Hayatlarımızı rahat yaşamaya bayılıyoruz. Günümüzü okulda ya da işte geçirdikten sonra boş vaktimizde yorulmaya tahammül edemiyoruz. Haksız da değiliz. Yoruluyoruz, zamanımızı yönetemiyoruz ve rahatlığı tatillerde, ailemizde, kısa süreli uyuşukluklarımızda arıyoruz. Rahatsız olmaya ise dayanamıyoruz. Peki rahatsızlık bizi neden bu kadar korkutuyor?
Söze basit yargılarla başlayalım.
Rahatsız olmak demek, çevremizdeki bazı etkenlerin istediğimiz gibi bizi etkilememesidir. En basitinden sıcak yaz aylarında tatilde sivrisineklere katlanamıyoruz. Nedeni çok basit, ısırdıklarında kaşınıyoruz, seslerinden uyuyamıyoruz ve varlıklarını fark ettiğimiz andan itibaren yüksek bir tedbirle oturuyoruz. Bunun için bir şey yapıyor muyuz peki? Kuşkusuz. Hemen kendimizi markete atıp biraz sinek öldürücü alıyoruz, yaşam alanlarımızı bir nevi onunla yıkıyoruz. Çözüm bulmaya fazlasıyla niyetliyiz çünkü rahat ve güzel geçirmeyi beklediğimiz üç günü vücudumuzun milyonda biri büyüklükte bir böcek yüzünden zehir etmek istemiyoruz.
Buradan sonra rahatsızlığın farklı bir çeşidine geçiyoruz. Sivrisinek ilacıyla çözemeyeceğimiz rahatsızlıklar. Haksızlıklar, yaşanmışlıklar, hayatlarımızı sınırlayan etkenler ve kendimizle ilgili göz ardı etmeyi sevdiğimiz özelliklerimiz. Bazen başarısızlıklarımız, bazen başarma gücümüz olmadığını düşündüğümüz ve beynimizin bir köşesinde saksı bitkisi gibi beslediğimiz mevsimlik çiçeklerimiz. Her gün spor yapıp sağlıklı beslenen insanlara imrenerek bakıp, ardından öğle yemeğinde hamburger yemek gibi.
Bağlılık, süreç ve emek isteyen rahatsızlıklarımızı; yorgunluklarımız ve rahatlık aşkımızı bahane ederek gözardı ediyoruz. Bizi o “Yeter artık.” anından mahrum bırakan yönlerimizi göremiyoruz.
Peki ben ne mi öneriyorum?
Birlik, cesaret ve güç gerektiren rahatsızlıklarımızın bizi rahatsız etmesine izin vermeyi öneriyorum. Çünkü belki, sadece belki, rahatsızlıkta öyle bir konuma geliriz ki, kalkıp onu değiştirebilmek için enerji harcamaya hazır oluruz. Kabullenmeyiz, yorgun hissetmeyiz ve dinlenmek için bahane aramayız. O kadar rahatsız oluruz ki, o sivrisinek ilacını alıp rahatsız olduğumuz şeyin üzerine sıkabilecek kadar ayaklanmayı kabul edebiliriz. Bahanelerimizi ve yorgunluklarımızı bir kenara bırakıp ayağa kalkabiliriz. Yere çöp atanlardan, adaletsiz davrananlardan, değer verdiğimiz yargılara ters düşen her şeyden ama her şeyden rahatsız olmalıyız. Kabullenmek üşengeçliğin ilk aşamasıdır. Kabullenmediğimiz, rahatsız olduğumuz her saniye, gücümüzü kullanmaya daha hazır oluruz.
Ve günün sonunda hatırlarız belki, bizi harekete geçirmek için kısacık ömürlü toz zerresi büyüklüğünde bir parazit bile yeterli.