Bu konudaki en iyi strateji, kulağa mantıksız gibi gelebilir.
Rekabetçi biri değilim diyemem, inanın bana, öyleyim. Benim de şirketimin hedefleri için hırslarım ve bunları gerçeğe dönüştürme amacım var.
Ancak ben zamanımı rakiplerimin ne yaptığını düşünerek geçirmiyorum. Rakiplerimin farkındayım ancak strese girmiyorum, çünkü strese girmek sizi girişimci olarak hedeflerinizden uzaklaştırır, bunu biliyorum. Eğer bir işletmeyi başarılı bir şekilde yeni baştan kurmak istiyorsanız başka insanların koyduğu kriterleri (bu kriterler genelde vasattır) geçmekten daha fazlasını yapmanız gerekir.
Bunun yerine ben rekabete daha faydacı ve işbirlikçi bir tutumla yaklaşıyorum çünkü biliyorum ki rekabet vizyonumuzu uzun vadede bir büyüme sergileyecek şekilde etkiledi. Nasıl olduğunu anlatayım.
Değerli Referanslar Verin
Biz uzmanlığı olan bir kuruluşuz. Biz B2B markalarına, çoğunlukla teknoloji firmaları ve finansal hizmet şirketlerine yazı işleriyle ilgili içerikler oluşturuyoruz. Eğer biri bana gelip müşteriye pazarlama planı aradığını söylerse, o zaman onu bu tür işleri layıkıyla yaptığını düşündüğüm birkaç firmaya yönlendiririm, bu firmalar benim rakibim olsa da.
Evet belki bu geliri “kaybetmiş” olurum ama bununla da yaşayabilirim. Ben bizim şirketimizin hangi konuda en iyi olduğunu ve hangi konuda olmadığını çok iyi biliyorum. Ve birini sırf kaybetmeyi hazmedemeyen biri olduğum için çıkmaz yola sürükleyen biri olmaktansa, doğru yola yönlendiren biri olmayı tercih ederim.
Ayrıca potansiyel müşterimiz diğer müşterilerimizden birinin rakiplerinden biri olduğunda da başarılı göndermeler yapıyorum. Elbette menfaat çatışmalarından kaçınıyoruz ve şirketin pazarlama ihtiyaçlarının karşılandığından emin oluyoruz. Daha sonra durumlar değiştiğinde (ki benim iş alanımda durumlar her zaman değişir) onlar bu alışverişi olumlu bir şekilde hatırlıyorlar.
Kendi değerlerinizin farkında olmak bu durumu kolaylaştırıyor. Her şeyde en iyisi olamazsınız, bu yüzden denemeniz de gerekmiyor. Yaklaşımları sizinkinden farklı kişileri bulun, her ne kadar sundukları şey ilk etapta aynı görünse de. Siz herkes için en iyi çözüm olmayabilirsiniz, bunu kabul edin.
Bu tür bağlantıları kendinize güvenerek yapın. Bunların insanları şaşırtacak davranışlar olduğunu bilin, ancak bu şaşkınlık iyi yönde olur. Dürüstlüğünüzü ve doğruluğunuzu gösterir.
İhtiyacınız Olduğunda Yardım İsteyin
Rakiplerimle aramda kurduğum sıcak ilişki, ihtiyaç duyduğumda yardım alabileceğim anlamına gelir. Geçen yıl kendimi bir çeşit sorunun ortasında buldum. Ticaret gösterisi teminatını sunmamız için son gün yaklaşıyordu ve tasarım ekibim başka bir iş alamayacak kadar doluydu.
Ben de tasarım becerilerine güvendiğim farklı bir şirketin sahibine ulaştım ve ondan bir iyilik istedim. Bir saat içinde ihtiyacım olan dosya elimdeydi.
Bu tür bir iş birliği isteği, kendi başınıza altından kalkamayacağınız büyük projelerde de işinize yarayacaktır.
Zen Tasarım firmasının başkanı ve kurucusu Joseph Riviello, rakiplerinin zayıf noktalarını öğrenerek kendi şirketinin gücünü onlara gösterdiğini ve bu sayede büyük projelerde birlikte yer alabildiklerini söylüyor ve ekliyor “Bu iki şirketin de ilerleyebilmesini sağlıyor ve gelişmesine yardımcı oluyor.” Zen, geleneksel pazarlama şirketleriyle ortaklık kurarak dijital uzmanlık gerektiren daha büyük projelerin peşine düşüyor. “Böylece iki taraf da güçleniyor ve gelecek fırsatların kapıları aralanıyor”.
Tüm Endüstriyi Geliştirmek için Çabalayın
Gerçek liderler zamanlarını rakiplerinin ayağını kaydırmak ve önünü kesmek için değil, birlikte güçlenerek içinde var oldukları endüstriyi geliştirmek için harcarlar.
Güneydoğu’daki bir emlak firması olan Crossman & Co.’dan John Crossman, “Ben rakiplerimden korkmam. Onları çok severim ve hep yardımcı olmaya çalışırım” diyor. Bu tür bir davranış biçimi endüstrinin de gelişmesi için yararlıdır, bundan sizin şirketiniz de uzun vadede yararlanır. Bana göre bu, rakiplerime hem toplum önünde hem de özelde cömert davranmak anlamına geliyor. Bazen sosyal medya hesaplarımda bile rakiplerimin gönderilerini paylaşıyorum.
Ancak bu her zaman rakiplerinizin söylediklerine katılacaksınız demek değil. Eğer piyasada olumlu ve yardımsever bir kişi olarak biliniyorsanız, o zaman istediğiniz gibi davranabilirsiniz. Elbette rakiplerinizle tartışmaya girebilirsiniz, ancak küçümseme ya da kin duygularından arınmış olarak.
Eğer kıran kırana mücadeleye alışmış biriyseniz bu yaklaşım ilk etapta sizi rahatsız edebilir. Ancak biz şirketimizde bunun işe yaradığını gördük, daha büyük kuruluşların da bundan yararlandığına şahit olduk. İyi çocuklar ve iyi kızlar her zaman ilk kazanan olurlar, bu iş dünyasında bile böyle.
Bu makale businesscollective.com’da Mary Ellen Slayter tarafından yayınlanan makaleden çevrilmiştir.