“Oyunculuk güzel bir çocuksu meslek – başka biriymiş gibi davranırsınız ve aynı zamanda kendinizi satarsınız.” -Katharine Hepburn
Eskiden topluluk önünde konuşmaktan, sosyal etkileşimden ve birini süzerken göz göze gelmekten inanılmaz derecede korkardım. Görünen o ki, utangaçlık sizi iş dünyasında çok ileri taşımıyor. Tabii – yakın arkadaş grubunuzla takılırken veya garip ilk buluşmada son derece tatlı bir şey, ama şirket yönetirken tam bir ayak bağı. Pretty Girl Movement, LLC şirketimi kurduğumda bu engelimi aşmam ve insanlarla konuşmayı öğrenmem gerektiğini biliyordum.*
*Dipnot: Girişimci eksikliklerimi belirlememi iki kitaba borçluyum ve dolayısıyla onları şiddetle tavsiye ediyorum: Strengths Based Leadership: Great Leaders, Teams, and Why People Follow by Tom Rath ve Barry Conchie ve Entrepreneurial StrengthsFinder by Jim Clifton ve Sangeeta Bharadwaj Badal. Her biri sizin güçlü yönlerinizi bulmak için Gallup değerlendirme aracını kullanıyor (eğer neden bahsettiğim hakkında hiç fikriniz yoksa tarayıcınızı açıp favori arama motorunuzu kurcalamanız lazım).
Kaldığımız yerden devam. Büyük bir kişilik ve girişimci eksikliği tespit ettim. Gerçekçi olmak gerekirse, eksikliğimi kabul edebilirdim ama aynı zamanda girişimci olarak kendi zirveme çıkamayacağımı kabul etmek zorunda kalırdım. Sıradanlık, girişimcilik araçlarına ait değil. Muhtemelen engelimin üstesinden nasıl geldiğimi merak ediyorsunuz. O halde gizemi hafifletmeme izin verin. Oyunculuk dersi aldım. Şaka yapmıyorum. Lanet olası bir oyunculuk dersi aldım ve pat diye çözüldü. Kalabalık bir odanın köşesinde durur halden odanın ortasında yüksek derecede sarhoş ve çekici bir şekilde dans etmeye geçtim. Cidden – hiçbir şey oyunculuktan daha özgürleştirici değil. Algılanmak istediğim gibi hareket etmeyi öğrendim. Etkili bir girişimci olmak için kendinizi satabilmelisiniz. Jordan Short’un ve Pretty Girl Movement LLC’nin kurucusu Jordyn Short’un iki tamamen farklı rol olduğunu fark ettim. Tabiat olarak hala utangaç ve sessizim. Yine de, CEO rolündeyken korkusuzum.
Hadi neden kendinizi satmanın önemli olduğunu inceleyelim:
1) Networking inanılmaz derecede önemli. Sosyal fırsatlarınızı en iyi şekilde kullanın.
Herkes bir konferansa bilet alabilir, sunum yapanları dinleyebilir ve çıkardığı dersler ve yeni bulduğu uygulanabilir fikirlerle ayrılabilir. Kimin umurunda? Eğer söz konusu şey konferanslara katılma sebebinizse, şiddetle 300 dolarınızı cebinizde bırakmanızı tavsiye ederim çünkü oradan elde edeceğinizi ücretsiz bir TEDtalks çevrimiçi seminerinden, kitaptan veya bir YouTube videosundan elde edebilirsiniz. Diğer taraftan eğer girişimcilik zekanız varsa kendinizi satarak her sosyal fırsattan en iyi şekilde yararlanın. Örneğin, 300 dolardan pahalı bir konferans muhtemelen etrafında masa olan sandalyelerle, bir öğle yemeğiyle ve networking için ayrılmış bir zaman aralığıyla gelir. O zamanı akranlarınızla konuşmak için kullanın. Arka planda kalmayın. Saklanacak yer için ıssız bir masa aramayın. Odayı tarayın ve insanlarla dolu masaya oturun. O güne özel selamlamayı yapın (yani “Günaydın herkese”, “İyi günler”… ne olursa olsun). Sağa sola bakın ve çevreye isminizi açın (Mesela “benim adım Jordyn. Sizinki ne?”). Birkaç soru dağıtın (mesela “Neden buradasın?” – Lütfen söylemek için daha anlamlı bir şey bulun, ama temel konsepti anladınız). Siz daha farkına bile varmadan insanlar isminizi, sıfatınızı ve katılım sebebinizi bilecekler. İlginç insanlarla görüştüğünüzü ve potansiyel iş bağlantıları kurduğunuzu görebilirsiniz. “Ne ekersen onu biçersin”
2) Eğer kendinizi satamıyorsanız, insanlara nasıl başka şeyler satabilirsiniz ki?
