Rahatsız Edici Olmadan Network Kurmak İçin 10 Kural

handshake isolated on business background

Genç çalışanlar olarak bize her zaman network kurmamız tavsiye edilir. Fakat kariyerimizin bir noktasına geldikten sonra ağırlıklı olarak insanlardan iyilik isteyen kişi olmaktan (tavsiye almak, danışmak, ağ kurmak için) iyilik istenen kişi olmaya geçeriz. Bu, başarılı olma olasılığımızın beraberinde getirdiği bir artı ve aynı zamanda da bir sorumluluktur.

 

Eski bir CMO ve profesör olarak, şu anda daha fazla genç insanla bağlantı kuruyorum. Ancak network oluşturmaya çalıştırdığımız insanların etkinlik bağlamında büyük değişkenlik gösterdiğini fark ettim. Bir yanda zamanınıza saygı gösteren, düzenli, görüşmeye hazır gelen ve verilen tavsiyelere uyan bir grup insan var. Öbür yanda ise her seferinde daha fazla zamanınızı almak isteyen, düzensiz, görüşmelere hazırlıksız gelen ve başarısız olup 6 ay sonra başka bir taleple karşınıza çıkan bir grup insan var.

 

Etkili şekilde network oluşturmanın önemini düşünerek, bunu iyilik istediğiniz kişiyi çileden çıkarmadan yapabilmek için 10 tavsiyede bulunabileceğimi düşündüm.

 

Potansiyel Bir Bağlantıyla Sıkı Bağlar Oluşturmak için 10 Network Kurma Kuralı

 

  1. Size ayrılan zamanın değerini bilin: Birçok başarılı insanın değeri saat başına 1000 dolardan daha fazla tutuyor. Yani eğer 30 dakikalık bir görüşme yapmak istiyorsanız bu, potansiyel bağlantınızın danışmanlık yaparak, çalışarak ya da ailesiyle birlikte olarak geçirebileceği yüzlerce dolar değerindedir. Size ayırdıkları bu zamanın büyük bir fedakarlık olduğunu anlayın ve ona göre davranın.

 

  1. İyi niyetlerini suiistimal etmeyin: Öğrencilere network kurmak konusunda yapılması ve yapılmaması gerekenleri anlatırken onlara genellikle 30 dakikayı aşmayacak bir konuşma planlamalarını ve yalnızca bir defa etkileşim kurmayı beklemelerini söylüyorum. Sadece bir fırsatınız olacaktır, bu yüzden 30 dakikalık görüşmeyi dolu dolu geçirip maksimum faydayı sağlamak sizin göreviniz. Bazı durumlarda tavsiye veren kişi tekrardan yardım etmeyi teklif edecektir; fakat bu kişiden kişiye göre değişir ve mutlaka bir teklif geleceği anlamına gelmez.

 

  1. Ödevinizi yapın: Kişiyi LinkedIn’den araştırdınız mı? Peki ya Google’dan? Ağlarında kimler var? Bu birey size özellikle hangi konuda yardımcı olabilir? Geçenlerde Berkeley’den bir öğrenci bana LinkedIn aracılığıyla ulaştı ve canlı görüşme yapmak istedi. Yazdığı kısa e-mailde, Forbes’a yazdığım ve faydalı olduğunu düşündüğü bir makalemin üstünde durmuştu. Sadece üç cümle kurarak kim olduğumu ve ona nasıl yardımcı olabileceğimi bildiğini açıklayacak şekilde benimle iletişim kurmuştu. Bu da onunla canlı görüşmemin şüphesiz çok verimli geçeceğini gösteriyordu. Ödevinizi yapmak, etkileşiminizin dolu dolu geçmesini sağlamasının yanında tavsiye veren kişinin de size verimli biçimde yardımcı olabileceğini hissetmesiyle bu etkileşimi kolaylaştırır. Sonuçta kimse vaktini boşu boşuna harcamak istemez.

 

  1. Gündeminiz olsun: Bağlantı kurduğunuz kişiden tam olarak ne istiyorsunuz? Başka bir deyişle, sohbetinizin amacı nedir? Neyi başarmayı umuyorsunuz? Ve hedefinize ulaşmanıza yardımcı olacak, sohbet sırasında sormayı planladığınız 3 ila 6 soru hangileri? Bir gündeminiz ve planınız olursa, 30 dakikalık görüşmenizin değerini en üst seviyeye taşımak için daha fazla şansınız olur. Aynı zamanda da bağlantı kurduğunuz kişiye dikkatli olduğunuzu göstermiş olursunuz. Elbette konuşmanın gidişatına göre esnek davranmanız gerekecektir; ama yine de konuşmayı yönlendirmek sizin işiniz olduğu için bir planınızın olması en iyisi.

 

  1. “Ekstra bağlantılara odaklanın…”: Procter and Gamble’dan arkadaşım Cathy Finley bir keresinde bana şöyle demişti: “Network kurmak için yapılan her görüşme, ekstra bağlantıların tespit edilmesine odaklı olmalıdır.” Ağ genişletmeyi her görüşmede odak alırsanız bunu gerçekleştirirsiniz ve böylece önceki bağlantılarınızdan tekrar yardım istemek zorunda kalmazsınız.

