiyor ve mülk edinmek yerine paylaşımda bulunmak daha akıllıca geliyor. Bunun temelde belli başlı nedenleri var elbette. Ekonomik dalgalanmalar, krizler, yani maddi problemler insanlara ek gelir kapısı aratıyor. Yolculuk ücretini paylaşmak, kira giderlerine ortak bulmak ve yemek giderlerini azaltmak, insanları maddi açıdan çok rahatlatıyor. Hem hizmet sağlayıcısı için, hem de kullanıcısı için kazan-kazan durumu ortaya çıkıyor, herkes mutlu oluyor. Gelişen yeni kuşak ile birlikte artık temel değerlerde de değişimler gerçekleşiyor. Bizler yolculuklarımızı, evlerimizi paylaşma konusunda ailemizden daha açık olabiliyoruz, bu sistem için vazgeçilmez bir şart. Üstelik onların dönemindeki gibi bunu sadece komşularımız ile sınırlandırmıyoruz. Şimdilik diğer sebepler kadar ana etken olmasa da çevreyi koruma içgüdümüz de araç paylaşımı için bir etken oluyor. Sürekli büyüyen, kontrolsüz şekilde gelişen sosyal medyalar da bu kültürün yayılmasında çok büyük bir öneme sahip elbette, fakat en temel aracımız sürekli aktif olan telefonlarımız, tabletlerimiz ve taşınabilir bilgisayarlarımız sayesinde bütün bu sistemlere erişimimiz artık bir kaç dakika içinde kolayca gerçekleşiyor.

 

Daha önce de belirttiğim gibi, özellikle maddi olarak kontrolü sağlamamızın güçleştiği bu dönemde, ücret karşılığı ya da tamamen ücretsiz şekilde yapılan paylaşımlar, gittikçe daha yaygın hale geliyor. Belki de ileride ev ve araç sahiplerinin sayısında gözle görülen bir azalma olur, kim bilir. En azından benim temennim bu yönde. Paylaşmanın değerini iyi bilelim, en azından deneyelim. Göreceksiniz, paylaştıktan sonra kendinizi daha iyi hissetmeye başlayacaksınız. Yeni insanlar tanıyıp, yeni hikayelere ortak olacaksınız.

 

1-( http://girisimle.com/mutluluk/ )

 

0 Shares:
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şunlar da Hoşunuza Gidebilir

Odak.

Bu blogda daha çok genel konularda girişimcilik hakkında yazılar okudunuz ama bu sefer ben bir değişiklik yapıp ne…

İzafiyet

Sizlere son zamanlarda oldukça etkinlendiğim ve beni düşünmeye sevk eden Ankara Devlet Tiyatroları’nda izlediğim “İzafiyet” oyunundan basetmek istiyorum.…