Cidden – bir düşünün. Satışın tanımı “bir malı para ile değiş tokuş etmektir”. Satış tanımını sayısız fırsatta analiz ettim ve bir kelime tamamen dikkatimi çekti: değiş tokuş. Değiş tokuş teriminin birkaç eş anlamlısı network, iletişim, karşılıklı ilişkidir. Satış’ın tanımını yeniden değerlendirdiğimizde; satış bir girişimci için pazarlanabilirliği elde etmek ve müşterilerinin onun ürününü veya servisini almasına ikna etmek için olan etkin iletişim becerisidir. İnsanlara yanaşıp isminizi söylemekte sorun yaşıyorsanız büyük bir dezavantajınız var demektir. Aslında, birazcık girişimcilikte berbat olduğunuzu gösterir. İnsanlarla bir sürü konuşma yapıyorum. Konuşmak bir zorunluluktur. Markanızı pazarlamanın tek yolu kendinizi pazarlamaktır. Mükemmel örnekler: kartvizit vermek, el ilanları asmak, pazarlama danışmanlarıyla konuşmak vb. İnsanlar sadece sattığınız şeyi satın alabilirler. Kartvizitleri hiç yorum olmadan veriyorsanız kelimenin tam anlamıyla Vista Print satıyor ve zamanınızı boşa harcıyorsunuz. İnsanlar “Vay, ne güzel kartvizitmiş….” diyerek uzaklaşacaklar. Son. Kim olduğunuzu ve ne yaptığınızı ifade edemezseniz iki seçenekten birini düşünmelisiniz: 1) eksikliğinizi düzeltmek veya 2) yeni bir meslek seçmek çünkü tek başınıza başarılı olma yeteneğinize zarar veriyorsunuz. Bir şeyler satmak istiyorsanız iletişim kurabilmelisiniz. Size söz veriyorum – “Etkili etkileşim başarının anahtarıdır.”
3) Sosyal medya bile sesinizin olmasını ve rolünüzü bilmenizi zorunlu kılar.
Basitçe söylemek gerekirse, sürekli gönderi yapmıyor, tweet atmıyor, yorum yapmıyor, cevaplamıyor, hashtaglemiyorsanız, vesaire… İnsanlar sizi unutacak. Takipçilerinizin takipçileri var, ve onlar da diğer takipçileri takip ediyor. Siz sadece bir sayısınız. Ne kadar az gönderi yaparsanız insanlar o kadar az hatırlar. Lanet olası aya yemin ederim! Ayrıca insanlar kişiliksiz gönderileri sevmez. Tüm gönderileriniz genel reklam gibi gözükürse insanlar basitçe sizi takip etmeyi bırakır. Onlara gereksiz bir şey satmaya çalıştığınız gerçeğini anlamaya başlayacaklardır. Kimse satmaya çalışan birinden bir şey almak istemez. Size sosyal medyayı bir reklam platformu olarak kullanmaya başladığımda öğrendiğim bir sırrı söyleyeyim: insanlar sizi takip etmek ister. İnsanlar Jordyn’i takip ediyormuş gibi hissetmek isterler, Pretty Girl Movement LLC’yi değil. Bir yolculuğa çıkmış insanı takip ediyormuş gibi hissetmek isterler. İnsanlar o tişörtleri satın alır çünkü onlar pozitif olan bir şeye olan yolculuğu temsil ederler; insanlar cebinize para koyuyormuş gibi hissetmek istemezler. Kendi hayatlarına değer kattıklarını hissetmek ve bilmek isterler. Sosyal medya vizyonunuzu – rüyanızı sarmak için fırsatınızdır. Ünlüler sosyal medya platformlarında en çok takip edilen varlıklardır. Neden? Çünkü insanlar onların kişisel yaşamı için çıldırırlar. Adınızın başına CEO unvanını eklediğinizde hemen sıradan bir Instagram kullanıcısından daha ilgi çekici hale gelirsiniz. “Rolünüzü sahiplenin.”
Açıkça itiraf edeceğim; başarıya olan tüm cevaplara veya kârları ve satışları arttıracak sihirli bir formüle sahip değilim. Ancak, deneyimlere dayanarak söyleyebilirim ki etkin iletişim becerilerinin olmaması sizi girişimci troposferinde sıkıştırır. Sunulan üç önemli kavrama içtenlikle inanıyorum:
“Ne ekersen onu biçersin”
“Etkili iletişim başarının anahtarıdır.”
“Rolünüzü sahiplenin.”
Sunulan üç konseptin milyon dolarlık reçete olduğunu söylemiyorum ama girişimcilik becerinizi geliştireceğine garanti verebilirim. Cebinizde bulusun, çünkü işe yarayacak. Mutluluklar!
Bu makale Jordyn Short’un 22 Ocak 2015 tarihinde under30ceo.com’da yayınlanan yazısından çevrilmiştir.