 

  1. “…ve iş dilenmemeye”: Finley’nin tavsiyesinin ikinci kısmı daha ince bir detaydan geçiyordu. Bir networking görüşmesinin sıkıntılı ya da rahatsız verici şekilde geçmemesi için kesinlikle görüştüğünüz kişiden size iş ya da iş görüşmesi ayarlamasını istemeyin. Bunun yerine sektörde sizin niteliklerinize sahip olan birini arıyor olabilecek kimseyi tanıyıp tanımadıklarını sorun. Bir keresinde benim mezun olduğum okuldan bir öğrenci benimle canlı görüşme yapmak istemişti. İlginç staj fırsatlarını nasıl arayabileceği konusunda tavsiye istiyordu. Sorduğu soruları çok iyi ve zekice hazırlamıştı. Aslında benden yaz stajı önermemi istiyordu. Bir yaz stajı istemedi, zaten ben de stajyer arayışı içinde değildim. Fakat görüşmeyi ayarlama şekli ve görüşmenin kendisi, kızın becerikli; düzenli, akıllı bir kız olduğuna beni ikna etti. Zaten daha ne isteyebilirsiniz ki?

 

  1. İşin sonunu getirin: Verilen tavsiyeleri hemen yerine getirin. Birkaç kez insanları birbirleriyle tanıştırmaya çalıştığımda yardımcı olduğum kişi bu konuda başarısız oldu. Eğer yardım istiyorsanız (ve alıyorsanız) arkasını getirdiğinizden de emin olun.

 

  1. İrtibatta kalın ve bilgilendirin: Mümkün olduğunca sık olarak size yardımcı olan kişiyle iletişim kurun ve ona tavsiyelerine uyduğunuzu söyleyin. Bu, o kişiye tavsiyesini dinlediğinizi ya da sizi önerdikleri kişiyle iletişime geçtiğinizi bildirerek ona kendisini konunun dışında bırakmadığınız mesajını verir.

 

  1. Minnet duyduğunuzu gösterin: Bu adım, 1. adıma bağlı. Eğer size yapılan yardım başka birinin zamanından yüzlerce dolar çalmak demekse ve aldığınız tavsiye paha biçilmezse, minnetinizi en iyi şekilde nasıl gösterebilirsiniz? Bazı insanlar yardımcı olan kişinin yaptığı fedakarlığı anladıklarını göstermeden, bu yardım onların hakkıymış gibi davranırlar. O kişinin zamanını çalarlar ve sonrasında teşekkür etmek için tekrar aramazlar bile. Her zaman özel olarak teşekkür etmek için o kişiyi arayın. Her zaman.

 

Forbes makaleleri ya da araştırmaları için CMO’lar ile röportaj yaptığım zamanlarda sözlerime her zaman, “Zamanınızın oldukça değerli olduğunu biliyorum, bu sebeple buna mümkün olduğunca saygı duymak istiyorum. Doğrudan sadede geleceğim… Bu sizin için uygun olur mu?” diyerek başlıyorum. Neredeyse her zaman, CMO’lar bana vakitlerini harcamadığım için teşekkür etti. Eski bir CMO olarak biliyorum ki, birçok ağ kurmayla alakalı görüşmenin ilk on dakikası ya da daha fazlası saçma sapan konuşmalarla geçer. Ancak çoğu yönetici havadan sudan konuşmaktansa hedefe yönelik, verimli ve üretken görüşmelerden daha memnun kalabiliyor. Bu yüzden her zaman bana iyilik yapan kişinin konuşmayı yönlendirmesine bağlı olarak uyum sağlıyorum. Eğer çene çalmak istiyorlarsa, bu benim için bir sorun değil. Eğer istemiyorlarsa, bu da sorun değil. Her ne olursa olsun, zamanlarına saygı duyduğumu belirterek konuşmama başlıyorum.

 

  1. Gördüğünüz iyiliği bir başkasına yapın: Son olarak, başarılı olan kimse o noktaya danıştığı insanlar, güçlü bir network, tavsiye aldığı kişiler ve yol göstericileri olmadan gelmemiştir. Gençken, verdiğinizden daha fazlasını alırsınız. Hayatınızın son yarısındaki sorumluluklarınız ise aldığınızdan çok vermeyi gerektirir. Network kurmada her şeyin karşılıklı olduğu noktaya gelmek bir ömür alıyor.

 

Birkaç yıl önce üniversiteden bir arkadaşımla konuştum ve bana patronuyla ilgili bir olayı anlattı. Patronunun network kurma felsefesine göre diğer kişiye yardım etmek için başkalarıyla iletişim kurmasına, işini kolaylaştırmasına ya da ilgili konuda bilgi edinmesine yardımcı olacak fırsatlar arayan kişilerle her görüşmeye dahil olmak gerekiyormuş. Birçok insan network kurmayı aşama kaydetmek için yapılan tatsız bir aktivite olarak görüyor. Arkadaşım bu bilgiler ışığında network kurmayı ifade ettiğinde, konuya olan bakış açım değişti. Eğer amaç başkalarına yardımcı olmak olursa bu iş o kadar da sıkıcı olmaz. Genç insanlar bile bunu yapabilir. Bugün Darden’daki MBA öğrencilerimden biriyle kahve içtik. Bana Darden MBA öğrencisinin hedef işverenlerle bağlantı kurmasını sağlayan, gelecek vaat eden bir öğrenciden bahsetti. Bunun karşılığında Darden MBA öğrencisi, en iyi MBA programına nasıl girileceği konusunda danışmanlık yapıyormuş. Network kurmak başkalarına yardımcı olmak ve ağınızı, gücünüzü ve deneyiminizi paylaştığınız bir aktivite haline geldiğinde birine yaklaşmada başarılı olmak, işbirliği yapmak ve ağ kurmak da kolaylaşıyor.

 

 

Bu makale forbes.com’da Kimberly A. Whitler tarafından 2015’te yayınlanan yazıdan çevrilmiştir.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*